Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 48 milletvekili tarafından, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Artvin Kafkasör-Cerattepe maden sahasının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesi TBMM Genel kurulunda görüşüldü ve Akparti oyları ile ret edildi
.
Meclis araştırma önergesi hakkında ilk konuşmayı yapan CHP Artvin Milletvekili konuşmasında şunları söyledi “Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Artvin Cerattepe'de çıkartılmak istenen madene ilişkin Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine partim adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum
Türkiye'nin her tarafında, özellikle Artvin'de televizyonları başında bizi seyreden tüm Artvinlilere, tüm yurttaşlarıma saygılarımı iletiyorum.
Değerli arkadaşlar, bunu bu Meclis kürsüsünde birçok kereler konuştum ayrıntılarıyla. Bakın, şurası Artvin kent merkezi, Artvin kent merkezinin hemen üzerinde "Cerattepe" diye tabir edilen yerde bir maden faaliyeti, bir maden çalışması yürütülmek istenmekte. Buradaki maden çalışması herhangi bir maden çalışması değil. Burası aslında çevreyi yok etmenin ötesinde, Artvin'i ortadan kaldırmaya yönelik bir cinayet, "tecavüz" kelimesini kullanmak istemiyorum ama çok ciddi anlamda bir tehdit.
Değerli arkadaşlarım, burada, ilgili şirket tarafından 4. 406 hektar alanla ilgili olarak bir ruhsat talebi olmuş ama 31 hektarlık bir bölümle alakalı da ÇED raporu çalışması devam etmektedir. Bu 31 hektarlık alanda, sadece 27 hektarlık alanına ilişkin olarak maden şirketinin yani maden çıkartmak isteyen şirketin talebine göre burada 50 bin ağacı keseceğini ÇED raporunda belirtmiştir. Dikkat edin arkadaşlar, sayın milletvekilleri, 150 alanlık bir şey düşünün, sadece yüz ellide 1 bölümde 50 binden fazla ağacı keseceğini maden şirketi ÇED raporunda taahhüt etmiş bulunmaktadır. Yani durumun vahametini göstermesi açısından sizlerle bunu paylaşmak istiyorum.
Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği, su kaynaklarının 100 metre çapında alanda hiçbir şekilde faaliyetin yapılmayacağını söylemesine rağmen, Artvin'in bütün su kaynakları, içme suları buradan tedarik edilmesine rağmen, ne yazık ki, buradaki bütün alanlar yok edilmek istenmekte, sulama alanları bir anlamda ortadan kaldırılmak istenmektedir. Madenin çıkartıldığı alanın hemen yanında Türkiye'nin en önemli ekolojik parklarından bir tanesi olan Hatila Vadisi Millî Parkı yer almakta, hemen madenin altında Kafkasör Turizm Merkezi yer almaktadır değerli arkadaşlarım. Ve daha önemlisi olan -yargıya da intikal etmiştir, şu anda Rize İdare Mahkemesinde dava devam etmektedir- çevre düzeni planında madenin çıkartılacağına ilişkin herhangi bir şerh, herhangi bir beyan bulunmamaktadır.
Bakın, bundan önceki yapmış olduğum Meclis konuşlarımda da ifade ettim, 27 Mart 2002 tarihinde, o dönemde AKP milletvekili olan Sayın Bakan, Artvinli hemşerimiz Faruk Çelik, Meclis kürsüsünde yapmış olduğu konuşmada, Artvin'de maden çıkartılması faaliyetinin hangi boyutlara gelebileceğini, Artvin'i nasıl yok edeceğini ifade ediyor, kelimesi kelimesine buradan Türkiye'yle, tüm Artvin'le paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlarım.
Sayın Bakan diyor ki o tarihte yapmış olduğu konuşmada: "Bu maden arama çalışmaları, asit karakterli kirleticilerden dolayı, öncelikle çevrenin en temiz suyu durumunda olan Hatila suyunun ve tatlı su ekosisteminin sonu olmasına neden olacaktır.
Bunun haricinde, yüzde 60 eğimli, heyelanlı bir bölge olan Artvin ilimizde bu maden çalışmaları, heyelanları daha da artıracaktır. Artvin ilinin ortadan kalkmasına sebep olacak sonuçların ortaya çıkma ihtimali muhtemeldir. Yöredeki sivil toplum örgütlerinin mutlaka görüşlerinin alınması gerekmektedir. "
"Değerli milletvekilleri" diyor Sayın Bakan, "Hükümet, Artvin ilini ortadan kaldırılmaya değil, Artvin ilini geliştirmeye dönük politikalar ortaya koymalıdır. " diye konuşmasına devam ediyor ve sonucunda da aynen şöyle söylüyor, diyor ki: "Artvin´in geleceğiyle ilgili olarak tüm belediye başkanları, sivil toplum örgütleri ve ilgili bakanlık bir araya gelip, Artvin'in geleceğinin değerlendirmesini yapmalarını çağdaş yönetim anlayışının gereği olarak görmekteyiz. Aksi takdirde, 200 bin insanı 'Ben ne yaptıysam doğrudur. ' mantığıyla yönetmenin ve çaresizliğe terk etmenin çağdışı bir anlayış olduğunu ifade emek isterim. "
Sayın Bakan burada oturuyorken sordum: "2002 yılında yapmış olduğunuz bu konuşmanın arkasında mısınız?" Kendisine buradan teşekkür ediyorum, "O yapmış olduğum konuşmanın arkasındayım. " diye söyledi.
Yani Sayın Bakan 2002 yılında yaptığı konuşmada, bu maden çıkartılması olayının bir cinayet olduğunu ifade etti.
Değerli arkadaşlarım, bu madene ilişkin olarak 17/2/2012 tarihinde bir ihale yapıldı. Bu ihaleden önce Artvin'in bütün siyasi partilerinin il başkanları, bütün sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, demokratik kitle örgütlerinin başkanları hep beraber Ankara'ya geldiler - AKP il başkanı da var bunun içerisinde- Sayın Bakana çıktık. Dedik ki: "Sayın Bakan, bakın Artvin'de bir cinayet işleniyor. Bu maden eğer Artvin'de çıkartılırsa, Artvin'i yok edecektir. " Sayın Bakan bize müthiş bir cevap verdi, dedi ki: "Yer altındakiler ile yer üstündekileri karşılaştıracağız, hangisinin değeri daha fazlaysa ondan yana tercih kullanacağız. " Ben de buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden Sayın Bakana, Türkiye kamuoyuna sesleniyorum: Artvinlilere kaç lira bedel biçti? Kaç lira bedel biçti Artvinlilere değerli arkadaşlarım ki tercihini yer altından yana kullandı? O nedenle, bugün gelinen noktada bu vahameti Türkiye'ye anlatmak istiyoruz.
Bakın, ihaleye ilişkin bir rezalet de var. Bu ihale kokuyor değerli arkadaşlarım. İki yıldır Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu ihaleyi anlatmaya çalışıyorum. Dedim ki: "Bu ihale paket ihaledir. " Sayın Bakan yapmış olduğu konuşmalarda, bana vermiş olduğu cevaplarda ihalenin paket olmadığını, ihalenin bir firmayı tarif etmediğini söyledi. İhaleden önce "Bu ihale şartnamesinde yılda 10 bin ton metal bakır, 500 bin ton tuvenan malzemeyi çıkartacak hangi tesis vardır?" diye sordum, Sayın Bakan imzasıyla dedi ki: "Samsun'da Eti Bakır'a ait bir tane tesis vardır. " Arkasından, ihale olunca o firma almadı, bir başka firma alınca bana vermiş olduğu yazılı cevapta şöyle söyledi, dedi ki: "İhalenin belli bir firma üzerinde şekilleneceği ve bunun üzerine ihale tarihinden önce noter kanalıyla bunun tespitinin yapılacağını söyleyen milletvekili yanılmıştır. " Bakın, cevaplar burada. Ama değerli arkadaşlarım, aradan belli bir zaman geçtikten sonra, -bakın, size yerel gazeteleri gösteriyorum değerli arkadaşlarım- benim demiş olduğum firma, tahmin ettiğim firma ilanlar verdi ve o firmaya o ihale rödovans sözleşmesiyle devredildi.
Bakın, görüyorsunuz değerli arkadaşlarım. Şimdi, gelinen noktada, hiçbir cüretten çekinmeden ne yazık ki her tarafa ilanlar verdiler. Yani, bu ihaleyle ilgili boyutun ne kadar önemli olduğunu göstermesi açısından ben Artvin Milletvekili olarak haklı çıktım ve geçen hafta komisyonda yapılan toplantıda Sayın Bakana dedim ki: "İstediğin televizyon kanalına lütfen beni çağır, sizinle Artvin'i tartışalım. Bu cinayeti durdurmak için, bu yanlıştan dönmek için gereğini yapalım. " Artvin'e Sayın Cumhurbaşkanı geldiğinde kendisine de arz ettim. "Bakın Sayın Cumhurbaşkanım, bu çok önemli bir olay. Artvin'i yok edecek olan bu girişime dur demek zorundayız. " dedim.
Sizler ne diyordunuz? "Biz, doğanın yeşilini seviyoruz. " diye, ben de buradan soruyorum: Doğanın mı yeşilini seviyorsunuz, doların mı yeşilini seviyorsunuz değerli arkadaşlarım?
Şimdi, gelinen noktada, Turizm Bakanlığının vermiş olduğu cevaplar var. Diyor ki: "Bu yörede böyle bir maden çalışmasının yapılması çok tehlikeli sonuçlara yol açacaktır. " O nedenle, Kültür ve Turizm Bakanlığı burada yapılacak maden çalışmasının çok tehlikeli bir çalışma olacağına, turizm bölgelerini yok edeceğine ilişkin resmî bir yazı verdi. Bu resmî yazıyı da bütün Artvin'le, bütün Türkiye'yle paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlarım.
Bakın, sözlerimi bitirirken şunu söylemek istiyorum: Sayın Başbakan Fenerbahçe Kulübü Başkanıyla yaşamış olduğu polemikte aynen şöyle söyledi: "Sanki bütün izinler alınmış, elindeymiş gibi 'Şuraya marina, şuraya AVM yapacağım. ' diye sözler vermek doğru değil. Bunların projelerini çizdirdin mi? Çevre Bakanlığının gerekli iznini, onayını aldın mı? Bunun içini izin verecek kurumlar belli. Sanki Çevre Bakanlığı elindeymiş, her izin elindeymiş gibi söz veriyor size. "
Değerli arkadaşlarım, şimdi, buradan bütün Artvin, bütün Türkiye şunu merak ediyor; benim konuşmamın bir önemi yok, biz zaten burada duruyoruz: AKP'li Artvin milletvekilimizden de aynı Sayın Bakanın durmuş olduğu noktayla alakalı olarak, bu madenin Artvin'e zarar vereceğini, bu maden çıkartma işleminin yanlış olacağını Türkiye Büyük Millet Meclisinden ifade etmesini hasseden rica ediyorum değerli arkadaşlarım. Neden? Bakın, Artvin'de bundan üç dört ay evvel çok büyük bir miting yaptık. O gün Artvin'in bütün sivil toplum örgütleri, siyasi parti temsilcileri Artvin Valiliğinin önüne geldiler, orada binlerce kişi, bu maden çalışmasının Artvin'i yok edeceğine ilişkin ayrıntılı basın açıklaması yaptılar. O nedenle, ben buradan yöre Milletvekili olarak Türkiye'ye sesleniyorum, diyorum ki: Bu maden çalışması, ihale aşamasından bugüne kadar geldiği bütün süreç ve orada yapılacak olan bir cinayet Artvin'i insanlarıyla beraber yok edecektir değerli arkadaşlarım. Bunu Türkiye'ye anlatmaya çalışıyorum, iki yıldır bu feryadı, bu figanı Türkiye'ye duyurmaya çalışıyorum. O nedenle, burada kurulacak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulacak bir Meclis araştırması komisyonu, oraya gidecek milletvekilleri, Artvin'in içinde bulunduğu durumun ne kadar vahim olduğunu, yüzde 80 eğimli bir arazide yapılmak istenen bu maden faaliyetinin Artvin'i ve Artvinliyi yok edeceğini bizzat görecektir. Bilimsel raporlarla desteklenecek bu çalışma, inanıyorum ki önümüzdeki günlerde, alınmış olan bu kararın yeniden gözden geçirilmesine neden olacaktır. Bu konuda milletvekili arkadaşlarımın duyarlı davranacağına inanıyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
KIŞLA MADEN ÇIKACAK, MURGUL’A TAŞINACAK VE ORADA İŞLENECEK
TBMM Genel kurulunda ikinci konuşmayı Akparti Artvin Milletvekili İsrafil Kışla yaptı. Kışla konuşmasında şunları söyledi. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve arkadaşlarının Artvin Kafkasör bölgesinde maden işletmesiyle ilgili gerekli tedbirlerin alınması hususunda Meclis araştırma komisyonu kurulmasına dair önerisine AK PARTİ Grubu adına cevap vermek için söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Elbette ki Enerji Bakanlığımızın ülkemizin enerji ihtiyacının karşılanması hususunda gerekli tedbirleri alması hayati bir önem taşımaktadır. Ülkemizin kalkınması, yer altı zenginliklerimizin gün yüzüne çıkarılarak ekonomiye kazandırılması da şüphesiz önemlidir. Ancak, bu yatırımları yaparken elbette ki Artvinlinin bir tedirginliği var yani ülkemiz kazanırken Artvinli zarar görmesin, Artvin zarar görmesin diye. Tabii, bu tedirginliğin elbette ki biz de bir haklılık payı vardır diye düşünüyoruz. Fakat bunu düşünürken bir bakanlığın yapacağı yatırımların da birçok bakanlığı ilgilendirdiğini düşünmemiz gerekiyor. Bu yatırım da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Turizm Bakanlığını yakinen ilgilendiriyor. O bakımdan, ilgili bakanlıkların bu konularda çok ciddi hassasiyet gösterdiğine eminim.
Biz Yeşil Artvin Derneğinin ve halkımızın tedirginliklerini 11 madde olarak onlardan aldık, bunları sürekli dinliyoruz. Elbette ki bu tedirginliklerin önemli bir sebebi de maalesef bilgi kirliliğinden kaynaklanmaktadır ve halkımızı yeterince doğru bilgilendirmenin eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyorum. AK PARTİ Hükümetimizin ve iktidarlarımızın milletimizin ve halkımızın zararına olacak hiçbir yatırıma, hiçbir işe asla izin vermeyeceğinden emin olmanızı istiyorum. Bir yatırım -demin de dediğim gibi- birçok bakanlığı ilgilendiriyor. Bu konuda ilgili bakanlıklarla görüştük. Bu teşebbüsler sonucudur ki işletme açık işletme olarak çalıştırılmayacak. Kapalı galeri olarak işletilmesine karar verilmiştir. Çıkarılacak maden işleme tesisleri orada kurulmayacak ve kara yoluyla Murgul Bakır İşletmelerine aktarılarak orada işlenecektir.
Artvin turizm açısından son derece önemlidir. Artvin'in geleceği turizme bağlıdır. Burada eğer bu yatırım Artvin'de turizmi etkileyecekse, baltalayacaksa buna gönlümüz rıza göstermez, buna Bakanlık da rıza göstermez. Bu bölge turizm açısından önemlidir. Burada, Cerattepe mevkisinde Kafkasör Kayak Merkezi, Mersivan Kayak Merkezi, Cerattepe, mevcuttur. Diğer taraftan, Hatila Vadisi millî park olarak mevcuttur.
Değerli arkadaşlar, bakın, bizim Hükümetimiz 20 Ocak 2013 tarihinde Kafkasör bölgesini "turizm gelişim bölgesi" olarak ilan etmiştir ve 6'ncı bölgenin teşviklerinden istifade edilecek bir hâle getirmiştir ve imar planları yapılması için belediyeye gerekli ödenekler gönderilmiş ve buraya turizm yatırımcıları beklenmektedir. O bakımdan, burada önemli olan, turizm açısından Kültür ve Turizm Bakanlığı gerekli hassasiyeti göstermektedir.
Diğer taraftan, önemle vurgulanan hususlardan bir tanesi, içme sularıyla ilgilidir değerli arkadaşlar. Artvin'in içme suyu kaynaklarının tümü bu bölgeden geçmektedir. Özellikle Genya Dağı ile Kafkasör'ün birleştiği yerlerden gelmektedir. 12 civarındaki su kaynağının tamamı ruhsat alanı içindedir. "Bu alanda çalışma yapılması hâlinde suyun zehirlenmesinin yanında su kaynaklarının yerinin değişmesi ve suyun kaybolması tehlikesi söz konusudur. " denmektedir. Oysa, Bakanlık yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerde "Ruhsat sahası içerisinde 12 adet su kaynağı vardır ancak çalışmanın yapılacağı alanda su kaynağı mevcut değildir. Yapılan çalışmalar sonucunda 60 kilometrekarelik bir su havzası belirlenmiş ve bu havzada 12 adet su kaynağı tespit edilmiştir. Ancak bahse konu proje, 60 kilometrelik havzanın sadece 0, 1'i kilometrekare alana isabet etmektedir. Bu alanda su kaynağı mevcut değildir. Bu alanda, ilgili, muhtemel olumsuzluklara karşı aşağıdaki tedbirlerin de alınması da düşünülüyor. " diyor.
Diğer taraftan, yine, heyelanlarla ilgili endişeleri var halkımızın. Bakın, burada da yine Yeşil Artvin Derneğinin, halkımızın bu düşüncelerini biz ilgili bakanlıklarla, ilgili bürokratlarla görüşüyoruz ve ÇED raporlarında, tabii, bu tedbirlerin alınmasını istiyoruz.
Artvin, eğimli bir arazide kurulmuş olup yapılaşmadan ötürü her yıl 1 santimetre kaydığı iddia edilmektedir. Bu yıl da Orta Mahalle mevkisinde yaşandığı gibi, dönem dönem şehrin belli bölgelerinde toprak kaymaları olmaktadır. "2Artvin'in üzerinde bu maden işletmesinin çalışmaya başlaması Artvin'deki heyelanları tetikleyecektir. " diye bir iddia var. Bakın, yapılan görüşmelerde bu konuda verilen cevaplar nedir:
"Artvin ili ve yakın çevresindeki heyelan varlığı belirlemek amacıyla 2004 yılında Profesör Doyuran tarafından kapsamlı bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar sırasında proje alanı ve çevresinde hem eski hem de yeni şev hareketleri gözlenmiştir. Cerattepe Hatipoğlu mevkisinde kavisli, kayma yüzeyli eski heyelanların kalıntıları olduğu düşünülmektedir. Eski heyelanların yeniden tetiklenmemesi için… Bu bölgedeki yoğun bitki örtüsünden dolayı böyle bir şeye ihtimal vermiyoruz. " deniliyor. Ayrıca, bu sebeple ilgili alanda karo sahasının etrafı uygun boyutlarda kanallar ile direne edilerek sahanın dışından gelen yüzey sularının karo sahasına girmesi engellenecektir. Ayrıca, karo sahasının tanziminden sonra yağmur sularının kontrolsüz akışı engellenmek için de rehabilitasyon yüzeyinde oluşturulacak kanallar ile suyun doğru drenaj yapılarak üstünün örtülmesi sağlanacaktır.
Değerli arkadaşlar, elbette ki ülkenin ihtiyacı olan yatırımlar yapılacak ama tabii, bizim isteğimiz, bu yatırımları yaparken en son teknolojinin kullanılması, halkımızın ve Artvinlinin zarar görmemesi noktasında gerekli tedbirlerin alınmasıdır.
Ben inanıyorum ki Turizm Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığımızın bürokratları bu konudaki talepleri, ciddi bir şekilde yapılacak yatırımı da ona göre planlıyor. Artvin'e, Artvinliye zarar verilmesine elbette ki bir siyasetçi olarak bizim de gönlümüz asla razı olmaz. O bakımdan, ben bu projenin bazı kısımlarının devre dışı kalması… İşte belki de orada birçok yatırım yapılmış olsaydı, tesisler yapılmış olsaydı, belki binlerce kişi çalışacaktı. Onun için, Artvin'in zarar görmemesi açısından ilgili şirket pek çok yatırımlardan vazgeçmiştir ve sadece kara yoluyla oradan kapalı galeriden çıkarılacak maden Murgul'da işlenme durumuna doğru gelmiştir. Şu andaki kurumun, ilgili şirketin talep ettiği ÇED'le ilgili -yapacağı tabii yatırımın türüne göre bir ÇED istemektedir- eğer orada gene Artvin'in ve Artvin halkının bir zararı söz konusu olursa, onunla ilgili, ben inanıyorum ki ilgili kamu kurumlarımız, ilgili bakanlıklarımız kendi görev alanlarında olan hassasiyetlerden dolayı bu konuda her türlü titizliği gösterecekler ve Artvin asla bu konuda zarar görmeyecek diye düşünüyorum.
Bu nedenle, tabii, ben yeni bir araştırma komisyonu kurulmasına gerek olmadığını düşünüyorum. Ancak, yine, her türlü talebi… Halkı bilgilendirme noktasındaki -bakın, en büyük eksiklik bu maalesef- eksikliğin de ilgili bürokratlarca ve bakanlık yetkililerince de giderilmesinin doğru olacağını düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Daha sonra Ankara MHP Milletvekili Özcan Yeniçeri yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi “Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi tarafından, Artvin Kafkasör Cerattepe maden sahası konusunda gerekli önlemlerin belirlenip ivedilikle alınması konusunda verilen Meclis araştırması önergesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tespih tanesi gibi birbirine tutunmuş turkuaz renkli barajları, yeşili gelinlik giymiş doğası, masmavi gökyüzünü yemyeşil heybetiyle tırmalayan ormanlarıyla Artvin bir kent değil, bir tabiat mucizesidir. Bu özelliklerinden dolayı bölge, dünyanın doğa korumada öncelikli en önemli 25 sıcak noktasından biri olarak ilan edilmiştir. Artvin'in Cerattepe ve Genya bölgesi ise yeşil ormanları, eşi bulunmaz endemik türleri, yaban hayvanları, ormanlarla kaplı muhteşem dağ ve vadileri, millî parkları, tabiat koruma alanları ve su varlığıyla, bölgenin değil dünyanın en önemli doğal alanlarından biridir. Bölge, yeşili, suyu, doğası ve mucizevi manzarasıyla büyük bir istikbal vaat etmekte, maden değil, turizmin ve hizmet sektörünün başkenti olmaya hazır bir durumda beklemektedir. Bunun için, Artvin'in turizm potansiyelini algılamak ve bunu değerlendirmek şart ve gereklidir.
"Yalancı cennet" olarak nitelendirilebilecek bu bölge, 1990'dan bu yana uluslararası şirketlerin iştahını çekmiştir. Önce, burada, Cominco Madencilik, ÇED raporu hazırlamadan maden arama faaliyeti başlatmıştır. Bu şirket, doğayı önemli ölçüde tahrip etmiştir. 2000'li yıllarda, Inmet Mining Şirketi madencilik faaliyeti konusunda Artvin halkını ikna edemediğini kamuoyuna açıklayarak Artvin'i terk etmiştir. Bu faaliyetlerle ilgili olarak halk örgütlenmiş ve Rize İdare Mahkemesine dava açılmış, sonuçta mahkeme önce yürütmeyi durdurma kararı vermiş, ardından da şirketin ruhsatlarını ve işletme hakkını iptal etmiştir. Karar, Danıştay onanmasından geçerek 2008 yılında kesinleşmiştir. Yani, bir mahkemenin verdiği karar ve bir iptal var, bu konuda kesinleşmiş bir karar var ve bu kararın üzerinde biz konuşuyoruz. Orayı yeniden işletmeye açmak, orayı yeniden mahkemenin verdiği kararın öncesi duruma getirmekle fiilî bir durum yaratmaya çalışıyoruz. 17 Şubat 2012 tarihinde, daha önce verilen yargı kararları göz önüne alınmadan buranın ihalesi gerçekleştirilmiştir. Kesinleşmiş yargı kararlarıyla işletme hakkı ve ruhsat iptalleri yok sayılmış, Artvin Cerattepe bölgesi yeniden madencilik faaliyetlerine açılmıştır. Yeşil Artvin'i gri, kirli ve yaşanmaz Artvin hâline getirme faaliyeti böyle başlamıştır.
Maden faaliyetlerinin yapıldığı alanın toprak yapısı erozyon tehdidine açık, içme suyu kaynaklarına yakındır. Bölgenin göz bebeği gibi korunması, sürdürülebilir doğa koruma planlarıyla muhafaza edilmesi gerekirken, bölgeyi tahrip edecek faaliyetlere girişilmesi düşündürücüdür.
Değerli milletvekilleri, mahkemenin daha önce verdiği kararı yok sayarak, böyle bir ihalenin nasıl gerçekleştirildiği incelenmeye, irdelenmeye ve araştırılmaya değer bir konudur. Hukuk devletinde kim ya da hangi kurumun kendisini yargının üstünde gördüğünün araştırılıp ortaya çıkarılması demokrasinin geleceği bakımından zorunlu bir durumudur. Her şeye rağmen, devlet, yargı ve hukuk göz ardı edilerek yapılan bu ihale üzerine, yeniden Rize İdare Mahkemesine dava açılmıştır. Trabzon Bölge İdare Mahkemesi, yapılan itiraz üzerine, faaliyetin çevresel etkilerini dikkate alarak yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Bölgenin madencilik faaliyeti için istismara açık hâle getirilmesi, Artvin halkını erozyon, heyelan, sarsıntı, uçurum, yıkıntı, kirli su, zehirli hava, yeşilsiz doğa ile yüz yüze bırakmıştır ve bırakacaktır. Artvin halkı, akbaba gibi bölgeye üşüşen maden şirketleri ile yeşil doğayı hallaç pamuğu gibi atan şirket faaliyetleriyle uğraşmaktan gerçek sorunlarına ayıracak zamanı bulamaz hâle gelmiştir. Buradan açıkça söylüyorum: İnsana rağmen, Artvinliye rağmen oraya böyle bir yatırım yapmak ve bunu da kalkınma adına yaptığını söylemek totaliter rejimlere özgü bir davranış biçimi olabilir ancak. Artvinliler, HES'ler, taş ocakları, maden aramalarıyla kendilerinin cendereye alındığını söylemektedirler. Artvin halkı, HES ve maden projeleriyle âdeta göçe zorlandıklarını, yaşam alanlarının ve tarım arazilerinin insansızlaştırılmaya çalışıldığını söylemektedirler. Olgu "Ya maden ya Artvin" noktasına getirilmiştir. "Artvin'de maden katliamdır. ", "Madensiz olur Artvinsiz olmaz. " sloganları aslında her şeyi anlatmaktadır.
Artvin'in yüzde 60 eğimli olan yapısı onun heyelana açık bir yer olduğunu göstermektedir. Maden çalışmaları heyelanı tetikleyecek ve sonuçta Artvin ilinin tümüyle ortadan kalkması söz konusu olabilecektir. Artvin halkının, sivil toplum kuruluşlarının bu konuda gösterdikleri duyarlılığın her şeyin üzerinde selamlanmaya layık olduğunu buradan özellikle ifade etmek istiyorum.
Bu yüzden, maden, Artvin'de, maden çıkarılmasının da ötesinde bir anlam kazanmış, sosyolojik ve ontolojik bir sorun hâline gelmiştir. Maden yalnız Artvin'in değil, aslında bütün Türkiye'nin sorunudur. Bu konuda Artvin Türkiye'dir, Türkiye Artvin'dir. Demokratik bir ülkede halka ve hukuka rağmen herhangi bir konuda karar alınamaz ve uygulanamaz.
Değerli milletvekilleri, iktidarın Artvin'i ve Artvinliyi dikkate almasını buradan tavsiye ediyorum. Artvinliler ülkesine, sorunlarına ve toprağına sahip insanların memleketidir.
Bu vesileyle, bir gerçeği de burada hatırlatmak istiyorum. Mondros Ateşkes Anlaşması'nın imzalanması dolayısıyla Damat Ferit Paşa'ya "Top da vardı, tüfek de vardı. Niçin harp etmediniz ve mütareke yaptınız?" diyen kişi Artvinli General Ali Rıza Paşa'dır. 22 Temmuz 1920'de Yıldız Sarayı'nda toplanan saltanat şûrasında Sevr Antlaşması için yapılan oylamaya ret oyu veren kişi tek kişidir, o da yine Artvinli Ali Rıza Paşa'dır.
Maden yüzünden Artvinliler gerçek sorunuyla ilgilenemez hâle gelmişlerdir. Artvin'in hemen hemen bütün ilçeleri maden, baraj ve HES'lerin neden olduğu sorunlarla karşı karşıyadır. AKP iktidarı, Artvin'in barajıyla, HES'iyle, suyuyla, madeniyle ilgilenmekte, halkın sorunlarını ise es geçmektedir.
Bunlardan birkaç tane örnek vermek istiyorum. Yusufeli ilçesi baraj yüzünden bulunduğu yerden taşınacaktır. Tarihî ilçenin taşınmasıyla ilgili hazırlıklar, bugün neredeyse yok denebilecek seviyededir. Ardanuç ile Ardahan arasında 1952 yılında başlanan 60 kilometrelik yolun hâlâ 8 kilometresi tamamlanamadığından bu yol kullanılmıyor, kullanılamıyor, bu ayıp size yeter ey AKP, yeter!
Ardanuç ile Olur arası 46 kilometre olan yolunda 13 kilometresi stabilize olarak yapılmış, diğer tarafı olduğu gibi duruyor. Yusufeli'nin barajla, Bertalılar'ın HES'lerle, Artvin'in maden ve çevre tahribatıyla başı derttedir.
Değerli milletvekilleri, Artvin'in şehir suyu maden faaliyetinin yapılacağı bölgeden geçmektedir. Bu durum, hayati tehlikeler üretebilecek sonuç doğurabilir. Artvin'de toprağın üstünün mü, toprağın altının mı daha zengin olduğunun ortaya çıkarılması ve bunun toprağın üstündekilere yani insana yönelik olarak bir sonuç üretmesini herkesten beklemek bizim de hakkımız.
Sosyolojik ve ontolojik bir sorun hâline gelen Artvin'deki madencilik faaliyetlerinin halka, ekosisteme ve doğaya etkilerini araştırmak için Meclis araştırma komisyonu kurulması, hiç kuşkusuz, yararlı olacaktır. Böyle bir komisyonun kurulmasının, bu komisyonun Artvin'in, oradaki madencilik sahasının, onun meydana getireceği sorunların, sonuçların ortaya çıkarılmasının, tespitinin ne zararı var? Buna niçin oturduğunuz yerden muhalefet getiriyor diye karşı çıkılacak, bunu anlamak da mümkün değil. Artvin'de bir maden feryadı var. Bir feryat var Artvin'de. AKP'yi bu feryadı dikkate almaya çağırıyorum. AKP'yi aklıselime ve bu komisyonun kurulmasına destek olmaya çağırıyorum, aklıseliminiz varsa eğer. ”
Daha sonra önerge lehine ve aleyhine yapılan konuşmaların ardından yapılan oylamada Akpartililerin oylarıyla önerge reddedildi.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 29.11.2013 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle