Anadolu’nun dağlık bölgelerinde olduğu gibi Artvin yöresinde de çeşitli endebit bitkilerimiz yetişmektedir. Bunlar otlaklarda, çayırlarda hatta tarlalarda kendiliğinden yetişmektedirler. Hayvanların ot, insanların sebze ihtiyaçlarını karşılayan çeşitli türleri vardır. Kimi, ğozakimi, telahaş, dilhuna, nohut, delice, panpara, pancar otu, sakız otu, matitel gibi yöresel adlar taşıyan bazı bitkiler, insanlar tarafından da tüketilen birer yabani sebzelerimizdir. Bunlardan Kimi bitkisini kısaca tanıtmak istiyoruz.
1-Atol:
Kimi bitkisinin yumrusuna yörede Atol adı verilir. Yer elması şeklinde, daha küçük ve koyu kahverengindedir. Kabuğu soyularak çiğ olarak veya haşlanarak tüketilir. İçi dolgun ve bembeyazdır. Hoş bir lezzeti vardır. Artvin, Ardahan, Posof, Azerbaycan, Ermenistan yörelerinde ekin tarlalarında ekin ile birlikte kendiliğinden yetişir. İlkbaharda tarla sürülürken veya tapan edilirken topraktan toplanırlar.
2-Kimi/Ğimi:
Atol bitkisinin toprak üstüne çıkmış yapraklarına Kimi veya Ğimi denir. İncecik ve küçük yapraklar esas yaprağı oluşturur. Görünüşü Dereotunu benzer. Kokusu benzerlik taşısa da tadı değişiktir. Yaprakları arasından özeği çıkmaya başlayınca tarlada ekinler içerisinden bıçakla kesilerek hasat edilir. Turşusu yemeği, çorbası hatta salamurası dahi yapılır. Bunları da sırası ile kısaca tanıtmak isteriz:
a- Kimi Turşusu:
Baharın tarlara da yabani olarak toplanan boyu 15 cm. civarında olan ğemi temizlenip yıkandıktan sonra haşlanır. Kökündeki patates kadar olan yumruya atol denir. Haşlanarak tüketilir. Peynir mayaladıktan sonraki kalan suya şırat denir. Yarı su yarı şırat konarak bir kaba konulup ekşimesi beklenir. Bazı köylerde taze soğanda ilave edilir. Yoğurt suyu da katılır. Tuz atılır. Ekşidikten sonra afiyetle yenir.
b- Kimi Yemeği:
Baharın çayırlarda yabani olarak çıkar. Boyu 15 cm. uzunluğunda olur. Toplanıp ayıklanıp yıkanır. Bir tencerede soğanla yağ kızartılır. Doğranmış ğemiler üzerine dökülerek kavrulur. Su, tuz ve bir kâse bulgur katılarak karıştırılır. Piştikten sonra sarımsaklı yoğurt dökülüp afiyetle yenir.
c- Kimi/Ğimi Çorbası:
250 gr. baharın tarlalarda çıkan taze ğimi, 1 kaşık tereyağı, 1 kâse yoğurt, 1 baş sarımsak, 2 kaşık un, yeteri kadar tuz malzemesi ile çorbası yapılır. Önce Ğimiler temizlenir, yıkanır ve doğranır. Tencereye alınır, üzerine su koyup pişirilir. Bir kapta yoğurt çırpılır un konarak yemeğe katılarak karıştırılır. Sarımsak doğranır, tereyağı çiğ olarak içerisine katılır.
d- Kimi/Ğimi Salamurası:
Ğımı bitkisi baharın tarladan toplanıp yıkanır. Kavanoza konur, üzerine tuz serpilir. Kat kat döşenerek kavanozun ağzı kapatılır. Kışın açılarak yemeği ve çorbası yapılır.
Not: Çok leziz ve besleyici olduğu bilinen Atolün yemeği veya sosu yörede yapılmıyor. Ancak uzmanların çeşitli tüketim şekillerini bulacaklarına inanıyoruz.
3- Kimi/Ğimi Özeği:
Kimi Bitkisi yaprakları ortasından çıkan gövde kısmıdır. Ekin boyuna kadar dallanarak yükselir. Çiçek tomurcukları oluşuncaya kadar kimi olarak hasadı yapılır. Beyaz çiçekleri açmaya başlayınca hasat edilir ve üzerindeki kabuğu elle uzunlamasına soyularak çiğ olarak tüketilir. Hoş bir kokusu ve tadı vardır.
4- Kimi Tohumu:
Kimi özeği çiçekleri bir zaman sonra sararıp solmaya başlar. Özek kısmı sertleşerek, tüketim özelliğini kaybeder. Çiçeklerinin yerini ince uzun tohumları almaya başlar. Bunlar Atol tohumlarıdır. Ekin hasat edilirken iyice sertleşmiş kimi özekleri de kesilir, toprağa düştüğünde tohumlar yuvalarından ayrılarak toprağın üstüne saçılır. İlkbaharda tarla sürülürken tohumlar toprağa karışır. O yaz ve kış süresince Atol yumrusu haline gelirler. Tarla tekrar sürülürken Atollar toplanır, görülemeyenler toprakta kalır ve filizleri toprak üstüne çıkarak tekrar Kimi bitkisini meydana getirirler. Kimi Bitkisinin yaşam serüveni bu şekilde devam eder, gider.
5- Sonuç:
Yukarıda Kimi bitkisinin geleneksel usullerle üretimi ve faydalanma şekillerini kısaca anlatmaya çalıştık. Bu ve buna benzer yabani bitkilerimiz modern tarım metotları ile üretilip işlendikten sonra pazarlanması yapılamaz mı diye düşünmekteyiz. Bu bakımdan araştırmamızı ilgi duyanlara ve yetkililere bir ön bilgi olarak sunmak istedik. Zira tarıma elverişli toprakların bu kırsal bölgelerde az ve verimsiz olması nedenleri nüfus gittikçe azalmakta, tarlalar ve çayırlar kaderleri ile baş başa bırakılmakta, bunlardan dolayı da bu endebit bitkilerimiz yok olmaktadır. Hâlbuki mevcut alanlarda modern tarım ve işleme tesisleri uygulamaya konulsa; göçler azalır, yörelerine ve ülke ekonomisine katkısı çok büyük olur. Gıda sanayisi ve insanımız da yeni, bol ve doğal tüketim ürünlerine kavuşmuş olur.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 02.08.2012 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle