Bir Başkadır Macahel'de Hayat

14/09/2009 14:29


Haber: Hayati Akbaş







TEMA Vakfı'nın AB kaynaklarıyla gerçekleştirdiği arıcılık projesi ile son yıllarda yıldızı parlayan Artvin'in Borçka ilçesinin Macahel bölgesi zengin biyolojik çeşitliliği ve eşsiz doğası ile eko-turizmin vazgeçilmezi olmayı hedefliyor.

Camili, Düzenli, Efeler, Kayalar, Maral ve Uğur köylerinden oluşan Macahel bölgesinin 1960 öncesi nüfusu 8000 civarında iken bölgenin temel sıkıntısı olan yolların yılın 6 ayında kapalı kalması nedeni ile başlayan göç dalgasının ardından bugün 6 köyde sadece 150 hane yaşıyor. 1921 yılında Batum ve Artvin bölgesinde yapılan referandum sonrası bölgenin sınır noktası olan Camili köyünde filmleri aratmayacak bir tablo ortaya çıkmış. Sovyet Rusya'nın Camili Köyü halkında gıda ve nakdi yardım yapması üzerine bu yardımların sürekli olacağını düşünen köylülerden bir kısmı referandumda Sovyet Rusya'ya bağlanmak üzere oy kullanırlar. Köy halkının diğer kısmı ise Müslüman bir ülkede yaşamak istedikleri için Türk tarafına bağlı kalmayı tercih etmiş.

Camili Köyü'ne yaz aylarında gelen köyün en yaşlı isimlerinden İsmail Akdemir (82) referandum dönemini şöyle anlatıyor: "Rus tarafı referandum öncesi halka gıda ve nakit yardımı yaparak gelecekte de refah içinde yaşayacakları izlenimini vermeye çalıştı. Buna kanan akrabalarımızın birçoğu Sovyet Rusya'ya bağlanmayı tercih etti. Benim babam ilkokulu Batum'da okumuş. Referandumun yapıldığı yıllarda küçük yaşta olduğum için o günleri hatırlayamıyorum. Ama babam sürekli bize referandum döneminde Sovyet Rusya'yı tercih edenlerin nasıl kandırıldığını ve anavatandan koparıldığını anlatırdı. 18 haneden 12'si Ruslara bağlanmayı tercih ederken 6 hane Müslüman bir devletin çatısı altında yaşamaya devam etmek istedikleri için Türkiye'yi tercih etmiş. Köyün ortasından tellerin çekildiği ve sınırların belirlendiği dönemler hayal meyal hatırlıyorum. Akrabalarımızın birçoğu karşı tarafta kaldı. Belli bir süre haberleşmeyi başardık fakat Sovyet Rusya'da Stalin dönemi başladığında karşı tarafta yaşayan akrabalarımız üzerinde baskı hat safhaya ulaştı. Bırakın haberleşmeyi karşı tarafa el sallamak bile yasaktı. Ardından din konusunda da yoğun baskılar yaşandı. Cemal adlı bir akrabam yıllar sonra buraya geldiğinde din konusunda yapılan baskıyı ifade ederken gözleri doluyordu. Bir inşaatta çalıştıkları sırada çalıların arasıda gizlice namaz kıldığını ve her an yakalanma korkusu içinde olduğunu söylemişti. "

1936 ‘Soğuk savaş yılları'

İki ülke arası ilişkilerin bir dönem soğuk savaş noktasına kadar geldiğini ifade eden İsmail Akdemir, 1936 yılında Rus askeri birliğine ayna ile ışık tutan Hüsnü ve Mehmet isimli iki Türk erinin Rus tarafının Türk sınır birliği komutanı Cemal Hoşgör'ü uyarmasına rağmen bu eylemlerini sürdürmeleri üzerine Rus askerleri tarafında vurularak öldürülmeleri ve cenazelerinin de iade edilmemesi üzerine gerginliğin doruğa çıktığını söylüyor. Olayın ardından Erzurum'daki askeri birlikler Muratlı Köyü'ne kaydırılır. Köy okulu, cami hatta evler askerlerle dolmuştur. Ruslardan gelecek en ufak hareket savaş nedeni kabul edilecek ve tetikte bekleyen Türk askerleri Acara bölgesindeki tüm Türk köylerini silahlı müdahale ile anavatana bağlayacaktır. Fakat bu dönemde Rus sınır birliklerinin ılımlı tutumu olası bir sıcak savaşın önüne geçer. Bununla beraber Rus tarafında kalan Gürcü Türkleri için baskı ve zulüm devam eder. Ta ki Turgut Özal'ın Sarp Sınır Kapsısı'nı açmasına kadar. Kapının açılmasının ardından eski baskılar artık sona erer. İsmail Akdemir kapının açıldığı döneme ise şunları söyledi: "İki ülke arasında ilişkiler artık daha sıcaktı. Karşı taraftaki akrabalarımızı görebilme imkânımız doğmuştu. Fakat sınır kapısının Muratlı üzerinde değil de Sarp üzerinden olması ve köyümüzün yollarının da yılın 6 ayında kapalı olması nedeniyle ne ben oraya gidebildim ne de akrabalarımdan beni ziyarete gelen oldu. Karşı taraftaki köylülerin yarısı benim akrabam. Niyazi Polidze (82) adında dayımın kızının bir oğlu var karşı tarafta. Ben sadece yaşadığını biliyorum. En son 4 yaşında görüşmüşüz. Babam öyle anlatırdı. Şimdi hatırlamıyorum. Yüzünü görsem tanımam bile. Sadece hayatta olduğuna dair haber alıyorum. "

Akdemir, 1960 öncesi köyde; 16 bakkal, 1 fırın, 2 berber ve 8 terzi bulunurken şimdilerde Muratlı köyünde sadece 1 bakkal bulunduğunu hatırlatarak, göçün sebebini köy yollarının yılın yarısında kapalı olmasına bağladı. Muratlı tünelinin yapılabilmesi halinde bölgenin bu sorununun kökünde çözülebileceğini söyleyen İsmail Akdemir, aksi halde varlıklarını koruyabilmek için Muratlı tarafından da bir sınır kapısı açılması gerektiğini ifade etti.

Bazı köylüler bölgeyi yazlık olarak kullanırken bazıları da köyde zorlu kış koşullarında rağmen 4 mevsim burada ikamet etmeyi tercih ediyorlar. Sürekli yaşamayı tercih edenler ise Mısır, fındık ekimi ve arıcılıktan geçimlerini sağlıyorlar. Muratlı köyünün yıldızı bundan yaklaşık 6 yıl önce TEMA Vakfının yaptığı yatırımlar ile parlamış. Vakfın bölgede yaptığı konukevi ve arı üretim merkezi bölgenin turizm ve ekonomik dinamiklerinin harekete geçmesinde bir başlangıç noktası olmuş. Köyde 1 okul, 1 halk kütüphanesi, Osmanlı döneminden kalma ahşap oymacılığının mükemmel örneklerini içeren bir cami ve bir de seyyar morg ve cenaze yıkama aracı bulunuyor. Köy halkının ekonomik ve sosyal hayatı arıcığının Macahel ekonomisine girdi sağması ile farklı bir çehre kazanırken, bölgede kültürel gelişim de hız kazanmış durumda. Genç nüfusun yoğun olmadığı köyde insanlar boş zamanlarını yine TEMA Vakfı'nın katkılarıyla kurulan kafe de geçiriyorlar. Osmanlı dönemi kıraathanelerini anımsatan bu yerde insanlar oturup sohbet ediyor kitap ve dergi okuyorlar. Boş zamanlarını iskambil oyunları ile öldürmektense el sanatlarıyla değerlendirmeyi tercih eden köylüler, el emeği ürünlerini de burada sergileyip satışa sunuyorlar. Geliri Camili Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği'ne kalan kilim, oyalı yazma, yün çorap gibi ürünlerin müşterileri sise köyü ziyaret eden yabancılar.

Cheveneburi kültürü 5. nesilde yok olacak

Türkiye'de bulunan Gürcüler Gürcülerin deyimiyle Cheveneburiler, yani vatan dışında olan göçmen Gürcülerin varlığı da ciddi anlamda tehlikede. Camili köyünün en yaşlı Cheveneburisi 82'lik İsmail Akdemir, babalarından kendilerine aktarılan ve kendilerinin de çocuklarına aktardıkları Cheveneburi kültürünü ve Gürcüce'nin torunları tarafından kabul görmediğini ve torunlarından sonraki 5. kuşağın Cheveneburi kültürünü ve Gürcüceyi yaşatamayacağı konusunda ciddi endişeleri var.

Macahel Bölgesi'nin tarihi hakkında bilgi

Artvin ve civarındaki bölgelerdeki yerleşmeler "huriler " olarak anılan uygarlığa değin uzanmakta olduğu sanılmaktadır.

Yerel düzeyde Macahel' in tarihini yazmak mümkün olmamakla beraber Artvin ve civarı, coğrafi konum gereği akınların gelip geçtiği ve dolayısıyla sık sık savaşların patlak verdiği ve el değiştirdiği bir bölge olduğundan Macahel' de tarih boyunca çeşitli krallıklara tabii olmuştur.

Binli yıllarda Efeler Kilisesinde görev yapan bir din adamının o yörede yaşayan sülalelerden söz etmesi ve söz konusu sülalelerin günümüzde aynen var olmaları yörede önemli bir değişikliğin olmadığını göstermektedir.

1380'den 1405'e kadar Aksak Timur 4 kez Gürcistan'a sefer düzenler ve saldırı yapılan bölgeler harabeye döner. 1412 yılından 1442 yılına kadar harabeye dönen ülke yeniden imar edilir. Bu tarihlerden sonra Anadolu ile tarihi dostluğu olan ve sürekli iyi ilişkiler içinde bulunan Gürcistan, Osmanlıların Anadolu'da ortaya çıkmaya başlamalarıyla birlikte batıyla ilişkileri ve ticari alışverişleri bitmiş, yoksullaşma ile birlikte ülkede iç karışıklıklar başlamıştır. Ülke birkaç beyliğe ayrılmıştır. Bu beyliklerden biri Macahel' in de içinde bulunduğu Sabedinano Beyliği idi. Bunlar daha sonraları Samtkhe Atabekleri olarak tanınmaya başladı. Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1461 yılında Trabzon Rum Pontus Krallığı ortadan kaldırılınca Osmanlı hâkimiyeti kendini göstermeye başladı. Yavuz Sultan Selim'in Trabzon Valiliği'nde Acara ve Macahel kendi istekleriyle Müslümanlığı kabul edip Trabzon'a bağlanarak birer küçük beylik haline geldiler.

1877–1878 OSMANLI –RUS SAVAŞI GÖÇÜ

Göçün oldukça karmaşık bir tarihi vardır. İlk olarak 1828–1829 yıllarında ki Osmanlı-Rus Savaşı'nın bitiminde Mesheti'den başlamıştır.

1877–1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nı izleyen yıllarda ise daha geniş bir alana yayılmıştır. Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında bölge nüfusunun düştüğü ağır ekonomik ve sosyal şartlar, Gürcistan'a iade olunan yörelerde Rus idarecilerin barbarca tutumları ve Müslüman Gürcülerin dinlerine bağlı olmaları göçün artmasında etkili olmuştur. Muhacirlik bu bölgelerde yaşayan halkın tarihindeki en ağır trajedisidir. Göç sırasında bazı köyler tamamen boşalmış ve göç vermeyen hiç bir köy kalmamıştır. Kafkasya'daki göçlerle birlikte Osmanlı'ya göçenlerin sayısı milyona yaklaşmaktadır.

Berlin Kongresi'nin sonucunda eskiden Osmanlı egemenliğinde yaşayan İslamlaşmış halka seçme hakkı verilmiştir. Ya Rusya topraklarında yaşayacak ya da Osmanlı topraklarına göçeceklerdi. Rusya ve Osmanlı'lar arasında 27 Ocak 1879 tarihinde İstanbul'da yapılan antlaşma ile muhacirliğin resmi süresi yasallaşmış oldu. Antlaşmaya göre 3 Şubat 1882 tarihine kadar olan göç süresi daha sonra 1884 yılına kadar uzatılmıştır. Bu süreç izleyen yıllarda son bulmamış, hemen hemen 1921 yılına dek sürmüştür.

Bölgeden göçenlerin sayısı daha fazla olabilirdi. Fakat yolculuğa hazırlanan insanları olumlu etkileyen yerel ileri gelenler, düşünürler, din adamları ve bazı beyler mevcuttu. Bunların arasında,

Keda Müftüsü Ahmet Halipaşvili

Hulo Kasabası Kadısı Nuri Beridze

Müftü Loman Kartsivadze (Enderun Muaalimi)

Hüseyin Abaşidze

Nuri Himşiyaşvili

Şerip Himşiyaşvili

Tevpik Atabegi

Dursun Tavdgiridze

Tupan Şarvazidze

Ahmet Halaşı (Maraditli) sayılabilir.

İŞGAL DÖNEMİ MACAHEL

Köyde tembel hane vardı. Millet orada akşam ediyordu. Ruslar, Düzenli (Natbev) ve Efeler (Baravginav) de karakolları kurmuşlardı. Yiyeceklerini Camiliye (Hertvise) kadar köylüler taşırmış oradan yukarı Düzenli ve diğer köylüler taşırmış. O dönemde Batum ve Artvin'de yaşayan halkın başında, belli bir hükümet birliği yokmuş. Kargaşalıklar yaşanıyor ve soygun olayları sıkça görülüyordu.

Türk tarafı için çalışan Batum Reisi Pagava Hemit Beğ. Mitingler düzenliyor, referandum için hazırlıklar yürütüyordu.

Macahel, 18 köyden oluşuyor ve bu referandum sonucu 6 köy Türkiye'yi diğer 12 köy SSCB'yi tercih etmiş. S. SC. B. 'yi seçenlerin sebebi Rusları tercih etmeleri değil Batum'suz ve deniz limanı olmadan yaşayamayacaklarına olan inançlarıdır. 6 köy tercihlerini Türkiye Cumhuriyeti olarak yapmışlar ve ulaşımlarını Düzenli köyünden Ömer Ağa ile Klaskurlu Acaroğlu Ali Ağa'nın çabaları ile Macahel-Düzenli-Etzriyan Kedi-Klaskur güzergâhından yaya olarak yapmışlardır. Bu yol halen, kışın hasta taşınması sırasında çiğ ve tipi tehlikesine karşı, ulaşım için kullanılmaktadır. Kışın hastalarımız eğer protokol imkânları olursa Camili-Zeda Çhutuneti Köyü- Batum-Sarp ve Hopa'ya veya Artvin-Rize Devlet Hastanelerine ulaştırılmakta.

TÜRKİYE - GÜRCİSTAN SINIRININ BELİRLENMESİ

Gümrü antlaşmasına göre Kazım Karabekir Paşa ile dönemin Rus komutanı ile harita üzerinde sınırlar belirlenir. Ancak günlerce heyetler arası görüşmeler yapılır. Kvakibe ve Kavtaret bölgesinden geçer. Mindiyeti (Maral) Kavtaret' i değil de, Camili' deki Kavtaret'tir diye direten Mısırlıoğlu İshak dedenin dediği olur ve Maral Kavtaret yerine Camili Kavtaret üzeri bugünkü bilinen hudut çizilir. Batum Milletvekili Murgullu Edip Bey, Batum' un Rus tarafında kalmasına şiddetle itiraz eder. Çünkü deniz yolu olmayan, denizle bağlantısı olmayan bir bölgenin gelişmesi mümkün değil der ama sonuç alamaz.

Hudutlar belirlendikten sonra pasavan denilen gümrük kağıdı ile sınırdan geçişler olmuş, "Camili Hudut Kapısından " bucak müdürlerinin düzenlediği pasavanla geçişler yapılmıştır.

Karşı köylerden (Macahel Köyleri) Gorgaziyet Köyü Sahundara , "Çhutunarlebi'de (Çikunet Köylüleri) Çikunet yaylasına yaylacılık için yolculuk yaparlardı. Az miktarda da olsa Camili Hudut Kapısı Gümrüğü'nde vergi ödenirmiş.

YAKIN TARİH

1921 yılında 7 Temmuz tarih ve 133'no'lu kanunla Merkez Macahel, Maradit ve Murgul Nahiyeleri ve 26 köyden müteşekkil Borçka Kazası kurulmuş ve Artvin Sancağı'na bağlanmıştır. 5 yıl sonra 26 Haziran 1926 tarih ve 877 kanunla Borçka Kazası Nahiye'ye çevrildi. 28 Mayıs 1928 ve 1282 yeni kazanın kuruluşu hakkındaki kanun ile Borçka yeniden kaza Maradit'te yeniden nahiye oldu. Bu yeni kazaya Maradit, Macahel ve Murgul nahiyeleri bağlandı. Macahel'de Yöreye ulaşım 1968 yılına kadar yaya olarak sağlanmış 1968 yılından sonra toprak bir yol yapılmış ve ulaşım bu yolla sağlanmaya çalışılmıştır. Fakat kış mevsiminde yolun 6 ay boyunca kar dolayısıyla kapalı olması yol çalışmalarını etkilemekte ve yöreye araçla ulaşım yapılamamaktadır. Yol geliştirme çalışmaları değişik tarihlerde aralıklı olarak devam etmiştir. Yörenin uzun yıllar süren ulaşım problemine kesin bir çözüm getirmek amacıyla yol asfaltlama çalışmaları başlamış olup halen aralıklı olarak devam etmektedir. Macahel bölgesinde ilk elektrik 1983 yılında kullanılmaya başlanmıştır.

MACAHEL' DE EVLİLİK

Macahel kültüründe, evlilik önemli bir sosyal kurumdur. Bu deyimlerin karşılıkları yöre insanı için bilinenden farklıdır. Her şeyden önce evlilik, sadece iki insanı değil, aileleri, hatta bütün aile çevresini yakından ilgilendirmektedir. İşte dost olmak, dostluk kurmak gibi deyimler evlilik yoluyla aileler arasında kurulan bu ilişki biçimini anlatmaktadır. Aileler arasında evlilik yoluyla kurulan bu ilişki biçimi kuşaklar boyu kurumlaşarak devam eder. Aileler arasında kurumlaşan bu ilişkiden dolayı yörede boşanmalara hemen hemen hiç rastlanmaz. Evlilik boşanmayla sonuçlandığında da toplum tarafından hoş karşılanmaz. Eşlerden birinin ölümü halinde bile ailenin birliği bozulmaz hayatta kalan eş, çocuklarıyla yaşamlarını sürdürür.

İşin başında taraflar arasında sıkı görüşmeler yapılır. Bu görüşmelerin belirgin gelenekselleşmiş kuralları vardır. Süreç içinde bu kurallar değişime uğramış olsa da içerik olarak aynı kalmış ve devamlılığını korumuştur.

İlk önce aile kendisine bir gelin adayı seçer. Ardından ailenin yakın çevresine danışılır. Ailenin geçmişte bir sorunu olup olmadığı araştırılır. Ardından beğenilen gelin adayının ailesinin yaşayış biçimi değerlendirilir. Aileye yeni katılacak insanın uyumda zorluk çekip çekmeyeceği düşünülür. Bu değerlendirmelerden sonra sıra gelin adayını istemeye gelmiştir.

Önce kızın ailesi durumdan haberdar edilir. Arada başka birilerinin olup olmadığı sorulur. Eğer yoksa elçi görevlendirilir. Erkek tarafının elçi değiştirme olanağı mevcuttur. Bu aşamada elçileri buyur etmemek geleneklere göre hoş karşılanmaz. Elçi seçmek önemli bir ayrıntıdır. Elçi bu gibi işlerde tecrübeli, güvenilir ve kızın ailesine etki edebilecek bir konumda olmalıdır.

Elçi, kız evine giderken niyetini belli etmek amacıyla kazağını ya da çoraplarını ters giyer. " Ooov. . . Ağa misafir kabul eder misin ?" şeklinde ev sahibini onurlandıracak şekilde seslenir. Elçi, eğer ailenin yakından görüştüğü biriyse mutfak olarak adlandırılan oturma odasına, aksi halde misafir odasına buyur edilir.

Elçi, hal hatır sormalardan sonra konuyu evlenme konularına getirir. Yaşanmış olaylardan söz açılır, işin zorluklarından, sıkıntılarından ve güzelliklerinden bahsedilir. Ardından elçi konuya girer: "Eeee. . . ağa kızını evlendirdi mi acaba? " Yanıtın hayır olduğu biliniyordur zaten. Elçi devamında " Allah'ın emri, Peygamberin kavliyle kızını . . . . . . . . Ağa'nın oğluna istiyorum" der. Kız babası, düşünmek, ailesi ve çevresiyle danışmak için süre ister. Elçi gene iki aile arasında kurulacak dostluğun uygunluğundan söz eder. Elçi, kalkma vakti gelip izin istediğinde ev sahibi kalması için ısrarcı olur ise ziyaretin hoş karşılandığına işarettir. Elçi yine ziyaretlerine geleceğini söyleyerek ayrılır.

Bu kez aynı hesaplar, yakın çevreye danışmalar kız evinde başlar. Damat adayının ekonomik durumu da değerlendirilir. Kızın görüşü alınır ve son karar bu doğrultuda verilir. Geleneklerimize göre kızın kararının evet veya hayır oluşu erkek tarafına aksettirilmez. Aile reisi bunu erkek tarafına dolaylı yollardan aktarır. Elçi bir süre sonra tekrar ziyarete gelir. Artık bazı hesaplar yapılmış, yakın çevrenin görüşleri alınmıştır. Eğer verilecek cevap olumsuz olacaksa makul gerekçeler de anlatılmak durumundadır. Eğer cevap olumluysa da bu direkt söylenmez. Bu durumda damat adayının ekonomik durumu askerlik durumu konusunda sorular gelmeye başlar. Bu sorular işin olumluya gittiği anlamına gelmektedir. Elçi sorulara bir bir cevap verir (Verilen yanıtlarda zaman zaman masum yalanlar da vardır tabi ki) . Ardından kızın babası kendi güçlüklerinden söz eder.

Özellikle düğün zamanı konusunda süreyi uzatmaya çalışır. Bütün bu konuşmalar aynı zamanda söz alındığının da işaretidir. Son olarak nişan için gün belirlenir. Nişanda alınacak takılar ve eşyalar konuşulur. Elçi geceyi kız tarafının evinde geçirerek sabahleyin evden ayrılır.

Nişanda gelin adayına, yüzük, küpe, beşi bir yerde, giyecekler ve gelin adayının yakın çevresine de armağanlar alınır. Hazırlıklar bitirilip nişan günü geldiğinde, damat adayının yakınları gelin adayının evinin yolunu tutar. Toplantıya kız tarafının yakınları da çağırılır. Genelde küçük çaplı bir düğün de yapılır. Nişandan sonra aileler arasında gidip gelmeler, sıcak ilişkiler, yardımlaşmalar gelişmeye başlar.

Düğün günü taraflar arasında belirlenir ve sonbahar mevsimine denk düşürülmeye çalışılır. Bunun sebebi, yazın yaylaya çıkan köylülerin geri dönmesi ve bahçe işlerinin de bitmiş olmasıdır.

Düğüne birkaç ay kala gelin adayına elbiseler, akraba çevresine hediyelerden oluşan bohça hazırlanır ve kız evine götürülür. Gelin adayının anne ve babasına da giysi almak adettir. Erkek tarafı, kız tarafına bohça ile beraber harcı ( yağ, un, şeker, etlik olarak keçi, koyun ya da dana ) götürür. Artık sıra düğüne gelmiştir.

Düğün evinin ekmek, süt vb. ihtiyaçları çevre evlerden karşılanır. Yine düğün evindeki bütün işlerde beraberce yapılır. Ev ev dolaşılarak, düğün davetleri yapılır. Gelin almaya gidecek düğün alayı ( Makari ) sabahleyin damat evinde toplanır. Düğün alayı arasında " Dade " adı verilen işleri organize eden bir bayan bulunur. 20–30 veya daha fazla kişiyle kız evine gidilir. Kız evinin reisi, düğün alayını buyur eder. Gelin evinde akordeon eşliğinde oyunlar oynanır. Öğlen yemeği yenir. Yemekte öncelik yoldan gelenlerindir. Gelin adayı, dadesi tarafından giydirilip özenle kıyafetleriyle donatıp erkek dadesine teslim edilir. Teslim anında kız tarafı bahşiş alır ve hava kararırken damadın evinde olacak şekilde gelin, erkek evine doğru yola çıkarılır. Önce çeyiz sandıkları evden çıkarılıp atlara yüklenir. Ata önce damadın dadesi, ardından gelin ve en sonunda da gelinin dadesi bindirilir. Gelinin atı genellikle süslenmiş beyaz renkli attır. Önde erkek dadesi, ortada gelin, arkada gelin dadesi ve daha sonra gelin tarafı bayanları olacak şekilde düğün alayı dizilir ve yolda "Bani" denilen maniler söylenerek yolculuk yapılır. Korolar düğün alayının başında, sonunda ve en arkasında yer alırlar. Korolar ezgilerini düğün alayını durdurarak söylerler. Ezgilerin sözleri doğaçlama olabildiği gibi, herkesçe bilinen parçalar da olabilir.

Kız tarafından iki kişi "müjdeci" olarak düğün alayından önce damat evine gider ve gelin alayının eve yaklaştığını bildirirler. Damat çağrılır ve müjdeciler, yanlarında getirdikleri " Müjde Yastığını " damat adayına uzaktan atar veya elden teslim ederler. İşlemeli olan bu yastık ömür boyu saklanır. Müjdeciler tekrar dönüp düğün alayına katılırlar. Düğün alayı, düğün evindeki Düğün Amiri ( Umposi: Damat babası isterse başka birini görevlendirebilir) tarafından karşılanır. Atlardan önce damadın dadesi iner. Ardından gelin bir çeyiz sandığına bastırılarak içeri alınır. Gelin çıkarılırken kapının üstüne çift bıçak saplanır ve gelinin babası, gelinin başından aşağı şeker (Kampeti) döker ve çocuklarda şeker toplamak için yarışırlar. Düğün reisi tarafından karşılanan müjdecilere pişmiş tavuk ve tepsi ile baklava ikram edilir. İkramlar müjdecilerin pazarlığı sonucu artırılabilir. Yapılan ikramlar bağışlanabildiği gibi emaneten reise geri de verilebilir.

Erkek babası çağrılır ve " Hediyelerin (Saçukvari) Nelerdir? " diye sorulur. Erkek babası varlığını çocuklarına böler ve damat adayı oğluna düşen taşınır-taşınmaz mal varlıklarını topluluk önünde sayar. Erkek annesi çağrılarak gelin teslim edilir. Geline evin odaları dolaştırılır. Mutfak odadaki ocağın içine avuç içi (Cacvi) sürdürülür ve bal içine bandırılır. Hazır bulunan bir sandığa oturtulur ve kucağına bir erkek çocuğu oturtulur ki ilk çocukları erkek olsun. Gelin, kucağına oturtulan çocuğa mendil ve çorap verir. Anne, gelini gelin odasına götürür. Kadınların oturduğu odanın bir köşesine perde çekilir ve gelin istirahata alınır. Belli bir süre sonra gelinin erkek kardeşi, erkek kardeşi yoksa amca çocukları gelinin duvağını bir bıçakla açar ve tavana saplar. Duvak açan kişiye bahşiş verilir. Damat içeri istenir ve belli bir süre ( 5–10 Dakika Kadar) gelin ile yan yana koyulan bir sandalyede oturtulur. Daha sonra damat dadesi bayanlardan müsaade isteyerek damadı dışarı çıkarır ve takı merasimine geçilir. Takı merasimini erkek annesi başlatır. Erkek ve kız tarafı takılarını takarlar. Takı sonrası yemek yenilir. Genellikle yemeği önce erkekler yer. Kız tarafının genç erkekleri sofra tutma eylemi gerçekleştirebilirler. Bu işin bazen sabahlara kadar devam ettiği bilinmektedir. Fakat bazı tatsızlıklar yaşanınca, köyün ileri gelenleri ve köy kurulu tarafından bu uygulama bazı köylerde kaldırılmıştır. Yemek sonunda müzik eşliğinde eğlence ve yörenin oyunları oynanmaya başlanır. Silahlar atılır. Çeşitli bilmece oyunları oynanır. Koro halinde türkü ve şarkılar söylenir. Kız ve erkek tarafı köyleri genellikle bir, iki ya da üç saat uzaklıkta olduğundan dolayı, o gece erkek evinde veya komşularda geçirilir. İsteyen misafirler erkek evinde veya komşuların evinde yatırılır. İsteyenler de sabaha kadar eğlenirler.

Sabah yine erkek evinde kız tarafları toplanırlar ve kahvaltı verilir. Kız tarafı, erkek tarafının evini öğleye doğru terk eder. Damat bir süre düğün alayı ile konukları yolcu etmeye refakat eder ve kız dadesinin atının yularını tutar. Erkek tarafı ve damat, kız tarafı ile vedalaşarak geri döner. Damat gelinin duvağını ve gelinliğini açar. Gelinin normal elbiselerini giymesi için yalnız bırakır.

Kız tarafı, düğünden sonraki 15. gün erkek evine kuşluk yemeğini (Sadili) götürür. Baklava ve katmerden oluşan yemek, gelin yakınları tarafından taşınır. Yolda rastlayan kişilere ikram etmek üzere ayrıca "katmer" hazırlanır. Kırkıncı gün gelin, baba evine ziyaret için geri döner. Damat da eve davet edilir. Daha sonraları veya aynı gün başka grupla damat da gelin evine giderler. Ve yemek yenilerek eğlence yapılır.

Çeşitli zamanlarda karşılıklı ziyaret ve buluşmalar devam eder. Özellikle dini bayramlar, akraba düğünleri vb. zamanlarda ziyaret ve buluşmalar aksatılmamaya gayret edilir.

MACAHEL ' DE ZİYARET EDİLECEK YERLER

Camili Köyü Camii: Camii içindeki süsleme ve ahşap oymalar görülmeye değer.

Uğur Köyü'nde Kilise: Mustafaşvili Kadir ÖZDEMİR' in evinin üstü. Kilise'nin bir odası hala canlılığını korumaktadır.

Pınar: Uğur Köyü Vel Mahallesi Velistavi-Hetsnalay

Pınar: Maral Köyü Zemtkis Mahallesi Cicariyani Tavi mevkii.

Pınar: Uğur Köyü Vel Mahallesi Feyzioğlu Davut'un evinin yanı.

Pınar: Camili Köyü Kotroban Mevkii'nde Maden Suyu

Pınar: Efeler Köyü Punduği Yaylası Maden Suyu

Pınar: Sayimes'te soğuk su.

Pınar: Düzenli Köyü Sahalya Mevkii.

Pınar: Düzenli Köyü Samnistavi Mevkii

Pınar: Lodivake Yaylası Yağcıoğlu'nun evinin karşısındaki Punduği Yaylası'nın dere ile birleştiği yerde. Mide yanması için iyi geldiği söylenir.

Ilıca: Kayalar Köyü'nün tepesinde etrafı taşlarla çevrilmiş içme suyu.

Mağara: Mereta Yaylasına çıkarken Tsitlobitavi Ğmağeleşi mevkii.

Mağara: Uğur Köyü Pirdapir Mahallesi'nde doğal soğuk hava deposu yerine kullanılan mağaradır. Yöre İnsanı buzdolabı olmadan önce soğutucu olarak yiyeceklerini saklamak için bu depoyu kullanıyordu.

Petro'nun Mağarası ( Petrosas Mağara ) Maden Galerisi: Maral Köyü Tsimnaret Mahallesi. Galeri içinde toprak çökmesi olmuştur. Bu ismi bu ocaktan maden çıkarıp Batum' a atlarla taşıyan Ermeni asıllı bir adamdan almıştır.

Çakmak Taşı ( Kvesis Kva) : Lodivake İnasvinda arasında Lodivake'den çıkınca Lekoban'a doğru giderken yolda Kaldurmebi ve çevresinde bulunur. Nefis kokulu ateş elde etmek isteyenlere. . . .

Taş Parke ( Plake-Sapikle ) : Lekoban Yaylası'nda Çhutunarebi üstündeki arazide tahta biçiminde genişliği 70-80 cm. , kalınlığı 3-5 cm arasına değişen taşlar.

Biley Taşı ( Sakasre ) : Lodivake-Sasveni-İnasvinda Dziri güzergâhında Naçadirev Dere kısmında bulunmaktadır. Çıkarılan taştan Çarklı Biley Taşı (Çarhi) ve Elde Tutulan Biley Taşı ( Kasri) yapılmakta ve günümüzde halen kullanılmaktadır.

Maral Köyü Khavtitaşi Madeniğele Mevkii

Skvedili Şelalesi ( Skvedili Çheri ) : Maral Köyü Didtke'den ileri gidilince yaklaşık yarım saat sonra önünüze çıkar. Yüksekliği 69 metre olup şelalenin tam dibine inmek mümkündür. Mutlaka görün.

Köprü: Bugünkü Türkiye-Gürcistan Hududu (Macahel - Sapukriyet Hududu) 'nda yakın zamana kadar varlığı mevcuttu. 1965 yılına kadar sağlam olup bilinmeyen bir nedenden dolayı yıkılmıştır. Kalıntıları az da olsa mevcuttur.

Hapishane (Hasisvari) : Camili Köyü Şahankaya Tepesi'nde kalıntıları mevcuttur. Halen Şahankaya' ya çıkmak için kullanılan ardıç ağacından yapılmış tırmanma çivileri ( Ongal ) vardır.

Karagöl: Borçka-Macahel yolu üzeri 20. Km.

İkiz Göl: Karçhal Dağı Ziyaret Tepesi 'nde iki göl.

Cancği Gölü: Düzenli Yaylası üstünde.

Naçadirev Gölü: Fındık Yaylası sonunda

Kuyruklu Göl ( Kudyani Gölü ) : Maral Köyü -Mereta Yaylası' nda Lekoban Yaylası'na yakın kısımda.

Sadaraco Gölü: Efeler Köyü Demirkapı üstünde.

Kaynak:

Macahel'liler Rehberi (Macahel Eğt. Kült. ve Day. Vakfi Yay. N:3 )

MACAHEL BİTKİ ÖRTÜSÜ

Macahel, Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunlarını Araştırma Derneği'nden bilim adamları ve uzmanlardan oluşan bir heyetçe yapılan araştırmalarla, ormanlarının " El Değmemiş" bir ekosisteme sahip olduğu belirlenerek bilim çevrelerinin gündemine geldi. Derneğin 1994 yılında yayınladığı araştırma sonuçlarını içeren raporunda, Macahel ormanlarındaki biyolojik çeşitliliğinin son derece yüksek olduğu belirtildi. Bu raporda doğal anıt sayılabilecek nitelikte, çeşitli türde ağaç toplulukları bulunduğu, arazinin topografik yapısının son derece çekici olduğu, kısa mesafeler içinde denizden yüksekliği 350 M. ' den 3100 M. ' ye çıkabildiği, mevsimsel iklim değişmeleri sırasında bitki örtüsü görünümünün hem dikey hem de yatay olarak çok değişkenlik gösterdiği, Türkiye ve Avrupa'da bu nitelikte orman ekosistemlerinin yok denecek kadar az olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca yapılan yüzeysel araştırmada, 318 tür otsu ve odunsu bitki tespit edilmiştir. Bunlardan tıpta kullanılan bitki sayısı 55 olarak belirlenmiştir.

Macahel Havzası'nda Bulunan Bazı Ağaç ve Bitkiler

Köknar

Akağaç

Ladin

Kayın

Ceviz

Gürgen

Huş

Kızılağaç

Fındık

Kestane

Kara Yemiş

Sarı Çam

Üvez

Meşe

Işılgan

Orman Gülü

Böğürtlen

Ihlamur

Ayı Üzümü

Doğu Karadeniz Köknarı

Doğu Ladini

Doğu Kayını

Kara Ağaç

Sütleğen

Elma

Armut

Erik

Şeftali

Dut

Dağ Çileği

Macahel Bitki Örtüsü Hakkında Ne Dediler ?

Prof. Dr. Adil GÜNER - Bolu Abant İzzet Baysal Ünv. Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü

Ekim/1994 tarihinde Bonn'da yapılan Uluslararası Tabiatı Koruma Birliği (UCN) Geniş Yaprak Ağaçlarının Koruma Komisyonu Kuruluş Toplantısı'nda Macahel Havzası'nın tüm olarak korunması gerektiği, tarafımdan sunulan bir bildiride de vurgulanmıştır. . Macahel Havzası ekosistemleri, birbirini tamamlayan bir bütündür. Tüm bu ekosistemleri Doğu Karadeniz'in başka kesimlerinde de parça parça da olsa bulmak mümkündür. Ancak Macahel' in önemi bu ekosistemlerin hepsini, birbirini tamamlayan bir bütün halinde, bozulmamış olarak kapsamasıdır.

Casim CİHAN - Borçka Orman Bölge Eski Şefi

Borçka ilçemizin servet ve saha olarak zengin ormanları Macahel yöresinde bulunmaktadır. Macahel doğal güzellikleri, bitki örtüsünün arazi yapısı ile türü, çeşitliliği, yerleşim birimlerinin doğaya uygunluğu, görsel çekiciliği ve el değmemiş ormanlarıyla seçkin bir yere sahiptir.

Macahel ormanlarını, Türkiye ve diğer ormanlardan ayıran en önemli özellik el değmemiş ormanlarının olmasıdır. Bu ormanlarda anıt niteliği taşıyan ağaçların bulunması ve dünyada nesli tükenmek üzere olan 75 ve ilk kez rastlanan 3 bitki türünün araştırmacılar tarafından tespit edilmiş olması kültürel ve doğal güzellikleriyle Macahel ormanlarını, Türkiye ve diğer ormanlardan ayıran en önemli özelliklerdir.

Hayrettin KARACA - TEMA Vakfı Başkanı

Ben Türkiye'de 330, 000 Km'dir geziyorum. Yatmadığım orman, çadır kalmadı. Ben bunları yaşayarak öğrendim. Türkiye'nin içine girilmemiş, doğal yapısıyla kalan tek orman parçası budur. Şu koca Türkiye'de ufacık bir yer. Başka hiçbir yerde bozulmamış orman yok. . .

Kemal YAVUZ - Emekli Orgeneral - TEMA Vakfı Yön. Kur. Üyesi

Burada insanla doğa arılarca iç içe yaşamış. İnsan doğayı koruyorum diye düşünmemiş. Zaten öyle yaşamış.

MACAHEL FAUNASI ÜZERİNE

Bilindiği gibi daha önce yeryüzünde sadece Macahel' de yaşayan yeni bir Örbeşik Böceği (Trichoptera) türü bulunduğunu yazmıştık. Aradan geçen zaman içerisinde bölgenin dağlarında yaptığımız araştırmalar sonucunda bilim dünyası için yeni 9 tür daha bulunmuştur. Macahel' in faunistik zenginliğini açıkça ortaya koyan bu yeni türlerin bulunuşu ile bölgenin sahip olduğu endemik türlerin, yani sadece Camili' de bulunan türlerin sayısı 10'a çıkmıştır.

Bulduğumuz bu yeni türlere yine bölgeye ait isimler, özellikle de bulundukları yerlerin isimlerini koyduk ve artık bu isimlerle anılacaklar. Rhyacophila Borçka, Gorgit Yayla'sında bulunan Rhyacophila Gorgitensis ( Gorgit'li Rhyacophila ) , Lekoban Yayla'sında bulunan Stactobia Lekoban bunlardan bazılarıdır. Yine Camili' de Eylül ve Ekim aylarında ortaya çıkan yeni bir tür daha bulundu. Bu türün dâhil olduğu cinsin Kafkasya'da iki türü daha vardır. Dağılımı sadece Kafkasya ile sınırlı olan Kelgena cinsi Türkiye faunası için yenidir ve ülkemizde sadece bu bölgede bulunmaktadır. Bu türe, Kelgena Macahelensis (Macahel'li Kelgena) adını verdik. Macahel' li Kelgena Camili' de, Uğur' da, Maral' da hatta Camili-Borçka yolu üzerindeki derelerde yaygın olarak bulunmaktadır.

Endemik türler, yani yeryüzünde sadece belli bir bölgede bulunan türler bir faunanın zenginliğini ve eşsizliğini gösteren en önemli bilgileri bize verirler. Anadolu Faunası, endemik türler açısından zengindir. Ancak Macahel Anadolu'nun çeşitli yerlerine kıyasla çok daha zengin bir faunaya sahip görünüyor. Macahel' in bu farklılığı onun geçmiş jeolojik çağlarda yeryüzünde meydana geldiği bilinen ani hava soğumaları, buzullaşma ve bunu takip eden yeniden ısınma dönemlerinde kuzeyden ve güneyden gelen pek çok hayvan grubu için sığınak olduğunu gösteriyor. Macahel' in ormanları, göller, ve akarsuları, o zamana kadar sahip olduğu türlere ilave olarak bu yeni konuklara da ideal yaşama alanları sunmuştur. Yeni gelenlerle faunası zenginleşmiş, aradan geçen uzun zaman içinde farklılaşmış ve özgün bir fauna oluşmuştur. Bu nedenle, Macahel' in ormanları, dağlardaki gölleri ve akarsuları özel bir öneme sahiptir. Bu yaşama alanlarını titizlikle korursak içinde barınan canlıları da korumuş oluruz.

(Prof. Dr. Füsun Sipahiler: Hacettepe Ünv. Eğitim Fakültesi Biyoloji Böl. Öğretim Üyesi - Ankara )

Dünya'daki saklı cennet olarak adlandırılan ve Dünya'nın pek çok sivil toplum kuruluşları tarafından korunması gereken alan olarak ilan edilen Macahel Camili Bölgesi güzelliklerini bizlere sunmaya devam edecek. Sadece bir şartı var. O da gereken ilgi ve özenin kendisine gösterilmesi. Aslında çokta bir şey istemiyor, Macahel. Eğer sizin de bir gün yolunuz Macahel'e düşerse bizim neler dediğimizi anlayacaksınız.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 14.09.2009 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Yaşam Haberleri
 » Şehir Plancıları Hopa’nın Haritasın...
 » Hopa’da Gergin Anlar...
 » Makedonyalı Türk Gençler Çaykur'un...
 » Bakan Uraloğlu’ndan Rize - Artvin H...
 » Kemalpaşa Kaymakamı Ayaz Denetime Ç...
 » Hopa Belediye Ekipleri Çalışmaya De...
 » Başkan Erhan Yılmaz’dan İşadamı İsm...
 » Okuyan Artvin Okul Koordinatörler T...
 » Kemalpaşaspor’a Destekler Devam Edi...
 » Hopa Belediyesi Vatandaşların Talep...