Ülkü Önal Bu Defa Berta Ortaköy İzlenimlerini Yazdı

08/05/2015 09:56

Ardanuçlu Yazar Ülkü Önal Bu Defa Berta (ortaköy) İzlenimlerini Yazdı.


Haber: Hayati Akbaş







Halk bilimi ve kültürü araştırmacısı yazar Ülkü Önal bu defa Berta izlenimlerini kaleme aldı. İşte Ülkü Önal’ın kaleminden Berta izlenimleri:

“Eskiden 5-6 köyün bağlı olduğu nahiyeymiş. Şimdi Artvin’e bağlı bir köy. Berta,

Ardanuç’a çok yakın olmasına rağmen bugüne kadar görmek nasip olmadı. Buranın halk kültürünün çok zengin olduğunu ve birçok halk şairinin çıktığını biliyordum. Bu zenginlik bu güne kadar derlenmemiştir. Çoruh vadisine yakın ve toprağı az olan bir yer. Sakalar köyünden Hasan Hüseyin Yazıcı ( Dervişan) ve Kasım Okal’ı ( Gülhani) tanırdım. Dervişan, mert kibar bir ozanımız Allah uzun ömürler verir inşallah.

Artvin’de okuma yazma oranı çok yüksek olmasına rağmen bu köyde düşük. Dindar ve köyün dağınık olması da etken olabilir. Vadi içinde kaldıkları için kapalı toplum özelliklerini taşıyorlar. Çalışkan saf, temiz insanları var. Ekilebilir arazinin az olmasına rağmen bugün Ardanuç köylü pazarında satış yapan onlar. Berta’nın loru meyve ve sebzesi meşhurdur. Bu köyle ilgili bir deyimde vardır. Berta işi balta işi diye.

Kız kardeşim Sakalar köyüne evlendi önceki sene gittim. Köy bayıra kurulmuş. Çocukların oyun oynayacakları düz alan yok. Muhtar dozerle b ir alan açtırmış. Orada oynuyormuşlar. Yoldan evin olduğu yere inmek oldukça meşakkatli. Bahçeye indim. Bir türlü yukarı çıkamıyordum. Ayaklarım kayıyor aşağıya düşüyordum. Evden yola çıkmakta ayrı bir dert. Yaşlı ve hastaları çıkarmayı siz düşünün. Teleferik yapmışlar eşyaları taşıyormuşlar. Zeki enişteme dedim ki :” Buradan bir şey getirme bize. Yememiz haram olur. Yukarı çıkarmak, toplamak çok zor. ” Gece yolda yürürken birinin ayağı kaymış düşmüş sabahtan ancak ölüsünü bulmuşlar. Bu bayırları şenlendiren insanlara devlet maaş vermeli diye içimden geçirdim. Köyde okul var göç az. Gönül Koç meyve bahçesinin Kadastro tarafından orman yazılıp elinden alınmasını anlamakta zorlanmakta.

Anneannemin, Anneannesi Berta’ya Daba köyünden Ardanuç’un Tepedüzü köyüne gelin gelmiş. Babasının evine ziyarete gitmiş ki muhacir olup Osmanlıya gitmişler. (1878) Kapı baca perişan viraneye dönmüş yapılar. Çok üzülüp akli dengesini bozuyor. Daha sonra kendi köyü de 1914 de muhacir oluyor. Yaşlı oldukları için gidemiyorlar. Ruslar tüm köyü yakınca bunlarda yanmış. Muhacirlik dönüşü evde kemiklerini bulmuşlar.

Bu yazın Artvin üniversitesinde öğretim görevlisi Sinan Uygur hocam Elif Karakuşla beni Berta eski nahiye merkezine götürdü. Yollarda çalışmalar vardı. Derenin kenarında oturduk çay içtik. Köylüler bize para verdirmedi. Yemek yememiz için ısrar ettiler. İnsanları çok mertti. Kilse kalıntısında define aramak için çok kişi geliyormuş. Bize de kilisenin yerini tarif ettiler hemen.

Duganalar mezrasına çıktık. Ormanın dibine kurulmuş çok güzel bir yer. Otantik mezra evleri vardı. Beton evler bu güzellikleri bozuyordu. Karşımızda Karçal’ın zirvesi görünüyor. Zirvede Akpınar’ın çıkış yerinin görülmesi çok ilginçti. İmamın villası güzeldi çok nefis çaylarını içtik.

Hod köyünde, Ahıska’nın bazı köylerinde Şiledeki 93 muhaciri Artvinliler konuşurken kişi isimlerinin sonuna ay ekliyorlar. Ör. Hasanay gibi.

Artvin muhacirliğini çalışırken 93 muhaciri Bertalıların Şile de dokuz köy kurduklarını öğrendim. Bugüne kadar hiçbir yazılı kaynağa geçmediği için inanamadım. İsmail Dalkılıçla birlikte Şilede ki bu köyleri gezdim. (2005 yılında) Kıyafetler haricinde Berta’nın devamı. Yemekleri konuşmaları cecimleri, manileri pilekileri aynı. Ardanuç’un Tanzot köyünden biri memleketine selam söyledi gözlerim doldu. O tarihte Kültür Bakanlığında Müsteşar y. olan Tanzot muhaciri Nadir Alpaslan’ın eşi de Berta muhacirlerindendi.

ŞİEDEKİ 93 BERTA MUHACİRLERİNİN KURDUĞU KÖYLER:

1-Kömürlük- 60 hane

2-Kervansaray-(Artvinliler mah. ) 25 “

3-Bıçkıdere 60 “

4-Oruçoğlu 80 “

5-Ulu Pelit 60 “

6-Kalealtı 20 “

7-Üvezli 60 “

8-Erenler 30 “

9-Darlık 20 “

Nüfus: Ortalama üç binin üzerinde ( Zeki Arslan-Kömürlük Köyü-Şile)

Kaynak: Ardanuç-Ahıska Manileri ve Türküleri-Ülkü Önal-Ankara-2005

BERTA BABALARI: Nakşibendi ve Kadiri tarikatına bağlı babalar varmış bu köyde. Babalık en bilgili kişilere verilirmiş. Halktan bir şey almazmışlar. Köyde saygı görürmüşler. Küskünleri barıştırır, fakirleri kollarmışlar. Ateşi ellerine alır kızgın demiri avuçlarmışlar.

(Hüseyin Yazıcı)

1940-1950 yılları arasında Ardanuç Sakarya köyüne gelirlermiş. Babaların adları Camuş, Dursun, Kopo Hüseyin ve Hasan Bodur. Köye ayrı ayrıda geldikleri gibi grup halinde de gelirlermiş. Köyde babaları sevende varmış sevmeyende. Müritleri 10-15 kişiymiş. Başları sarıklı ve sakalıymışlar. Abdülkadir Geylani pirleriymiş. Giderken köylü hediye olarak buğday verip evlerine kadar taşırmışlar. Onlar bir şey istemezmiş. Köylüler sırayla davet edermiş. Ateşi ellemeyi kendileri yapmaz köylülere yaptırırmışlar. Dedem Âdem Önal’a

Destur ya Âdem demişler. Koru avuçlamış elleri yanmış. Zikir ederken Allah’ın 99 ismini söylermişler. Kafalarını sallayarak tesbih çekermişler. Ayağa kalkıp pervane şeklinde dönerlermiş. Köyde bir hafta kalır dua edermişler. Bu törenlere imam katılmazmış.

( Hasan Önal- Sakarya Köyü-Ardanuç)

Berta Babaları çok mütevazi bir hayat sürermişler. Evlerinde postan başka sergi yokmuş.

Sağlık bakanlığında müfettiş olan dayımın damadı Ali Keskin amcasının oğlu okul Müdürü Mahmut Keskin’i bulmamızı istedi yanımıza geldi. Köy çok dağınık mahallelerden oluşuyor. Merkezde beton evler var. Otantikliği bozulmuş. Halk şairi Rasim Yılmaz’ın evine tepeye çıktı. Balkonda mısırlar asılıydı. Balkonunda elektrikle çalışan değirmeni vardı. Düz alan olmadığı için ekin ekemiyorlar mısır tarları vardı. Eskiden sadece ramazan ayında mısır ekmeği yerlermiş. Rasim Yılmaz’ı tanıtıp şiirlerinden örnekler sunacağım.

1935 yılında Ortaköy’ün Silavut Ocakbaşı mahallesinde dünyaya gelmiş. Kavazoğulları sülalesinden. Dedeleri bu köye Ahıska’dan gelmiş. 1950 yıllarda akrabası bir kızı rüyasında görüyor. O kızın annesiyle kendi annesi tavada bişi pişiriyormuş. Kızda orada oturuyormuş. ” O bişiden aldı bana getirdi yağ damlıyordu. Birkaç lokma yedim. Ondan sonra o kıza aşık oldum ve ilk şiirimi söyledim. ”

Küçükken düşmüşüm aşkın bağrına

Dolaşıh gidiyor yollarım benim

Hayalimde fidanlarım kurudi

Açılmadan soldu güllarım benim

Genç yaşımda bir güzela vuruldum

Ben bu aşkı çeka çeka yoruldum

Yara aldım yüregimdan delindim

İşte böyla oldu hallarım benim

Coşuyor Çoşkuni sevda bu serda

Onun için karar kılmaz bir yerda

Dolaşmam beyhude mekânı nerda

Nafile konuşur dillarım benim

Mahlasımı aşık Desturi, Coşkuni olarak verdi. Şu şiiri söyledikten sonra.

Rasim Yılmaz söylar sözü serindan

Yanmıştur yüregi aşkın narından

Kayb olur oradan ateş zorundan

Ararda bulamam aşık Desturi.

Bulamasın benim gibi taşkını

Şimdiden sonra adın olacak Coşkuni

Şiirlerimi kalemle yazarım. Efkari, Aşık Kara, Zarafi, Bulani İskender bu köye gelir saz çalar hikaye anlatırlardı.

KAÇKAR TEPESİ

İşte burasıdır yiğit otağı

Kar yağmur diyarı şehit yatağı

Kızıllarla müminlerin sınır taşları

Tarihi bir yerdir Karçal tepesi

Ardahan dağlarını altına alır

Kızıl Moskoflar soluna kalır

Her gelen ziyaretinden ilham alır

Tarihi bir yerdir Kaçkar tepesi

Akpınar suyu senden akıyor

Nice insanlar içip el yüz yıkıyor

Her bir renkte çiçeğimiz bitiyor

Tarihi bir yerdir Kaçkar tepesi

Erenlerin kurduğu göller sendadur

Sağa sola giden yollar sendadur

Semaya uzanan kollar sendadur

Tarihi bir yerdur Kaçkar Tepesi

Rasim Yılmaz bugün dağlar başında

Figan vardur ördeginda kuşunda

Göllarını görmişidim düşümda

Tarihi bir yerdur Kaçkar tepesi

AKPINAR

Bir derdin mi var dertli akarsın

Durmadan gözyaşı dökan Akpınar

Kimsa bilmaz ne zamandan berisin

Yeşil dağ başında çıkan Akpınar

Kaçkar dağlarından akıp gidersin

Karadenizdemi karar edersin

Artvin’i Borçka’yı görmek dilersin

Batumdamidir senin gözün Akpınar

Şehitleri uyutursun başında

Bir alamet vardur hakkın işinda

Karlı dağlar görünüyor karçıda

Üç aymidur senin Akpınar

Dokuz ay dumanlı kalıyor başın

Ondan mı akıyor durmadan yaşın

Daima feryattadur ördegin kuşun

Ne çok sert oluyor kışın Akpınar

Ben da senin gibi gözyaşı döktüm

Genç yaşımda başımı sevdaya soktum

Elimle kalbime bir zehir döktüm

Bu sebepten akar yaşım Akpınar

Rasim Yılmaz kıldı ziyaret seni

Derda derman etsin yaradan gani

Dertli dertli seyrederim ben seni

Pek garip akışın vardır senin

Nahiyeye Efkari gelmiş saz çalıyordu ona şu şiiri yazdım.

Hayli demdur namınızı duymuştum

Hoş geldin bu köye aşık Efkari

Artvin Halk evin da şahsınız görmüştüm

Hoş geldin bu köye Aşık Efkari

Tanınmış şairsin sen ilimizde

Koşmaların vardır hep dilimizde

Senin yerin vardur bu gönlümüzda

Hoş geldin bu köya aşık Efkari

Gayem sizdan bir hatıra almaktır

Ehli kamillerden bir söz bilmektir

Aşıklara kar aşk oduna yan maktır

Hoş geldin bu köye Aşık Efkari

*****************************

Doksan üçte saldırdı Kızıl Moskof vatana

Çoruhlu Batumlular çarpıştı kana kana

Altında dede paşa, Batum’da Derviş Paşa

Bu kahramanlar çalarken Moskof’u taştan taşa

İşte savaşırken padişah biza göndarmış posta

Barış yapmak istarkan Şahavanostosta

Tazminat karşılığı eldan çıktı bu vatan

Biz yurdu kurmuştuk kahrolsun bizi satan

Mini mini yavrular yakıldı beşiklarda

Feryat edan anneler kesildi eşiklarda

Bahriyeli askerler boğuldu gemilarda

Doksanlık ihtiyarlarda can verdi camilarda

Böylece bu yurt bir işkence olmuştu

Kır üç yıl çekti Türk bu işkence bu zülmü

Can vermek değildi Türk’ün esirlik dönemi

7 MART

Bin dokuz yüz yedi mart günü

Coşmuştu bu millet istikbal diye

Savaştın, Berta dan sesler yükseldi

Vatan düşmanlardan kurtulsun diya

Kahraman ırkımın yadigar yurdu

Yeterdi düşmanlar kırk üç yıl durdu

Nihayet Artvinli darbeyi vurdu

Göranlar ibret alsın diya

Ezeldan hür olan bu şanlı millet

Elbet çekmezdi düşmandan zillet

Defol kahpe düşman çekilip git

Burası Arslanlar yurdudur diye

Balta satırla millet düşmana vurdu

Yalanmı bu hali bir cihan duydu

Cesetler Çoruhla Batum’a indi

Vatan da pis koku yapmasın diye

Rasim Yılmaz Artvin Halk evinde Yusufelili Huzuri den şu dizeleri dinlemiş.

Yetmedi mi ya rap çektiğim çile

Hala artırırsın derman yok mudur

Haddin de de geçti yediğim sille

Hazinemde Lütfi ihsan yokmudur

Ağzımı açtırmaz hicrani gamı

Haşa bu kadar sıkma adamı

Hep bana yükledin gamı elamı

Başka hiç sevdiğin insan yok mudur?

Kabahatım nedir oldum sana aşık

Kutretimden başka varmı bir sayık

Yalnız Huzurimidir cezaya layık

Başkasında hata noksan yokmudur

80 yaşında olup gayet dinç olan Cemil Keskin dedemiz bize bir destan ve hikâyesini söyledi: “1952 yıllarında olan bir meseleyi sizlere anlatacağım. Ab lam Bodur Hüseyin’e evliydi. Üç sene sonra delilendi. Bacısıda delilanmış. Ben askerdim. Mektup geldi ki Husenay delilanmış.

Ağabeyleri ne yapacağını şaşurmiş. Odaya kapatıyor kırıp dağıtıyorlar. İstanbul’a Masal Osman’a götürmeye karar veriyor. Jandarmaya haber veriyorlar. Ellerini ayaklarını bağlıyorlar. O zaman araba yok. Lolikoğlununun cipina atıyorlar.

Ağabey Bodur Hasan şöyle diyor:

Delilandi kardeşimda aman canıma yetti

Eksilmedi derdi aman dayıma arttı

Hemşiremin derdi aman ona birikti

Düşüp arkasına aman artık giderim

Anneme bir zaman aman nasihat verdim

Ona yürek dayanır mı aman ben da aman

Ağlayıp durdum ona ……. .

Kardeş, baci için ciğerim dağlar

Alamaz insanı elin kızları

Bakarsın ağlıyor annemin siyah gözleri

Bağladılar Hüseyinin ayağını elini

Söylamiyan Hüseyin aşti dilini

Döndü yolumuz aman İstanbul’a gideriz

Cip ila Hopa’ya aniden indik

Hopa da da aynı cipe iki deli daha biniyor. Dört kişi oluyorlar.

Giresun vapuru tezdan erişti

Hastaların yanına Hasan ulaştı

Vapura bindikta kalktı yürüdü

Sinop’un burnunu aniden aştı

Dönüm yolumuz İstanbul’a gideriz

İstanbul boğazı aman zincir ila bağlı

Ne göründü aman Beyoğlu

Bir yandan vapurlar gelur yanaşur

Uçaklar gökyüzünda dolaşur

Trene bindikta aman kalktı yürüdü

Bakırköy’e vardı trenler durdu

Döndü yolumuz aman biz hastaneye gideriz

hastaneye çıktım aman ifade verdim

Doktorlar, hakimler huzura durdu

Biri hemşiremdur biri kardeşim diya ifade verdim

Hastaları teslim ettim geriye döndüm

Türkiye Cumhuriyetine dualar kıldım

O akşamda ben Üsküdar’a geldim

Dayımın oğullar vardı

Biri Ali, biri Temindar yarabbi sen onlara verma zeval

O akşam onların yanında kaldım

Ertesi güni memleketa döndüm

Memleketa döndüm başım selamet

Gözlarıma göründi türlü alamet

Bahçalar sararmış solmuş

Kıymetli validem aman yollara bakmış.

***************************************

SAKALAR

Nasıl metheyleyem köyüm ben seni

Çembere sarılmış işin Sakalar

Daha bu işlerin yoktur imkanı

Çok derindur rüyam Sakalar

Merani zapt etmiş Bertayla, Daba

Tarlada ekin yok harmanda yaba

Ne bir hısım var nede bir akraba

Kervana yol vermaz başın Sakalar

Zenginların yürüdür deryada gemi

Yoksulun derdi çok olur mu demi

Duvarları bozouktur perişan camii

Akıyor gözündan yaşın Sakalar

Tarlaya ekarlar fasulye

Dört saatlik yolda kurarlar neker

Hayvanı olmayan sırt ila çeker

Bu senede şiddetli kışın çeker

Soyla Asım soyla böyla destanı

Bilmam ki… heran yastamı

Harmanların oldu soğan bostanı

Yoruldu kirpiyin kaşın Sakalar

Asım Yazıcı

Karçal dağlarının eteklerinde göl varmış bir öküz düşmüş. Akpınar denen suyun kaynağından çıkmış. Akpınar’ın üzerinde ziyaret var. Ufak çocuk mezarı var. Gidip kurban keser niyet tutarlarmış.

Babaların manevi tarafları çok kuvvetliymiş. Hod da Şaban babadan ilham alırlarmış. Kadiri tarikatındanmışlar.

-Hastalıklara cincar, pancar iyi gelirdi.

-Davul zurna tulum düğünlerde çalınır

-93 te köylüler muhacir olarak gitmiş. Halit Paşa Harhan tepede kalmış. Bertadan Meloya, Ardanuç’ta ki Acıelmada savaşırken şehit düşenler olmuş. Dayımda Çanakkale’de şehit.

Halk Kültürü:

-Garigaba günü toprağa kazma vurulmazmış. Abril’in ( NİSAN) 17 sinde herkes yatarmış.

Uğursuzluk getirmiş.

-Pelit ağacının külü eve sürülür. Kül suyuyla banyo edilir. Sinek gelmesin diye.

-Çinçar( ısırgan)ın suyu hastalıklara iyi gelir. Ayak ağrılarına da bitkinin kendisi sürülür.

-Panpara (yemlik) tansiyona, barsak çalışmasına iyi gelir.

-Ğemi bitkisinin özeğini soyup yemek kansere ve ameliyattan sonrakilere iyi gelir.

--Çarbedela 20 cm. boyunda yapraklı sütlü bitkidir hastalıklara iyi gelir.

*-Sarı, beyaz çiçek toplanır. Kazanda kaynatılır. Hasta 24 saat o kazanda durur. Romatizmaya iyi gelir.

*- Adagöl yaylasında ve Otinko da ki Çermik hastalıklara iyi gelir.

*-Zehirlenmeye, yoğurt, ayran, lor sürülür.

*-Çocuğu olmayanlar çiçekleri toplayıp kaynatır içine kadın kazanın içine girer.

*-Ğuto taşı hacdan gelir bazı hastalıklara iyi gelir.

-* Yılanın ağzında taş gezer bıraktığında alınırsa hastalıklara iyi gelir. Çiy sütün içine konulularsa yoğurt mayalanır. Ayranı yeşilleştirir.

*- Mayısta yağmur suyuyla yoğurt mayalanır. Huto taşı çiy süte bırakılır.

Zeynep Özdemir-Ortaköy-Artvin

*-Abrilin ilk pazartesi ve her pazartesi toprakta çalışılmaz. Salı günü çapa vurulmaz. Abril ayında her Cuma günü Garigabadır dört hafta odun getirilmez yılan gelir. Nisanın 12 sinde toprak hasta olur Garigaba da oynatılmaz.

Ortaköy-Gülengün Tabak

*- Nuhun gemisi: Dibdibodanın tepesinde Nuhun gemisi bağlanmış. Zinciri kırılmış gemi gitmiş. Zincirin uzunluğu 2 m. kadardır. Zincir Akpınar tepesinde durur. Elini vuran hacı olur.

Gülengün Tabak-Ortaköy

Başa takılana kırklık denir 4 tane altın dizilir. Gümüş paralarda dizilir. Gelinin başına renkli Vala atılır. Yünden dokunan şal kumaş giyilir. Kuşak takılır. Bellerine peştamal bağlanır. Gelinler kıyafetlerini birer giyerler. Başlarına fes takarmışlar. Düğünlerde kadınlar evde bar oynar türkü söylerler.

Gelin kıyafeti zıbın, paça başa uzun Leçek takılır. Fese gazi altınlar mendile dikilip katlayıp başa sıkılır. Kasaba denen parçayla sıkılıp üzerine vala örtülür. Gelinlere has ipekli kumaştan kıyafet giyerler. Bag elde dokunur iki parmak eninde. Sarı kuşak kuyda dokunur yanlarından katlanarak bele sarılır. Poncakları yanlarından dolanır. İki kat alınır.

Gerdeğe önce damat ambara atılır. Kuran okur abdest alır. Ambara bir avuç buğday serpilir. Gelinin ayakkabısına buğday doldurularak ambarın başına konur. Bereket olsun diye. Gelinin sağ eline kına konur. Üzerine de hamur. Mendille bağlanır.

Sabahtan ayakkabının içindeki buğdayı damat alır gelinle birlikte dua ederek ambara serpilir.

Yenge yataklarını ambardan çıkararak odalarına götürür. Düğünlerde tulum, davul zurna çalınır. Damadın boynuna bağlanan püsküllü eşarba Tırabulus denir.

* Balkonda ağaç kaşığını geline dadeler kırdırır.

* Düğünün ertesi günü gelin puğaca yoğurur. Küçük küçük yapıp pişirir gelenlere yedirir.

* Gelinin baba evine gitmesie ayak dönümü denir. Oğlan evi bişi pişirip gelinin akrabalarına ve sağdıca dağıtır. Bişiyi alan tabağa ya para ya tabak koyar hediye olarak mendile.

* Ayak dönümünde damat konuşmaz. Gerdekten damadı sağdıç çıkarır.

Bu köye Hz. Ali’nin askerleriyle birlikte halkı Müslüman etmete geldiği askerlerinin mezarı olduğunu. Bir tepeyi kestiğini buraya Kesik Tepe dendiğini. Ziyaret denen mezarlar halk gidip kurban kesip rüyaya yatmakta.

ORTA KÖYDE SÜLALE ADLARI:

Kalvencigil-Alkın

Arifağagil-Öztürk

Hasanbegillar

KüçükAahmergillar- Keskin

Osmanoğlu-Özkan

Nurogil-Yılmaz

Kavazoğlu_Yılmaz

Yeniçerilar-Yeniçeri

Tabakoğulları-Tabak

Katipoğulları-İnce

YER ADLARI:

--------------------

ÇANZİLAVUR

ÇEDLİYAN

DİDİGARA

DUGANALAR

ECVANTA

İMAMGİL

KOKAZELER

KOKVAR

MAĞALAVUR

MISIRLIGİL

NADLAVUR

NAHİYE

NİKAVUR

PAPAVUR

SAKUSEL

SİLAVUT

Gülengün Tabak



comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 08.05.2015 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Yaşam Haberleri
 » Şehir Plancıları Hopa’nın Haritasın...
 » Hopa’da Gergin Anlar...
 » Makedonyalı Türk Gençler Çaykur'un...
 » Hopa Uluslararası Lojistik Kongresi...
 » Dsi Artvin Bölge Müdürü Yıldız’dan...
 » Tiflis - Trabzon Direkt Uçuşları Ba...
 » Bakan Uraloğlu’ndan Rize - Artvin H...
 » Kemalpaşa Kaymakamı Ayaz Denetime Ç...
 » Kokarca Böceği İstilasına Rize Bele...
 » Hopa’da 2’nci Lojistik Çalıştayı Dü...