Zeytinlik (Sırya ) köyü, Artvin-Erzurum karayolunun üzerine kurulmuş şirin bir köy. Yol kenarındaki Orman İşletmesinin lojmanlarında misafir olmuştum ama köye çıkmamıştım. Temmuz ayın da Zeki Kurt ve Doç. Dr. Nedim Urhan'la birlikte tarihi camiye gidip öğle namazını eda ettik. Köy terk edilmiş şu anda 30 hane yaşıyor. Virane bir durumda olması içimizi burktu. Zeytin, üzüm, nar, hurma ağaçları perişan durumda.
Çoruh vadisinde sıcak iklimlere mahsus meyveler yetişiyordu. Barajlar vadimizi alınca bu meyveleri artık tadamayacağız. Yüzyıllarca yaşam sürülmüş olan bu topraklar yok oluyor. Şoförümüz Tacettin Kılıç'ı bile üzdü. Köylüler daha çok üzülecektir. Muhtara mezarlarını ne yapacaklarını sordum. Birisi taşıyacakmış annesinin saçları çıkmış daha çok üzülmüş. Köydeki evlerin mimarisi Ardanuç ve Şavşat'tan farklıydı. Üç kat ahşap ve Kargir karışımı. İmam konağında eski süsler ve Kurtağzı denilen bağlamaları mevcuttu. Bu köyde Rus esaretinde kalmış 1914 muhacirlikte Ruslar diğer köyleri tamamen yakmış. Burada birkaç evi yaktığı için diğer köylerden fazla eski evler mevcut. Keşke bu köy Ardanuç ta kurulsa evlerde oraya taşınsaydı dedim. İlerdi de Safranbolu, Beypazarı evleri gibi olup turizme açılabilirdi. Köylülerde düşünmüşler ama olmamış. Yerleri alınan kişilere devlet yer göstermeliydi. Artvin in nüfusu azalmamış olurdu. Millet apartman katına sıkışıp kalmazdı.
Birinci gidişimde Kümbetleri göremedim. Ardanuç belediye başkanı araba verdi gittim. Köy muhtarı bize eşlik etti. Aşağı Türbe Çoruh nehrinin kıyısında içi ve dışı tahrip olmuş halde. Yakın bir tarihte Kültür ve Turizm Bakanlığı elamanlarınca kazı yapılmış, topraklar dışarıya taşınmış. Kemikler bir araya toplanarak gömülmüş. Kümbetlerin tabanlarında dışarıya doğru çıkıntı var. Aşağıya merdivenlerle iniliyor. Oranın tabanı da parke taşlarla döşeli. Beş adet penceresi var ve kapısının yeri var. Tavan harç ve kırmızı renkli yapı malzemesiyle yapılmış. İçerideki ahşaplar da duruyordu. Dış yüzeydeki bütün taşlar sökülmüş. Zeytinlik köyü camiinin yapımında kullanıldığı söylenmekte. Kümbet o kadar sağlam ki yıkılmamış.
Yukarı türbeye Ağıllar köyü yolundan ayrılarak gidiliyor. Tepeye kurulmuş. Diğerine göre daha sağlam ve büyük. Zeytinlik köyü buradan çok güzel görünüyor. Artvin-Erzurum yol yapımı çalışması devam ediyor. Yerde boyalı çanak parçalarını gördüm hatıra olarak almak istedim ama taş yerinde ağırdır diyerek bıraktım. Asırlar öncesinden ecdadımızın yaptırdığı ve günümüz kadar yıkılmadan gelen bu eserlere tahrip olur diye ayağımı basmaya bile kıyamadım. Bazıları bunların su altında kalmasından rahatsız olmuyor. Şimdi boynu bükük mahsun duran bu türbeler bu topraklarda ki ilk Türk sanat eseri ola bilir. Sessizce yok olması diğer Artvinlileri de düşündürmeli. Bugüne kadar ilmi bir çalışma yapılmamış. Kitabesi de yok. İnternette de doğru dürüst fotoğrafı bile yok. 10. 05. 2002 tarihin de Kültür Bakanlığınca tescillenmemiş. Karadeniz bölgesinde tek olan bu kümbetlerin sular altında kalmasına gönlüm razı olmuyor. Selçuklu kartalının kanadı kırılmış semalarda uçamıyor hissine kapıldım. Kuzey Doğu Anadolu da Türk mührü siliniyor ama kimseden ses çıkmıyor. Köy festivallerine bile Kültür Turizm Bakanlığından maddi destek alan hemşerilerim keşke çabalarını bu yolda gösterse. Bir yıl festival yapmasak. Bu parayla baraj altında kalacak eserleri bir araya toplasak. Dedeleri Batum'dan Ordu'ya muhacir olan hemşehrimiz Kültür Turizm Bakanı Ertuğrul Günay' dan yardım beklemekteyiz. İlimizde müze yok, kültür merkezi yok, kütüphane binası yok. 60 merdiven tırmanıp ancak kütüphaneye ulaşılıyor. Etnoğrafik değerlerimiz hızla yok oluyor ilgililer seyrediyor. Serhat illerin Milli kültürleri bu kadar sahipsiz olmamalı.
Kültür Turizm Bakanlığı desteğiyle kaç yıldır Şavşat kalesinde kazı yapılıyor. İki çanak parçasıyla bir gülle çıkmış. Tarihi eserlere bu kadar meraklı olanlar neden Selçuklu, Osmanlı eserlerinin yok olması için çaba sarf etmiyorlar. İlimizdeki tarihi eserleri araştırıp başka milletlere mal edip kitap basanlara resmi araba verilmiştir.
Halk türbelerin savaşırken şehit olan iki Selçuklu komutanına ait olduğunu, türbelerden köye yeraltından yol olduğunu söylemekte. Halkın ziyaret dediği mekânlara gidilip kurban kesiliyor ama bu türbelere bu amaçla gidilmiyor.
Çermik (ılıcaya) gittik. Yıkılmış. Suyundan içtik maden suyu gibiydi. Mide ağrısına iyi geliyormuş. Yolda keklik sürüsüne rastladık. Görüntülemeyi başaramadım. Yabani keçiler akşamları buralara gelip incir yiyip Çoruh'tan su içip giderlermiş. Baraj insanları değil hayvanları da yuvasız yurtsuz bırakıyor.
Aşağı doğru inerken eskiden askeri birliğin olduğu Givit Düzünü gördüm. Burayla ilgilide bir anım oldu. Ankara da Dr. Sermet İnal annesinin ve hanımın Artvin muhaciri olduğunu bilgi toplamamı istemişti. Sadece Koperoğlu sülalesinin ismini biliyordu. Matbaacı Rıdvan amca Givit Düzü istimlâk edilirken Koperoğullarının gazeteye ilan verilerek arandıklarını söyledi. Araştırarak Ankara da oturan Alper Alemdaroğlu paşanın eşi Koperoğullarının kızı Nejla hanıma ulaştık. Dedesinin şeceresini bulduk. 93 muhaciri olarak dedesi Arif Ağa Trabzon'a yerleşmiş. Türkçeden başka dil bilmediklerini yazmış. Böylece iyi bir dost da kazanmış oldum.
Zeytinlik köyü camii duvarlarında 6 köşeli yıldız vardı. Doç. Dr. Zeynel Abidin Makas Hocama sordum. " Türkler bu yıldızı Orta Asya'dan beri mimaride kullanırlar. Ebediyetin, uzun ömürlülüğün işaretidir. Binalar uzun süre ayakta kalsın diye koyarlarmış. İç içe geçmiş Üç genlerden oluşur. Mimar Sinan da eserlerinde kullanmıştır" dedi. Birkaç işlemeli taş vardı. Kapısında ahşap işlemeler ve ay yıldız da vardı. Camii 1856 yılında yapılmış. Mihrap ahşap oymalıydı. Kilimlerin motifleri de farklıydı. Camiin hemen yanın da Zeytinyağı çıkarılan taş atılmış duruyordu. Zeytinyağı çıkarılan eski aletlerde. Bilim kurulu bunların oluşturulacak bir müzede sergilenmesiyle ilgili kararı varken.
Artvin alkolle geç tanışmış bir il olmasına rağmen Zeytinlik ve yanında ki köy olan Oruçluda şarap üretilirmiş. Çevre köylüler Sıryalıları biraz havalı olduklarını söylerler. Esprili olarak derler ki: At veya eşek alacakları zaman bile kafalarını eğip hayvanın ayaklarına bakmaz sadece kafasına bakarlar. Hatta bir keresinde ayağı kırık atı ayağına bakmadan almışlar.
Son yıllarda köyde yarıcılar çoğunluktaymış. Yerler istimlâk edilince onların durumu daha zor. Oruçlu, (Orcuk) köyüne geçtik. Tarihi çınarın fotoğrafını çektim. Yanında değişik ahşap mimarisiyle Şükrü Paşa konağı ( Gümrük binası) vardı. Köyden birine en eski binayı sordum. "Gümrük binası Rus esareti zamanın da yapılmış. 100 yıllık ancak olur. Daha eski konaklarımız var. Bu binayı tescillediler. Köyümüzden öteye Osmanlı toprağıymış. Mezramızda Osmanlının. "dedi.
Merdivenleri tırmanarak 1909 yılında yapılmış olan tarihi camiye çıktım. İç süslemeleri güzeldi. Virane durumda. Orada da Zeytinyağı çıkarma taşları ortalıkta duruyordu. Kamıştan yapılmış meyve kahı (kurusu) serilip kurutulan araç gördüm. Ekmek pişirilen fırını çektim.
Bu köyden ayrılırken yüreğimin derinliklerinde tarifi mümkün olmayan acı hissettim. Keşke bu köye daha önce gelip derlemeler yapabilseydim diye. Bir daha o köyü bulmam mümkün değil.
Barajımızı yapan Artvinli mütahitimizden müze, kütüphane ve kültür merkezinden oluşan bir bina beklemekteyiz. Tescilli eserleri ve konakları bir araya taşıyabilir.
Zeytinlik Camii kitabesinin Türkçesi:
Her işe kıl besmele ile ibtida
Zikrin olsun daima hamdüsena
Muammer olsa bir camii ibadette
Neşatlar artar eksilmez
Açıldıkça kapansın çeşmiağda
Bihakki surei inna setehna
Bu cami baki Saliha hanımın
Her daim sevabı hem safası artar eksilmez
"ZEYTİNLİK KÖYÜNDEKİ SÜLALE ADLARI:
ABİNOĞLU-ATALAY
AĞAGİL-CİVELEK
ALİAĞAGİL-YILDIRIM
DEMİRCİOĞLU-GÜNDAL
HAFIZOĞLU-ÜSTÜNDAĞ
HALOGİL-HALICI
İSMEGİL-AKYÜREK
KOPEROĞLU-KOPER
KULOĞLU-BAKIR
LOPOGİL-ZEYTİNCİ
MUTİAĞAGİL-AYIK
PETİGİL-DELİBAŞ
SERDAGİL-ÜSTÜNDAĞ
USATMAHMUTGİL-VAROL"
Yusuf Demirel
"1. Artvin merkeze bağlı Zeytinlik (eski adı Sirya) köyünde yer alan iki tarihî türbeden birisidir. Türbe, Zeytinlik köyünün karşısında, Çoruh Nehri'nin kıyısındaki zeytinliğin kenarında inşa edilmiştir. Altta kriptası olmak üzere tek kattan meydana gelen türbe, dıştan 7. 90x7. 82 m
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 24.09.2011 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle