Okul başarısızlığı, çocuğun/gencin gerek okulda, gerekse aile içi ilişkilerinde çatışmalar yaşamasına yol açan ve yaşam kalitesini azaltan bir durumdur. Başarısızlık genellikle çocuğun yeterince ders çalışmamasına ya da yanlış tutumlarına bağlanmaktadır. Başarısız çocuklar kolaylıkla "ilgisiz", "isteksiz" ya da "tembel" olarak damgalanmaktadırlar. Oysa akılda tutulması gereken temel kural, ders çalışma isteksizliğinin bir neden değil, sonuç olduğudur. Altta yatan çeşitli biyolojik, ruhsal ve sosyal sorunlar nedeni ile art arda başarısızlıkla karşılaşan çocuklar, derslere ve ev ödevlerine karşı isteksizlik geliştirmektedirler. Bu yazıda, çocukları ve gençleri başarısız kılan sorunlara ilişkin tanımlamalar yapılacak ve genel yaklaşım ilkeleri sunulacaktır.
Duyu Bozuklukları: Görme ve işitme bozuklukları her zaman çocuk ya da aile bireyleri tarafından fark edilmeyebilir. Çocuğun dersi gereğince izleyememesi, dersten kopmasına, dalgınlaşmasına ya da başka etkinliklerle kendini oyalamasına yol açabilir. İşitme yitimi başta üst solunum yolu ve orta kulak enfeksiyonları olmak üzere çok çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Gecikmeden önlem alabilmek için, çocuğun düzenli aralıklarla uzman hekimler tarafından değerlendirilmesi ve sorun saptanırsa tedavi edilmesi gereklidir.
Zihinsel Gelişme (Zeka) Geriliği: Zeka, bireyin amaçlı biçimde hareket edebilme, mantıklı düşünebilme ve çevresine uyum yapabilme yetilerinin tümüdür. Zekasının ortalamanın altında olduğu okul öncesi dönemde fark edilmemiş olan bir çocuk, sağlıklı yaşıtları ile birlikte okula başladığında kısa sürede başarısızlıkla karşılaşır. Okuması ve yazması gecikir, kavramsal açıdan bekleneni veremez. Zeka gelişimi duygu ve davranış gelişimini de içine aldığı için, yaşından daha küçük bir çocuk gibi davranır ve tepki verir. Normalin altındaki zihinsel gelişim düzeyleri donuk, sınır, hafif, orta, ağır ve derin olarak sınıflanır. Zihinsel gelişme geriliği olan çocuğun, sağlıklı yaşıtları ile birlikte ve kaynaştırma programı kapsamında örgün eğitime devam etmesinin yanı sıra, özel eğitimle desteklenmesi gerekir. Burada özel eğitimden kasıt, zihinsel gelişme gerilikleri için özel olarak geliştirilmiş olan ve uzman özel eğitimciler tarafından uygulanan eğitim programıdır.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB): Okul başarısızlığının en sık görülen nedenlerinden biri olmakla birlikte, ülkemizde bu konuya ilişkin farkındalık ancak son 10-15 yıl içinde yaygınlaşabilmiştir. DEHB'nin klinik belirtileri, "dikkatsizlik", "aşırı hareketlilik" ve "dürtü denetim bozukluğu" ana belirti grupları içinde toplanır. Bu belirti gruplarından biri görünürde daha baskın olabilir. Çocuğun zihinsel olarak odaklanmasını, yoğunlaşmasını, düzenleme ve planlama yapmasını gerektiren işler sırasında dikkatini toplayamadığı, toplayabilse bile en ufak bir nedenle (sınıf içi uğultu, hareket, oda dışından gelen sesler vb. ) çelinebildiği ve sürdüremediği görülür. Dikkatsizlik ayrıca, ödevlerin ve işlerin unutulmasına, eşya ve okul malzemesinin sık sık yitirilmesine neden olur. Çanta hazırlama gibi planlama gerektiren aşamalı işler yarım kalır. Aşırı hareketliliği olan çocuklar özellikle ilk yıl sıralarında oturmakta güçlük çekerler ve sınıfta dolaşabilirler. Oturabilen çocukların kıpır kıpır oldukları görülür. Dürtü denetim bozukluğu, derste çevresi ile uğraşmalarına, etkinliklerde sıralarını bekleyememelerine, oyun sırasında kural tanımaz davranmalarına yol açabilir. Bu özellikleri ile sosyal güçlükler yaşayan çocukların arkadaşları ile sık sık küstükleri ya da onlara karşı saldırgan davrandıkları görülür. Okulda ve evde sık sık eleştirilen, dışlanan ve hatta örselenen bu çocukların zaman içinde depresyon, davranım bozukluğu gibi ikincil ciddi ruhsal bozukluklar geliştirdikleri bilinmektedir. DEHB'si olan çocukların tedavi ile topluma ve okul yaşamına uyumu sağlanmalıdır. Başta ana, baba ve öğretmenler olmak üzere toplumun eğitimi, uzun dönemde çocukların özellikleri ile kabul edilmelerini ve uygun eğitim programlarının geliştirilmesini sağlayacaktır.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz köşe yazısı sitemize 19.01.2017 tarihinde Hasan Azaklı tarafından girilmiştir. Metnin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, köşe yazısı metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu yazarın iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle