Artvin’in kültür ve turizmi açısından son derece önemli olan Manastır, Yusufeli İlçe merkezine 34 km uzaklıktadır. Kilisenin 9. yüzyılın ilk yarısında yapıldığı göze alınırsa, yaklaşık 1100 yıllık bir geçmişi vardır. Kiliseye, Oltu güzergâhı üzerinden Artvin-Erzurum bağlantılı devlet karayolunun 92. km’sinden kuzey yönüne ayrılan 7 km’lik yol ile gidilmektedir. Yapı, ilk kez VII. Y. Y. ın ortasında inşa edilmiştir. Zamanla yıkılan ilk yapının yerine 951 tarihli el yazmasına göre; IX. Y. Y. ın ilk yarısında, Bağdatlıların yönetim döneminde Rahip Saba'nın önderliğinde bu günkü manastır kurulmuştur. Yapı, kubbeli bazilikal plan tipindedir. Güneybatıda Meryem Ana Şapeli bulunmaktadır. Kiliseye, Artvin'den veya Yusufeli İlçesinden araç kiralanarak veya Yusufeli ilçesinden kalkan köy servisleri ile ulaşım sağlanmaktadır.
Köyün içinde bulunan İşhan Manastırı, 9. yüzyılın ilk yarısında yapılmış ve kilise ile şapelden (küçük kilise) oluşmaktadır. Manastırı Bagratlı Gürcüler yaptırmıştır. Manastır piskoposluk makamı olarak da kullanılmış ve bu görevini 16. yüzyıla kadar (Osmanlıların Artvin ve çevresini ele geçirene kadar) devam ettirmiştir. Osmanlılar Artvin ve çevresini ele geçirdikten sonra manastırın batıya bakan tarafı camiye dönüştürülmüş ve bu sayede yapının harap olması da engellenmiştir. Cami olarak ibadete açık konumda olması ise 1983 yılına kadar devam etmiştir. Şu anda kilise bölümü de cami bölümü de kullanılmamaktadır.
Manastırın asıl yapısı olan kilise haçvari planlı olup, 34. 95 x 20. 75 m. ölçülere sahiptir. Düzgün kesme taşla inşa edilmiştir. Naosun üzerini örten yüksek kasnaklı kubbesi oldukça kalın tutulmuş payeler üzerine oturtulmuş olup, dıştan konik külahı dikkat çekmektedir. Apsis düzenlemesi de diğer kiliselere göre farklıdır. Yer yer bozulmuş olsa da iç duvarlarının tümü freskli süslemelerle hareketlendirildiği anlaşılmaktadır. Özellikle kubbenin iç yüzeyine işlenen “haçın göğe yükseltilişi sahnesi” hala canlılığını muhafaza etmektedir. Dış cephelerindeki kabartmalı süslemelerinden en dikkat çekici olan, güney cephesinin pencere pervazını oluşturan “ejder-aslan mücadele si”dir. Yapılara ilişkin şu yöresel tespit “İşhan’ın nakışı, Parhal’ın bakışı ve Öşvank’ın oturuşu” kilisenin önemini dillendirmeye yetmektedir.
Kilisenin hemen yanında Meryem Ana Şapeli bulunmaktadır. Doğu-Batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olan yapı, 10. 30 x 5. 70 m. ölçülerinde olup, tek nefden oluşmaktadır. Düzgün kesme taştan inşa edilen yapı, semerdam çatı ile örtülmüştür. Kapı girişinde ve pencerelerinde plastik süslemeleri bulunmaktadır.
Manastır her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turisti kendisine çekmektedir. Turistler köyün ekonomisine katkıda bulunduğu gibi, aynı zamanda köyün ve yöremizin tanıtımı için de oldukça iyi bir fırsat sağlamıştır.
İşhan Manastırı’na Kanlı Kilise de denilmektedir. Efsaneye göre kilise sekiz yıl gibi uzun sürede yapılmış, çok uzun ve zor geçen yıllar esnasında birçok isyan olmuştur. Manastırın yapımı uzun sürdüğü için halk moralmen de çöker. Hatta iş o kadar ileri gider ki bir isyan da olur. İsyan bastırılır. Keyhus Ağa değiştirilerek yerine başka bir ağa gönderilir. Sonunda kilisenin yapımını çokça maddi yardımlarda bulunan Bagrat Kralı Sumbat’ın kızı Elen üstlenir. Elen dillere destan güzel mi güzel bir kızdır. Kızın sarı saçları o kadar uzunmuş ki yerlere sürünmesin diye arkasında bir bohça ile taşırmış. Evlenme çağına gelen Elen evlenmesi için bir şart koşar. İşhan Kilisesi’ne iki kilometre uzakta bir mezarlık vardır. Oradan okunu atıp kiliseden aşıranla evlenirim, bunu başaramaz ve başaramayanlar mukavele gereğince okların düştüğü yere gömülür der.
Orada bir ardıç ağacı biter. Ardıç halen orada durur ve sevgilisinin eserini bekler, derler. Yıllar yılı sonra bu işi bir Türk genci başarır. Ne yazık ki okunun düştüğü yeri görmek heyecanı içinde atını koştururken bir ceviz ağacının dalına çarpar ve böylece oda okunun düştüğü yeri görmeden ölür ve öldüğü yere gömülür. Daha sonra Elen bir Yahudi ustaya aşık olur. Fakat krallık gururunu ve kuralları yeremez. Bu Yahudi genci sonradan bir halatın kopması sonucu kilise duvarına konan taşın altına kalır ve can verir. Kanlı kilise oluşu nedeni de budur.
İşte üzerine efsaneler anlatılan bu manastır; Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü tarafından 20. 03. 1987 yılında tescil edilerek korumaya alınmıştır. 2002 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsis edildikten sonra İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nce rölöve, restorasyon ve restitüsyon projeleri hazırlatılıp, 2012 yılında ihale edilerek restorasyon çalışmaları başlatılmıştır.
Rize Müze Müdürlüğü bünyesindeki arkeologlarca yapılan kazı çalışmalarının ardından, Erzurum Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü kontrolörlüğünde devam eden Manastırdaki restorasyona ait çalışmaları Müdürlük çalışanlarından Sanat Tarihçisi Dilek YAŞAR ile birlikte yerinde inceleyen Artvin İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Ateş; çalışmaların yüklenici firma tarafından, projeye uygun olarak başarılı bir şekilde ve planlanan zamanla doğru orantılı devam ettiğini, herhangi bir problemin bu aşamada söz konusu olmadığını, kontrolörlüğünü yapan, Erzurum Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü teknik personeli nezaretinde devam ettiğini belirtti. İl Müdürü Hüseyin ATEŞ yaptığı açıklamasında; İşhan Kilisesinin onarımının tamamlanması ile birlikte gerek Artvin turizminin gerekse uluslar arası alanda Türkiye’nin imajının olumlu yönde etkileneceğini, ilimize gelen yerli ve yabancı turist artışına büyük katkı sağlayacağına vurgu yaptı.
Böyle tarihi bir eserin ilimizde bulunması ve onarımının yapılıyor olması Artvin’imiz için son derece anlamlıdır.
İşhan Kilisesinin Restorasyoın çalışmasının yüklenici firması vekili Selamı Kalkan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Kalkan, “ İşhan kilisesinde restorasyon çalışmaları rölöve ve restorasyon projeleri doğrultusunda başlamıştır. Yapının süslemelerine fresklerine yönelik tahribatı önlemek için gerekli olan bohçalama yöntemi ile freksler koruma altına alınmıştır. Kilisenin öncelikli problemleri arasında statik problemleri gelmektedir. Yapının üst örtüsü tonoz ve kubbeler, ana kubbe hariç çökmüş durumdaydı. Kilisenin ön cephesindeki beden duvarında kiliseyi dikine boydan boya geçen temele kadar inen büyük bir çatlak mevcuttu. Kilisenin doğu cephesinde yer alan su kaynağı kendi kendine drene olarak kilisenin temeline ve iç kısmına sızmıştı. Öncelikli olarak bu suyun yapıdan uzaklaştırılması sağlandı. Yapılan kazı çalışmaları Rize Müze Müdürlüğü ve firmamız bünyesindeki arkeologlar tarafından gerçekleştirildi. Yapılan kazı çalışmaları sonucu hem drenaj sistemi hemde statik problemlere ait çözümlemeler üretildi. Bu doğrultuda statik proje yapılarak uygulamaya geçildi. Yapıda görülen bitkilenmelere karşı ilaçlama yapılarak bitki köklerinin yapıya verdiği zararlar önlenmeye çalışıldı. Yapılan bilimsel kazılar sonucu ortaya çıkan orijinal döşeme ve bir takım objeler (mezar vs. . ) koruma altına alınarak gerekli belgeleme işlemleri yapıldı. Statik proje doğrultusunda yapının beden duvarlarındaki eksiklikler yapının yapım tekniğiyle aynı olarak tamamlandı. Özellikle şapel kısmında yapılan temizlik çalışmaları şapelin yıkılmak üzere olduğunu gösterdi. Şapelde askıya alma ve güçlendirme işlemleri yapıldı. Özgün malzeme ile şapelde gerekli olan tamamlamalar yapılarak şapelin ayakta kalması sağlandı. Statik proje doğrultusunda paslanmaz çelik güçlendirme elemanlarıyla gerekli olan takviyeler yapıldı. Bunun sonrasında restorasyon projesi doğrultusunda özgün malzeme ve tekniğiyle üst örtü kapatma çalışmaları devam etmektedir. Bilimsel kazı sonucunda ortaya çıkan bulgulara göre çevre düzenleme projesi hazırlanmakta olup koruma kurulu kararına göre çevre düzenleme işlemleri devam edecektir” dedi.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 20.08.2013 tarihinde Tolga Gül tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle