Artvin’in Ardanuç ilçesi doğumlu Halk bilimleri araştırma yazıları ile tanınan Ülkü Önal araştırmalarına devam ediyor. Önal bu defa da Şavşat ilçesinde yaptığı araştırma sonuçlarını okurları ile buluşturdu. İşte Önal’ın kaleminden Artvin ili Şavşat ilçesi:
“Şavşat yurdumuzun şirin ve okuryazarlığı yüksek bir ilçesidir. Halk kültürü de son derece zengindir. Bu zenginlik derlenip gelecek kuşaklara bırakma çalışmaları yetersizdir.
Destek olmadığı için dar imkânlarımla derlediğim derlemelerin bir kaçını okuyucularımla paylaşmak istedim.
KARA GÖL EFSANESİ:
Şavşat ilçesinin Meşeli köyünün başında, Agara mevkiin de Kara Göl bulunmakta. Şu anda turistik bir mesire yeridir. Kara Göl köy de yaşayan beylerin arazisiymiş, çiftlikmiş. Beyinin hizmetçisi, çilgayla tarla koşuyormuş. Hizmetçinin kızı da hotaklık yapıyormuş. Beyde başlarındaymış. Bir müddet sonra bir fırtına kopuyor gök gürlüyor şimşekler çakıyor. Yağmur yağıyor. O zamana kadar görülmemiş bir tufan oluyor. Oradaki insanları öküzleri içine alıp göl oluşuyor. Aradan bir zaman geçtikten sonra, kızın saçları köyün altındaki Tavzet mahallesinden çıkmış. Bu gün dahi gölün etrafı ağaçlarla çevrilidir.
Çilga: Ahşap ilkel saban.
Hotak: Çift sürülürken öküzlerinin önünde kılavuzluk eden kişi.
Elminur Akyıldız
Meşeli köyü.
2004
Meşeli köyünün ortasında düz arazide toprak yığılarak höyük şeklinde tepecik oluşmuş. Tepesinde kale yapmışlar. Toprak altında evler varmış. Burada yaşayanların 7 km. yukarıdaki Pınarlı köyünde hayvanları varmış. İnekler orada sağılır. Sütler pörenklerle kaleye gelirmiş. Bu kalenin ve pörenklerin kalıntıları halen mevcut. ( Ekte fotoğrafları olan bu höyük hiçbir kitaba geçmemiş. )
Selim AKYILDIZ
2004
K SATLEL Kalesinden beyaz atlı, beyaz elbiseli kılıçlı bir atlının atının nallarından kıvılcım saçarak indiğini gören iki kişi var. Satlel kalesi cinli.
PERİ KIZI: Kendi kendine atın kuyruğu ve yelesi örülürdü. Babam peri kızlarının ördüğünü söylerdi. Bismillah denilirse gelmez. Peri kızına iğne batırılırsa sihir bozulurmuş.
Hh Halis kaya-Yavuzköy
LOKMA KUTİ
Bir varmış bir yokmuş. Bir oğlanla anası yaşarmış. Oğlanın evlenme çağı gelince gelin getirmiş. Birlikte mutlu bir şekilde yaşıyorlar. Bir zaman sonra gelin bir adama aşık oluyor. Kocası işe gittiğin de kurosunu eve alıyor. Kaynanasına da diyor ki :” Eğer oğluna dersen, senide onu da öldürürüz. ” Kadın korkudan ses çıkaramıyor. İkisi çalıp kaynanasını oynatıyorlar.
Oynamaktan yorulup helak oluyor. Oğluna da çok iş yapıp yorulduğunu söylüyor.
Bu böyle devam etmekte ama gelinle kurosu kocadan kurtulmanın çarelerini düşünüyorlar. En sonun da Kaf Dağına Kömür Almasını getirmeye yolamaya karar veriyorlar. Oradan sağ olarak kimse gelmezmiş. Gelin yalandan hastalanıyor, yataklara
yatıyor. Hekimi de ayarlıyorlar. Gelip bakıyor :” Bu Kömür Alması yerse iyleşir. ”diyor.
Adam yola diziliyor. Mola verip dinlenirken ermiş bir kişiye rastlıyor. Hoş beşten sonra, nereye gideceğini öğrenince.
“Kaf Dağın da Kömür Almasını ben işitmedim. Oradan geri gelemezsin. Bu işin işinde bir şey var. Bir sandık yaptırayım, içine gir. Hamala verip evine göndereyim. Yatığın odaya koydurayım. O zaman durumu öğrenirsin. ” diyor.
Sandık yaptırıp, içine adamı koyup evine yollamış. Kapıyı nene açmış. Hamal :
- Nene bu sandık sizde kalsın.
- Yok oğul can içeri alamam. Gelinin hersi çıkar.
- Bir akşamlık gelinden gizli odasına koy. İçinde oğlun var.
- O zaman alayım, diyor.
Akşam olmuş, kurosu gelmiş. Neneyi oynatmaya başlamışlar. Nene hem oynuyor hem türkü söylüyormuş.
Yarini yolladı kömür almasına
Ah dini dini, ah dini dini
Hiç kayıl almaz gelmesine
Lokma kuti çeynatiyer
Ah oğul , oğul oğulasın
Çıh zanduktan, al kazmayı
Vur başına al yazmayı.
Oğlan sandığın anahtar deliğinden olanları seyrediyor. Sandığı açıp çıkıyor. Baltayla, karısını ve kurosunu kesiyor.
Tahtaları kaldırıp altına gömüyor. Tekrar yolaçıkıyor. Bir hafta sonra geri dönüyor. Gelini soranlara :
- Ben evde yoktum. Çıkmış gitmiş. Nereye gittiğini bilmiyorum, demiş.
Yemiş içmiş yer altına geçmişler.
Elminur AKDEMİR
Dilaver AKYILDIZ’DAN
Dinlemiş. 63 y.
Meşeli-2004
ŞAVŞAT-KİŞİ ADLARI
ERKEK
ABDUL
ADALET
ALAADİN
ALAMAN
BAŞYÜREK
BAYLİSAN
BEGO
BEHRUZ
BESİM
CABİR
CAMANDAR
CELİL
DERVİŞ
DİYADİN
EFRAİL
EFRAİM
ELFAZ
ELVEDDİN
ELYASA
ENBİYA
ERBAY
ERDEN
ETEMŞAH
FAHAMETTİN
FAİZ
FARIZ
FAZLI
FEERİDDİN
FERAMUZ
FERMAN
FERUZ
FERİTTİN
FİRAKİ
Gül ALİ
GÜL PAŞA
GÜLVERDİ
GÜNER
GÜNDÜZ
HAKİM
HAYATİ
HÜCCET
İLİMDAR
İNTER
İSAPALİ
İSLAM
İSRAİL
İSRAFİL
İZMULLAH
KAPTAN
KARABEG
KİRMAN
KİRMAN ŞAH
KOÇ ALİ
LAÇİN
MAHİR
MAKSUT
MAZLUM
MELİKŞAH
MENSUR
MERD ALİ
MİDAYET
MİKAİL
MİHMEN
MOLLA BEG
MUHUBBİ
MÜDERRİS
MÜKRİM
MÜRSEL
MUHİBBİ
MUHLİS
MUKESSİM
MÜDERRİS
MÜSVEDDİN
MÜZEKKİR
NESRULLAH
NEZVEDDİN
NİHALET
NİYALET
NİYAMETTİN
NURBAY
NÜFEL
ORBAY
PAŞALİ
PEHLUL
RAHİM
REVDET
RİSALET
SACİT
SAİM
SAMİ
SELMEN
SENCER
SEYFİDAR
SEYYARE
SIRMA
SOFU
SÜFİYAT
SÜREYYA
ŞAHBENDER
ŞAHİM
ŞAHİMERDAN
ŞAHİSMAİL
ŞAHSEDDİN
ŞAMİL
ŞENNAN
ŞANVER
TAŞTAN
TEHER
TEMURHAN BEY
TURCAN
VAHDETTİN
VALİ
VELEDİN
VEZİR
ZABİT
ZAHİR
ZEMİN
ZİHNİ
ZİYEDDİN
ZÜLALİ
KADIN
ADİNAZ
AFETİ
AFİDE
AFİTAP
ANİNOR
ASİFER
AYBER
AYFİRE
AYNAS
BAHTİŞEN
BATTON
BEHİYE
BELKİYA
BENDİHAN
BENKLİ
BİLBİL
BİLLOR
BİRSEN
BİNNAZ
BİNNİYE
BULUNMAZ
CEVAHİR
ÇİÇEK
DİLFURUZ
DURMİNUR
EFRUZ
EFRUZE
EHLİNAZ
EHLİDİL
ELFİNAZ
ELFİYE
ELMAS
ELMİNUR
EMSAL
EZİNE
FAİZE
FAZLET
FECRİYE
FEHRİNAZ
FERAHİ
FERAHNAZ
FERASET
FERİFE
FERİNAZ
FERİYEL
FERUZE
FERYAL
FEZARET
FEZİME
FİKRİME
FİTOS
GAYET
GENÇAY
GULİ
GÜLBAHAR
GÜLDANE
GÜL ÇİMEN
GÜL ESER
GÜL FİDAN
GÜLFİKAR
GÜLFİYET
GÜLFİZ
GÜLGEZ
GÜLİNAZ
GÜLPERİ
GÜLMİNAZ
GÜL HANIM
GÜL YETAR
GÜLZADE
GÜNEŞ
ĞENİME
HALENUR
HALLİ
HEFİYA
HİKAYET
HÜREYYA
HURİZET
HÜSNİYA
HOŞNAZ
HUMEYİR
HURİŞAN
HURİZET
HÜNER
HÜNKAR
İFAZE
İFTİNUR
İLMİNAZ
İLMİNUR
İMRAN
İSMİNAZ
İZAMET
KİBRİYA
LALİNDAR
LALİZER
LEMİA
LEVİZE
LEYLİ
LİBAS
MAFURE
MAHİNUR
MAHİRE
MAHİZER
MAHMURİYE
MAHPERİ
MAKNUZE
MAYFİRE
MAYFİROZ
MEDİNE
MEHİYA
MEKNUZE
MELAHAT
MERİYA
MERSİYA
MESUDE
METLUBE
MİHRİYE
MİHRİCAN
MİNARE
MİRAHAT
MİRİNAZ
MİYASE
MÜCEVHER
MÜFİDE
MUHİBBET
MUZELLEF
MÜKERRİM
MÜLKİNAZ
MÜMTELA
NACİDE
NARİYA
NASİYE
NAZİME
NERMAN
NESİBE
NESİME
NESİYE
NEVRETTE
NEVRİDE
NEVRİYA
NEVRİZE
NEZAFET
NİHADE
NİSPET
NÜRFEZA
NUĞDİYE
NUNUŞ
NURDANE
NURİZE
PAKİZE
PAMUK
PAŞA BATTON
PEMBE
PERUZE
RAHİNDE
RESMİYA
REFİDE
RİVAYET
RUHİNAZ
SACİDE
SAFURE
SAİME
SAKİNE
SALİME
SALİSER
SAREYLİ
SATUT
SEBİLE
SEDRİYE
SEHBET
SENİYA
SELAME
SELFİNAZ
SELVİNAZ
SENEM
SERMİN
SEVİME
SEYARE
SEYHAN
SİMİZAR
SIRMA
SULHA
SUNAY
SUNİRE
SUNİYE
SÜSLİ
SÜZEN
ŞAHİNAZ
ŞAHİNDAR
ŞAHSUR
ŞAHVER
ŞAZİME
ŞEKERNAZ
ŞEMİYA
ŞEREFİYE
ŞETARET
ŞÜKİFE
ŞÜKRİYA
TAMİRE
TEHMİNE
TENZİLE
TUNTUL
TUTİYA
ÜMMİHAN
ÜZÜM
VARDİNEZ
VECAHAT
YETAR
YOSMA
YILDIRAY
YURDİŞEN
ZAKİRE
ZEBİYA
ZEFİDE
ZEMİRE
ZENURE
ZEYCA
ZİNAFER
ZÜHTÜ
MANİLER
Tağlar alacalandı
Gemilar bacalandı
Yazuh genç ömrüma
Tezikan kocalandı.
Atma beni taşinan
Gözüm toldi yaşinan
Dolanem nera gedem
Bu talihsuz başinan.
Dert benda kara benda
Eylanmaz yara benda
Yuvasuz kuşlar gibi
Kalmişim perekenda
Bostan ekili kaldi
Çeper çekili kaldi
Bur da bir garip ölmiş
Yurdi tökili kaldi.
Atma beni vurursun
Sonra pişman olursun
Benim gibi garibanı
Sonra ner da bulursun.
Bu tağlar ulu tağlar
Etrefi suli tağlar
Ben derdimi söylarsam
Elalem durur ağlar.
Mihriban KARA
SÜLES Köyü
2004
Mektup yazdım bilasın
Okuyasın gülasın
O mektubun üzerina
Durmayasın galasın.
(Seher Kaya)
Mektup yazdım bilasın
Ohiyasın gülasın
Eger beni unutursan
Allahın’dan bulasın.
(Selim AKYILDIZ-Meşeli köyü)
Ho gülüm ho
Sarı yazma sararım
Yiturmişim ararım
Her gelane sorarım.
Elin da hızar
Poğluğta gezar
Her söza kızar
Elminur hanım.
Elminur AKDEMİR
Kök dibinda kavurma
Dumanini savurma
Kız seni alacağım
Titan (oğlak) gibi bağırma.
Karşi da alma yerlar
Biz da yesah na derlar
Bizda yesah almayi
O, oni sevdi derlar.
Yavuz AYDIN - Şavşat
MEŞELİ KÖYÜNDE ARMUT ADLARI
ARKULA: Enerken olan, yuvarlak armut.
BEG ARMUDU: Kışın olgunlaşır. Küçük cins bir tarafı kırmızı beyaz.
COBOŞONA: Olgunlaştığı zaman içi ciyerlenir ve tatlı olur.
KUĞE:
SAKERA: Küçük cins, erken olgunlaşır.
NAĞSET:
MAÇERULA:
MAKARA:
NAĞSET:
TEVRECUL: Koni şeklinde olur, kışın yetişir.
MEŞELİ KÖYÜNDE YENİLEN YABANİ BİTKİLER
ATOL: Yer elması.
BOTHORA: Şaşot kovan çiçeği, beyaz renkli çiçek açar. Kökü patates gibi çıkarılarak yenir.
ÇİKANTULA: Yerden çıkarılıp yenir.
ÇİNÇAÇUNA: Çayırlarda biter. Tuzlanarak yenir.
ÇİSMAT: Acı ot, ekilir. ( Tere otu)
KEKRE: Kırlarda biter, yaprakları büyük olup beyaz çiçek açar. Özengi yenir.
MESHAL: Dağda yetişen küçük üzüm.
MOÇİ: Kara meyvesi olan küçük ağaç. Dağlarda olur.
ÖKÜZ KUYRUĞU: Yarım metre boyunda dağlarda olur, özengi yenir.
TELEĞAÇ: Büyük yapraklı, özengi soyularak yenir.
TERO: Tarlalardan çıkarılır. Kestaneye benzer. Kabuğu siyah içi beyaz. Kabuğu soyularak yenir.
SELİM AKYILDIZ-ELMİNUR AKYILDIZ
MEŞELİ KÖYÜNDE YER ADLARI
AGARA
AĞO
BAGAT
BİTAVUR
BOZSU
CİMCİMALAR
CİNLİ KAYA
CİN TAĞI
ÇİPLİĞEV
ÇİNOBOL
ÇOĞAZELAR
ÇENKELEK
DADAGOTİLA
GOBAZELAR
GUÇAVRA
ĞALEZALAR
ĞELA
DELİKLİ TAŞ
KABAYLİ
KARAGÖL
KARASU
KİLSELER
KOPİZERA
KOTİTAV
KUDRET
KUNĞAT
MANSURAT
MORBEDELA
MUKEZALAR
NAÇİKEV
SABRİYELA
SAÇİLE
SAKOLTA
SAKUNDAR
SALKOT
TAŞLI YOKUŞ
TATĞORA
TAVZET
TETROP
TETRESATİBA
TIDĞELA
TIKALIK
VAKE
ZORTLAR
SELİM AKYILDIZ-
- Ayran kendini aştan, çiviki kuştan saniyer.
- Eringan kari, her gün bişirir bişi.
- BOROBAN
- Yılbaşında deve yapılır. Yüzler boyanır. Deyiş diyerek kapı kapı gezilir. Her kapıdan yiyecek toplanır. Veya koyun kesilerek yenir. Apar çapar, elleri değnekli yüzleri boyalı kişiler olurmuş.
MEŞELİ-SÜLALE ADLARI
Çuğazelar
Bayraktarlar
Demircilar
Kobazelar
Mukalelar
Ogeçalilar
AVİ
Emin isminde amcam varidi. Hanımı öldü. Cevizli köyünden bir hanım aldı. Bir çocukları oldu. O da Atalar köyünden birinden ayrılmış ama resmi nikahtan düşmemişler. Kocası da başka kadınla evlenmiş iki çocuğu olmuş.
Çocuğun okul çağı geldi nüfus cüzdanı yok. Yengem başka adamla evli görüldüğü için
kayıt ettiremiyorlar. Mahkeme devam ediyor. Yengemin eski kocası demiyor ki :”Ben evliyim.
Çocuklarım da var. ” Hakim geri atıyor. Mahkemeye gidip geliyorlar. Yengemi mahkemeye ben götürdüm. Dedim ki :”Hakime diyeceksin ki ben başka adamla evliyim. Bu çocukta benimdir. Eski kocamda evlidir. Çocukları var. ”
Mahkeme başladı. Yengemi içerden çağırdılar girdi. Hakime çocuğu göstermek için, çocuğun kolundan çekiyor. Oda içeri girmiyor. Yengem kızdı:
“Ula avi içeri gelsene. ”dedi.
Hakim savcı şaşırdı ayı burada ne geziyor diye.
Bana sıra gelince dedim ki :
“Çocuğuna avi diyor. Bu çocuk yengemle amcamındır. Boşayacağınız kocası da evlidir
iki çocuğu var. Siz halen mahkemeyi geri atıyorsunuz. ”
Araştırdılar, ayırdılar. Amcama kayıt oldu.
Binali GÜN Meşeli Köyü Şavşat-2004
ALACA ÖKÜZ
Artvin’in yakın köyün de Ahmet ismin de bir adam yaşarmış. Her gün sabahtan kalkıp Artvin’e gidip içki içermiş. Bekar oğlu ve kızı varmış. Bunlar çalışıp çabalayıp para kazanıyormuş. O da gidip içiyormuş. Komşular bu duruma üzülmüşler. Bir gün toplanıp demişler ki:
“Ayıp oluyor. Evdekiler çalışıyor sen içki içiyorsun. Bu iş sana iyi gelmez. Vaz geç. ”
İçki içmeyi bırakıyor. Bu sefer de kumara başlıyor. Kazandığı parayı oraya yatırıyor.
Komşular toplanıp diyorlar ki :
“İçkiden vaz geçtin. Gel kumardan da vaz geç. Yazıktır parana. ”
Ahmet kumarı da bırakıyor. Bir tütünü sarıp içerken hanımı diyor ki:
“İçkiden, kumardan vaz geçtin. Ortalığı acı dumana boğuyorsun. Gel sigaradanda vaz geç. ”
Ahmet hemen yerinden kalkıyor. Tütünü toplayıp sobaya atıyor. Çıkıyor kapıya, alaca öküzü ahırdan açıp kirkalı kendi boğazına bağlıyor. Öküz gibi böğürüyor. Kızı gelip kapıyı açıyor ki babasının boğazında kirkal öküz gibi böğürüyor. Kız korkup kaçıyor. Annesine diyor ki:
Karısı gidip durumu görünce delilendi diye adamları toplayıp gelmiş. Bunu döveceklermiş.
Değnekleri kaldırınca demiş ki:
“Bana ‘içkiyi bırak’dediniz, bıraktım. ’Kumarı bırak’dediniz bıraktım. Şimdi de hanım diyor ki:’sigarayı bırak. ’O zaman benim alaca öküzden bir farkım kalmaz. Dökün önüme çalayı
ki yiyeceğim. ”
Tarık DEMİR Meşeli köyü Emekli öğretmen Şavşat-2004
Kirkal: Sığırları ahırda bağlamak için kullanılan ahşap araç.
Çala: Kurutulmuş, mısır bitkisi.
YEL DEĞMEMİŞ YATAK
Öğretmen Şevket’le kolcu Yusuf, yedi Mart törenlerini seyretmek için Şavşat’a yaya olarak geliyorlar. Akşam olunca Şevket , Yusuf’a soruyor:
“Biz nerede kalacağız?”
“Çavdarlı köyünde Hüseyin Ağa var onun yanında kalacağız. Ona çok misafir gelir. Yemek yedikten sonra ona diyeceksin ki : Bana öyle yatak sereceksin ki yellenmemiş olsun. ”
Akşam oluyor Hüseyin Ağa da misafir oluyorlar. Şevket, kolcunun öğrettiklerini ağaya diyor.
Hüseyin Ağa, sobanın borularını uç uça takıyor. Pencereyi açıyor. Borunun bir ucunu yatağa koyuyor. Öğretmene diyor ki:
“Gel yat. ”
“Bu borular ne?”
“Yarın senin gibi gelip yellenmemiş yatak isteyecek. Kış günü nerede yıkayıp kurutacağız. Sen , yat yellendin mi borudan dışarı çıkar yatağa değmez. ”
“Olmaz yatmam. ”
“Yat. ”
Bunu yatırıyor. Kolcu Yusuf’ta gülüyor. Sabah namazı vakti bu kalkıyor kaçıyor. Bayramı seyretmeden geri dönüyor.
Tarık DEMİR
HO GÜLÜM
Ho gülüm ho
Sari yazma sararım
San zannetin unutti
Her galana sorarım
Ho gülüm ho, ho gülüm ho
Ayvandan endim bugün
Elinda altun gügüm
Eger yari sorarsan gülüm
Ne dün gördüm ne bugün
Ho gülüm ho
Bostana endim
Bostana ektim kına
Na zaman kızracah?
Kız senin miskin kocan
Na zaman zıbaracah?
Ho gülüm ho
Karpuz kestim suyumiş
Yar dizinda uyumiş
İşmar ettim galmadi
Kürt içinda büyümiş.
Elminur Akyıldız-Şavşat Meşeli köyü-2005-04-
63 yaşında
Tüfegim umuzumda
Erzurum’dur, Erzurum.
Sarmıyor kızlar beni
“ “
Ne zulumdur, ne zulum.
Ağ duman kara duman
Girdi taşın altına
“ “
Yar yastuğun yoğisa
Kolum başın altına.
Elminur Akyıldız.
Şavşat’ta üç arkadaş başka bir köye gidip hayvan alıp geri dönerken hayvanlar açmış harmandan mısır çalasının konası (demet) alıyor. Nene çıkıyor bunlara kızıyor. Adam da diyor ki:
“Böl konanın yarısını
Söylatma adamın karısını”
Tanıdık bir nine varmış. Karınlarını doyurmaya oraya gitmişler. Nenenin elinde kazma varmış duvara dayatmış.
Pilekiye cadi vurup pişiriyor. Yanında kızılcık ezmesini açıp koyuyor.
Nene diyor ki:
Ula yeyin ezmayi
Alişmişsiz poşa gibi kapi kapi gezmayi
Başız gözüz kırılmadan yerina koyun kazmayı
ABDUL ALTUN-CEVİZLİ KÖYÜ-ARDANUÇ
ADAM KAYASI EFSANESİ
Şavşatın Düzenli köyünden gelin alayı yolda gidiyormuş. Yavuz köylü bir adam tepede durup taş atıp gelinin duvağını düşürüyor. Gelin: “Allah seni taş etsin” diye beddua ediyor. Adam taş kesiliyor. O kayanın adı da Adam kayası olarak kalıyor. Yavuzköy sınırları içerisindedir.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 03.07.2012 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle