Doğu Karadeniz Bölgesi’nin en gözde kentleri arasında yer alan turizm cenneti ilimiz Artvin’de, yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri haline gelen Opiza Manastırı ziyaretçilerini bekliyor.
Artvin Valiliği de ilimiz Artvin’i profesyonel anlamda tanıtmaya devam ediyor. “Turizm Portalı” adı altında Artvin ve ilçelerindeki doğa harikası yerleri tanıtan Artvin Valiliği Opiza Manastırı hakkında bir dizi açıklamalara yer verdi.
Yapılan açıklamada; “Manastırın günümüze ulaşan kitabesi yoktur. Yazılı kaynaklardan edinilen bilgiye göre buradaki yapılar ilk kez, Ardanuç Kalesi’ni İberya Krallığı merkezi haline getiren Kral Vahtang Gorgaslan (449-499) tarafından kurulur. VII. Yy. ’da Müslüman Arapların bölgeye yönelik akınları sırasında tahrip edilir.
Daha sonra, Rahip Gripor Kanzda tarafından, Bagratlı Krallarından I. Aşot’un (786-830) yardımlarıyla yapı topluluğu yeniden onartılarak, XVI. yy. ’a kadar işlevini sürdürmüştür. Günümüzde oldukça harap bir halde olan manastır herhangi bir amaç için kullanılmamaktadır. Köyün girişindeki meyilli arazinin düzeltilmesi sonucu elde edilen alan üzerinde kurulan manastır; kilise, şapel ve diğer yapılardan oluşmakta olup, zamanımıza oldukça harap bir vaziyette ulaşmıştır. Kilise manastırın odak noktasını oluşturmaktadır. Kilise serbest haç planlı olup, 24. 80x10. 40 m. dış ölçülere sahiptir. Kilise, yöredeki kiliseler içerisinde en fazla tahrip olmuşların başında gelmektedir. Kilisenin kuzey cephe duvarı, batı cephe duvarının bir bölümü, pastoforion odalarının bir kısmı haricinde tüm mimari elemanları yıkılmıştır.
Bu yüzden mevcut kalıntılarla kilisenin cephelerini ayrıntılı bir şekilde tanımlayabilmek oldukça zordur. Ancak yapı ile ilgili literatüre geçmiş araştırmalar bize tanımlamada kolaylık sağlamaktadır. Şapel, kilisenin batı haç kolunun güneybatı cephesinde, bu kolun yarısı kadar ebatta, tek neften oluşmaktadır. Üç adet kapısı bulunmaktadır. Bu kapılarla narteks ve kilise ile irtibatlandırılmıştır. Şapelin doğusunda bulunan yuvarlak formlu apsis, dıştan düz cephe duvarıyla sınırlandırılmıştır.
Güneydoğu ve doğu duvarlarında birer adet yuvarlak kemerli ve dışa doğru daralan, dikdörtgen formlu pencere açıklıkları yer almaktadır. Doğu-batı doğrultusunda, beşik tonoz örtüye sahiptir. Şapelde herhangi bir süslemesi günümüze ulaşamamıştır. Malzeme ve teknik açıdan kilise ile benzeşmektedir” ifadelerine yer verildi.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 14.08.2016 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle