Ülke genelindeki bütün vadilerde geliştirilen HES projelerine karşı bu kez tepki Trabzon’un Şalpazarı ilçesinden geldi. Yöresel türkülerin ilham kaynağı olan Ağasar Deresi ile Sisdağı’nın da bulunduğu yaklaşık 30 kilometrelik Ağasar Vadisinde yapımı planlanan 5 ayrı HES projesi köylüleri ayaklandırdı.
Daha önce vadide yapımı planlanan 2 ayrı HES projesi için, HES firmalarınca düzenlenen bilgilendirme toplantısını protesto eden köylüler, bu kez de ‘HES’lere Hayır’ toplantısı düzenleyerek; tepkilerini dile getirdiler.
CHP Şalpazarı ilçe örgütü öncülüğünde düzenlenen ve ilçedeki bazı siyasi partiler ile sivil toplum örgütleri ve Muhtarlar Derneğinin de destek verdiği toplantıya Tonya Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Bekir Uzunoğlu, KTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Burhan Çuhadaroğlu ile Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Sözcüsü Ömer Şan konuşmacı olarak katıldı.
Şalpazarı Atatürk İlköğretim Okulu konferans salonunda düzenlenen ‘HES Bilgilendirme’ toplantısına CHP ilçe Başkanı Ünal Özen, Muhtarlar Derneği Başkanı Mustafa Demirtaş, Şalpazarı Belediyesi Başkanvekili, Bazı köy ve mahalle muhtarları ile sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve çok sayıda köylü katıldı.
Toplantıya ayrıca, Rize’nin Salarha Vadisi üzerindeki Ambarlık HES projesine karşı ahırındaki ineğini satıp banka kredisi çekerek dava açan ve projeyi iptal ettirmeyi başaran ve kamuoyunda ‘Yurttaş Kazım’ olarak bilinen 67 yaşındaki Kazım Delal ile DEKAP Yürütme Kurulu Üyeleri İhsan Bektaşoğlu ve Saltuk Deniz ile Trabzon Emek ve Özgürlük Meclisi üyeleri de katıldı.
“Çapulcu ve Eşkıya Olmaya Hazırlanın!”
HES’lerle ilgili kısa bir sinevizyon gösterisi ile başlayan toplantının açılış konuşmasını yapan Bekir Uzunoğlu, Tonya’da Fol Deresi üzerinde kurulması planlanan HES projelerine, maden ocağı ve çimento fabrikasına karşı başlatılan ve sürdürülen mücadeleyi anlatarak; köylülerin birlik ve bütünlük içerisinde hareket etmesi gerektiğine vurgu yaptı.
HES’lere karşı mücadele ederken köylülerin ötekileştirilerek çeşitli suçlamalara maruz kalacağına da dikkat çeken Uzunoğlu, “Şalpazarı ve Ağasar Köylüleri artık bu mücadele sürecinde ‘çapulcu, eşkıya ve vatan sevmez gibi’ suçlamalara da göğüs germesini öğrenmelidir” uyarısında bulundu.
“Bölgenin HES’lere İhtiyacı Yok!”
Toplantıda konuşan KTÜ Öğretim üyesi Prof. Dr. Çuhadaroğlu, HES’lerin doğal yaşam alanlarına ve çevreye geri dönüşümsüz zararlar verdiğini ve adeta katliam etkisi yaptığını savundu. HES’lerle ilgili teknik bilgilerin yanı sıra bölgenin doğal ve endemik yapısına ilişkin bilgiler de aktaran Çuhadaroğlu, “Bölgemiz doğal yapı ve bitki örtüsü açısından çok hassas olunması gereken bir bölge. İklim tahmini yapanlar, önümüzdeki 50 yıl içerisinde ortalama sıcaklığın 2-3 derece artacağını söylüyorlar. Bu da bizim yaşamak için dağlara kaçacağımız anlamına gelir. Bölgenin HES’lere ihtiyacı yok. Organik tarımdan turizme kadar pek çok alan için elverişli bir bölgemiz var” diye konuştu.
DEKAP Sözcüsü Şan, Mikrofon Kullanmadı!
HES’lere karşı başlatılan yaşam mücadelesi ile Fırtına Vadisi örneklerini vererek konuşmasına başlayan DEKAP Sözcüsü Ömer Şan ise toplantıda mikrofon kullanmadan konuşmasını sürdürdü. Şan, ayrıca konuşmacıların oturduğu kürsüdeki şişe sularını da masadan kaldırarak, çeşme suyu istedi.
“HES’ler Yaşam Hakkımızı Elimizden Alıyor!”
HES projelerinin, yüzyıllardır yaşadıkları, üreterek var ettikleri doğal yaşam alanlarının katledilmesi, köylülerin yurtsuzlaştırılması ve suların ticarileştirilmesi anlamına geldiğini anlatan Şan, “Ülkemizin bütün vadileri adeta bir kanser virüsü gibi HES projeleriyle kuşatılmış, bütün tepki ve protestolara, yargı kararları ile uluslararası anlaşmalara karşın inatla bu projeler vadilerimize, derelerimize yaylalarımıza dayatılmaya devam etmektedir. Elde ettiğimiz verilere göre bugün ülke genelinde 2 bin 400 civarında HES projesi, sayıları 4 bini bulan mini HES projesi bulunmaktadır. Bu projelerle sadece sularımız ve topraklarımız elimizden alınmıyor aynı zamanda doğal yaşam alanlarımız, dünyamızın nefes aldığı ormanlarımız, meralarımız, geleceğimiz ve yaşam hakkımız de elimizden alınmaktadır. Deneme üretimine geçen HES’ler artık derelerimizi ve su kaynaklarımızı kurutmaya başlamış, beklenen üretimin yarısı dahi gerçekleştirilememiştir. Bizler bu projelerin rant odaklı olduğunu, derelerimizde su bırakmadığının canlı örneklerini verirken, birileri bizi ‘vatan sevmez, bir avuç çapulcu ve eşkıya’ olarak nitelendirdi; dereleri HES’lerin kurutmadığını ileri sürerek zaten o derelerde su olmadığını iddia etti. Madem derelerde su yoktu, neden bunca HES projesine izin veridi, su kullanım anlaşması imzalandı, üretim lisansı verildi? Bu neyin yağmalanmasıdır” diye konuşmasını sürdürdü.
Bakanların Birbirlerinden Haberi Yok!
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, bakanlığının kuruluş ilkelerine, yasa ve yönetmelikler ile hukuka, yargı kararlarına aykırı bir şekilde, ülkemizin enerji açığı olduğu bahanesiyle HES’leri savunmaya ve çalıştığını, buna karşın Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın Türkiye’de elektrik enerjisi açığı olmadığını ve hatta üretim fazlası olduğunu söylediğini anlatan Şan, ülkedeki kayıp-kaçak oranının azaltılması halinde bütün HES projelerinin üretiminden daha çok enerji tasarrufu sağlanacağına da dikkat çekti.
Suyuna, Toprağına Sahip Çıkamayan Geleceğine Sahip Çıkamaz!
Suyun yaşamın ve bulunduğu ekosistemin hakkı olduğunu, hiçbir canlının suya ulaşma önceliği bulunmadığını kaydeden Şan, “Suyuna, toprağına ve yaşam alanlarına sahip çıkamayan hiçbir toplum, geleceğine, özgürlüğüne ve bağımsızlığına da sahip çıkamaz” dedi.
Sisdağı ve Ağasar Deresinin türkülere ilham kaynağı olduğunu, yaklaşık 30 km’lik Ağasar Vadisi üzerinde 5 ayrı HES projesi geliştirildiğini anlatan Şan, “Ağasar’da zaten su kalmamış. Yetmemiş, Adembilmez ve Sisli Derelerine de göz dikmişler. Dere yatağındaki su bugün can suyu oranındadır ki bırakın yukarı doğru akmasını yatağında bile taşların arasından zor sızıyor. Burada hangi HES projesinden üretim bekleniyor? Hedef enerji üretimi falan değil, rant ve suyumuza, topraklarımıza el konulması, bizlerin yüzyıllardır üreterek var ettiğimiz doğal yaşam alanlarımızdan çıkarılmamız ve suyun ticarileştirilmesidir! Bize enerjide dışa bağımlılıktan kurtulma hikâyeleri anlatanlar, önce bize bu projelerle sularımızın, topraklarımızın da nasıl dışa bağımlı hale getirildiğini açıklamalıdırlar” diye konuştu.
“Doğa, A veya B Partili Ayırmıyor!”
DEKAP’ın yapılanması ile HES’lere karşı geliştirdiği mücadeleler ile hukuksal süreçler konusunda da köylüleri bilgilendirerek Yurttaş Kazım’ın tek başına verdiği mücadeleden örnekler veren Şan, “Çocuklarınızı işe alacağız, yeni iş olanakları yaratacağız diyerek sizleri rüşvetlerle, allı pullu sözlerle kandırmaya çalışacaklar, buna sakın kanmayın. Bu mücadele sadece Ahmet’in Mehmet’in mücadelesi değildir. Birilerinin göstermeye çalıştığı gibi salt bir çevre, börtü böcek mücadelesi değil, tam anlamıyla bir yaşam mücadelesidir. Hiçbir siyasi oluşum veya yapılanma ile bağlantılı değildir. Doğa nasıl A veya B partili, siyasi görüşlü diyerek bizleri ayırmıyor ve herkese eşit davranıyorsa bu mücadeleye biz de öyle ayrımsız sahip çıkmalıyız. Sadece kendimiz, insanlar için değil aynı zamanda doğal yaşam alanlarımızdaki endemik türler, börtü-böcek, kurt-kuş, otlar ve ağaçlar için de mücadele ettiğimizi unutmamalıyız. Arılar ve balıklar öldüğünde bizim de yaşayamayacağımızı unutmamalıyız” şeklinde konuşmasını sürdürdü.
“Emanete İhanet Edemeyiz!”
Konuşmasının son kısmında HES’lere karşı nasıl mücadele edileceği, hukuksal ve yasal süreç ile demokratik tepkilerden örnekler veren Şan, HES’lerle mücadele süresi içerisinde HES’lere karşı bugüne kadar 130’a yakın daha açıldığını ve bunlardan 110’a yakınında ‘iptal ve yürütmeyi durdurma kararı alındığını da kaydederek; “Ancak bunlar ne yargı kararı ne de hukuk dinliyorlar. Yerel halk mücadelesinin önünü kesebilmek için torba yasalarla, yasalarda değişiklikler yaparak, yargıya müdahale ederek, yurttaşların mücadele gücünü kırmak için siyasi baskılar ve yasal işlemleri zorlaştırarak rant projelerinin önünü açmak istiyorlar. Ama bunu başaramayacaklar. Mücadele sürecimiz de buna göre şekillenecektir. Neye karşı mücadele ettiğimizi iyi bilmemiz gerekir. Dünyanın hiçbir yerinde halkın onaylamadığı, istemediği ve tepki gösterdiği hiçbir işlem yapılamaz! Kimse kendi gücünü halkın gücü üstünde göremez. Bugün suyuna toprağına sahip çıkamayanlar yarın uğrunda mücadele edecekleri hiçbir şey kalmadığında bağımsızlığına ve özgürlüğüne de sahip çıkamazlar. Bu topraklar, bu doğa ve yaşam alanlarımız bizlere atalarımızdan, dedelerimizden; gelecek nesillerimize koruyup kollayarak ulaştırmamız için emanet olarak bırakılmıştır. Emanete ihanet etmemeliyiz” şeklinde konuşmasını tamamladı.
Ağasar Deresi Kurumasın!
Katılan köylülerin de söz aldığı toplantının son kısmında ise köylülerin sorularına yanıtlar veren konuşmacılar, HES’lere karşı birlik ve bütünlük içerisinde mücadele edilmesi gerektiğini ve Ağasar Deresinin kurutulmasına izin verilmemesi gerektiğini vurguladılar.
Şalpazarı Muhtarlar Derneği Başkanı Mustafa Demirtaş’ın da bir konuşma yaparak, bölgedeki muhtarların birlik ve bütünlük içinde HES’lere karşı mücadele edeceğini vurguladığı toplantının sonunda ise CHP Şalpazarı ilçe başkanı Ünal Özen, toplantıya katılan köylülere ve konuşmacılara teşekkür ederek, bilgilendirme toplantılarının devam edeceğini kaydetti.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 06.09.2013 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle