Banu Avar Artvin'de Konuştu "Sıra Türkiye'de"

16/04/2012 08:39

"Kaçın Demokrasi Geliyor", Paneline Yoğun İlgi.


Haber: Hayati Akbaş







Artvin Barosu ve KAMUSEN Artvin Temsilciliği'nin ortak organizasyonunda Banu Avar'ın konuşmacı olarak katıldığı "Kaçın Demokrasi Geliyor" konulu konferans vatandaşların yoğun ilgisiyle gerçekleştirildi.

Ahmet Hamdi Tanpınar Sinema Salonu'nda gerçekleştirilen konferansa Artvin Barosu Başkan Vekili Çetin Tekdoğan, Artvin Ziraat Odası Başkanı Köksal Portakal, MHP Merkez İlçe Başkanı Köksal İspirli, MHP Eski İl Başkanı ve milletvekili adayı Yusuf Sağlam, Orkop Artvin İl Temsilcisi Hasan Yaşar, KAMUSEN Artvin İl Temsilcisi Uğur Özer, Artvin Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Ahmet Biber, Artvin Gazeteciler Derneği Başkanı Tolga Gül, Türk Eğitim Sen Artvin İl Temsilcisi Nizamettin Torun, Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan. Artvin Zihinsel Özürlüler Derneği Başkanı Hatice Nur Ersöz başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti temsilcisinin yanı sıra vatandaşlar yoğun ilgi gösterdiler.

Artvin KAMUSEN İl Temsilcisi Uğur Özer konferansın açılış konuşmasını yaparken konuşmasında Özer; "Biz, Türkiye'nin en etkili Memur Konfederasyonu Türkiye Kamu-Sen olarak, Atatürk İlke ve İnkılâplarına gönülden bağlı olan, Ay-Yıldızlı bayrağımızı, Türkiye Cumhuriyeti'nin tam bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü kendisine kırmızıçizgi edinmiş ve hukukun üstünlüğü mücadelesine gönül vermiş bir sivil toplum örgütü olan Artvin Barosu ile birlikte, ülkemizin ansiklopedi birimine sahip bir yazarını bugün ilimizde konuk etmenin heyecanı yaşıyoruz.

Ağrı ve Kars illerinde gerçekleştirmiş olduğunuz yorucu program sonrasında Artvin'de yorgunluğunuzu atmanız temennisi ile hoş geldiğiniz diyorum Banu Hanım. Şu anda annesinin rahatsızlığı nedeniyle aramızda bulunamayan Artvin Barosu Başkanımız Av. İzzet Varan Bey sizlere ve değerli konuklarımıza selamlarını iletmemizi istediler. Ben de buradan kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, annesine acil şifalar diliyorum.

Malumunuz yeni sendikalar kanunu resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Önümüzdeki ay içerisinde toplu sözleşme görüşmeleri ve zam pazarlıklarına sahne olacak Türkiye gündemi. Bugünlerde ise yazılı ve görsel basında %2, 5 gibi komik rakamların konuşulduğunu hayretler takip ediyoruz. Fazlasının bütçeye ek yük getireceğini söylüyor Sayın Maliye Bakanı. Bu sözü aklımızdan çıkarmayarak geçtiğimiz ramazan ayını bir hatırlayalım. "Ramazan ayında Türk halkının kalplerinin yarısı Somali, diğer yarısı Libya için atıyor. " Böyle diyordu Dışişleri Bakanı Davutoğlu. Sayın Bakan'ın bu demecinin ardından haber ajansları ilginç bir bilgiyi paylaşıyordu; "Türkiye, Libya'ya 100 milyon doları hibe, 100 milyon doları nakit kredi, 100 milyon doları proje desteği olmak üzere toplam 300 milyon dolar yardım yapıyor. "

Bugün, memurun, emeklinin ücret artışlarının ek yük getirdiği bütçemiz bundan 9 ay öncesinde Arap Baharını finanse ediyordu. Yani anlayacağınız bizim kamu çalışanları ve emekliler için beklediğimiz artışlar için gereken kaynak Arap Baharını finanse etmek için kullanılmıştı çoktan. Lafı fazla uzatmayacağım. Nasıl olsa bizim finanse ettiğimiz Arap Baharı'nı Sayın Avar anlatacak birazdan. Sabırla dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor ve sözü sahibine bırakıyorum. "diye konuştu.

Banu Avar uyardı; "Sıra Türkiye'de"

Konferansın konuşmacısı Ünlü gazeteci ve program yapımcısı Banu Avar'dı. Salonu dolduranların yoğun alkışları arasında kürsüye gelen Banu Avar, öncelikle daha önce yaptığı bir belgeseli izleyicilere izlettirdi. Ortadoğu ve Afrika'da oynanan oyunların işlendiği bu belgeselin ardından Banu Avar konuşmasına başladı konferansta Banu Avar söz almadan önce Orta Doğu'da ve Türkiye'de oynanan sözde demokrasi oyunlarını konu alan kısa bir belgesel izletildi. Daha sonra söz alan Banu Avar, Orta Doğu coğrafyasında oynanan oyunlar ve bu oyunların Türkiye yansımaları, Türkiye'deki eğitim sistemi, Türkiye'de yaratılmak istenen kimlik sorunları ve yeni anayasa çalışmaları gibi birçok konuya değinerek şunları ifade etti:

"Milyonlarca insan bugün Suriye'de sokaklara dökülmüş yapılan zulmü protesto ediyor. Ancak medya kuruluşları maalesef bunlara yer vermiyor. Böylece medya kuruluşları Amerika'nın oyununa çanak tutuyor. Bu oyunlar Türkiye üzerinde de aynı şekilde oynanmak istenerek Türkiye'nin yok edilmesi hedefleniyor. Görüyoruz ağzından kanlı salyalar saçan çakallar sık, sık ülkemize geliyorlar. Bir gün bakıyoruz CIA Başkanı Petraeus Türkiye'de, yarın ise Hillary Clinton. Ve daha niceleri bu aralar ülkemize anlamlı ziyaretler gerçekleştiriyorlar! Amerika bu savaşa Türkiye'yi sokmak istiyor; ancak Türk ordusu savaşmak istemiyor. Kaldı ki Türk ordusunun komutanları şu an Silivri'de…

Avrupa kendilerinin de ifade ettiği üzere Türkiye'yi bölme konusunda iyi analizler yaparak bu analizler doğrultusunda politikalar üretiyorlar. Bu analizlerinin sonucunda Türkiye'nin üç zaafı olduğunu tespit etmişler. Birincisi Kürt-Türk, ikincisi Müslüman-Laik, üçüncüsü ise Alevi-Sunni ayırımı. Bu üç noktada ayrılık sağlandığı sürece bu ülkeyi kontrol edebileceklerini düşünüyorlar. Bugün hala bu üç konuyu kaşıyıp kanatmaya devam ediyor ve Müslüman'ı Müslüman'a kırdırmaya devam ediyorlar.

Yine CIA tarafından seçilen parlak öğrencileri kendi fonlarından yardımlarla sübvanse ederek okutuyorlar ve ileride himaye altında tutabilecekleri devlet görevlileri olarak ülkenin önemli kademelerinde görev almalarını sağlıyorlar. Yani indoktrine ederek bu kişilerin devletin başına gelmesiyle dilediklerini yaptırıyorlar. "ifadesini kullandı.

Türk halkı pembe diziler ve yarışmalar ile uyuşturuluyor

Türkiye'de bilinçli olarak toplumun uyutulduğunu dile getiren Avar, pembe dizilerle yarışma programlarıyla insanların beyinlerinin uyuşturulduğunu söyledi. Banu Avar dünyada üzerinde sistemli şekilde bir oyunun oynandığını dile getirdi. Küresel sermaye çatışmasından bahseden Avar, "Filler birbiriyle tepişirken, altındaki çimenler eziliyor. Şuanda dünyada bu yaşanıyor. Şuanda Küresel sermaye Afrika ülkelerine el koymak istiyor. Oralarda istedikleri gibi yönlendirdikleri Türkiye modeli uygulamak istiyor. Bu model tüketici, sorgulamayan, beyinler uyuşuk bir toplum modeli. Şu anda güneyde yaşanan çatışmaların esas sebebi bu. Libya'da bunun en taze örneği. Libya'da düğmeye basıldı. Düğmeye basılacak daha çok ülke var. Artık Türk toplumun uyanıp bunun farkına varması lazım. Bir ülkeyi ele geçirmenin modelleri var. Öncelikle kendi yetiştirdiğin siyasetçileri eğitir, sonra istediğin yere yerleştirirsin. Tayip Erdoğan belediye başkanı yeni seçilmişti bütün AB ve ABD basını illa Tayip Erdoğan, Abdullah Gül ve gazeteci Fehmi Koru ile röportaj yapıyordu. Erbakan diyordum kabul etmiyorlardı. Sayın Abdullah Gül'ün, Deniz Baykal'ın, Süleyman Demirel'in, Bülent Ecevit'in ABD'de yetiştirilip, sonra siyasette belli yerlere getirmek gibi. Bu model milletvekillerimiz de de uygulanıyor. Bu nedenle parlamentoya yerleştirilen milletvekillerini nereden geldiklerine bir bakın. Küresel sermaye için sağcı ve solcu hiç önemli değil. Her yerde adamları var. Sonra başa getirdiğin siyasetçilerle özelleştirmeye başlarsın. Özelleştirmenin ardından işsizler ordusu meydana gelir ve onları yönlendirmeye başlarsın. Sonra da onları isyanın eşiğine sürüklersin. Bir ülkeyi ele geçirmenin en kolay modelinin televizyon programları ve yarışma programları yapmaktır. Buna psikolojik oyun diyebiliriz. Pembe diziler ve yarışma programlarına toplumu bağımlı kılarak onların beyinlerini uyuşturursun. Yugoslavya da bunu uyguladılar ve parçaladılar. Karı kocayı öldürdü sen şusun busun diye Türkiye'de Türk Kürt, Alevi Sünni gibi ayrımlar yaprak iç savaş çıkarmak istiyorlar. Şimdi birleri çıkmış Çerkezce eğitim istiyoruz diyorlar bunun isteyenleri gerçek yüzünü ortay koyacağız Bunlar Alman ve İngiliz destekli. Şuanda Türkiye'de bu var. Mesela ‘Yetenek Sizsiziniz' diye bir yarışma programı var 3 tane dangalak oturuyorlar milletin kendisini küçük düşürmek için yaptıklarını izliyorlar. Bunun en güzel örneklerinden birisi. Bu model parçalanan Yugoslav'da 30 yıl boyunca uygulandı. Şimdi Türkiye'de uygulanıyor. Ayrıca bu tür programların ise beyinleri uyuşturduğu ve zekâ geriliğine sebep olduğu ortaya çıkmıştır. Beyni uyuşan bir topluma ise istediğinizi yaptırıyorsunuz. Türkiye'de ciddi anlamda bir psikolojik savaşın uygulanıyor. Eğer çok genel anlamda örgütlenmezsek 2011 ile 2012 yılları çok kötü geçecek Ben 2011 yılını kanlı yıl olarak görüyorum. Hangi örgütün altında olursa olsun, bir an önce kenetlenmemiz gerekir. Türkiye'ye şekil vermeye çalışan bir güç var. Bizim bu güce karşı ayağa kalmamız gerekir. Geniş bir seçim ittifakı platformu kurulmalı seçime öğle girilmeli. Yenidünya düzeni içinde ülkemizin karşılaşacağı tehditleri neden sonuç ilişkisi içinde irdelerken yeryüzündeki enerji kaynaklarının yüzde 75'nin Çin ve ülkemiz arasındaki çizgide bulunduğuna dikkat çekiyorum. Ülkelerin güttüğü dış politikalarda enerji kaynaklarının rolü büyük. Batı hayranlığının ve batılılaşma sevdasının kendi değerlerimizi yitirmemize neden olduğunu savunarak halkların çeşitli psikolojik operasyonlarla uyutulmasına; televizyon programları ve diziler vasıtasıyla insanların şekillendirilip hipnoz ediliyor. Onun için dolaşıyorum, konuşmalar yapıyorum. Biz hangi konumda olduğumuzu bilmemiz lazım, çok iyi düşünmemiz gerektiğini ve çözüm için nokta atışı yapmamız gerekiyor. Bu sorun o parti bu parti ile aşılabilecek bir sorun gibi görünmüyor. Atatürk mantığında hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum. İçine virüs girmemiş halk topluluklarının çözeceğini düşünüyorum. Bunun mücadelesini başlatacak işçiler, emekçilerdir PETKİM'i kaybedenlerdir. 1938'den beri bir oyun sürüyor, bir yanlışa düştük. Batıya bağlandık Batılı olan ideal olandır fikri beynimize sokuldu, bu en büyük yanlış. "Eğitimde dışa bağlıyız. 1946'da yapılan anlaşma bugün yürürlükte, eğitimimize biri 2 oya sahip Amerika büyükelçisi 4 Amerikalı 4 Türk karar veriyor, dolayısı ile kararı Amerika veriyor. 1960'lı yıllarda barış gönüllüleri geldi. Aynı yıllarda Full Bright'lar geldi. Aldı götürdü, en çalışkan, en zeki öğrencileri, beyinlerini yıkadılar ve ülkemize geri döndüler ve başımıza geçirdiler. Bu kişiler kendi aldıkları eğitim doğrultusunda ülkeyi yönetmeye çalıştılar, bir noktadan ileriye gidemediler. Çünkü oranın kültürü ile yetiştirdiler. İlla bir şeyler başarmak yapmak isteyenleri de darbelerle düşürdüler. Iğdır Dünyanın en kritik noktasındadır. İç savaş buradan başlayabilir. Serv projesini uygulamaya Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde Kürdistan ve Büyük Ermenistan projesini hayata geçirme var. Kemal Derviş ABD adamı olarak geldi çıkardığı bir yasa ile Türkiye'nin geleceğini kararttı çekti gitti.

Bunların hepsi planlanmış durumda. Darbeler diye bağırıyorlar her gün darbe yapıyorlar. Gazetecileri vatanseverleri içeri alıyorlar. 5 yıl önce Iğdır'da Kürdistan kuracağız deseydiler kıyamet kopardı. Şimdi insanlar alıştırdılar olabilir diyorlar. Ben işsiz kaldım Hiçbir yerde iş vermiyorlar. Yinede şükrediyorum Silivri zindanında değilim. Daha o mertebeye ulaşmadım. Bu ülkelerde çıkan isyan ve çatışmaların arkasında hep ABD ve İngilizler var en son Kerkük'te çatışma çıkaracaklar. Türkiye'ye Kürtler Araplar göç edecek sınıra yığılacaklar sonrada sıkıntı başlayacak. İran, Rusya ve Türkiye emperyalist ülkelerin oyunlarına karşı birleşmeli ittifak kurmalı. Çin Rusya İran bunu yapıyor Türkiye'de burada olmalı. Yeni bir Kurtuluş savaşına doğru gidiyoruz. Bu millet 57. alay gibi bir gün ortaya çıkacaktır. Neler yapmamız gerektiğini Atatürk Amasya tamiminde söylüyor. Herkes okumalı. Kahraman Türk askerlerine vatanseverlere sahip çıkmalıyız. NATO'ya bağlı kurmay askerler CİA ya bağlı MİT mensupları var. Bunlar temizlenmeli. Geçen yıla ‘Arap baharı' ile girmiştik… Aralık 2010′da NATO siber savaş narası attı… Wiki sızıntılar etrafı sardı… Mısır'da din savaşları başladı… Aniden küçük bir Kuzey Afrika ülkesi Tunus, Facebook ve Twitter'la karıştırıldı… Kuzey Afrika'da 2001'den beri beklenen operasyon başladı… Küresel ŞİRKETLER Libya'da paylaşım için düğmeye bastı… Sırtlan payı için birbirlerini de boğazlayacaklardı… Bazı safdiller tüm olanları HALK HAREKETİ olarak yaftaladı… Öyle ya, Tahrir'de HALK vardı… Ama o halk küresel çetelerin operasyonunda FİGÜRANDI… İç dinamikle sokakları kaplamamışlardı… Nitekim şimdi Mübarek sonrası Mısır'da, Pentagon uşağı generallerce kurşuna diziliyorlar!

Küresel çetelerin ‘yumuşak güç' aktörleri, Assange, Esma Mahfuz, Ahmed Maher, Vail Gonim gibi tetikçiler ‘iyi iş' çıkardıkları için ödüllendirildiklerinde de safdillerin pek sesi çıkmadı.

Aralık 2010 itibariyle defalarca, küresel sermayenin tıpkı 2. dünya savaşı sürecinde olduğu gibi birbirleriyle dalaştıklarını ve ‘Fas'dan Pakistan'a, Çin'e kadar' olan coğrafyada, orta nokta Türkiye olmak üzere kanlı bir oyuna başladıklarını yazdık. Sert eleştiriler aldık!

2011 Kan Yılıydı! Kaçın Demokrasi Geliyor adlı kitapta anlattık… Gerek Orta Asya'nın ortasında Afganistan ve Pakistan'da, gerekse Kuzey Afrika'da kanlı bir senaryo uygulandı…

Küresel elitin bir kanadı ‘demokrasi darbeleri' ile operasyon yaparak MİLLİ DEVLETLERİN zenginliklerine el koyma yolunu denedi, diğer kanat, Libya'da olduğu gibi özel ordular ve bombalarla ‘demokrasi' getirdi!

Tam sıra Suriye ve İran'a gelmişti ki, Rusya savaş gemilerini Doğu Akdeniz'e dizdi. İran ve Suriye füzelerini, ABD'ye ‘bekçi ve kalkan' olmakla kalmayıp, tetikçileri barındıran, teröristlere dayanak sağlayan Türkiye'ye çevirdi. Çin, Rusya ile omuz omuza savaş tatbikatları yaptı… Dünya 2. SOĞUK SAVAŞIN ortasındaydı ve Türkiye bir kez daha 2 dünya arasında kalmıştı!

Birileri ellerini ovuşturarak, ‘Suriye düştü düşüyor!' derken, beklenmedik oldu! Birkaç ayda düşeceği ‘müjdelenen' Suriye etrafına bir zırh ördü ve içerde direniş kaleleri kuruldu…

Küresel çetelerin ABD kanadı, STRATFOR, RAND CORP gibi kuruluşların sitelerinde endişelerini dile getirdiler…‘Suriye muhalefetini yeterince güçlendiremedik! Lojistik destek (silah) özel ordular için gri bölge oluşturamadık! Türkiye ve Avrupa'yı işin içine tam olarak katamadık!' gibi açıklamalar yaptılar… İşler planlandığı gibi yürümüyordu, işgal altındaki Irak'ta Maliki Suriye ve İran'a göz kırpıyordu… Rusya ve Çin açık destek veriyordu…

Tüm bunlar olurken Dolar Avrasya'dan dışlanıyor, Kasım 2011'de Avrasya Birliği kurulduğu açıklanıyor, Türkiye de davet ediliyordu… Avrupa Birliği mi? O paramparçaydı…

2010–2011 arasında en dikkat çeken gelişmelerden biri de Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerinin ardı ardına KÜRESEL ÇETE ÖDÜLLERİNE boğulmasıydı…

Millete ait tüm zenginlikler bir bir yabancı şirketlerin eline geçerken, yöneticiler, İngiltere kraliçesinden, Wilson Vakfı'na, Chatham House'dan Fransız ordusuna kadar tüm dünya derin yapılarından gelen ödüllere madalyalara garkoldu. ‘Dizbağı nişanları' üstün hizmet ödülleri ile onurlandırıldılar! Aynı çetelere çalışan silah, medya, uyuşturucu baronları Memed'i vurdular! Siyasiler Memed'i vuran vurduranlarla masaya oturdular!

Bunları gün yüzüne çıkaranların sesleri, bastırıldı, vuruldular, kırıldılar, susturuldular, Silivri'ye tıkıldılar… Ağzını açmaya cüret edenler ağır tehdit altında nefes almaya uğraştılar, uğraşıyorlar! Ve UĞRAŞACAKLAR!

Atlantik ötesi emretti… Aralık ayında ara kapatıldı… AKP'li bakanlar "Kürtlerin ne kadar hakkı varsa hepsini vereceğiz!" diye ekranlara çıktılar…

Terör örgütü mensupları ve Batının has çocukları, gerine gerine ve sırtları İkiz yasalara ve yedi düvele dayalı, ‘Derdimiz Kürt özerk bölgesi, otonomi falan değil, bağımsız devlet olacağız!' açıklamasını yaptılar!

Küresel medya ‘Kürt baharı!' yazıları yazdı, ertesi gün PKK/BDP Diyarbakır'daki ‘Tahrir meydanını' hatırlattı…

Amerikan istihbaratının Türkiye uzmanları uzun zamandır ‘yeni bir anayasa ve federasyon' çığlıkları atmaktaydı! CIA'den Paul Henze, Türkiye'yi federasyon kalıbına sokmak için mali ve siyasi bunalımın biraz daha derinleşmesi gereğini anlatmıştı!

Yabancılar emrinde çalışan profesörler: Türk milletinin ‘bölünür' olması gerektiğini taslaklaştırdılar… ‘Bölünmenin önünde hiçbir anayasal engel kalmamalı', ‘Türk Yurttaşlığı Kavramı kalkmalı!' dediler… Sözüm ona ‘muhalefet' ‘TSK, Türkiye Cumhuriyeti'ni koruyup kollama görevinden istifa etsin!' diye ortaya çıktı…

2011 sonunda Atlantik ötesinin emirleri net ve açıktı… Biden, Panetta ve onlarca uzman Türkiye'yi bu nedenle komşu kapısı yaptı…

Suriye'ye aktif müdahale ve İran'a ambargo derhal planlanmalı, Ermenistan kapısı açılmalı, Kıbrıs'ta istenen adımlar atılmalıydı.

ABD istihbaratının kılavuzluğunda Türkiye, bölünmeye zemin hazırlayan adımlar atacaktı… Duruma isyan edenler için ‘iletişim teknolojileri' kullanılacak, eğitimli kesim, televizyondan Twitter'a kadar çeşitli araçlarla yönlendirilecek, gerisini muhalif gruplar, liderler, ABD patentli öğrenci grupları, STK'lar halledecekti. ‘Demokratikleşme' ana slogan olacaktı. Bu plan Suriye'de, Venezuela'da, İran'da, Kazakistan'da başarılı olamadı…

Türkiye bu saydığımız ülkeler içinde en fazla benzer deneyimlerle sarsılmış bir ülke… O nedenle 2012 kan ve ekonomik operasyonların en fazla olacağı yıl olsa da,

her çökertme planı ÇİFT TARAFLI işler!"şeklinde konuştu.

Avar Çözüm Önerilerini sıraladı

Banu Avar konuşmasının son bölümünde çözüm önerilerini de belirtti.

Çözüm Önerilerini sıralayan Banu Avar, bu kapsamda Atatürk'ün Nutku'ndan pasajlar okudu. Avar konuşmasının son bölümünde; "Türkiye ‘büyük tuzağa' düşer de, Suriye'ye şu ya da bu şekilde ‘fiili müdahaleye' kalkışırsa, karşısında dikilen güçler kimler olur?‘Şu ya da bu' dediğimiz şey, askeri müdahaleden, ‘insani koridor' yaratma teşebbüsüne kadar farklılaşan olası durumlardır.

Pek tabii ki Türkiye'nin Suriye topraklarının bir kısmına girmesi durumunda, Türkiye, Suriye'ye karşı SAVAŞ açmış sayılacaktır. . Suriye-Türkiye savaşının içinde yer alacağız. Ondan sonra Türk vatandaşları ve Türkiye yönetimi, Suriye vatandaşları ve yönetimi için tehdit ve düşman olacaktır. .

Batı basını şu anda Suriye içindeki muhalifleri ‘teröre karışanlar' ve ‘barışçıl olanlar' diye ikiye ayırdı. . Bunların ‘barışçıl' olanları da Türkiye düşmanı olarak konuşlanacaktır. . Geriye Türkiye ‘dostu' olarak El Kaide, Taliban, İhvan-i Müslimin yani CIA tetikçileri kalacaktır…İkincisi, Türkiye'nin karşısına Suriye'nin stratejik müttefiki İran dikilecektir. .

Üçüncüsü Türkiye'nin karşısına Maliki yönetiminde Irak da dikilecektir…

Tüm güney ve güneydoğumuz savaş alanına dönecektir.

Bir de doğu ve kuzey var… Türkiye karşısında Rusya Federasyonu'nu da bulacaktır!

Bu durum komşularla SIFIR BARIŞ pozisyonu demektir!

İçerdeki BARIŞ gülleri işte tam da bu çevrelenmiş coğrafyada açmaktadır. . Dün, BDP'li Selahattin Demirtaş, ‘Iğdır'dan Hatay'a Türkiye'nin güney sınırları resmen Kürdistan olacak!' demiştir. Demek ki verili durum da içerde de SIFIR BARIŞ pozisyonu vardır. .

Bu aslında kimin gerçek hedef olduğunu anlatmaktadır…2005'de R to P Responsability to Protect yani BM ‘Koruma Yasası', 2011'deki Arap ‘baharı' yani Büyük Ortadoğu Projesi uygulaması düşünülerek ortaya atılmıştır. Bu yasa ile ‘uluslararası camia' denen küresel odaklar, hedef ülkelere teklifsiz ‘müdahale' şansı elde etmişlerdir. Libya bu çerçevede kan gölüne çevrilmiştir. Bu yasanın Türkiye'ye karşı kullanılabileceği BDP tarafından daha önce de ima edilmiştir.

Ekranlarda ‘Esad zavallı insanları katlediyor!' diye müsamere yapanlar, 2001'de ABD Milli Güvenlik teşkilatı başındaki NATO generali Wesley Clark'ın işgal edilecek ülkeler sıralamasını dikkatle okusunlar: Liste Somali'den başlar, İran'la devam eder…

Planın adı ‘Ortadoğu'yu Dönüştürmek'tir! Ve Türkiye planın tam ortasındadır. . Bağrına dikilen füze kalkanları bölge güçleri kadar MİLLİ güçleri de hedef alabilir… Suriyeli muhaliflere destek bahanesiyle topraklarımızda cirit atan istihbaratçı ve paralı askerler çalışmalarını Türkiye sınırları içinde yoğunlaştırabilir. Hatay'a Kilis'e Gaziantep'e konuşlanmış ABD istihbarat elemanlarının varlığını açıkladık. . Daha önce Mısır'da Afganistan'da Irak'ta çalışmış deneyimli personel Türkiye topraklarındadır.

Türkiye fiilen ŞU ANDA bir müdahale üssü olarak şekillenmiştir. Türkiye'yi yönetenler, geri dönülmez bir yolda ilerlemektedir. . Türkiye, Kuzey Irak dışında tüm bölge ülkelerinin düşmanı ve hedefi konumuna gelmektedir. Tek çıkış yolu bölge ülkeleriyle birlikte hareket etmek bu azgın emperyalist saldırıya DUR demektir. . Eğer bunu yönetimdekiler yapmazsa, yapamazsa Türk milleti yapacaktır. Ya da Türkiye tarihinin en sancılı dönemine adım atacaktır. .

Ben kendimi Türkiye halkıma adamış biriyim. Parti kuracakmış palavralarına inanmayın. Bizi bizden koparmak için her türlü hileyi yapıyorlar. Yeni anayasa diye ülkemizi kaosa ve iç çatışmaya götürmek istiyorlar. Bunda asla başarılı olamayacaklardır. Çünkü onlar pisliktir. Partilerle değil tüm halkı kapsayan uzun bir yürüyüşe çıktım. Atatürk hiç bir zaman partili olmadı. Eski meclisimizdeki fotoğrafa bakın ağlarsınız. Her türlü demokrasiyi içine sindirmiş bir önderdir. Hiç bir zaman karamsarlığa düşmedi. Türk Milletini tarihten silmek istiyorlar. Bunda başarılı olamaz pislikler. Misyon, Vizyon veya Kent Konseyleri ve ajansları emperyalist işgal yalanıdır. Hepimizin sahip olduğu kanda bu ve benzeri oyunlardan kurtulmak içen yeterli güç olduğunu belirten Banu Avar, " El ele vererek tıpkı 1919'da olduğu gibi akil adamlar bir araya gelecek, çeşitli örgütler kurulacak ve birlikte hareket edilecek. Kafamızı daha kuma görerek ne yapacağız. Hadi harekete geçelim. "diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Konferansın son bölümünde ise Artvin KAMUSEN İl Temsilcisi Uğur Özer, bir plaket sunarak konferansa katılan Banu Avar'a teşekkür etti. Banu Avar'da Uğur Özer'in adeta kendisinin bir oğlu olduğunu ve her zaman diyalog halinde bulunduğunu hatırlatarak Artvinlilerin Uğur gibi bir kişiliğe sahip olmalarından dolayı şanslı olduklarını iddia etti. Bu diyalogun ardından Artvin Barosu Başkan Vekili Çetin Tekdoğan'da kendisine teşekkür etmek amacıyla bir plaket verdi ve katkılarından dolayı teşekkür etti. Banu Avar konferans sonrasında konferansı takip edenlerle bir süre sohbet etti ve kitaplarını imzaladı.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 16.04.2012 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Yaşam Haberleri
 » Şehir Plancıları Hopa’nın Haritasın...
 » Hopa’da Gergin Anlar...
 » Makedonyalı Türk Gençler Çaykur'un...
 » Hopa Uluslararası Lojistik Kongresi...
 » Dsi Artvin Bölge Müdürü Yıldız’dan...
 » Tiflis - Trabzon Direkt Uçuşları Ba...
 » Bakan Uraloğlu’ndan Rize - Artvin H...
 » Kemalpaşa Kaymakamı Ayaz Denetime Ç...
 » Kokarca Böceği İstilasına Rize Bele...
 » Başkan Erhan Yılmaz’dan İşadamı İsm...