42 gündür devam eden TEKEL işçilerinin direnişine hükümetin yaklaşımını Özgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı Alper Taş Başbakan Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektupla kınadı.
Taş, mektubunda Başbakan Erdoğan'ı "kökten piyasacı, kökten kapitalist" diye işaret etti.
ÖDP Genel Başkanı Alper Taş'ın Başbakan Erdoğan'a yazdığı mektupta şu görüşlere yer verdi:
"Sayın Başbakan;
TEKEL işçileri tam kırk iki gündür geceli gündüzlü, karın, yağmurun, ayazın, soğuğun altında üstlerine örttükleri bir battaniye, başlarında bir naylon çadırla Ankaranın göbeğinde yatıyorlar.
Toplumun parçalandığı, birbirine nefret ve öfke duyduğu ötekine tahammülsüzlüğün geliştiği, linç girişimlerinin gerçekleştiği bir ortamda Türkü-Kürdü, Alevisi-Sünnisi, Türbanlısı-Türbansızı, Kadını-Erkeği hep birlikte bir kardeşliği örerek yatıyorlar.
Ne için yattıklarını bütün Türkiye biliyor. TEKEL işçileri sizin dayattığınız ya işsizlik ya da güvencesiz çalışma koşullarını reddederek insanca bir yaşam, insanca bir çalışma ortamı için yatıyorlar. . . Hakları için yatıyorlar.
Sayın Başbakan;
Açılım dediğinizde Gönül Dağı türküsünün kardeşliğinden söz etmiştiniz, Gönül Dağı yağmur, boran olanda TEKEL işçilerinin canı özünden akar. Ankaranın ayazı ve karında işçilerin gözü bir umut diye yola bakar.
Ama baktıkları o yolda sizin kuru sesiniz var Sayın Başbakan. TEKEL işçileri baktıkları o yolda vicdanı soluk ve hiddeti zenginlerinki gibi kibirli bir Başbakan görüyorlar. Sayın Başbakan; herkes görüyor ki gönlünüzün dağı kuruymuş.
Unutmayın Sayın Başbakan yeryüzünde böbürlenerek yürüme, ne yeri delebilirsin ne de boyca dağlara erişebilirsin.
Hoşgörüden, tahammülden, medeniyetlerin buluşmasından söz ediyorsunuz ama karşınıza ne zaman hakkını arayan bir emekçi çıkarsa hemen öfke kusuyorsunuz. Bu öfke sınıf kimliğinizin bir sonucu olmasın. . .
Bu öfke sizin fakirin fukaranın, garibin gurabanın yanında olmadığınızı ortaya koyuyor. Bu öfke sizin komşusu açken tok yatanların yanında yer aldığınızı ortaya koyuyor. Bırak artık mağdur ve dahi mazlum rolünü oynamayı Sayın Başbakan.
Hakkını arayan herkesi ideolojik davranmakla suçluyorsunuz, TEKEL işçilerini ideolojik davranmakla suçluyorsunuz. Kendimizi kandırmayalım Sayın Başbakan. Hem dünyada hem ülkemizde ideolojiler bitti, sınıf mücadeleleri bitti diyenler tarihin en acımasız ideolojik saldırısını, sınıf saldırısını gerçekleştirdiler. Siz de bu ideolojik sınıf saldırısının en kararlı yürütücüsünüz. Sizin için kökten dinci dediler. Aslında size yakışan kökten piyasacı, kökten kapitalist olduğunuzdu.
Soruyoruz Sayın Başbakan, elinizi vicdanınıza koyun ve yanıtlayın; özelleştirmeler bir ideolojik saldırı değil midir? Sendikasızlaştırma bir ideolojik saldırı değil midir? Güvencesiz çalıştırma bir ideolojik saldırı değil midir? 4-C uygulaması bir ideolojik saldırı değil midir? Siz bu ideolojik saldırıları gerçekleştireceksiniz işçiler, emekçiler bu ideolojik saldırılara karşı kendilerini savunmayacak bunu mu istiyorsunuz?
Evet, doğru söylüyorsunuz Sayın Başbakan, TEKEL işçilerinin mücadelesi bal gibi ideolojiktir. Orada ideolojilerin mücadelesi, sınıf mücadelesi var. Sizin temsil ettiğiniz özel çıkara, bireyciliğe dayalı ideolojiyle TEKEL işçilerinin temsil ettiği toplumsal çıkara dayalı, dayanışmaya dayalı ideoloji arasında mücadele var. Emeğin ideolojisi ile sermayenin ideolojisi arasında mücadele var. Siz sermayenin ideolojisini savunuyorsunuz ve emeğin ideolojisini savunanlara o yüzden öfke duyuyorsunuz.
Sayın Başbakan geldiğiniz yere dönün bir bakın, bir lokma bir hırka felsefesinden nereye geldiniz. Çevrenizin, yandaşlarınızın gözleri doymuyor dünya malına, bu dünyanın nimetlerine bu kadar tapmak niye? Nedir bu sömürme hırsı, nedir bu doğayı tahrip etme hırsı? Siz mallarınızı, mülklerinizi ahrete mi götüreceksizin ey Başbakan? Sizler bu dünyanın nimetlerine tapacaksınız yoksullara öteki dünyayı gösterecekseniz, sizler Karun olacaksınız yoksullar Harun, sizlere han hamam yoksullara din iman. Yok, öyle yağma Sayın Başbakan, halkımız, TEKEL işçileri bu dünyada insanca yaşamak istiyor, sizden sadaka değil haklarını istiyor. Sayın Başbakan siz ve çevreniz hep ahlaktan, vicdandan, kul hakkı, yetim hakkından söz ettiniz, maneviyattan söz ettiniz. Şunu görün ki Sayın Başbakan sizin hükümet ettiğiniz dönem Türkiye toplumunun maneviyatının en çok tahrip edildiği bir dönem oldu. Türkiye toplumu güzelden, haktan, iyiden yana olan değerlerini kaybetti. Daha da bencilleşti, acımasız, vicdansız oldu. Bunun sorumlusu sizlerin yürüttüğü piyasacı, paracı, neoliberal, kapitalist politikalardır Sayın Başbakan.
Ey Başbakan şunu bilin ki; piyasacılığı, kapitalizmi, güvencesizleşmeyi, 4-C uygulamalarını savunan hiç kimse asla ve asla ahlaklı ve vicdanlı olamaz.
Sayın Başbakan hep Özalı ağzınıza alıyorsunuz, biliyoruz Özalın çizgisinden yürüyorsunuz. Özalın çizgisi ben zenginleri severim çizgisiydi. Ama Özalın siyaseten sonunu getiren işçi sınıfı oldu, bunu unutmayın Sayın Başbakan. TEKEL işçilerine sizin hükümetiniz gazlarla, coplarla saldırdı. Yeni bir saldırıya hazırlanıyor. Hatırlatalım ki Sayın Başbakan en büyük günah çoluk çocuğunun rızkı için mücadele edenlere saldırmaktır. TEKEL işçilerine saldırı sizin siyaseten sonunuz olacaktır.
Siz Sayın Başbakan kötülük düzenini devraldınız ve şimdi kötülük düzenini daha büyük kararlılıkla sürdürüyorsunuz. Bilirsiniz ki: kötülük yapmakta düzen kuranlar için çetin azap vardır.
Bir an önce kötülükten vazgeçin iyiliğe geçin ve bu iyiliği TEKEL işçilerinin haklarını teslim ederek gerçekleştirin.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 26.01.2010 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle