Artvin gibi yıllardan beri Büyükşehirlere göç veren şehirlerin köyleri tıpkı çocukları tarafından huzurevine terk edilmiş hüzünlü, hasret dolu yaşlı anne baba gibidir.
Gözleri huzurevine gelen yolda, kulakları ayda yılda bir çalan telefonda, mektuplara gelince uzun yıllar oldu oda tedavülden kaldırıldı.
Çocukluğumuz kalabalık mezraların, yetersiz çayır, tarla ve meralarının sınır ihlallerinin traji komik tartışma hatıralarıyla doludur hepimizin.
Ve bedduaları çalışmadan, hasretten hayatın zorluğundan bıkmış analarımızın!. . . Allah söndürsün!. . . Darmadağın olasın ve daha neler. Beddualarımı tutu o mazlum analarımızın, yoksa imkânsızlıklarımı idi gelecek hayallerinin, yoksa kaderimi idi kayalar arasında sıkışmış yüreği memleket aşkı ile yanan kavrulan kara yağız delikanlıların bilemiyoruz ama şimdi o güzel gül bahçelerinde baykuşlar öter olmuş. Bir türküde dile getirildiği gibi,
Zalim gurbet harap etmiş köyümü Bülbül gitmiş baykuş gelmiş gel hele. Ben ağayım ben paşayım diyenler Kapıları kitlemişler gel hele Bir ev burada bir ev karşıda kalmış Sorun hele bizim komşular nolmuş Kırk yıllık ağaçler kurumuş kalmış Dallarında baykuş öter gel hele
1975 yılında ilkokulu bitirip ayrıldığım köyüme 1996 yılında tam 21 yıl sonra geldiğimde her taşında bir, hatıram olan "Barhal" köyüme hiç kopamamacasına yeniden aşık olduğumdan bu yana geçen 9 yıl, hep "ne yapalım ne edelim de eski günlere hiç olmazsa bir günlüğüne de olsa dönelim"in hayali ile heyecanlandım kendimi motive ettim ya da avuttum.
Ne olmuştu 20002500 nüfuslu Barhal'ada 700 e düşmüştü. Her yıl dört mevsim köyüme geldim. Yazın cıvıl cıvıl kaynayan Maçbetlerini, (köyün merkez mahallesi) sonbaharın yavaş yavaş terk edilen sevgili görünümündeki mahzun, pencereleri tahta ile çakıllı ahşap evlerini, bir gelinlik güzelliğiyle süslenmiş kışın, üzerine şapka giymiş gacır gacır ses çıkaran boşaltılmış bedevre örtülü kara yapılarını, menekşe kokularıyla ozon kokularını birbiriyle flört ettiren karakuşların karları yeni eriyen duvar diplerindeki envai çeşit böceklerle dans edercesine oynadığı ilkbaharı yaşadım, yüzümde acı bir tebessüm yüreğimde huzurla karışık çaresizliğin verdiği dayanılmaz sızılarla.
Evet bir şeyler yapmalıydık. Her şeye inat Koçvatın (Barhalın girişindeki ilk mahalle) yolunu gözleyen huzur evi sakinini andıran, Barhal'ın sönmüş ocak görünümünü mutlaka değiştirmeliydik. Her köye gittiğimde rüyalarım bile günlerce hayalimdeki Barhal'la süslendi.
Dostlarımla paylaştım bu hasreti İstanbul da bir muhallebicide yıllarını bulaşık yıkamaya adamış, ilk okul arkadaşımla paylaştım, Dünya çapında sanayici, işadamı, ağabeylerimle, Mustafa, İbrahim Kefeli ağabeylerimle her görüşmemizde, hatta Türkiye'den binlerce kilometre uzakta bir araya geldiğimizde de sohbetin konusu Barhal sevgisi ve hasreti idi.
Sonra dünyanın gözbebeği İstanbul'un Emin insanı Belediye Başkanı sayın Kadir Topbaş'la her karşılaştığımızda ilk sorusu Barhal'la ilgili neler yaptığımdı. Daha onlarca Barhallı kardeşimin barhal hasretini dile getiren pek çok hikâyesini iç çekerek dinledim
Kimisi imkânsızlıklardan kimisi de şehirdeki aşırı imkânları! (işlerinin yoğunluğu) sebebi ile gidemiyordu memlekete, anasının, babasının, dedesinin mezarına bir fatiha okumaya. Kim bilir beklide kapılarında neşeyle oyunlar oynayıp coştuğu baba yadigârı evinin çardakları yıkılmış çatısı çömüş virane halini görmeye cesaret edemiyorlardı bari görmeyeyim de ne oluyorsa olsun demişlerdi yıllarca.
Ama ya çocuklarımız! bir çoğumuz Büyükşehirlerde bir başka şehrin kızlarıyla bizimkilerin tabiri ile "yabancı" evlendik. Çocuklarımızı onlara emanet ettik, bir hem şehrimizin yanında nerelisin diye sormaya cesaret bile edemiyoruz. Çünkü ya Bursalıyım diyor ya Malatyalı ya Kayserili ve ya bilmem hangi şehirli yani anasının memleketini söylüyor.
Özellikle İstanbul Bursa barhallılar için Almanya oldu çocuklarımızda tıpkı Almanya'da kendi benliğini unutmuş ama Alman kişiliğini de özümseyememiş birer hilkat garibesi haline geldi. . Allah geçinden versin biz öldüğümüzde köyün adını bile hatırlayamayacaklar Onlarında yılda bir kez de olsa bu baba dede ocağını görmeleri bizlerin üzerine düşen görevdir.
Peki, köyde kalanların durumu çok mu iyi Ne gezer onlarda Allah kuluna hasret. Yıllar yılı kutsal bir emaneti bekler gibi belleri bükülse de elleri çalışmadan dolayı gevene dönüşse de hep bir gün dönecekler inancı, onlara sanki yaşama aşkı vermiş. İstedik ki onlarda bu inançlarında haklı çıksınlar Onları bizler yanıltmayalım
Evet, çoğumuzun ana babası şehirlerin gürültülü mezarlıklarında! Mahşerde kavuşana kadar hepimiz birbirimize hasret çekeceğiz. Ama geri kalanlar bizler bir bayram sabahı Cami kapısından eve gelir gibi onlara koşalım istedik. Hem kendimiz ve hem de ölülerimiz için sımsıkı sarılalım birbirimize. Biliyorum birbirimizi tanımakta başta zorluk çekecek ama kısa bir bakışmadan sonra "Ya nasılda ansına yada babasına benziyor diyerek çocukluk arkadaşlarının hasretini sona erdirecekler. Yada ne kadar yaşlanmış değişmişsin ilk okulu bitirdiğimiz otuz yada kırk yıllık süre zarfında diyerek o eski günlerde ki acı tatlı hatıralarımıza acı bir tebessümle yolculuk yapacağız. Bütün bu duygu yoğunluğunun, dayanılmaz doğum sancılarının bir ürünü olarak ilk adım bundan bir yıl önce birkaç barhallı kardeşimizle beraber Barhal Sporu kurduk. Hikaye de işte burada başlıyor!!!!!
13 Ağustos Cumartesi günü 3000 kişiyi beklediğimiz Türkiye'nin, başta İstanbul'dan beş otobüs olmak üzere bir çok yerinden gelecek barhallıların buluşma hikâyesi. Yedi değişik branşta yapılacak spor karşılaşmaları bir yana Yöre kültü ve Turizmini harekete geçirecek harika tanıtımlar, halk Konseri ve havai fişek gösterileri.
Her şey aslında Festivalin Sloganında latılıyor: "Barhal Şenleniyor". Bir dahaki yazımızda Hikâyemize başlamak ve yaşamak dileği ile! Mehmet Kocatepe Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Personel ve Eğitim Daire Başkan
FESTİVAL PROGRAMI
09-30 10-30 Barhal'ın girişinde toplama va tulum eşliğinde halk yürüyüşü Halk oyunları yarışması Yöre El Sanatları sergi açılışı Rafting yarışması Atletizm yarışması Yöre yemekleri sergisi Köyler arası at yarışı Kulüpler arası serbest güreş turnuvası Boğa güreşleri Dünü-Bugünü-Yarını ile Barhal konulu slayt gösterimi
SÜRPRİZ!
Barhalda Turizmin Sorunları ve Geleceği konulu tartışma programı, Ödül töreni ve kapanış.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 11.08.2005 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle