Danıştay 14. Dairesi, Rize’nin Salarha Vadisi üzerinde yapımı planlanan Ambarlık HES projesi için, Yurttaş Kazım ve arkadaşları tarafından açılan davada, Rize İdare Mahkemesinin verdiği ‘iptal’ kararını onayladı.
Danıştay’ın onama kararı ile HES’lerin doğal yaşam alanları ile koruma öncelikli alanlara verdiği geri dönüşümsüz zararlar ile yasalara ve hukuka açıkça aykırılığı bir kez daha ortaya konuldu.
Rize İdare Mahkemesi’nin, Ambarlık HES projesi için verdiği gerekçeli iptal kararında, aynı havzada yapılması planlanan projelerin birbirinden ayrı düşünülemeyeceği; bu tür projelerin yapılması planlanan bölgeler için ‘bütüncül havza planı’ yapılması gerektiği vurgulanmıştı.
Rize’nin, 9 belediye ve 26 köy ile birlikte yaklaşık 350 bin nüfusun içme suyunun sağlandığı Salarha Vadisi üzerindeki Küçükçayır (Andon) Köyü sınırları içerisinde, Ambarlık Elektrik Üretim AŞ tarafından yapımı planlanan, 9, 9 megavat kurulu gücündeki Ambarlık regülatörleri ve HES projesi için, Kazım Delal ve 6 arkadaşı Rize İdare Mahkemesinde dava açtı.
ÇED Mücadelesi
Zamanın Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından aynı proje için verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının, Rize İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmesinin ardından, kamuoyunda Yurttaş Kazım olarak bilinen 69 yaşındaki Kazım Delal ve arkadaşları, bu kez aynı proje için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, aynı yargı sürecinde verdiği ‘ÇED Olumlu Raporu’ için yürütmeyi durdurma ve iptal davası açtı.
Dava sürecinde bölgede 2. kez Bilirkişi incelemesi yapılmasına karar veren mahkeme, bu süreçte 2 kez da yürütmeyi durdurma kararı verdi. Sonuçta Mahkeme, hazırlanan Bilirkişi Raporunun ardından yapılan karar duruşmasında tarafları dinleyerek; Bakanlığın verdiği ÇED Olumlu Raporunun ‘açıkça hukuka ve yasalara aykırı’ olduğu gerekçesiyle iptal edilmesine karar verdi.
Bakanlığın Danıştay’a itirazı ise, Danıştay 14. Dairesi’nin 30 Kasım 2014 tarihli kararı ile reddedilerek; Rize İdare Mahkemesinin verdiği ‘iptal kararının’ onanması yönündeki kararı ile sonuçlandı. Bakanlığın Danıştay’a itirazı sürecinde, HES firmasının davaya müdahil olma talebi de reddedilmişti.
Su Kullanımı da İptal!
Bunun yanında ayrıca, Rize İdare Mahkemesinin vermiş olduğu iptal kararının ardından, aynı proje için DSİ ile yapılan ‘Su Kullanım Hakkı Anlaşması’ için de köylülerden Yusuf Esir tarafından Danıştay’a dava açıldı. Danıştay, açılan davaya HES firmasının müdahillik talebini reddederken; hukuki dayanağı kalmadığı gerekçesiyle Ambarlık HES projesinin ‘Su Kullanım Hakkı Anlaşmasını’ da iptal etmişti.
Danıştay’ın onama kararını değerlendiren davanın avukatlarından Yakup Şekip Okumuşoğlu, “Ambarlık HES hakkında Danıştay'ın onama kararı, Kazım Delal ve arkadaşlarının mücadelesinin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Bunun yanında ayrıca, havzada pek çok tesisin çevresel etkilerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, projelerin çevresel etkilerinin dar yorumlanmasına dayalı ÇED süreçlerinin hukuka aykırı olduğunu ortaya koyan Rize İdare Mahkemesi'nin kararını aynen onayan değerli bir karardır” diye konuştu.
Bakanlığa ÇED Göndermesi!
Okumuşoğlu ayrıca, yurt genelindeki bu tür davalar ve ÇED süreçlerine ilişkin ince göndermelerde de bulunarak; “Diğer yandan bu karar ile Kazım Delal ve arkadaşlarının çevreyi ve çevresel etkileri bakanlıktan daha iyi değerlendirebildiği de ortaya çıktığından, bundan sonra bizler, ÇED Raporlarını ilk önce Kazım Delal'in denetiminden geçireceğiz. Şu an zaten kendilerine, elimizdeki bir nükleer santralin ÇED Raporunu inceletiyoruz. Bakanlık yetkililerinden daha iyi değerlendirme yapacağına eminiz” şeklinde açıklamalarını sürdürdü.
Mahkemenin Manifestosu Onaylandı!
Danıştay’ın kararının aynı zamanda Rize İdare Mahkemesinin, manifesto niteliğindeki ‘iptal’ kararının onanması anlamına geldiğine dikkat çeken ve en başından bu yana davanın avukatlığını sürdüren Remzi Kazmaz, HES’lerde ve ÇED süreçlerinde izlenen yöntemlerin hukuksuzluğu ile yasa ve yönetmeliklere, uluslararası anlaşmalara aykırılığının bir kez daha kanıtlandığına işaret etti.
DEKAP’ın gönüllü avukatlarından Kazmaz, hukukun üstünlüğü ilkesine olan bağlılıklarını ve yargının bağımsızlığına olan inançlarının, Rize İdare Mahkemesi’nin ‘iptal’ ve Danıştay’ın da ‘onama’ kararıyla bir kez daha pekiştiğini vurguladı.
Yakamızı Bıraksınlar!
Karara sevinen Kazım Delal ise, yaklaşık 7 yıllık sürede Bakanlığı en baştan yapması gerekeni yargının yaptığına işaret ederek; “Artık yakamızı bıraksınlar. Bunca yargı kararı, hukuka, yasalara aykırılık var. Daha ne istiyorlar. Biz bu yıkım projelerini istemiyoruz. Mahkemeler gereken cevabı verdi. Bize destek olan herkese teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
Emsal Oluşturmalı!
Danıştay’ın onamasının ardından Rize İdare Mahkemesi tarafından verilen kararın, devam eden HES davaları ve yaşam mücadelesi için emsal teşkil etmesi gerektiğine dikkat çeken Derelerin Kardeşliği Platformu Sözcüsü Ömer Şan, “Artık ilgili bakanlıklar ve hükümet, bu yargı kararlarını görmezden gelmeyi bırakmalı ve gereğini yerine getirmelidir. Yargı kararlarından da anlaşılacağı gibi hukuka, yasalara ve mevzuata aykırı bu tür projelerde ısrar etmenin anlamı ve mantığı yok. Eğer hala diretmeye devam edilip, bu hukuksuz ve yasadışı projeler için Bakanlar Kurulu Kararları ile acele kamulaştırma kararları alınırsa; hükümet de bu hukuksuzluğa ve yasadışılığa çanak tutuyor demektir” diye konuştu.
Mücadele Dayanışması
Doğal yaşam alanlarında sadece HES’lere karşı değil, bu alanlara geri dönüşümsüz zararlar veren bütün projelere karşı bir mücadele dayanışması oluşturma çabasında olduklarına işaret eden Şan, “Tamamen bağımsız yerel bir halk hareketi olan DEKAP’ın ilkeleri, söylemleri ve duruşu çerçevesinde, tamamen bağımsız ve yereldeki mücadeleye dayanan bütün oluşumlarla omuz omuza mücadele etme azmindeyiz! Yaşamın, doğal yaşam alanlarının koruyup kollanması ve gelecek nesillere aktarılması, yaşanılabilir bir çevreye sahip olma mücadelesi dışında hiçbir beklentimiz ve hesabımız yok. Kimse de bizden böyle bir şey beklemesin! Kazım Delal gibi HES’lere karşı verilen mücadelede elde edilen kazanımlarımız bunun en açık göstergesidir” dedi.
Danıştay’ın onayladığı Rize İdare Mahkemesi kararının aynı zamanda Salarha ve Güneysu vadilerini de içine alan ve DSİ tarafından ‘İçme Suyu Havzası’ olarak ilan edilmiş olan Taşlıdere Havzasını ve yan kollarını ilgilendirdiğini anlatan Ömer Şan, “Bu havza boyunca yapımı devam eden, yapılan ve hatta proje aşamasında olan bütün projeler için bu iptal kararı uygulanmalıdır. Bu karar ayrıca sadece havzadaki HES projeleri için değil, aynı zamanda taşocağı, kırma eleme ve hazır beton tesisleri ile yaş çay fabrikalarını da kapsar nitelikte bir karardır. Bu yönüyle de değerlendirilmelidir” şeklinde açıklamalarını sürdürdü.
DEKAP Sözcüsü Şan, yaptığı yazılı açıklamada ayrıca, Kazım Delal ve arkadaşlarının açtığı davadaki gerekçeli iptal kararı ile Ambarlık HES için sürdürülen mücadele sürecine ilişkin anlatımlarda da bulundu.
İptal Kararında Ne Deniyordu?
Danıştay 14. Dairesi’nin onayladığı Rize İdare Mahkemesinin 14 sayfalık gerekçeli kararında, davanın ‘naip’ üyeliğini üstlenen ve karşı oy kullanan Nihat Koçak’ın da 4 sayfalık ‘şerh’ine de yer verilmişti.
Anayasa, Yasa ve Yönetmeliklere Gönderme
Mahkeme kararında, Anayasa’nın 17 ve 56. Maddelerine gönderme yapılarak; zamanın Çevre ve Orman Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kuruluş esasları ve yasa ile yüklenen görevlere de atıfta bulundu. Çevre Kanununun 1, 2, 3, 9 ve 10. maddeleri ile ÇED Yönetmeliğinin 4, 6, 7, 8, 15 ve 17. maddelerinin içeriğine de vurgu yapılan kararda, Kyoto Protokolü’nün ilgili maddelerine de yer verilmişti.
Formatsal Yöntemler
Sürdürülebilir kalkınma ilkesi gereği, ekolojik dengenin korunmasına azami ölçüde dikkat edilmesi gerektiği vurgulanan kararda, “Bu bağlamda ulusal kalkınmada ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ ile ‘Sürdürülebilir Çevre’ arasında, birisi diğerine feda edilmeden, sağlıklı bir dengenin kurulması gerekmekte olup; sağlıklı ve sürdürülebilir bir ulusal kalkınma hedeflenirken, milyonlarca yıldır devam eden ekolojik dengenin bozulmasına ve yine milyonlarca yıldır var olan tabii güzelliklerin gelecek kuşaklara en verimli bir şekilde devredilmesine özen gösterilmesi gerekmektedir. Bunun için de, bu çalışmaların formatsal bir yöntem benimsenerek literatür taraması şeklinde değil, gerçekçi ve güvenilir fizibilite çalışmalarına dayanması gerekir. Ancak, ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ ve Sürdürülebilir Çevre’ kavramlarının idareler tarafından sadece bir temel ilke olarak kabul edilmesi yeterli olmayıp, bu ilkelerin kamu idareleri tarafından özümsenerek, bütün faaliyetlerinde korunması için önem ve özellik atfedilerek hayata da geçirilmesi gerekir. Kamu idareleri tarafından temel bir politika olarak kabul edilen bu ilkelerin idarenin eylem ve işlemlerinde kendine yer bulamaması halinde ise, bir söylem olarak dile getirilen bu ilkeler esasında özümsenmemiş, mevzuat hükümleri arasında kaybolmuş ilkeler olarak kalmaya mahkum olacaklardır” denilmişti.
ÇED Süreci Prosedür Olmaktan Çıkarılmalı
Yatırımcıların hazırladığı projeler için izlemeleri gereken yol, süreç ve sorumluluklarının ilgili yasa ve yönetmeliklerde ayrıntılı olarak belirlendiği ve bir sisteme bağlandığı kaydedilen Mahkeme kararında, “Bu sistem içinde her bir yatırım ile yatırımın yapılacağı alanın kendine has özellikleri ile birlikte değerlendirilerek, arazi üzerinden alınan verilerle gerçekçi ve güvenilir fizibilite çalışması ile bir sonuca varılması gerekmektedir. Anılan mevzuatta verilen ÇED sürecine, sadece uyulması gereken formatsal bir süreç olarak bakılması ve yatırımcı şirket tarafından yerine getirilmesi gereken bir prosedür olarak görülmesi, Çevre Kanunu ve ÇED Yönetmeliği ile belirlenen çevre politikalarına ve ulaşılmak istenilen amaca aykırı olacaktır. Çevre Kanunu ve ÇED Yönetmeliği ile belirlenen amacın gerçekleşmesi için ÇED sürecinin formata bağlanmış, literatür taraması ile gerçekleşen soyut taahhütlere dayalı prosedürel bir işlem olmaktan çıkartılarak; planlanan yatırım ile bu yatırımın hayata geçirileceği alanın gerçek verilerine ulaşılması, süreci yönlendirici bilgilerin bizzat idare tarafından arazi üzerinden alınarak güncel, reel ve somut verilerin toplanması, bu sürece ilgili kurumların konuda uzman elemanlarının katılımının sağlanması, incelemelerin sadece proje dosyası üzerinden yatırımcı şirket sunumlarıyla değil, bizzat idare tarafından proje sahası üzerinde yapılan çalışmalar ile yapılması gerekir” vurgusu da yapıldı.
12 Ayrı HES Projesi
Davaya konu olan projenin gerçekleştirileceği Salarha Vadisi üzerinde Rize’nin, 9 belediye ve 26 köyü kapsayan ve büyük bölümünün su gereksiniminin karşılandığı Andon İçme Suyu Tesisleri ile 3 ayrı içme suyu projesinin daha bulunduğu vurgulanan kararda, bölgenin aynı zamanda Bakanlar Kurulu’nun 20. 06. 2006 kararıyla afet bölgesi ilan edildiğini ve aynı havza üzerinde 12 ayrı HES projesi planlandığına da dikkat çekildi.
Bölgenin özelliklerini dikkate alacak bütüncül bir havza planlaması yapılması gerektiği anlatılan kararda, “Aksi halde, Rize ilenin su ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan su kaynaklarına sahip havzanın bu özelliği dikkate alınmaksızın birbirinden bağımsız bir şekilde planlanan faaliyetlerin bütüncül etkilerinin havzayı tüketerek, sağlıklı ve güvenli bir şekilde su kaynaklarına erişime ve elektrik üretimine engel olmaya başlayacağı açıktır” ifadelerine de yer verildi.
İneğini Sattı, Banka Kredisi Çekti
Ambarlık HES projesine karşı yaklaşık 5 yıldır demokratik ve hukuksal mücadelesini sürdüren ve kamuoyunda ‘Yurttaş Kazım’ olarak tanınan 67 yaşındaki Kazım Delal, proje hakkında zamanın Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararına karşı açmış olduğu ilk davanın masraflarını karşılamak için ahırındaki ineğini satmıştı. Eşi Ayşe Delal ve diğer 6 akrabası ile açtığı davada Rize İdare Mahkemesi, 18. 02. 2011 tarih ve 2009/713 Esas No’lu kararıyla Bakanlığın bu kararını iptal etmişti.
Kazım Delal, aralarında eşinin de bulunduğu akrabalarıyla birlikte bu kez Bakanlığın, önceki yargılama süreci tamamlanmadan aynı proje için başlatmış olduğu ÇED süreci sonucunda, aynı proje için verilen ‘ÇED Olumlu Raporu’na karşı da Rize İdare Mahkemesinde ‘İptal’ davası açtı. Delal, bu davanın masraflarını karşılamak için ise bankada kredi kullandı.
Ambarlık 1-2 Regülatörleri ve HES Projesi Dava Süreci
Taşlıdere (Askoroz) Havzasındaki Salarha Vadisinin Ambarlık ve Küçükçayır köyleri ile civar köylerini de içerisinde alan kısmında REDAŞ Enerji şirketi tarafından projelendirilen Ambarlık 1-2 Regülatörleri ve HES projesi için zamanın Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 15. 10. 2009 tarihinde ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verildi.
Bakanlık tarafından verilen ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’, bu yöndeki son bakanlık kararı idi. Bundan sonra ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’ yetkisi, Valiliklere devredildi.
Kararın ardından Küçükçayır Köyü sakinlerinden Kazım Delal ve 5 arkadaşının (Sabri Delal, Ayşe Delal, Nazım Delal, İsmail Ülger ve Rızvan Sukas) başvurusu ile Rize İdare Mahkemesinde, ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’ için ‘yürütmenin durdurulması ve iptali’ istemiyle dava açıldı. Avukatlığını Av. Remzi Kazmaz’ın üstlendiği dava süreci devam ederken; Rize İdare Mahkemesi, 20. 04. 2010 tarihinde, ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararlar doğabileceğinden ‘Yürütmenin Durdurulmasına’ karar verdi. Mahkeme kararlarının ilgili firmaya tebliğ edilmesinin ardından kolluk kuvvetleri tarafından HES projesindeki çalışmalar tamamen durduruldu.
Bu kararın ardından, Salarha Vadisi üzerindeki Salarha Deresinin Andon bölgesinde REDAŞ Enerji firması tarafından kurulması planlanan Ambarlık 1-2 Regülatörleri ve HES projesi için, gönüllü avukatlarımız Remzi Kazmaz ile Ümit Örüntaş tarafından 14. 05. 2010 tarihinde bu kez yine Rize İdare Mahkemesi’nde ‘projenin iptali’ yönünde başka bir dava daha açıldı.
Bu dava sürecinde de Rize İdare Mahkemesi, 31 Mayıs 2010 tarihinde bölgede Bilirkişi İncelemesi yapılmasına karar verdi. Bu karar doğrultusunda bölgede Eylül 2010’da Bilirkişi İncelemesi yapıldı.
Can Suyunun Can Suyu
Bu süreç içerisinde, söz konusu projenin Andon İçme Suyu projesi kapsamında Salarha Deresine bırakılan ‘can suyu’ miktarının hemen 200 metre ilerisinden su alınma çalışması yapıldığı; aynı zamanda HES projesi için yine aynı bölgede bulunan Paşaçukur Deresi üzerinden de su iletim tünelleri ile su alınacağı bilinmektedir. Bölgede bulunan, 9 belediye ile 26 köyün ve yaklaşık 300 bin nüfusun içme suyunun sağlandığı Andon İçme Suyu Tesisleri, söz konusu proje için yapılan su iletim tünellerindeki dinamitlemeler sonucu zararlar oluştuğu, çatlak ve çökmelerin meydana geldiği açıklandı. Rize Belediyesi, bu gelişme üzerine söz konusu firma ve proje hakkında suç duyurusunda bulundu.
4 Ayrı İçme Suyu Projesi Var
Söz konusu Paşaçukur Deresi üzerinde Rize Belediyesi tarafından Andon İçme Suyuna destek için su alınması projesi yapılmış ve onaylanmıştır. Bunun yanında bölgedeki Muradiye Belde Belediyesi tarafından da aynı dere üzerinde ‘Muradiye Gurup Suyu’ adı altında bir başka proje geliştirilerek onaylatılmış; Rize İl Özel İdaresi tarafından yapılan başka bir proje ile Küçükçayır Köyü İçme Suyu Projesi yapılarak çalışmaları tamamlanmış; Güneysu Belediyesi tarafından da başka bir içme suyu projesi geliştirilmiştir.
Rüşvet Protokolü
Bütün bu gelişmelerle birlikte, söz konusu proje sahibi firma yetkilileri ile civar köylerin muhtarlıkları arasında yıllık 25 bin ABD doları içerikli bir ödeneğin, ‘Protokol’ başlığı altında firma çalışmalarına yardımcı olunması ve buna benzer koşulları içeren bir protokolün 26. 02. 2007 tarihinde imzalandığı öğrenildi. Bu protokolün hukuka aykırılığı ile rüşvet içeriği ve yasalardaki yeri tartışılırken; Rize Cumhuriyet Başsavcılığı, konunun kamuoyunda yer almasının ardından soruşturma başlattı. Soruşturmanın akıbeti henüz belli değil!
Firma Değişti, Üretim Lisansı Devredildi!
Ambarlık HES projesinin diğer bir ilginç yönü ise ‘Yürütmenin Durdurulması ve İptali’ yönünde açılan davaların süreci devam etmesine, bölgede Bilirkişi İncelemesine karar verilmesi sürecinde, söz konusu proje için firma değişikliğine gidilmesi oldu. Proje için çoğunluk hissesi İspanyol menşeli Essentium Grupo SL şirketine ait ‘Ambarlık Elektrik Üretim A. Ş. ’ adında başka bir şirket kurularak, yeniden bir süreç başlatıldı. Daha önce aynı proje için ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı veren Çevre ve Orman Bakanlığı bu kez, Ambarlık 1-2 Regülatörü ve HES projesi için ‘ÇED Gerekli’ kararı vererek, ÇED sürecini başlattı. Yeni firma, proje için DSİ ile yeniden ‘Su Kullanım Anlaşması’ imzalanırken; REDAŞ firmasına ait ‘Enerji Üretim Lisansı’ da EPDK tarafından bu firmaya devredildi. Söz konusu firmanın kurucusunun ise İspanyol Essentium Grupo S. L. şirketinin olması diğer bir dikkat çekici noktaydı. Proje için başlatılan ÇED süreci işlemleri sürdürülürken; Rize Valiliğinden Mart 2011’de yapılan açıklamaya göre, firmanın hazırlatmış olduğu ‘ÇED Raporu’ nihai olarak kabul edildi. Onaylanma süreci devam eden ÇED Raporu’na süresi içerisinde itiraz edilerek, bu sürecin yasalara, mevzuata ve hukuka uygun olmadığı belirtildi.
Yargı Sürecinde İşlem Tesis Edildi
Yargı süreci devam ederken, bu süreç içerisinde yeni kurulan firma, Rize İl Özel İdaresi’ne başvuruda bulunarak, Ambarlık 1-2 Regülatörü ve HES projesi için Mevzi İmar Planı ve Uygulama İmar Planı hazırlanmasını talep etti. Rize İl Özel İdaresi’nin hazırladığı İmar Planları Rize İl Genel Meclisi’nin 9. 12. 2010 tarihli oturumunda onaylandı. İl Genel Meclisi’nin bu kararına da süresi içerisinde itiraz edildi. Rize İl Özel İdaresi, söz konusu projeye ilişkin yargı sürecinin devam ettiği bilgileri olmadığı yönünde yanıt vererek, bu yöndeki çalışmalarını durdurduklarını bildirdi.
Bu Süre zarfında, Rize İdare Mahkemesi, hazırlanan Bilirkişi Raporu’nu da değerlendirerek, söz konusu Ambarlık 1-2 Regülatörü ve HES projesi için, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’nın, ‘kamu yararına ve hukuka uygunluk’ bulunmadığı gerekçesiyle ‘Yürütmesinin Durdurulmasına’ karar verdi. Mahkeme daha sonra Bakanlığın bu kararını tamamen iptal etti.
Yargı Sürecinde ÇED Olumlu Raporu
Bu sürecin sona doğru ise Çevre ve Orman Bakanlığı, aynı HES projesi için hazırlanan ÇED Raporunu, bütün itirazlara karşın ‘Olumlu’ bularak onayladı.
Kazım Delal ve arkadaşları bu kez, Av. Remzi Kazmaz aracılığıyla Bakanlığın verdiği ÇED Olumlu Raporu için Rize İdare Mahkemesi’nde ‘yürütmeyi durdurma ve iptal’ istemiyle dava açtı. Mahkeme verdiği ilk kararda, Bakanlığın verdiği ÇED Olumlu Raporunun yürütmesini 2’ye 1 oyla durdurdu ve Bilirkişi incelemesine karar verdi. Yoğun kış koşulları, kar yağışı ve yaklaşık 1 metrelik kar kalınlığı nedeniyle 2 kez ertelenen Bilirkişi İncelemesi, yine aynı hava koşullarına karşın yapıldı ve hazırlanan Bilirkişi Raporuna yapılan itirazlar kabul edilmedi ve sonrasında Mahkeme, verdiği ‘yürütmeyi durdurma kararını’ kaldırdı.
Mahkemenin ‘Yürütmeyi durdurma kararını’ kaldırmasına yapılan itirazlar reddedilirken; dava 11 Ocak 2013 Cuma günü Rize İdare Mahkemesi’nde duruşmalı olarak görüldü. Mahkeme, duruşmanın ardından, 17. 01. 2013 tarihli kararında ise, Bakanlığın verdiği ‘ÇED Olumlu Raporu’nun hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle ‘iptal’ edilmesine karar verdi.
Su Kullanım Anlaşması da İptal
Bu Kararın ardından, yine Küçükçayır Köyü sakinlerinden Yusuf Esir, Ambarlık 1-2 Regülatörleri ve HES projesi için DSİ ile imzalanan ‘Su Kullanım Hakkı Anlaşmasının’ iptali için de Danıştay’a dava açtı. Danıştay, Rize İdare Mahkemesinin ÇED Olumlu Raporunu iptal ettiği proje için hukuki ve maddi dayanak kalmadığından, ‘Su Kullanım Hakkı Anlaşmasını’ da iptal etti. Yusuf Esir bu gelişmenin ardından, Rize Belediyesindeki bekçilik görevinden atılarak, işinden oldu.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 10.12.2014 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle