Karadeniz'in Coğrafyasını Ve Canlı Yaşamını Yok Etmeye Yönelik Sistematik Yıkımlara Ve Talana Karşı Birliktelik Kendini Zorunlu Bir İhtiyaç Olarak Dayatmaktadır"
Karadeniz İsyandadır Platformu üyeleri tarafından 10-25 Temmuz tarihleri arasında yapılan Yaşam yolculuğuna katılan aktivistler yolculuk süresince yaşadıklarını ve tanıklık ettikleri olayları İstanbul'da düzenledikleri toplantıda anlattılar.
Karadeniz isyandadır Platformu toplantı sonrası bir basın açıklaması yaptı. Yapılan basın açıklamasında şu düşüncelere yer verildi. "10 Temmuz - 25 Temmuz tarihleri arasında yola çıktık 3361 km lik yol kat ettik 17 noktada durduk binlerce kesilmiş ağaç, yatakları değiştirilmiş ırmaklar, moloz yığınları ile doldurulmuş dere yatakları, borulara hapsedilmiş sular, kurumuş dereler, terk ettirilmiş köyler, isyana durmuş insanlar VE ARSIZ ŞİRKETLER gördük.
Tanık olduk, hemhal olduk, birbirimize karıştık dertlere ortak olduk, tek ses olduk biliyorduk ve tekrardan gördük, yaşananlar oralarla sınırlı değil yapılan her tahribat her yıkım bizlerden bir şeyler alıp götürüyor bu yüzden vakit susma vakti değildir.
Bugün Karadeniz'de 700 den fazla HES, onlarca termik santral, bir nükleer santral projesi planlanmaktadır. Enerji yatırımlarının isimleri farklı olsa da yaşam alanlarına verecekleri etkiler ortaktır.
Türkiye'nin mevcut enerji politikaları ekolojik alanında çok hızlı değişimler yaşatacak niteliktedir. Dünyanın çok ciddi bir enerji darboğazına girdiği yalanını ortaya atarak "enerji sıkıntısı çekeceğiz elektriğimizi dışarıdan mı alalım" söylevi ile kandırılmaya çalışılan Karadeniz halkı ekolojik ve kültürel yıkımla karşı karşıya bırakılmıştır.
Devlet ve şirketler; çok kârlı olacak enerji üretimine yönelik yatırımlarının, herhangi bir engelle karşılaşmaması için çeşitli politikalar üretmiştir. Bu politikalar, -yatırımlarının önünde bir engel- olarak gördükleri halk muhalefetine karşı oluşturulmuştur.
Yapacakları ekolojik katliama karşı halkı bir bütün olarak karşılarında görmek istemedikleri için, cephelere bölerek etkisini azaltıp daha kolay kontrol altına almayı amaçlamaktadırlar, izledikleri politikalarsa her bölgede aynıdır:
1- Enerji yatırımlarının ülke ekonomisine sözde yararını öne sürerek karşı çıkanları ülke ekonomisini zarara uğratmakla itham etmektedirler. Yatırımları savunanları vatansever, karşı olanları vatan haini ilan etmektedirler.
2- Yıllardan beri uyguladıkları tarım politikalarıyla Karadeniz halkı ekonomik nedenlerle göç vermek zorunda bırakılmıştır. Önce aç bırak sonra bir parça ekmeğe tebaa et anlayışıyla Karadeniz halkına yüksek fiyatlarla iş teklifi sunarak sözde istihdam sağlamaktadırlar. Yine enerji yatırımlarına karşı koyanlar da insanların ekmekleriyle oynadıkları gerekçesiyle ekmek hırsızı ilan etmektedirler. Senoz'daki Ahmet amca "bütün bir kış ocağımda karalâhana pişti şirket geldi 2 bin TL maaş verdi ne yapsa idim" dese de bilmeliyiz ki; bu insanlar betonlaşan topraklarında kazanan, kazandıkça harcayan, "tüketim insan'ına dönüşecek, üretimden ve doğadan kopacaklardır.
3- Yatırım yapacakları yerlerde kazanacakları paranın yanında devede kulak sayılacak miktarda paraları köy derneklerine belediyelere dağıtarak yol, okul, sağlık ocağı gibi hizmetleri sunarak göz boyamakta, halkın fakirliğinden yararlanmakta sus payı sunmaktadır.
4- Doğayı rant olarak gören şirketler derelerin, toprağın hikayelerini, tarihlerini unutturarak kültürel bir yozlaşmaya neden olmaktadır. v5- Durdurma kararlarına rağmen, şirketler bu kararları uygulamamakta, usulsüz davranmakta. Mahkeme kararları hiçe sayılmakta, şirketler vadilerde çalışmaya devam etmektedir ve yerel yönetimler buna göz yummaktadır.
15 günlük yaşam yolculuğumuzda çok yıkım çok talan gördük ve öğrendik ki butün yatırımlar insanların hayatlarına yavaş yavaş değil hissettirmeden aniden hazırlıksız girmektedir. Yerel halk ne olduğunu anlayamadan tahribatlar aralıksız devam ettirilmiştir. Şirketlerin uygulamış olduğu bu talan politikalarına karşı önceleri ne olduğunu anlayamayan yerel halk gerçekleri görmüş ve mücadele etmektedir. Şirketlerin amaçlarını ve şirketlerin bu doğrultuda yaptığı manipülasyonları deşifre ederek farkındalığı arttırmak, Karadeniz bölgesinde mücadeleyi yayarak insanların yaşamlarına, geleceklerine sahip çıkmaları gerekmektedir. Fındıklı'da vadileri başında nöbet tutan köylüler, Senoz'da şantiyeye taş atan yaşlı kadınları, Hemşin'de "gelsinler hepsini vuracağım" diyen ninemizin, Amasra'da termik santral istemeyen muhtarlarımızın, yeni bir Çernobil olmasın diyen Sinoplular, Erzurum Aksu bölgesindeki Boldorozların, İsyanını sarı yazmada haykıran Loç'luların mücadele yöntemleri ve istekleri tektir.
Yaratılan ekolojik ve sosyolojik yıkımlar büyüktür Karadeniz'in tutkulu insanları kendi kurtuluşları için bir araya gelmelidirler. Bu birliktelik hayatın içinden ve somut bir ihtiyacın ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Karadeniz'in coğrafyasını ve canlı yaşamını yok etmeye yönelik sistematik yıkımlara ve talana karşı birliktelik kendini zorunlu bir ihtiyaç olarak dayatmaktadır" denildi.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 01.08.2010 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle