Ekoloji Kolektifi - Karadeniz İsyandadır Platformu yaptıkları basın açıklaması ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın doğal sit alanlarında HES yapımının önünü açan 69 sayılı ilke kararı 12. 08. 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini ifade ederek “İlkesiz İlke Kararını Tanımıyoruz” açıklaması yaptılar.
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi. “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın doğal sit alanlarında HES yapımının önünü açan 69 sayılı ilke kararı 12. 08. 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Koruma hukukunu uyguladıklarını iddia edenler, HES’ler uğruna, ender bulunan özellik ve güzellikler barındıran alanlarda, ekosistemi, canlı yaşamını yok edecek bir ilke kararına imza atmışlardır. Bu ilke kararı ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu döneminde kabul edilen doğal sitlerin koruma statüsü ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
12. 08. 2014 tarihli ilke kararında, “Doğal sit alanlarında yapılacak HES Projelerine ilişkin Bölge Komisyonlarına gelen başvuruların değerlendirilmesinde bilimsel temele dayalı karar alma bütünlüğünü sağlamak amacıyla Merkez Komisyonu İlke Kararı alınmasına ihtiyaç duyulmuştur. ” denilmekte ve ilke kararının amacı açıklanmaktadır. Bizler biliyoruz ki, doğal sit alanlarına yönelik saldırı sadece bu ilke kararı ile yapılmamıştır.
6094 sayılı yasa ile 5346 sayılı yenilenebilir Enerji Kanunu’na eklenen ve “doğal sit alanlarında ise ilgili koruma bölge kurulunun olumlu görüşü alınmak kaydıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına izin verilir” düzenlemesini içeren ek fıkra ile koruma mevzuatı açısından 3. Derece sit alanlarında özellikle HES, RES yapılmasının önü açılmıştı. Ancak, bu Kanun düzenlemesine yönelik uygulama sorunları yaşanmaktaydı.
2012 yılında yürürlüğe konulan Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik hükümleri, 2011 yılında 2863 sayılı yasaya konulan geçici 9. Madde uyarınca da daha önceden sit alanı ilan edilen yerler için geçerli kılınmış, 1. Derece doğal sit alanı niteliğindeki alanlar da Bakanlıkça yeniden gözden geçirilmeye başlanmıştır. 2012 tarihli bu yönetmeliğe göre, Doğal sit alanları; kesin korunacak hassas alanlar, nitelikli doğal koruma alanları ve sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları olarak üç kategoriye ayrılmıştı. Bu yönetmeliğe göre, mutlak koruma alanı kararları sadece Bakanlar Kurulu kararıyla verilebilecekti. 2012 öncesinde ilan edilmiş tüm doğal sit alanları için mutlak korumacı bir bakış açısı ortadan kaldırılmıştı.
Doğal Sit alanlarının tamamında HES yapımını mümkün kılan 69 sayılı ilke kararının 3. Maddesine göre, mevcut doğal sit statülerine göre, mevcut doğal sit alanlarında, Bakanlık doğa varlığının sit statüsüyle ilgili yeniden bir değerlendirme yapıncaya kadar, 1'inci, 2'nci ve 3'üncü derece doğal sit alanlarında,
• “Bölge halkının içme ve tarımsal amaçlı su kullanım ihtiyaçlarının dikkate alınması,
• Ekolojik ihtiyaç debisinin araştırma çalışmasında belirlenerek su yatağındaki biyolojik çeşitliliğin devamını sağlayacak şekilde teminat altına alınması,
• Projelerin balık türlerinin geçişine izin verilecek şekilde düzenlenmesi,
• Proje ile yaban hayvanlarının geçişlerinin engellenmesi halinde uygun geçiş alanlarının oluşturulması, şartıyla doğal sit alanlarında HES taleplerine değerlendirilme sonucu izin verilebileceği düzenlenmiştir. Böylece, doğal sit alanı 1. Derece bir alan bile olsa, bu alanda HES projesine onay verilebilecekti. 2863 sayılı yasa döneminde sit alanı ilan edilmiş tüm alanlar, bu ilke kararıyla HES projelerine açılmıştır.
Doğal sit alanları; “Jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup, ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlardır” şeklinde tanımlanmaktadır. Alınan ilke kararının vahametini anlayabilmek için, yıkılan dağları, kesilen, hafriyat altında bırakılan on binlerce ağacı, dere yataklarını, can çekişen dereleri, bu dereler üzerindeki çirkin HES yapılarını, yaşam alanlarının tümden nasıl soykırıma uğratıldığını görmek gerekmiyor.
İlke kararında, Ekolojik temelli bilimsel araştırma raporunda, özgün ekosistem ve türler barındırması halinde doğal sit alanında HES’e izin verilmeyeceğinden söz edilmektedir. Pratikte, bu raporların nasıl hazırlandığını, hazırlatıldığını ÇED raporlarından biliyoruz! ÇED raporları içindeki ekolojik değerlendirme raporlarını da biliyoruz! Bilimin nasıl ticarileştirildiğine ise her gün her yerde, hatta mahkemelerde, hemen her davada tanık oluyoruz.
Bu raporlarla bilim ve gerçeğin nasıl kamufle edildiğini görüyoruz, imza koyanlar hakkında da her türlü hukuki girişimde bulunacağız Diğer taraftan halihazırda Doğal sit alanı ilan edilmiş, “ender bulunmaları özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli alanlardır” diye tanımlı alanlarda “ekstra”, “üstün”, “mega”, ”süper” özellikler aranması manidar değilse nedir! “Bu üstün özellikler yoksa HES yapılabilir” derken “ender özellik ve güzellik” kavramlarından ne anlaşıldığı, anlaşılması gerektiğinin de açıklamasını bekliyoruz.
Somut olarak doğal sit alanlarında; “zaten özgün bir ekosistem değil” ya da “barındırdığı türler endemik bile olsa doğal sit alanı sınırları ile sınırlı bir alana has değil” deme yolunun açıldığını anlıyoruz. Bilimsel temelli sözde ekolojik raporlamanın da bu işe yaraması için icat edildiğini biliyoruz. Urla Villaları için hayatımıza sokulan bu raporlamanın, doğal sit alanlarında da işe yarayacağının düşünüldüğü, bizce açıktır.
Biliyoruz, adını koymadan yarattığınız “üstün ekosistem” kavramı ile doğal sit alanı kavramı ve tanımının da içinin boşaltması planlanıyor. Doğal sitleri, sipariş ekolojik temelli bilimsel raporlarla, bir adım sonrasında “üstün ekosistem özelliği yokmuş” deyip, raporlama sistemi ile kaldırmayı hesap ettiğinizi de biliyoruz. Sizi, HES ve diğer rant projelerine dönük hesaplarla düzenlediğiniz Tabiatı Koruma Kanunu Tasarılarından tanıyoruz. Yenilenebilir Enerji Kanunu içine gece yarısı, milletvekilleri ve millet uyurken doğal sit ve milli park alanlarında yenilenebilir enerji tesisi yapılmasına izin veren düzenlemeyi kanuna nasıl soktuğunuzdan tanıyoruz. İkizdere’de SİT alanı ilan edilen ama “22 adet HES projesinin yapılması riske girdiği için tescil etmeyerek, vadiyi korunan alan statüsünden yararlandırmadığınızdan biliyoruz.
Mera Kanunu değişiklikleri ile HES’lerin önünü açan düzenlemelerinizden, Orman Kanunu 16-17. Maddeleri ile yapılaşmaya dönük değişikliklerden, Toprak Koruma Kanununda yaptığınız değişiklerden, Turizm Teşvik Kanunundan, Maden kanunlarınızdan, Sulak Alanların Korunmasına dair yönetmelik değişikliklerinden, ÇED Yönetmeliğinde koruma aleyhine yapılan değişikliklerden, ÇED süreçlerinde muafiyet getiren ısrarlı değişikliklerinizden, mahkeme kararı ile lisansı iptal edilen yaşam düşmanı termik santrallerin lisanslarının torba yasalar içerisinde yenilenmesine imkân tanıyan düzenlemelerinizden, mahkeme kararları ile iptal edilen çed kararlarının üç günde yenilenmesinden, iptal edilen idari işlemlerin çeşitli değişik versiyonları ile yeniden ve yeniden tesis edilmesinden velhasıl hukuku kevgire döndürmenizden zikrinizi de nihayet fikrinizi de gayet iyi biliyoruz.
Nihayet ifade edelim: Bu hukuksuz, adaletsiz, vicdansız kararınızı tanımıyoruz! Bilin ki hukuk vicdansız olmaz. Bilin ki hukuk dünyanın çağdaş ve ileri vicdanını kendine şiar edinir. Sizi bugün vicdanınızla, yarın tarih önünde yargılayacağız. Verdiğiniz kararlarla yarattığınız yıkımlar peşinizi hiç bırakmayacaktır. Bilin ki bu kararınıza dayanarak hangi doğal sit alanında HES’e izin verirseniz yaşamı savunanlar orada olacak. Doğal alanları, doğal sit alanlarını rantınıza teslim etmeyeceğiz. Sessiz kalmayacağız. Meşru bildiğimiz her yoldan kararlarınıza karşı mücadele edeceğiz!”.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 18.08.2014 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle