Ana sayfa » Yaşam Haberleri » Hes'lerle Macahel'de 150 Milyon Dolarlık Bir Yatırım Gerçekleşecek
Hes'lerle Macahel'de 150 Milyon Dolarlık Bir Yatırım Gerçekleşecek
03/08/2010 22:28
Macahel'de Halen Üretim Lisansı Alan Tek Hes Projesi Olan Düzenli Hes Projesinin Sahibi Gülkar Enerji Üretim Ve Ticaret A.ş. Yönetim Kurulu Başkanı Yard. Doç. Dr. Hayrettin Gülbin, Proje Süreci Ve Projeye Karşı Açılan Davalar Ve İleri Sürülen İddialarla İlgili Macahelbizimdir.org Sitesinin Sorularını Cevapladı.
Hes’lerle Macahel’de 150 Milyon Dolarlık Bir Yatırım Gerçekleşecek
Macahel'de halen üretim lisansı alan tek HES Projesi olan Düzenli HES Projesinin sahibi Gülkar Enerji Üretim ve Ticaret A. Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Yard. Doç. Dr. Hayrettin GÜLBİN, proje süreci ve projeye karşı açılan davalar ve ileri sürülen iddialarla ilgili macahelbizimdir. org sitesinin sorularını cevapladı.
MacahelBizimdir. Org (MBO): Hayrettin Bey, öncelikle bize HES Projesi yapma fikrinin nasıl doğduğunu kısaca anlatır mısınız? Bildiğimiz kadarıyla bundan önce dershanecilik faaliyeti yürütüyordunuz. Ayrıca sitenizdeki (www. gulkar. com. tr) özgeçmişinize göre akademik kariyerinizin (yüksek lisans, doktora) elektrik üzerine olmasının bu projede bir etkisi oldu mu?
"Elektrik enerjisi hakkındaki akademik kariyerim projede etkili oldu"
Yard. Doç. Dr. Hayrettin GÜLBİN (HG): Öncelikle Macahel Bizimdir İnisiyatifi grubu olarak yöremizle ilgili gelişmelere objektif bir şekilde duyarlılık gösterdiğiniz ve bunun sonucu olarak benim de görüşlerimi kamuoyuna yansıtma fırsatı verdiğiniz için sizlere takdir ve teşekkürlerimi sunmak ve kamuoyunu da saygı ve sevgiyle selamlamak istiyorum.
Geçmiş çalışmalarım nedeni ile elektrik enerjisi konusunda, genel düzeyde teknik bilgiye sahip olmamın yanında, elektrik ekonomisi ile ilgili bilgilerimle konuyu Türkiye'de en iyi bilen birkaç kişiden biriyim. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu yasalaşınca, bu kanuna göre yenilenebilir enerji alanında yatırımın yapılabileceği düşüncesi kafamda belirmeye başlamıştı. Geçmişimde almış olduğum eğitimlerimin sonucu olarak elektrikle ilgili teknik bilgiye sahip olmam, Türkiye Elektrik Kurumu'nda 10 yıl değişik kademelerde teknik eleman olarak çalışmış olmam, yüksek lisans ve doktora tezlerimin elektrik enerjisi ekonomisi alanında olması, üniversitede de Yatırımlar ve Proje Geliştirme dersleri vermiş olmam, dershane ve kurs şeklinde özel öğretim kurumları kurmak ve işletmek gibi çalışmalarımın sonucu olarak, elektrik teknik bilgimi, elektrik enerjisi ekonomisi bilgimi, yatırım ve proje geliştirme bilgimi, özel öğretim kurumları kuran ve işleten biri olarak girişimci yönüm gibi özelliklerimi yan yana getirdiğimde, bir Hidroelektrik Santral (HES) projesini geliştirebileceğim konusunda kendimde bir özgüven oluştuğundan bu projeyi geliştirmeye karar verdim.
MBO: Bir HES projesini geliştirme kararı aldığınızı söylediniz. Ancak bu projenin yeri olarak Macahel'i seçmenizin genel ve özel bir sebebi var mıdır? Ayrıca bazılarınca yöremizde haksız bir şekilde ilan edilen Biyosfer Rezerv Alanı statüsünün projeye karşı bir itiraz olarak ileri sürülmesini nasıl karşılıyorsunuz?
"Projeyi yaparken biyosfer rezerv statüsü yoktu"
HG: Bu sorunuzu iki açıdan ele alarak cevaplamak istiyorum. Birincisi neden Macahel, ikincisi biyosfer rezerv alanı ilanı konusudur. Yatırım yeri olarak Macahel'i seçmem ekonomik nedenlere değil, tamamen duygusal nedenlere bağlıdır. Yatırımların, yatırımın yapıldığı yerin gelişmesine doğrudan katkısı vardır. Kalkınma sadece ekonomik yönden artışı, gelişme ise hem ekonomik, hem sosyal hem de kültürel alanlarda pozitif yönde değişimi ifade eder. Bu nedenle kendi yöremin, köyümün gelişmesini isteyen biri olarak yani, duygusal davranarak kendi köyümde bir yer seçtim. Ben 2005 yılında lisans aldığımda Artvin'de 2. lisans alan kişiyim. Dolayısıyla Artvin'de istediğim derede proje geliştirebilirdim. Kendi köyümde seçtiğim için en az 1 milyon dolar fazladan nakliye maliyetlerini kabul ettim. Bu kabul ekonomik yönden isabetli bir kabul değildir. Ancak kendi yörem, köyüm ve insanımın gelişmesini isteyen biri olarak duygusal davranışım belirleyici oldu ve 1 milyon fazladan nakliye maliyetlerini de kabul ederek yatırım yeri olarak kendi yöremi seçtim.
Biyosfer rezerv alanı konusu ise, birinci olarak, ben proje geliştirmeye çalışırken ilan edilmiş hiçbir şey yoktu. İkinci olarak, biyosfer rezerv alanında HES yapılmaz diye bir kural, norm gibi bir durum yoktur. Üçüncü olarak UNESCO yenilenebilir enerjiyi yani HES'leri desteklemektedir. Dördüncüsü yapmış olduğum mevzuat taramasında biyosfer rezerv alanının yasak getirdiği herhangi bir hüküm bulunamadığı gibi yasal koruma alanları içinde biyosfer rezerv alanı yoktur.
MBO: Şirketiniz ile Kiler Holding arasında bir ortaklık ilişkisinden söz ediliyor. Hatta bazı haberlerde projenin gerçekte Kiler'e ait olduğu ileri sürülüyor. Bu ilişki hakkında bilgi verir misiniz? Nihayetinde proje veya yapılacak tesis kime ait olacak?
"Üretimden 10 yıl sonra şirket hisseleri bize devredilecek"
HG: Düzenli HES Projesinin Üretim Lisansını 2005 yılında aile şirketimiz olan Gülkar Enerji Üretim ve Ticaret A. Ş üzerinden aldım. Şirket unvanındaki Gül-kar kelimesi, "Gülbin Kardeşler" kelimelerinin kısaltımıdır. Lisans aldığım 2005 yılından itibaren 2008 yılına kadar geçen üç yıllık süre içinde, projemin finansmanında kullanılacak kredi için tabiri caiz ise Medine dilencisi gibi çalmadığım kapı bırakmadım, ama kredi bulamadım. Lisansta belirtilen yatırım süresinin azalması ve bu şekilde kredi bulamayacağımın anlaşılması üzerine, finansman türünün değiştirilmesi, o günün koşullarında en rasyonel sonuç olmuştu. Bu gerçekten hareketle birçok firmalarla, yap-işlet-devret olan, hemen söyleyeyim 40 yıl işletme hakkı olan projemin yine yap-işlet-devret işine girecek firmalar aradım. Yani yap-işlet-devret içinde yap-işlet-devret anlaşması yapılacaktı. Bu şekilde çok sayıda firmalarla görüşüldü ancak bir sonuç alınamamıştı. Bu arayış içinde Kiler Holding'le de görüşüldü, müzakereler yapıldı ve sonuçta bir anlaşmaya varıldı. Bu anlaşmanın içeriği ile ilgili kısa bilgi verirsem şunu söyleyebilirim. Projenin finansmanı için gerekli para Kiler Holding'in kefaleti ile Kiler Holding tarafından uzun vadeli kredi olarak sağlanacak ve hem Kiler Holding hem de kredi veren kurum için finansman ve kefaletteki risklerin azaltılması için şirket hisseleri Kiler holding'e devredilecek. Sağlanan kredi ile birlikte yatırım yapılacak ve daha sonra da birlikte işletilecektir. İşletme dönemi içinde öncelikle kredi borcu ödenecek, daha sonra da kâr Kiler Holding'in olacaktır. Bunun için anlaşılan sürenin toplamı, üretime geçtiği yıldan başlayarak toplam 10 yıldır. Bu sürenin sonunda şirketin tüm hisseleri borçsuz ve bedelsiz bize devredilecektir.
MBO: Projeniz özellikle Macahel kamuoyunda nasıl karşılandı? Destekleyenler oldu mu? Daha da önemlisi projeden rahatsız olanlar kimler ve bunun sebebi nedir? Bu bağlamda projeniz bürokratik işlemler aşamasında engellenmeye çalışıldı mı?
"Projeye yönelik az sayıdaki muhalefetin arkasında dış dinamikler var"
HG: 2002 yılından beri proje geliştirme çalışmalarımı yürütmekteyim ve bu çalışmalarımın her aşamasını kamuya açık bir şekilde yürüttüm. 2008 yılına kadar Macahelliler içinde hiç bir kişi ve kurumun benim geliştirdiğim Düzenli HES Projesine karşı duruşları olmadığı gibi projeyi desteklemektedirler. Ancak, 2008 yılından sonra bir elin parmakları kadar az sayıda kişiler bu duruşlarını değiştirmeye başladılar. Bu değişimin altında, bazı çevrelerce çok iyi bilinen dışsal dinamiklerin etkisi olduğu bir gerçektir. Bunun sonucunda da, bunlardan aldıkları talimatlar doğrultusunda, en azından kendilerine yakışan davranışta bulunmaya başlamışlardır. Memlekete bir eser yaratamayan bu kişilerin değişimi ile memleketlerine yapılmak istenen bir eseri engelleme ve memleketine ve insanların gelişmesinin önüne set oluşturmaya çalışarak gayri ahlaki bir davranış içine girmişlerdir. Ayrıca bu karşı çıkanlar 2008'den sonra her türlü bürokratik engeller çıkartmaya çalıştılar, halen de çalışmaktadırlar.
MBO: Cevabınızda HES'lere karşı çıkanların, dışsal dinamiklerin etkisi altında hareket ettiğini söylediniz. Bu dışsal dinamikleri, bunların amaçlarını ve HES'lere karşı çıkma yöntemlerini biraz açar mısınız?
"Muhalif kişiler, birtakım lobilerin çıkarına hizmet ediyor"
HG: Dışsal dinamikleri üç grupta ele alarak açıklayabilirim. Bunlardan birincisi siyasi mülahazalarla, faydalı olduğuna kendilerinin de inandığı, ancak sadece siyasi iktidarı enerji alanında başarısız duruma düşürmek için HES'lere karşı bir hareket geliştirmeye çalışmaktadır. İkincisi ise, Türkiye'nin küresel aktörler içinde yer almasını istemeyen uluslararası kuruluşlarca, bu amaçlarına ulaşabilmeleri için kalkınmanın ve gelişmenin itici gücü niteliğinde olan enerji alanında, dezavantajlı hale getirilerek Türkiye'nin küresel aktör olmasını engellemek için görevlendirilen ve bu görev doğrultusunda çalışan lobilerdir. Üçüncüsü ise, ileride üretim maliyetleri itibarı ile HES'lerle rekabet edemeyecek doğalgaz santral işletmecileri ve Türkiye'ye doğalgaz satan ülkelerdeki güçlü doğalgaz firmalarından oluşan gaz lobisidir. Bütün bu lobiler kendi çıkarları uğruna, amaçlarına ulaşmak için HES yatırımlarının yapılmamasını istiyor. Bu lobiler, HES'ler bizim amaçlarımıza ters, onun için karşı çıkıyoruz derlerse veya sadece karşıyız derlerse halk bunu çok iyi sorgulayacak ve hak ettiği yere oturtacaktır. Bunu bilen lobiler, bütün dünyanın yeşil, yani çevre dostu enerji olarak kabul ettiği HES'ler çevreye zarar veriyor safsatası ile bazı sözde çevreci kurumları harekete geçirmektedir. Sözde bu çevreci kurumlar da bazı kişileri kendi emelleri doğrultusunda vesayet altına almakta ve bunlar vasıtası ile provokasyona açık olabilen kişileri provoke ettirmektedirler. Böylece, çok az sayıda da olsa bazı kişi ve kurumlar, HES'ler çevreye zarar veriyor gerekçesiyle karşı duruş göstermektedirler. Bu karşı duruşla bir kamu hizmeti yerine getirdiklerine inanan bu kişiler, aslında az önce saydığım lobilerin çıkarlarına hizmet ettiklerini düşünememektedirler.
MBO: Bazı kişi ve kurumlar HES'lerin çevreye zararlı olduğunu iddia etmektedirler. Oysaki siz çevre dostu, yeşil enerji olduğunu söylediniz. Bu karşıt görüşleri biraz daha açabilir misiniz?
"HES'lerin çevreye zararlı olduğu iddiasının bilimsel bir dayanağı yoktur"
HG: HES'lere karşı bazı kişi ve kurumlar, sözde çevreciler olarak nitelenebilir ve çeşitli lobilerin yörüngesinde hareket ettikleri söylenebilir. Bunların zarar veriyor iddiaları, nevi şahsılarına münhasır, yani kendilerine özgü bir durum olup, hiçbir şekilde bilimsel yanı bulunmamaktadır. Ben, HES'lerin bütün dünyaca yeşil, yani çevre dostu enerji olarak kabul edildiğini düşünüyorum ve dünya da böyle görmekte ve böyle olduğu için dünyanın her yerinde teşvik edilmektedir. Eğer zarar veriyor diye bir iddia da bulunuyorsanız bunu ispat etme yükümlülüğü sizde olacaktır. Bunu ispat şekli de, bilim adamları böyle söylemektedir gibi soyut ifadeler asla olamaz. Burada iki özellik üzerinde durmak istiyorum. Birincisi bilim adamları, ikincisi ise böyle söylüyorlar. Bilim adamı denince bilimle uğraşan kişi olarak tanımlanabilir. Genellikle doktorasını yapan kişilerdir ve kendi alanlarında uzmanlaşmışlardır. Kendi uzmanlık alanı dışındaki konuda beyan edilen kanaatin bilimsel değeri sıfırdır. Uzmanlık alanı içinde olan, ancak herhangi bir araştırmaya dayanmayan beyanların bilimsel değeri sıfıra yakındır. Çünkü aynı alanda uzmanlaşmış kişilerin, aynı konuda farklı beyanları olabilmektedir. Oysa bilimsel yöntemler kullanılarak bir çalışma yapılmış ve bir sonuca ulaşılmışsa, farklı uzmanların bu ulaşılan sonuçları hiç değişmeyecek ve hep aynı sonuca ulaşacaklardır. İşte bilimsel görüş de budur. Bu açıklamaları HES'ler üzerinde irdelersek, HES'ler çoklu disiplinleri barındıran, yani farklı bilimsel uzmanlıkları gerektiren projelerdir. O zaman değişik alanlardaki bilim adamları, kendi alanlarında bilimsel yöntemleri kullanarak bilimsel araştırmalarını yapacak ve bir sonuca ulaşacaklar ve ilan edeceklerdir. Bu şekilde yapılan beyanın bilimselliği tartışılmazdır. Şimdiye kadar, az önce açıkladığım gibi herhangi bir bilimsel çalışmanın varlığına rastlanılmamıştır. Örnek olarak şöyle bir iddia ile ortaya çıkalım: "HES'ler dere yatağındaki suyu azalttığından bitki ve doğal hayat yok olacaktır". Bunun bilimsel olarak ispatı için, HES'in bulunduğu havza ile HES'in bulunmadığı hemen yan havzada araştırma yapılır ve değişik zamanlarda elde edilen bilimsel araştırma sonuçları karşılaştırılır. Karşılaştırma sonucunda HES'in bulunduğu havzada başkaca bir sebepten de kaynaklanmayan olumsuzluklar varsa HES'in zarar verdiği söylenebilir. Açıklamaya çalıştığım şekilde bilimsel yöntemlere dayanmayan bilimsel beyanlar, bilim adamları tarafından yapılmış olsa dahi, safsatadan başka bir şey olamaz.
MBO: Projeniz şu anda hangi aşamada bulunuyor? Projenize karşı birtakım davaların açıldığını ve yürütmeyi durdurma kararının verildiği, bilirkişiye başvurulduğu belirtiliyor. Bu davaları kimler açıyor? Dava masraflarını kim karşılıyor? Yöremizde istenmeyen kuruluşun bunda rolü var mı? Ayrıca mahkeme sürecine dair herhangi bir tereddüdünüz var mı?
Projenin durumu Projeye karşı açılan davalara ilişkin manipülasyonlar
HG: Projemizin tamamlanma derecesi % 45, 5'tir. Bunun parasal değeri 4 milyon dolardır. Projenin elektro-mekanik kısmını oluşturan su türbinleri, jeneratörler, güç trafo grupları, kesiciler, ayırıcılar, ölçü akım ve gerilim trafoları ve ölçü-kontrol sistemlerini içerdiği panoların yurtdışında imalatları tamamlanmış, yurtiçine alınmıştır. Bunlar, henüz santral binası yapılamadığından montajları gerçekleştirilmemiş olup, bir depoda muhafaza edilmektedir. Ayrıca santral binasına ulaşım yolu yapılmış, 10 km'lik iletim kanalının % 15'i kadarının yolu yapılmıştır.
Bu çalışmalar yürütülürken; AHMET ÖZKAN, MAKSUT AY, DURALİ KAPLAN, SÜLEYMAN BALCI, FİKRET YILDIRIM, HAMDİ ÖZDEMİR, NURİ GÖREL, NİYAZİ BERK, FEHMİ AVCI, MAHMUT KAHYA, OSMAN AVCI, İBRAHİM CESUR, HASAN YAVUZ, SELAHETTİN TEKİN, EROL NAS, NURİ SAV, AYHAN GÖREL ve SERVET KÜÇÜK adlı kişilerce Düzenli HES aleyhine Rize İdare Mahkemesi'nde 2009/617 Esas numaralı dosya ile Orman Bakanlığı'nca orman arazinin tahsisi işleminin iptali talepli, 2009/674 Esas numaralı dosya ile Artvin Valiliği'nce tarım arazisinin tarım dışı kullanıma izin veren işleminin iptali talepli ve 2009/675 Esas numaralı dosya ile Artvin İl Özel İdaresi'nce yapılan mevzi imar planının yapılması işleminin iptali talepli 3 adet dava açmışlardır. Bu açılan üç adet davalardan her üçünde de proje yerinde bilirkişilerce inceleme yapılmasına karar verildi. Ayrıca, 2009/617 Esas numaralı dosya ile Orman Bakanlığı'nca orman arazisinin tahsisi işleminin iptali talepli ve 2009/674 Esas numaralı dosya ile Artvin Valiliği'nce tarım arazisinin tarım dışı kullanıma izin veren işleminin iptali talepli dosyalarda bilirkişilerin inceleme yapıp raporunu vermesine kadar yürütmeyi durdurma kararı verildi. Bu vekâleti verenlerin, yani dava açanların içinden bazı kişilerle görüşmem sonucu elde ettiğim bilgilere göre, HES'lere karşı lobilerin öne çıkardığı bazı sözde çevreci kuruluşlarca aslında Macahel'de benim dışımda yapılacak olan diğer HES'lere dava açılacağı beyanı ile avukatlar için vekâlet alınmıştır. Nuri GÖREL, Hasan YAVUZ ve Hamdi ÖZDEMİR dışındaki kişilerin benim projeme karşı dava açıldığı yönünde bir bilgilerinin olmadığı ve ücretlerini de ödemedikleri şeklinde beyanları olmuştu. Bu da nasıl istismar edildiklerinin bir nişanesidir.
Mahkeme sürecinde maalesef bazı tereddüt doğuran gelişmeler oldu. Mahkemeler, önüne gelen yürütme durdurma talepli davalarda, İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinin 1. fıkrasına göre yürütmeyi durdurma kararını verebilir. Buraya kadar bir itirazım yoktur. Bu mahkemenin takdiridir. Ancak, aynı Kanun ve maddenin yani 27. maddenin son fıkrasında yürütmeyi durdurma kararı verilen dosya öncelikle incelenir ve karara bağlanır şeklinde kesin bir hüküm de vardır. Hal böyle olmasına rağmen, mahkeme aynı tarihte açılan 2009/674 ve 675 Esas sayılı davalarda, aynı tarihte 674'te yürütmenin durdurulmasına ve bilirkişi incelenmenin yapılmasına, 675'te ise sadece bilirkişi incelenmenin yapılmasına karar vermiştir. 675 Esas numaralı dosyadaki bilirkişi incelemesi 07. 06. 2010 yapılmış, yürütmeyi durdurma kararı olan 674 Esas no. lu dosyada bugün itibari ile (27. 07. 2009) bilirkişi bile tayin edilmemiştir. İşte mahkeme aynı Kanun ve maddenin yani 27. maddenin son fıkrasına göre öncelikle ele alması ve karara bağlaması gereken dosyayı bırakıp, diğer dosya ile meşgul olmakla, yatırım yapılmasını olumsuz etkileyici bir duruma girerek, adil yargılama hususunda tereddütlere sebep olmuştur. Ümidim, bu yanlıştan bir an önce çıkılmasıdır.
MBO: Projenize karşı yürütülen muhalefette bazı Macahelli kişi ve kurumların tavırlarını nasıl karşılıyorsunuz?
"Vesayet altındaki Macahel kurumlarının yöneticilerine 20 yıl sonrasına randevu veriyorum"
HG: Kuruluş amacı Macahel ve Macahellilerin yararı olan kurumların vesayet altındaki ve bağımsız şekilde vizyon geliştiremeyen yöneticileri, çevre zarar görüyor şeklindeki safsatalar ile memleketlerinin kendi inisiyatifleri ile gelişmesine katkıda bulunmayıp engel olmaktadırlar. Bu kişilere şimdilik bir sözüm yoktur. Bunları tarihe havale ediyorum ve 20 yıl sonra aynaya bakmaları için randevu veriyorum. İnşallah 20 yıl hepimiz yaşarız ve görürüz.
MBO: Macahel'deki diğer HES Projelerinin durumu nedir? Sayı olarak bunların sınırlanması gerekir mi? Özellikle sayı fazlalığı bağlamında toplamda çevresel bir tehlike görüyor musunuz?
Diğer HES Projelerinin durumu ve sayısı
HG: Macahel'de; Efeler köyünde Sarnıç ve Bozçalı I-II HES, Maral-Uğur deresinde ise Uğur HES ve Altındere HES, Düzenli'de Gohinav deresinde ise Düzenli ve Camili HES olmak üzere 6 adettir. Düzenli HES, yani benim geliştirdiğim proje lisansını ve yerel izinlerin hepsini de alarak inşaata başlamış, yatırım tutarı açısından yaklaşık % 45, 5'i tamamlanmıştır. Başkalarına ait diğer 5 projeden Sarnıç HES üretim lisansını almış, ancak yerel izinleri almamış, bunun yanında Çevre ve Orman Bakanlığı'ndan "ÇED gerekli değildir" kararı almış, ancak bu işleme karşı Rize İdare Mahkemesi'nde yürütmeyi durdurma talepli iptal davası açılmış ve mahkeme de "ÇED gerekli değildir" şeklindeki Çevre ve Orman Bakanlığı'nın işleminin yürütmesini durdurmuş ve dava devam etmektedir. Diğerleri sadece su tahsis işlemleri yaptırmış, henüz lisans ve yerel izinleri almamışlardır. Bunun yanında, Uğur HES ve Camili HES, ÇED çalışmalarını yürütmektedirler.
Sayı olarak bunların sınırlandırılması değil, arttırılması gerekir. Çünkü her HES yatırımı yörenin gelişmesine katkı demektir. Macahel'deki suyun toplam ekonomik ve teknik potansiyeli dikkate alındığında, yaklaşık 150 milyon Dolar tutmaktadır. Her yatırımın çarpanı, yani yatırım tutarından mislilerce fazlasının ekonomiye pozitif yönde etkisi vardır. Duruma bu açıdan bakarsak milyar Dolar düzeylerinde bir etkiden söz edebiliriz.
"HES'lerin çevreye hiçbir zararı yoktur"
HES'lerin çevreye hiçbir zararı yoktur. Bilirkişi raporunda çevreye zarar şeklinin nasıl olduğu şeklindeki açıklamanın en önemlisi mealen şudur: "10 km'lik yol, yolun altı ile üst kısmını ikiye ayırmakta ve bu nedenle de yaban hayat ve bitkilerin birbirleri ile olan bağını kesmekte olduğundan ekosistem zarar görecektir". Eğer bu görüş doğru ve zarar veriyor dersek, Macahel'de yol yaklaşık 50 yıldır vardır ve 50 yıl içinde onlarca değil yüzlerce km yol yapıldığından ve hele hele yeni yapılan Borçka-Camili karayolunun şev yüksekliği de dikkate alınarak ekosistemin çökmesi gerekirdi. Aynı zihniyet değilimdir ki Efeler Köyü'nün Çugat mevkiindeki yayla yolu yapımını, "dinamit patlatma sesleri ormandaki ayıları strese sokuyor ve bu da üreme sistemlerini bozuyor, dolayısıyla yaylaya giden yol yapım faaliyeti çevreye zarar veriyor" gerekçesi ile bir yıl inşaatın durdurulmasına sebep olmuştur. Diğer bir konu ise, dereler kuruyacağından ve bunun sonucunda da nem olmayacağından, yağmurlarların yağmayacağının yanında, doğal hayatın yani bitki ve hayvanların ihtiyacı olan su yok olacağından doğal hayat da yok olacağı şeklindeki iddialardır. Bu iddialar da doğru değildir. Çünkü Düzenli HES için söyleyeyim, izin verilen su, mevcut suyun % 34'üdür. Yani mevcut suyun % 66'si dere yatağına bırakılacak. Bu % 66'lık su doğal hayata yetmeyecek mi? Bunun yanında, Macahel'deki yağmurların, derelerdeki buharlaşma ile ilgisi yoktur. Bu nedenle bu iddia da çok anlamsız iddia olmaktadır. Eğer bu iddialar doğru olsa İkizdere'de 60 yıldır HES vardır ve ispatlanmış hiçbir zararı yoktur. Bir iddia, çok sayıda HES yapılacak ve her HES ürettiği elektrik enerjisini Borçka'ya iletebilmek için ayrı ayrı yüksek gerilim hatları yapılacak ve bu da hem görüntüyü hem de hatların radyasyon yaymaları sonucu kanser etkisi olacağı şeklindedir. Hemen şu konuyu söyleyeyim, Düzenli HES 5 Megawat kapasiteli olduğundan, mevcut hatla (30 kW gerilim seviyede) Borçka'ya elektrik enerjisini iletecektir. Diğerleri artık kapasite itibari ile mevcut hattı kullanamayacağından yeni hat yapılması gerekir. Yeni hattın da, 30 kW gerilim seviyesinde 5 Megawat üstü gücü teknik olarak nakledebilmesi mümkün olmadığı gibi, ekonomik olarak HES'leri kârlı olmaktan çıkaracaktır. Bu nedenle ayrı ayrı hat yapamayacaklardır. Burada teknik ve ekonomik açıdan yapılacak tek alternatif 154 kW gerilim seviyesinde bir hat çekilerek bütün HES'lerin bu hattan iletmeleridir. 154 kW ve üstü gerilim seviyeli hatların mülkiyetinin de Türkiye Elektrik İletim A. Ş. 'nin olması kanun gereğidir. Ayrıca, kanser yapma konusunda ise bugüne kadar ispatlanmış bilimsel doğru yoktur. Eğer bu iddia doğru olsa trafo merkezlerinde, 25 yıl kafes gibi yüksek gerilim altında çalışanların tamamının kanser hastalığına yakalanmış olması ve dolayısıyla bu alanda çalışanlar için kanser hastalığının meslek hastalığı haline gelmiş olması gerekirdi. Bir başka iddiaları ise, turizm faaliyetleri, arı yetiştiriciliği ve bal üretiminin zarar göreceğidir. Eğer bu iddialar doğru olsaydı, 60 yıldır HES'i faaliyette bulunan İkizdere de beş yıldızlı oteller kurulmaz ve hiç turist bulamazlardı. Oysaki bu oteller rezervasyonları dolu olduğu için yok satmaktadır. Yine 60 yıldır HES'i faaliyette bulunan İkizdere de dünyaca ünlü Anzer balları olmayacaktı. Bu nedenle bu iddiaların da gerçekle bir ilgisi yoktur.
MBO: Sizin projenizin ve diğer projelerin yöreye ve halkına somut ne gibi bir katkısı olacak? Macahelli kişi ve kurumların bu projeleri yapması konusunda ne düşünüyorsunuz? Ortalama yapım maliyeti, kredi imkânı ve garantili gelir miktarı nedir? HES'lerin dışında, RES (Rüzgâr Enerji Santrali) projeleri mümkün müdür?
"HES'ler Macahel'e en az 50 milyon Dolar kazandıracak"
HG: İddia edildiği gibi çevre kirliliği ve çevreye zararı olmadan 150 milyon Dolarlık yatırım tutarının en az 50 milyon Dolarını Macahelli kazanabilir. Bunun yanında, tünellerden çıkan malzeme Macahel'deki yolların ıslahı için ekonomik değeri yüksek malzeme olacaktır. Bir metreküp malzemeyi Borçka'dan satın alma ve nakletme maliyeti yaklaşık 150 TL civarında olduğunu düşünürsek o malzemenin katkısını varın siz düşününüz. Macahelli'nin yatırım döneminde kazanacağı 50 milyon Dolar çok sayıda yeni girişimcileri ve zenginleri ortaya çıkaracak ve girişimcilerin yaratacağı değeri mislilerce arttıracaklardır. Macahel'e 150 milyon Dolar yatırım doğal olarak Macahel'in ulaşım, sağlık ve eğitim gibi bütün sorunların çözümünü zorlayacağından ve sorunlar çok kolay bir şekilde çözüleceğinden Macahel'de yaşayan insanların yaşam kaliteleri çok yükselecektir. Diğer taraftan işletme döneminde her HES 15 civarında personel çalıştıracağından, istidamı arttırarak yöreye çok büyük katkıları olacaktır. Düşününüz, 6 HES 15'er kişiden yaklaşık yüz kişiye istihdam yaratacaktır. Yöre de bunun karşılığında çevresinin bozulacağı şeklinde bir bedel ödemeyecektir. Çünkü çevreye zararı var iddiası maksatlı safsatalardır. İşte bu faydalar Macahel'i vesayet altında tutmak isteyen kurumların korkulu rüyası olmaktadır. Bu kadar faydaları varken, Macahelli insanların sağduyusu varken ve bu insanların ihtiyaçları, hayalleri, beklentileri vs. gibi özellikleri varken, bu vesayetçi çevreler asla emellerine ulaşamayacaklardır. Bunun da doğru olup olmadığını 20 sene sonra inşallah yaşarlar ve görürler.
HES'lerin yatırım maliyetleri yaklaşık olarak 1 kW güç için harcanması gereken tutar 1. 500, - Dolar düzeyindedir. Bu 1 KW gücün bir yıl içinde elde edeceği enerji yaklaşık 5000 kW/h'dir. Bu 5000 kW/h elektrik enerjinin toptan satış fiyatı ile piyasa değeri 400, - Dolar düzeydedir. Bu 5000 kW/h enerjinin üretim maliyeti 50, - Dolardır. Gelir 350 Dolar, gider 50 Dolar olduğundan vergi öncesi kâr 300, - Dolar olmaktadır. 1. 500, - Dolar yatırım maliyetini 300, - Dolar yıllık gelirle oranlarsak 5 yılda yatırılan tutar geri kazanılabilecektir. Bu haliyle kârlı yatırım olmaktadır. Rüzgâr ve güneş enerji santralleri de yenilenebilir enerji kaynaklardan olmaktadır. Bunların yatırım maliyetleri itibari ile henüz HES'lere göre fazla ve her zaman rüzgâr ve güneşin olmaması nedeni ile yıllık gelirleri az olmakta ve dolayısı ile HES'ler kadar kârlı olmamaktadır. Ancak benim kanaatim rüzgâr ve güneş enerjisi teknolojileri gelecekte ucuzlayacağından bu yatırımlar kârlı hale gelecektir.
MBO: Eklemek istediğiniz başka bir husus var mı?
HG: Son söz olarak Macahelli halkıma, Macahellileri, Macahel tarihini ve kültürünü yok etmek isteyen kurumların ve bunların çıkarlarına çalışan çok az sayıdaki insanların büyük oyunlarına alet olmamak için çok uyanık olmaları hususunu saygılarımla arz ediyorum. Ayrıca bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkürlerimi sunuyorum.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 03.08.2010 tarihinde Macahel Bizimdir tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle