2004 Yazında, Kolxoba Festivali için gittiğim Doğu Karadenizin incisi, SARP köyüne, dayım Hasan AKSOY'un yanına gittim. Sarp'ta kale olduğunu, geçenlerde festival için gittiğim karşiki Sarp'taki (SARPİ) akrabalarımdan duydum. 44 yaşındayım yıllardır Sarp'a gelir-giderim ilk defa kale olduğunu bu son gelişimde öğrendim. Dayıma sorduğumda, kale kalıntısının olduğunu kendisinin de 1 kere Sarp kalesine gittiğini söyledi. İçim bir tuhaf oldu. Bir an önce kalenin olduğu yere gitmek istediğimi söyledim. Kalenin etrafının dikenlerle kaplı olduğunu, yılan olabileceğini, tehlikeli bir yerde olduğunu söyledi. Benim ısrarımla kendisini razı ettim. Evde üstümüzü çıkardık, eski bir şeyler ve çizmeleri giydik. Burç`uliyi de yanımıza alarak SARP kalesinin olduğu yere doğru yola çıktık. Eski Kemalpaşa yolundan 4-5 km . gittikten sonra Kalenin olduğu tepeye vardık. Kale yıkıntısı duvarlar yılların vermiş olduğu yorgunlukla ayakta durmaya çalışıyordu. Kalenin yeri çok ilginçti. Özellikle savunma amaçlı yapıldığı ilk bakışta anlaşılıyordu. Üç tarafı uçurum bakıyor, bir tarafı düz arazi üzerinde kuzey-doğuya bakıyordu. Kale, birkaç gün önce atmaca yeri için Sarp'lı birisi tarafından dikenlerden temizlenmişti. Umduğumuzdan daha iyi bir durumla karşılaşmıştık. Kale yıllara ayak diremiş ve bugünlere kadar ayakta kalabilmişti. Kalenin resimlerini amatörce çekmeye başladım. Kalenin bulunduğu yer; Denizden 200-300m yukarda, Sarp'ta, Cevizdibi denen yerde bulunan kayalıkların zirvesinde, çevresine hakim bir yerdeydi. Bir tarafında SARP&SARPİ köyü, diğer tarafında yemyeşil orman ve çay bahçelerinin kapladığı dağlık bölge ve arkada ise masmavi Karadeniz ve Cevizdibi sahil şeridi, ayaklar altında muhteşem görünüyordu.
Bu bölgede yaşayan ancak kalenin varlığından haberi olmayan birçok insan vardı. Laz kültürü için çok önemli kültür mirası olan bu kalenin gün yüzüne çıkarılması ve turizme kazandırılması gerekir. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinin, Üniversitelerin Arkeoloji bölümlerinin, Sarp'ta bulunan tarihi eserlere ilgi göstermesini bu bölgede yaşayan halk olarak bekliyoruz.
Bu kale ile ilgili olarak Sarp'ın yaşlılarından Şahinoğlu sülalesinden Servet Şahinoğlu ile görüşmeye Sarp'taki tarihi evine gittik. Kendisini bahçede çalışırken bulduk. Bizi, Eşi Türkan hanımla beraber hoş bir şekilde karşıladı. Bahçede oturduk ve kendisi ile söyleşiye başladık. Benim tarihi eserlere karşı ilgi gösterdiğimi görünce çok mutlu oldu ve büyük bir mutluluk ve özlemle hafızasında kalanları bize aktarmaya başladı. 79 yaşındaki Servet amcanın yaşadığı evin de LAZ kültürü açısından çok önemi vardı. Bu ev LAZ yapı sanatına uygun olarak yapılmıştı. Evin yapımının en az yüz yıllık olduğunu, tam olarak yapım tarihini bilmediğini söyledi. 5 yılda 11 usta tarafından yapılmış. 1. katı yontma karataştan, 2. katı ve 1. katın ön cephesinin tamamen her taşa bir ahşap kasa yapılarak bina duvarları örülmüştür. Kenarları kireçle kapatılmış, arka tarafı tahta ile çatılmıştır. Duvarda taşla tahta arasında hava boşluğu olması nedeniyle evin içindeki sıcaklık değişmiyor. Bu yapı tarzı ile evin; yazın serin, kışında sıcak kalması sağlanıyor. Bu yapı tarzı sadece Laz mimari özelliğinde bulunmaktadır. Bu evin bir duvarına, 1. Dünya savaşı sırasında Rus savaş gemisinden atılan top mermisinin isabet ettiğini ve hasar gördüğünü Servet amca anlattı. Evin mutlaka onarılması gerektiğini ancak kendisinin buna gücünün yetmediğini söyledi. Bu evle ilgili resimleri de amatörce çekmeye çalıştım.
Servet amcaya SARP kalesi ile ilgili sorular sordum. Bu kalede en son Bataloğlu sülalesinin yaşadığını, ocak yeri olarak kullanıldığını daha sonra terk edildiğini söyledi. Bu kale ile ilgili olarak bir hikayeyi de bize aktardı. Kale, Batum tarafından gelen istilacılar tarafından kuşatılmış ancak kaleyi zaptetmeleri mümkün olmamış. Kale çok iyi korunuyormuş. Zaten 3 tarafı uçurum, bir yönden de girmeleri mümkün değilmiş. İstilacılar savaşı bırakarak kale önünde beklemeye başlamışlar. İçerdekilerin açlığa fazla dayanamayacağını ve bir gün dışarı çıkacaklarını ummuşlar. Ardan üç-beş gün geçmiş kaleden herhangi bir çıkma durumu yokmuş. Günler sonra kalenin içinden istilacılara doğru canlı kefal balığı atılmış. İstilacılar çok şaşırmışlar. Bu yüksek tepede bu balığı nereden buldular diye birbirlerine anlamsız anlamsız bakmışlar. Kalede yaşayan bu Lazlarla baş edemeyeceklerini anlamışlar ve geri çekilerek kaleyi istila etmekten vazgeçmişler. Servet amca; bu balığın kaleye nasıl getirildiğini de bize anlattı. Kaleden aşağıya doğru kayalıklar içinden taşlar oyularak ve bir insanın sığabileceği genişlikte bir yol yapılmış. Bu yol, doğruca Cevizdibi sahiline iniyormuş. Gerçektende biz bu yolun girişini; kalede, otlar, dikenlikler içinde bulduk ve resimledik. Aynı şekilde bu deliğin çıkışını da Cevizdibi sahilinde deniz tarafında bulduk ve resimledik. Ancak bu taş yolun ağzı, zamanla taş-toprakla dolmuş ve tıkanmış. Aynı şekilde sahil yolu ve tünel çalışması nedeniyle de alt tarafındaki çıkışta kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu kalenin mutlaka turizme kazandırılması gerekir.
SARP köyü Coğrafi ve tarihi yapısıyla Doğu Karadeniz turizmine çok büyük katkısı olacak bir köydür. Devletimizin bu köye daha çok önem vermesi gerekmektedir. Tekrar yazıyorum Sarp Kalesi ve tarihi ev hakkında, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinin, Üniversitelerin Arkeoloji bölümü uzmanlarının, ilgi göstermesini ve tarihe ışık tutacak çalışmalar yapılmasını istiyorum. 22. 10. 2004
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 23.10.2004 tarihinde Hopam.com Webteam tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle