Yeşil Artvin Derneği tarafından yapılan yazılı açıklamada; “Dünyamızın sahip olduğu doğal kaynakların insanlar tarafından hızlı bir şekilde yok edildiğini global ölçekte meydana gelen küresel ısınma, çölleşme ve çoraklaşma, su kaynaklarının kirlenmesi, özellikle tropik bölgelerdeki ormanlık alanların yok edilmesi, son 50 yılda dünya üzerindeki türlerin %40’nın tükenmesi gibi acı örnekleri ile açık bir şekilde görmekteyiz. Bu nedenledir ki, gelişmiş ülkeler artık yaşamaya uygun başka gezegen veya uydular bulmak için uzaydaki çalışmalarını önemli boyutta arttırmış durumdalar.
Bizim ülkemizde, ne yazık ki, çevre sorunlarından nasibini alan ülkelerin başında gelmektedir. Ülke genelinde ormanlar, akarsular, meralar, sulak alanlar ve deniz kıyılarımız üzerinde yapılan müdahaleler bunun açık göstergesidir. Dünya’nın tehlikeli ve eski bir teknoloji olarak gördüğü nükleer santrallerin kurulma çabaları, İstanbul’un nadir ormanlık alanlarını tahrip eden ve rant bölgesi haline getiren 3. Havaalanı ile 3. Köprü inşaatları, toplam yüzölçümümüzün yüzde 30’luk kısmında izin verilen madencilik ruhsatları, sayıları 4000’e ulaşan nehir tipi makro ve mikro HES’ler, Karadeniz sahilinin yaklaşık 400 kilometrelik kısmında doğal bir yaşam alanı bırakmayan sahil yolu sadece ilk akla gelenlerdir. İşin en hayret verici yanı ise sözde çevremizi koruma amaçlı olarak başvurulması gereken Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporlarının yukarıda bahsi geçen bazı “yatırımlar” için Bakanlar Kurulu Kararı ile gerekli görülmemesidir!
Ülke genelinde çevre açısından sürdürülen tüm bu olumsuzluklardan Artvin de çok ciddi şekilde etkilenmektedir. Hatta şunu söylemek çok yanlış olmaz: Türkiye’nin çevre sorunları açısından doğası ve insanı en fazla zarar gören ili Artvin’dir.
Artvin, son yıllarda yatırımlar adı altında en fazla tahribata uğrayan, doğal alanları bozulan ve parçalanan ve bu sözde yatırımlar nedeni ile en fazla zorunlu göçe uğrayan ildir. Büyük barajlar nedeni ile Çoruh Nehri tamamen bir göletler zincirine dönüştürülmüştür. 200’e yakın nehir tipi hidroelektrik santral (HES) planlaması ve bazılarının tamamlanması ile nerede ise tüm dereleri doğal yataklarında değil de artık borular içinde akma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Ayrıca, tüm ülke genelinde olduğu gibi son yıllarda hızla artan madencilik ruhsatlarından Artvin de nasibini almıştır. 25 yıldır devam eden ve 2009 yılında yargı tarafından iptal edilmesine rağmen 2012 yılında tekrar ihale edilen Cerattepe yanında hemen hemen tüm ilçelerde yeni maden arama ve işletme ruhsatları verilerek, daha çok doğal yaşlı ormanların kesilmesine veya zarar görmesine, içme ve kullanma sularının kirlenmesine ve toprakların zehirlenmesine neden olmuş ve olacaktır. Unutulmamalıdır ki, Artvin halkı, ülkemizin enerji ihtiyacı için yapılmakta olan büyük baraj yatırımlarına 410 km’lik Çoruh Nehri’ni ve Çoruh Vadisi boyunca bulunan en değerli topraklarını feda etmiştir. Bununla kalmamış, planlanan toplam 176 adet HES projesi ile bize ve doğamıza hayat veren birçok deresini kaybetmiştir. Tüm bunlara ilaveten, bir de ilimiz genelinde 325 adet maden ruhsat alanı tespit edilmiş ve bunlardan onlarcası için bu günlerde ihale aşamasına gelinmiştir. Ayrıca, yukarıda sayılan tüm bu faaliyetler için yüzlerce km’lik yeni yollar (orman yolu veya ulaşım yolu) yapılmış ama yanlış yol yapım teknikleri ile özellikle Çoruh Vadisi boyunca tam bir çevre felaketi yaşanmış ve yaşanmaya devam etmektedir.
Artvin İli Turizm Master Planı’nda yer alan ve ilk defa açıklandığında hayretler içinde kaldığımız “Samsun’dan Hopa’ya kadar uzanan yaylaların yollarla birleştirilmesi” son günlerde gündeme gelen ve çevre sorunlarını henüz bakir kalan yaylalara kadar çıkmasına neden olacak bir projedir. Karadeniz Bölgesi’nde 8 ilin yaylalarını, yaklaşık 2 bin 600 kilometrelik ‘Yeşil yol projesi' ile birbirine bağlayan yol yapım çalışması ile ekolojik yaşama ve dolayısı ile “doğa turizmine” olumsuz etkileri olduğu bilimsel bir gerçektir. Yollar öncelikle ekosistemi parçalayan ve sınırlandıran en büyük etmenlerdir. Ayrıca, çirkin bir görüntü sunması yanında yaban hayatını hem yaşam alanlarını sınırlaması hem de kaçak avcılık açılarından olumsuz etkiler. Oysa “geleneksel yaylacılık” yollara ihtiyaç olmadan, yaya olarak, katır/eşek kullanılarak yapılan bir faaliyettir. Yüzlerce yıldır bu şekilde yapılan bu faaliyeti doğallıktan çıkarıp farklı bir statüye koymanın anlamı olmadığını düşünmekteyiz.
Ayrıca, hem şehrin kanalizasyon sorunu hem de Murgul’dan çıkan ağır metal yüklü atıkların da Borçka Barajı rezervuar gölünde birikmesi, bu rezervuar için planlanan balık çiftlikleri gibi proje ve diğer rekreasyonel ve turistik faaliyetler üzerinde soru işaretleri oluşturmaktadır. Örneğin, Borçka Barajı göledinde başlatılan balık çiftlikleri ne kadar sağlıklı ürün elde edebilmektedirler? Çiftliklerin olduğu baraj göledinde su kalitesinin değişimi izlenmekte midir? Unutulmamalıdır ki, özellikle durgun sularda yaşayan balıklar eğer ortamda ağır metal kirlenmesi varsa, bunları bünyelerinde biriktirebilmektedir. Zehirli olan bu balıkların tüketilmesi ile de insan vücuduna geçebilmektedir ki bu durum, sonucu ölüme kadar gidebilecek bir sürecin başlangıcı olabilir. Bu nedenle, bu çiftliklerden üretilen balıkların ağır metal kirliliğine karşı analiz ettirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, amatör şekilde bu rezervuardan olta ile balık tutan vatandaşlar için de uyarı ve bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır.
Sonuç olarak, yukarıda saydığımız mevcut çevre sorunları ile yakın gelecekteki kaçınılmaz tehlikeler oldukça Artvin ilinin eşsiz doğal alanları ve kaynakları her zaman risk altında olacaktır. Bunun önüne geçilmesi, öncelikle “koruma-kullanma dengesi” ilkesinde yer alan “kullanmanın” sınırlandırılması ile olacaktır. Diğer bir ifade ile ildeki doğal zenginliklerin para ile ölçülemeyen “varoluş değerleri” olduğu unutulmamalıdır.
Tüm Artvin halkımızın Dünya Çevre Günü’nü kutluyor, doğası ile barışık, kirletmeyen, yok etmeyen, tam tersine koruyan ve geliştiren bir geleceğin bizleri beklediğine inanmak istiyoruz” ifadelerine yer verildi.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 08.06.2015 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle