Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Ömer Şan, ''ülke Genelindeki Vadileri, Dereleri Adeta Bir Kanser Virüsü Gibi Saran Bütün Hes Projelerinin Bir An Önce Durdurulması Gerektiğini'' Bildirdi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar'ın önceki hafta içerisinde yaptığı açıklamaları eleştiren yaşam savunucuları', Bakan Erdoğan Bayraktar'ın yeni görevine başlarken çevre örgütleriyle yaptığı Arama Toplantısı'nın samimi olmadığına vurgu yaptı.
Bakan Bayraktar'ın açıklamalarını değerlendiren DEKAP Sözcüsü Ömer Şan, toplantıya yandaş' STK'ların çağrıldığını öne sürerken, HES'lerle ilgili politika değişikliğine gidilmeden yapılan toplantıların havanda su dövmekten' öteye gidemeyeceğini savunan avukat Yakup Okumuşoğlu ile konunun asıl muhatabı köylülerin toplantıda bulunmadığına dikkat çeken avukat Tuncay Koç toplantının yok' hükmünde olduğunu savundu.
Derelerin Peşinde Koşanlarla Toplantı
Antalya'dan Yusuf Yavuz'un haberine göre, köylülerin HES'lere karşı açtığı davaları gönüllü olarak üstlenen Avukat Okumuşoğlu, toplantıya katılan sivil toplum örgütlerinin pek çoğunun konuyla ilgisi olmayan kurumlar olduğunu, diğer bir kısmının ise zaten derelerin peşinde koşturanlar olduğunu savundu.
Yaşam, Alınıp Satılamaz
HES'ler konusunda temel politika değişikliğine gidilmeden yapılacak bu tür toplantıların havanda su dövmek' olduğunu ileri süren Okumuşoğlu, suyu bir hammadde, meta olarak gören anlayışını değişmesi gerektiğine işaret ederek; "Su, yaşamın enerjisi ve yaşam hakkıdır. BM'de bu 124 ülke tarafından kabul edilmiştir. Oysa Türkiye'de 4628 sayılı yasa uygulaması ile su, alınıp satılmaktadır. Bu uygulama, doğal yaşam alanlarının alınıp satılması anlamına gelir. Yaşam, ticari bir meta olarak alınıp satılamaz" dedi.
Yandaş STÖ ve Sanayiciler Çevreci Olursa
Toplantıyı ve Bakan Bayraktar'ın açıklamalarını değerlendiren DEKAP Sözcüsü Ömer Şan ise, Bakanın hangi sivil toplum örgütleriyle masaya oturup Arama Toplantısı' yaptığının iyi analiz edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Şan, "Listeye baktığımız zaman hemen gözümüze sanayiciler ve onların kurduğu, desteklediği veya beslediği çevre örgütleri, hemen yanlarında da yandaş sivil toplum örgütleri yer almış' iddiasında bulundu.
Mahkeme Kararları ve Bilimsel Raporlar İncelensin
DEKAP Sözcüsü Şan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar'a, "Sayın Bakan öncelikle bugüne kadar HES'lere karşı yerel halkın açtığı mahkemeler sonrasında alınan yargı kararlarını çok iyi okumalı ve analiz etmelidir. ÇED süreçleri, üretim lisansları, çantacılar diye tabir edilen konuyu, hazırlanan bilimsel raporlar ile bilirkişi raporlarını önüne almalı ve değerlendirmelidir. Ardından yöre halkının verdiği tepkileri, fayda ve maliyet analizlerini, ekonomik ve çevresel planlamaları, doğal yaşam alanlarının koruma önceliğini, kamusal fayda analizlerini, kültürel, sosyal ve tarihi değerler ile birlikte uluslararası anlaşmaları ve koruma statülerini göz önüne alarak, çok iyi bir değerlendirme yapmalıdır" çağrısında bulundu.
Üretim Lisansları ve Anlaşmalar İptal Edilsin
Benzer önerileri önceki dönemin Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'na bir çok kez iletmeye çalıştıklarını ancak bu konuda herhangi bir adım atılmadığına vurgu yapan Şan, "Sayın Bakanın gücü yeter mi bilemiyoruz ama bir an önce ülke genelindeki bütün vadilerimizi, derelerimizi adeta bir kanser virüsü gibi saran, Anadolu'nun her su gözesini adeta satışa çıkarmış gibi rant hesaplarının kucağına iten bütün HES projelerini durdurarak; verilen ÇED raporları, ÇED Gerekli Değildir Kararları, Orman ve Tarım Arazisi Kullanım İzinleri, Mevzi ve Uygulama İmar Planlarındaki değişiklikleri, EPDK'dan alınan üretim lisanslarını, Su Kullanım Anlaşmaları ile garantili enerji alım anlaşmaları ve bu yöndeki bütün anlaşmaların iptal edilmesini sağlaması gerekir" dedi.
Yaşam Alanlarının Üstü Çizilmesin
Bakan Bayraktar'ın Türkiye'nin enerjiye ihtiyacı var' şeklindeki açıklamalarının ardına, ülkemizdeki enerji üretimi, kayıp-kaçak oranları, üretimdeki kapasite kullanımı ve potansiyellerinin ne kadar değerlendirildiğini de eklemek gerektiğinin altını çizen Şan, "Bunun da çok iyi analiz edilmesi lazım geliyor. Sayın Bakan'ın, Ama dereleri kurutarak, çevreyi yok ederek değil' vurgusuna katılıyoruz. Buna, doğal yaşam alanlarımıza geri dönüşümsüz zararlar verildiğini, suyun ticari bir mal, alınıp satılan bir meta olarak görülemeyeceği vurgusu ile zaten yıllardır bunu anlatmaya çalışıyoruz. Ama bu doğrultuda yollarını çizecekleri sivil toplum örgütlerine de bakmak gerekir. Eğer bu toplantıda bir şeyler aradıkları STÖ'ler ile bir yol çizmeyi planlıyorlar ise bugüne kadar olandan farklı bir durum çıkmayacaktır ortaya. Bu durumda Anadolu'nun bütün su gözeleri, vadi ve dereleri ile bizlerin doğal yaşam alanlarının üzeri de çizilmiş demektir" ifadelerini kullandı.
Hukukun Olmadığı Yerde Demokrasiden Söz Edilemez!
Bakanın açıklamalarını fazla önemseyip umut bağlamadan uygulamaların takip edilmesi gerektiğine de vurgu yapan Şan, "Bugüne kadar gelinen noktada yaşadıklarımız ortada. Eğer bizlerin sesine kulak vermeyip, kulaklarını tıkayacaklarsa, bağımsız yargı organları tarafından verilen yargı kararlarını en azından bir kez gözden geçirmelerini istiyoruz. Hukukun üstünlüğü ilkesinden yola çıkarak, bütün HES projelerinin hemen hemen aynı kıstaslar üzerinden durdurulduğunu veya iptal edildiğini görerek bunun uygulamasına baktıklarında işte o zaman bir şekilde demokratiklikten söz edilebilir. Çünkü hukuka inanılmadığı, güvenilmediği, hukukun üstünlüğünün sağlanmadığı, daha doğrusu hukukun işlemediği ve olmadığı bir ortamda ne demokrasiden ne de demokratik haklardan söz edilebilir" diye konuştu.
Toplantı, Yok' Hükmünde
Bakan Bayraktar'ın yaptığı ilk toplantıda ağırlıklı olarak iş adamları örgütlerinin ağırladığını ve araya bir kaç tane çevre örgütünün yerleştirildiğini kaydeden Antalya Barosu avukatlarından Tuncay Koç da, "Toplantıyla ilgili haberlerin sonunda toplantının genel amacı saptanmış gibi. Çevrecilerin yatırımları engellemesine izin verilmemesi istendi! Yani iş adamı örgütleri, büyük sanayi tesis yöneticileri demiş ki, tamam çevreci olalım, bir kaç kampanya düzenleyelim ama yapacağımız yatırım ve elde edeceğimiz kârlarda çevre diye önümüze gelmeyin. ' Bu süreçte yine zararı dağlarımız, derelerimiz görecek. Devletin çevreye verilen zararlar konusunda hiçbir etkin denetim mekanizması yok. Kâğıt üstünde var ama fiiliyatta yok. Bence bu toplantı da yok hükmündedir" şeklinde konuştu.
Bakan'ın Arama' Toplantısı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, geçtiğimiz hafta içerisinde bazı sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle yaptığı Arama Toplantısı'nda HES'ler için dereleri kurutmayacaklarını belirterek; "Türkiye'nin enerjiye ihtiyacı var. Ama dereleri kurutarak, çevreyi yok ederek değil. Para kazanmak birinci önceliğimiz değil. Sizin hazırladığınız raporlar bize ışık tutacak. Hepsini okuyacak, değerlendirecek ve yol haritamızı çizeceğiz" ifadelerini kullanmıştı.
Kimler Davet Edildi
Greenpeace'in de davet edildiği ancak HES'lerle ilgili asıl muhatapların davet edilmediği eleştirilerine neden olan toplantıya; TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği, TMMOB, İktisadi Kalkınma Vakfı, TİSK, Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kurulu, ASO, İSO, Ege Bölgesi Sanayi Odası, Alternatif Enerji ve Biyodizel Üreticileri Birliği, Otomotiv Sanayi Derneği, Soğutma Sanayi İşadamları Derneği, Güneş Enerjisi Sanayicileri Derneği, Hidroelektrik Santralleri Sanayi İşadamları Derneği, Türkiye Çevre Vakfı, TÜPRAŞ, PETKİM, Deniztemiz Derneği, ÇEVKO ve Çevre Birliği Derneği gibi kuruluşlar katılmıştı.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 15.08.2011 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle