Akparti Artvin Milletvekili Kışla’dan Açıklamalar

25/12/2014 08:48

Ak Parti Artvin Milletvekili Dr. İsrafil Kışla, Gazeteci Gül İle Vekilliğini Değerlendirdi.


Haber: Tolga Gül







Ak Parti Artvin Milletvekili Dr. İsrafil Kışla, Milletvekilliği dönemini Gazeteci Tolga Gül ile değerlendirdi. Milletvekili olmadan önceki düşüncelerinden, milletvekilliği döneminde yaptığı hizmetlere kadar bir çok önemli gündem maddesi ile ilgili açıklamalarda bulunan Ak Parti Artvin Milletvekili Dr. İsrafil Kışla, röportajının birinci bölümünde; “12 Haziran 2011 Genel Seçimleri’nden önce Artvin’de bir çok kişi adını duymamıştı. Adını duyanlar ve kendisini tanıyanlar ise onu tam bir gönül dostu olarak tanıyorlardı. İlim irfan peşinde koşan, hayır işlerini organize eden, maddi durumu yetersiz öğrencilere yurt ve burs veren, başta İstanbul olmak üzere birçok gurbet ilinde hemşerilerine sahip çıkan, İlim Yayma Cemiyeti Genel Müdürü ve Artvin Vakfı Başkanı Dr. İsrafil Kışla olarak kendisini tanıyorlardı. Aslında herkes tarafından isminin bilinmemesinin tek bir nedeni var idi. O da reklam ve şov peşinde hiç koşmamış olmasıydı. Yaptığı başarılı çalışmaların hemen hiçbirinde kendini ön plana çıkarmamış, Artvin’e her yaz gelip tatilini geçirmesine karşın sessiz sedasız gelip gitmişti. Bu yüzden aslında Artvin’e çok yakın ancak isim olarak çok uzak bir isim olarak biliniyordu.

Hayatının çok büyük bir bölümünü gönül köprüleri kurmak, hayır dualar almak üzere kuran Dr. İsrafil Kışla hiç aklında olmayan bir yola çıkıyordu. Ak Parti’de o günün Genel Başkanı ve Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile yakınlığı sebebiyle saygı duyulan, bir o kadarda önemsenen bir kişiydi; ancak yinede siyasete girme fikri aklında yoktu. Ta ki, “ Siyasete giriyorsun. Aday başvurunu yap” talimatını alıncaya kadar. Hayatının çok büyük bir bölümünde gönül dostluğu kurduğu, dava arkadaşlığı yaptığı yakın arkadaşları ile şimdi siyaset arkadaşlığı da yapacaktı. Ve aldığı siyasete gir talimatı ile birlikte bir yola çıkmıştı Dr. İsrafil Kışla. Ak Parti’de siyaset yapan hemen herkes onun adını iyi bilirdi. Hatta vekil adaylarının bir çoğu ise referans olarak onu gösterirlerdi. Artvin’de 21 aday adayı kendi isminin listede yer almasını beklerken ve vekillik hayallerini kurarken, listede bir numarada onun ismi var idi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Artvin’deki atmosferi karışık görmüş ve herkesin saygı duyacağı, Ak Parti siyasetinde çok sevilen, etkin, güçlü, başarılı ve çalışkan bir ismi, yani arkadaşını Artvin’e 1. sıra milletvekili adayı olarak göndermişti.

Ak Parti’nin 2011 Genel Seçimlerindeki aday listeleri açıklandığında herkesin adını duyduğunda şaşkınlık yaşadığı Dr. İsrafil Kışla’nın o günlerden yaklaşık bir yıl önce adını yazan bir tek gazeteci vardı. O da Artvin’in önemli gazetecilerinden Tolga Gül idi. Henüz seçimlere bir yıl olmasına karşın Gazeteci Tolga Gül, Kışla’nın ismini vekillikte en şanslı aday olarak yazarken, belki de ona deli diyenler bile var idi.

Dr. İsrafil Kışla’nın başarılı geçmişi milletvekili adaylığı sürecinde de devam etti. Ak Parti genel seçimlerde Artvin’de oylarını rekor seviyede arttırırken, CHP’nin de oylarını arttırmış olması nedeniyle ikinci milletvekilliği kaçırılmıştı. Milletvekilliği adaylığı süresince, sevecenliği, babacanlığı, ağırlığı, girişkenliği ve çalışkanlığı ile Artvin iyi bir milletvekili kazanıyor hissi oluşturan Vekil Kışla, aynı zamanda da bakan olabilecek kadar güçlü bir isim olması nedeniyle de Artvin’de bakanlık heyecanını doğuruyordu. 12 Haziran 2011 akşamı seçim sonuçları açıklanmış ve Dr. İsrafil Kışla’nın vekillik yaşantısı da başlamıştı. Ak Parti’de onun ismini Artvin’de ilk kez duyan teşkilat mensuplarında nasıl bir vekillik yapacağına dayalı kafalarda soru işaretleri oluşturmuş olsa da vekil Kışla, vekilliğe başladığı ilk günlerde teşkilatı rahat bırakarak farklı bir vekillik portföyü çizmeyi başarıyordu. Muhalefet tarafından dahi saygıyla ismi bahsedilmeye başlanan Vekil Kışla, her geçen gün önemli çalışmalara ve hizmetlere imza atmaya başlıyordu. Herkesin yapılamaz dediği işleri yapan, getirilemez dediği ödenekleri getiren, çözülemez işleri çözen bir milletvekilliği yapmaya başlayan Vekil Kışla, kısa sürede herkesin sevgisini kazanıyordu. İmza attığı başarılı çalışmalar ile de Kışla, gönülleri bir kez daha kazanırken, en önemli hedef olarak Artvin’de tüm ilçeleri Ak Parti’ye kazandırmak olarak açıklıyordu. 30 Mart 2014 Pazar günü gerçekleştirilen Mahalli İdareler Yerel Seçimleri’nde ise Ak Parti Artvin’de tarihi bir başarıya imza atıyordu. Belki Vekil Kışla’nın hayal ettiği o büyük başarı gelmese de Ardanuç ve Kemalpaşa harici 9 seçim bölgesinin 7’sini Ak Parti kazanıyordu. Böylesi önemli bir başarının ardından da Vekil Kışla’nın yaklaşık 3. 5 yıllık vekillik sürecinin bir önemli sınavı daha vardı. O da Cumhurbaşkanlığı seçimleri idi. Yol arkadaşı Recep Tayyip Erdoğan’ı Reisi Cumhur yapmalıydı. Bunu yaparken de Artvin’de Türkiye genelinin üzerinde oy aldırmalıydı. Nihayetinde Cumhurbaşkanlığı seçim günü de gelmiş çatmış ve Erdoğan, Cumhurbaşkanı olurken, Artvin’de de Türkiye ortalamasının üzerinde bir oy alınmıştı.

İşte bütün bu önemli gelişmelerin yaşandığı 2011 genel seçimlerinden bu yana milletvekilliği günlerinde yaptıkları ve yapamadıkları, başardıkları başaramadıkları kısacası vekillik sürecini Tolga Gül sordu, Milletvekili Dr. İsrafil Kışla cevapladı.

5 kişilik bir ekiple yoğun bir çalışma dönemi yaşadık

Yoğun çalışma programınız arasında bize de yer verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Seçim atmosferine de girilecek yakın bir zamanda bir dönemi değerlendirmek istiyorum sizinle. Öncelikle Artvin milletvekili olduğunuzda nasıl bir Artvinle karşılaşmıştınız? Tahmin ettiğiniz gibi miydi? İş yoğunluğu, potansiyeli milletvekilliği düşündüğünüz gibi miydi? 3. 5 yıl içerisinde özellikle iş yoğunluğunun çok hat safhada olduğu bireysel işlerin daha fazla yoğunlukta olduğu bir Artvin yaşadınız. Vekil olmadan önceki Artvinle vekil olduktan sonraki Artvin’i nasıl değerlendiriyorsunuz?

Teşekkür ediyorum, yıllarca sivil toplum kuruluşlarında çok değişik görevlerde bulunmuş kardeşiniz olarak tabi sürekli Artvinli hemşerilerin bireysel işleriyle ilgilenmeyi zaten yapıyordum. İstanbul'da Artvinliler vakfının kurucusu olmamız, Meydancık ve Şavşat gibi bir çok köy derneklerine varıncaya kadar, bir çok kurumlarda, sivil toplum kuruluşlarında bulunduğumuz için gurbetteki Artvinlilerin bireysel taleplerini, öğrencilerin burs taleplerini, okul harçlığı veya diğer sıkıntılarını giderme konusunda veya iş bulma konusunda İstanbul’daki imkânlarımızdan dolayı sürekli kapımız çalınıyor ve insanlara bu taleplerle ilgili sürekli yardımcı olmaya gayret gösteriyorduk. Alışkın olduğumuz bu hizmetler vekilliğimiz süresince de artarak devam etti. Daha çok tabi iş bulma noktasında talepler oldu. Yüz yetmiş bin’e yakın Artvinli’nin hepsinin vekilisiniz, size oy verse de vermese de milletvekilisiniz. Kapınız açık olacak, herkesi dinlemek zorundasınız, ama tabi illa ki herkesin problemini çözme şansımız yok. Bunu takdir edersiniz ama elimizden geldiği kadar danışman arkadaşlarımızla vekilliğimiz süresince bu sorunları çözmeye gayret ettik. Biz mevcut danışmanlara ilaveten ancak, bir iki danışman daha tedarik ederek işlerin üstesinden gelmeye çalıştık. Beş kişilik bir ekiple çalıştık. Çok fazla bireysel talepler oluyordu ve bunları karşılamaya gayret ediyorduk. Diğer taraftan da Artvin’e yapılacak yatırımlar çok önemliydi. Tabi yoğun bireysel taleplerden dolayı aslında kamu yatırımlarına istediğimiz kadar pek vakit ayıramadık. Keşke Artvin'e kalıcı olarak eser kazandırma, yatırım getirme, ödenek aktarma, vesaire, noktasında daha fazla zaman ayırabilseydik. Bu Artvin'in 170 bin insanın tümünü ilgilendiren bir konu. Bireysel taleplerinin bir kısmını çözebiliyorsunuz, çözemiyorsunuz. Eski dönemlerde görev yapmış milletvekillerimizin ve değerli bir Artvinli bakanımızın bir kişiyi işe yerleştirmede, kamu personeli sınavı gibi KPSS gibi bir kıstas kriter olmayınca, çok rahat sonuç alabildiği uygulamaları bütün Artvinli hemşerilerimizin zihninde yer etmiş. Bizden de herkes böyle bir sonuç bekliyor. Şimdi devlet çok daha sistemli ve kurumsal hale geldi. Her şey kurallara bağlı, ama öyle de olsa, insanlar kpss sınavına giriyor devlet memuru olacak, tercihlerini yapmış. Bu sistemde, bakan dahi olsanız hiçbir şey yapamayacağınız ortada. Ama illa bana bir torpil, bana bir yardımcı olun diye talepler oluyor. Bunları dinlemek zorundasınız, elhamdülillah çok yoğun gelenimiz gidenimiz oldu. İnsanlara elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalıştık; ama bu arada başından beri il ve ilçelerde ki, gerçekten kamu kurum ve kuruluşlarına ilişkin her ilçenin farklı ihtiyaçları oldu. Bu ihtiyaçların temini noktasında da birebir projeleri takip noktasında çok ciddi çalışmalar yaptık ve iyi de sonuçlar aldığımıza inanıyorum.

Ben Bir İşkoliğim. Her türlü yatırım veya talebi adım adım takip ederim

Eskiden beri iş takibimde benim belki en önemli şeyim iş kolik olmam. Yani işi gerçekten kendime dert ederim ve onun her safhasını adım adım takip ederim. Takip etmediğiniz iş sizin değil ve sonuç da alamazsınız. Her safhasını takip etmek zorundasınız. O bakımdan tabi takiple sonuç alırsınız. Biz de onu yapmaya çalıştık.

Benim bir makam veya mevki için hiçbir zaman talebim olmadı. Yaptığım işlerdeki başarım beni bir üst noktaya taşıdı.

Sizi yakinen tanıyanlar farkındadır ama tanımayanlar belki bilmiyordur, sürekli elinizde dosyalar var, her ilçenin ayrı ayrı yatırımlarını takip ediyorsunuz. Hangi iş halledildi hangi iş halledilmedi bunları da gerek sosyal paylaşım siteleriyle yada kendinize ait sitenizden de paylaşıyorsunuz. Pekiyi vekil olmayı hiç düşünmüş müydünüz? Özellikle çocukluğunuzdan sormak istiyorum, ileride vekil olurum, olmak isterim, vekil olursam da Artvin ile ilgili şunları yapmak isterim dediğiniz hayalleriniz var mıydı?

Vekil olma gibi bir hayalim yoktu. Ama tabi ki şu andaki mevcut siyasi kadrolarla yıllardır birlikte olduğumuz için bulunduğumuz konum itibariyle fırsatlarımız oldu. Ama benim kendime yönelik doğrusu çok sık sık iş değiştirme gibi bir şeyim olmadı. Bu siyaset açısından da veya yerel yönetimlerle bir belediye başkanı olma hevesiyle veya bir başka kamu kurumuna geçme veya bir üniversitede akademisyen olma veya kendime yönelik bizzat planladığım ve bütün çalışmalarımı ona göre endekslediğim bir şeyim olmadı. Hedefim olmadı. Benim geneldeki stratejim bana verilmiş olan işin hakkını vermek, o işi layıkıyla, en iyi şekilde ve güzel bir biçimde yapmak. Ben öğrenciyken muhasebe yardımcısı olarak başladığım bir kurumda yıllarca genel müdürlük yaptım, yönetim kurulu başkan yardımcılığı yaptım. Yani iş değiştirmedim, bir yerde kalıcı olmak, bir yerde istikrarlı olmak, hep bunu tercih ettim. Görev değişikliği talebini de çalışmayı doğru bulduğum göreve ters bir davranış ve o göreve adeta bir ihanet olarak kabul ettiğim için doğrusu bir görev talebinde hiç bulunmadım. Kendimle ilgili önemli olan güzel görevlere geldim ve her yaptığım işlerdeki başarılar beni bir başka üst göreve taşıdı. Bir başka yere taşıdı. O bakımdan önemli olan ne olmak değil, bir şey olmak için yapmak değil, bir şey yapmak için yapmak lazım. Yani bunu kendinizle endeksli değil, o işi yapılması gerekiyorsa yapmaktır. Onun gösteriş reklam veya kendine yönelik bir kazanıma dönüşmesi şeklinde hiçbir zaman bir hedefimiz olmadı doğrusu. Ama Allah'a şükürler olsun bu stratejim, bu çalışma anlayışım, hem bulunduğum kurumlara hem kendime çok daha birikim kazanmama, çok daha geniş çevreler ve çok daha dost edinmeme vesile oldu. Benim genelde kendime yönelik düşüncem bu.

Ailemizi ihmal ettik; ancak siyaset fedakarlığı gerektiriyor, yapmalısınız!

Vekillik sürecinde ailenize zaman ayırabildiniz mi? Onların sizden vakit ayıramadığınız için şikayetleri oldu mu? Çünkü çok yoğun çalıştınız. . .

Artvin; dediğim gibi zor bir kent ve zor bir görev üstleniyorsunuz. Hakkını vereceksiniz, insanlar sizi görmek istiyorlar, kurumların ihtiyaçları var, talepleri var, sık sık Artvin’e gitmek zorundasınız. Bunu fırsat buldukça yaptık tabi. Birde iktidar partisi milletvekili olarak meclis çalışmalarına katılacaksınız. Bu da bir sorumluluk, yasama faaliyeti yapılacak ve sürekli genel kurulda bulunma gibi bir ihtiyaç var. O bakımdan fırsat buldukça gerçekten çok yoğun seyahatlerde bulundum, Artvin’e gidip geldim. Karayolunu kullanarak, hava ulaşımı olmayan bir il, o bakımdan zahmetli olsa da; doğrusu birde kendim alışkınım bu konularda ve hiç de yüksünmedim. Belki senede iki kere gittiğimiz Artvin'e her hafta veya iki haftada bir gitmeye çalıştım. Çocuklarınızı ve ailenizi ister istemez burada ihmal etmek zorunda kalıyorsunuz. Siyaset fedakarlık gerektiriyor. Bereket versin sadece bir küçük kızım o nokta da, küçükte dediğim bu sene liseden mezun oldu. Üniversiteye girdi. Doğrusu bir kere veli toplantısına katılamadım. Yerine göre baba ben kaçıncı sınıftayım dediği zaman belki de sınıfı on bir midir, on iki midir bilemedik. Hangi okulu tercih edecek, puanı nedir, nereyi kazanacak? Doğrusu bunun gibi, onlara karşı ilgisiz kaldık. Yani gerekli ilgiyi gösterme fırsatımız olmadı. Yine sivil toplum kuruluşlarının Türkiye'nin pek çok yerinde bize ihtiyaç duyulan işleri oldu. Onları takip etmek zorunda kalıyorsunuz. Onun için çok daha yoğun çalışmak mecburiyetinde kaldım. Doğrusu Milletvekilliğim konusu gündeme geldiğinde, çok yakın çevremden bir iki arkadaşla istişare ettim, teklif geldiğinde bana şunu demişlerdi. Allah eşine kolaylık versin.

Ben hiçbir kimseyi ötelemedim, hiçbir kimse de benim adamım olmadı. Bu benim iş hayatında edindiğim bir haslettir.

Farklı bir vekillik portföyü çizdiniz. Genelde vekiller, siyasetçiler teşkilatlara çok müdahale ederler. İllerindeki işlerden haberdar olmak, her türlü atamadan tayinden ya da farklı bütün işlemlerden bilgi sahibi olmak isterler. Birazda baskıcı olurlar, özellikle iktidarın tek bir milletvekiliyse daha yoğun bunları hissederiz. Fakat sizin döneminizde hem teşkilatlar oldukça rahat bir çalışma dönemi yaşadılar hemde oldukça başarılı dönemler geçirdiler. Büyük yatırımları daha çok takip ettiniz. Genelde daha büyük hedeflerle uğraştınız ve ek ödenekler, ekstra ödenekler, büyük ödenekler getirmek veya büyük yatırımlarla uğraşmak. Bu anlamda da çok beğeni kazandınız. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yapmış olduğumuz otuz yıllık hizmetlerin belki bize kazandırmış olduğu bir haslettir diye söyleyebilirim. Ben bu çalışma yönteminin doğru olduğunu düşünüyorum. Gerek kendi teşkilatımız bünyesinde, gerek her kademede, kim olursa olsun, başından beri ben hiç kimseyi ötelemeyeceğim, hiç kimsede benim adamım olmayacak demiştim. Bunu siyasete girdiğimde de bütün teşkilatlara söylemiştim. Ben hiyerarşik yapı içerisinde hareket ederim, aşağıdan yukarı hiyerarşik yapı yürür, yukarıdan aşağıya o yapı yürür. Buna harfiyen riayet ettim doğrusu. Bununda doğru olduğunu düşünüyorum. İlçe teşkilatı başkanı benim başkanımdır, il başkanı başkanımdır. Ben o ilçede onu baypas ederek bir başkalarıyla irtibat kurarak iş yapmam. Hiçbir kamu kurumundaki arkadaşın hangi siyasi görüşten olduğu beni ilgilendirmez. O kurumun iyi iş yapıp yapmadığı beni ilgilendirir. Her kurumun yaptığı çalışmalardan en ince ayrıntısına kadar haberdarım, ama kişisel meseleler beni ilgilendirmez. Artvin’e yapılan hizmetler beni ilgilendirir. Bu, turizmde de, tarımda da, ormanda da, diğer kurumlarda da böyledir. Hangi alanda ne yapılıyor? Benim ilgilendiğim bunlar. Çünkü ilin ilçenin problemlerini ayrıntısıyla biliyoruz. Takip ediyoruz, kurum idarecileriyle görüşüyoruz. Ama her kurumun işini takip etme noktasında doğrusu başarılı olmalarını arzu ederim. Başka türlü onlarla ikili bir didişmenin içerisine girmedim, girmemde. O benim tarzım değil. Başarılı olan ilde kalsın, başarısızsa gitsin. Benim başka yeni bir kadro kurma gibi bir endişem yok. Devletin işi kalmaz, benim bürokratım orda yaşayanlara, Artvin’e hizmet etsin, güzel iş yapsın. Benim başımın tacı olsun. Yani bunu vurguladık genelde. İnşallah memnundurlar, bürokratlarda bizden.

En büyük avantajım vekillik öncesinde Artvin’de siyasi polemiklere girmemiş olmamdı.

Memnuniyetlerini görüyorum bir taraftan muhalefetle de vekiller kolay kolay anlaşamaz. Özellikle Artvin’in 2 milletvekili olup da biri iktidar partisi diğeri muhalefet partisi geçmiş dönemlerde bunları çok yaşadık, ama tartışmalarını da. Siz bu yönde çok farklı bir çizgi çizdiniz. Ciddi anlamda muhalefet vekiliyle oldukça uyumlu, polemiklere girmeyen ve muhalefet il başkanları yada herhangi bir kişiyle ki, bir dönem yerel siyasette belediye başkanlar CHP’liydi. Onlarla da oldukça uyumlu çalıştınız ve bir çok belediyeye ekstra araçlar, makineler alımında katkı sağladınız. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Pek çok illerde güzel, ahenkli çalışmaların olduğunu düşünüyorum. Doğru Artvin'de de biz CHP’li Milletvekili arkadaşım Uğur Bayraktutan Beyle çirkin bir siyasetin içerisine girmedik. Hiç kişisel polemiklere girmedik. Yani Artvin ortak paydasında, Artvin’e faydalı olma noktasında birbirimizle çok rahat görüşüp istişare edecek ortamımız her zaman oldu. Doğrusu biz Artvin'e güzel şeyler kazandırmak istiyoruz. İktidar partisi milletvekili olarak böyle bir sorumluluğumuz var. Muhalefetinde eleştirme hakkı var, bunu kabul ediyoruz. Orada onların eleştirilerini elbette ki makul göreceksiniz. Ben, Artvin’de doğrusu siyasette geçmişte belli teşkilatlar içersin de bulunup da insanlarla belli polemikler yaşamamış olmanın, belli kavgaların gürültülerin içerisinde olmamanın da bir avantajını yaşadım. Ben orda hangi kurumda olursa olsun kimseyle polemik yaşamamıştım. Filan oda başkanı başkanı falan imiş, öbürü bilmem kimmiş, benim için o şahsiyetler, sadece o kurumu temsil eden biridir. Yani onun siyasi kimliğiyle değil, onun temsil ettiği kurum olan belediyenin belediye başkanı olarak, ben ona saygı duyuyorum. Yani böyle bir kavganın içerisinde olmayışım belki benim bir avantajım oldu.

Van ile uzaktan yakından bağlantım yoktu, Vanlı söylentisi nereden çıkmıştı halen anlamadım

Bazı haksız eleştirilerde almıştınız başında. İşte Artvinli olmadığınız, Vanlı olduğunuz falan. Bu söylemler sizi üzmüş müydü?

Ya tabi komik, böyle bir şey söylenmesi. En azından sağır işitemez uydurur diye bir söz var; ama bu öyle bir şey de değil. Yani bir yerden tutulacak tarafı olsa diyeceğim tamam. Çok saçma bir şey. Van’da ne eşim vardı? Ne annem, ne babam, ne kimse ne başka bir bağım. Van'a gitmişliğimiz bile yok. Yani yerim belli, annem babam belli, evim belli, yıllardır köyüm belli, yani ne kadar safsata olduğu ortada. Belki insanı yıpratacak bir şey değil, ama lüzumsuz yere milleti meşgul ettiler” ifadeleri kullanıldı.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 25.12.2014 tarihinde Tolga Gül tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Politika Haberleri
 » Utku Cihan, İbb Başkanı Ekrem İmamo...