Müzik Dünyasında Yeni Bir Soluk; Karmate

14/12/2009 17:45

Pek Çok Usta Müzisyenin Destek Verdiği Ve Şevval Sam'ında Albüme Bir Ezgi Okuyarak Katkı Sağladığı Grup Karmate, İlk Albümleri Nani'yi Müzik Severlerle Buluşturdu. Karadeniz Müziğinin Otantik Yapısını Bozmadan Albüme Taşıyan Karmate Albümde, Lazca, Gürcüce, Megrelce, Hemşince Ve Türkçe Halk Şarkılarından Oluşan Ezgileri Yorumluyor.

Haber: Hayati Akbaş

Karmate dokuz kişiden oluşan bir Karadeniz müzik grubu. Albümleri Kalan müzik etiketiyle yayımlandı. Albüm ilk olunca grubun heyecanı da bir hayli fazlaydı Karadeniz kültürüne bağlı kalarak müzik yapan Karmate, albümlerinin adını da Nani koymuş. Nani, Karadeniz'de bir ninni ve çoğu Karadenizli de bu ninniyle büyümüş. Grubun Solisti Resul'den dinledik bu hikâyeyi.

Karmate Lazca'da "su değirmeni" anlamına geliyor. Üretimi, emeği, karşılıksız yardımlaşmayı simgelediği için özellikle bu adı tercih etmiş grup. Grup: "Ancak değirmen kültürü, günümüzde yok olma noktasına gelmiş, unutulan bir değerdir. Bu özelliğiyle "Karmate", bir müzik grubu için düşünülecek anlamlı isim " diyorlar.

Karmate grubu, tozlu raflarda unutulmuş bant kayıtlarını, Karadenizli halk ozanlarının ezgilerini gün ışığına çıkararak, bu melodileri yeniden harmanlayıp öğüterek sunuyor bize.

Aslında grup bir ilki başarmanın da heyecanın yaşıyor. Çünkü Karmate, canlı olarak (hücum kayıtla) hazırlamış bir albüm. Bu Hücum kayıt ise grubun özelliğini ortaya çıkartıyor. Albümde, Lazca, Gürcüce, Megrelce, Hemşince ve Türkçe halk şarkıları ve besteleri var

Şevval Sam, İsmail Hakkı Demircioğlu, Efkan Şeşen, Erdal Bayrakoğlu, Bayar Şahin gibi usta isimlerin desteklediği albümde, Şevval Sam da, "Gene Aldı Bir Merak" adlı ezgiyi okuyor. 17 Haziran'da Balans'ta albüm tanıtım konseri yapacak olan Karmate üyeleriyle bir araya geldik, (Resul DİNDAR ( Vokal ), Oktay ÜST ( Kemençe, Vokal ), İsmail AVCI ( Tulum ), Gökhan ÖZKAN ( Akordion, Vokal), Muhterem SUR ( Buzuki, Lavta, Bağlama ), Eshat ALPKAYA - Aliş ( Klasik Gitar ), Yıldırım YALÇINKAYA ( Bas Gitar ) ve Ömür ARSLAN ( Perküsyon ) hem heyecanlarını hem de albümün oluşum sürecini paylaştılar.

-Karmate çok yeni bir grup, biraz bize grubun oluşum sürecinden söz edebilir misiniz?

Resul: Karmate'de olanlar zaten birbirini tanıyan, ama farklı müzisyenlere eşlik eden insanlar.

İsmail: Derdimiz bu albümü yaparken para kazanmak da değildi. Proje yapma peşindeydik. Ortak bir şey çıkartmak, evde dinlediğimizde oh be işte yaptık dedik

Oktay: Birlikte bir şeyler yapılıyordu. Ruhumuzu bir şekilde bir yerde paylaşmak istedik.

-Karmate Laz kültüründe su değirmeni demek. Bu adı kullanırken neyi dert edindiniz? Neye mesajdı?

Oktay: Biz hep paylaşım içindeydik grupla. Grubun adını kurarken de çok düşündük. Karmate bize çok uydu. Aynı değirmenden ekmek yemek gibi, emeği paylaşmak gibi Karmate gibi topluluk kendiliğinden oldu. Bu isimde bizim hayata bakışımızı da gösterdi.

Sadece birlik paylaşma da değil, herkes Karadeniz sahil yoluna yapılanlara, doğa katliamlarına, hidrolik santraline karşı biliyorsunuz, bizlerde karşıyız. Bir nevi adının anlamı da oydu tabii ki. Biz bunu da anlatmak istedik.

Resul: Karmate, bizim adımıza en güzel isim. Bizlerde değirmen kültürüyle yaşamış çocuklarız. Bizim için önemli olan yanı, emeği ve paylaşmayı simgelemesi.

Oktay: Eşitliği paylaşmayı suyu havayı her şeyi kapsıyor. Doğanın bize öğrettiğini aktarıyoruz.

-Karmate bir anlamda o değirmene eser taşıdı mı?

Oktay: Elbette. Hepimiz değirmene birer çuval un gibi, birer eser getirdi. Ben annemden öğrendiğimi, başkası dedesinden öğrendiğini getirdi ve baktık ki, bir sürü türkü ve değirmenin taşı dönmeye başladı,

-Albümün adı neden "Nani" peki?

Resul: "Nani" birçok Karadenizlinin beşikte dinlediği ezgidir. Şimdi duyduğunda çocukluğuna ve doğaya yeniden dönecek.

-Albüm sadece Lazca'dan oluşmuyor ama grubun adını Lazca

Oktay: Değirmen sadece Laz kültüründe yok, pek çok kültürde vardır. Ama Lazlarda değirmen çok önemlidir.

-Albüm ticari kaygıdan da bir hayli uzak

Resul: Para için yapmadık ki kaygı duyalım. O an ne hissediyorsak onu yaptık.

Muhterem: Parayı düşünsek başka şey yapardık.

Yıldırım: Piyasaya oynasak kötü bir iş çıkartırdık ve iki üç günde yapardık.

Biz üç günde hücum kayıt yaparak başardık zaten.

Peki, en büyük kaygınız neydi?

Yıldırım: Başaracak mıyız başaramayacak mıyız en büyük kaygımız oydu. Değirmenin suyu bitecek diye çok korktuk.

Oktay: Bu ilk albümümüz, bizim çocuğumuz gibi, iyisi de kötüsü de bizimdir, hak ettiğimiz neyse alacağız.

-Bu albüm sizin için ne anlam ifade ediyor bundan sonrası için?

Oktay: CD çıkartmak kartvizit gibi oldu. Birleri konser yapmak için yapıyor, bizim içinde kartvizit oldu.

-Sanırım hepiniz Karadenizli değilsiniz?

Resul: 5 Karadenizli var, üç tane Karadeniz ruhu taşıyan arkadaşımız.

-İlk albümünüz ve Karadeniz müziği yapıyorsunuz. Son yıllarda Karadeniz'in popülerleşmesine bakışınız nasıl?

Yıldırım: Öncelikle şunu söylemek de fayda var: Karadeniz müziğinin dönüm noktası Kazım'dır.

Oktay: Biz biliyoruz ne hale geldi bugün. Düşünün Ahmet Kaya'ya çatal fırlatanlar, bugün Ahmet Kaya'yı övüyorlar. Tezat bir hayat. Burada biraz da medyanın işleyişi ile ilgili sorun var.

Resul: Karadeniz müziği çok çirkinleşti, farkındayız. Uzaktan kumandayla bir sürü insan görüyoruz. Bu birazda müzik şirketlerinin de saygısızca davranması, rant elde etmek amacıyla müzisyeni kullanıyor, kültürü kullanıyor vs Sanırım asıl yozlaşma bu.

-Bunu geçmişe bağlarsak, bugün yozlaşama olarak karşımıza çıkan aslında geçmişin asimilasyon süreci olarak düşünebilir miyiz?

Oktay: Asimilasyon 1840'larda başladı doğru. Fadime fıkralarıyla Karadeniz insanını aşağıladılar, O zaman insanlar "ben lazım" diyemiyordu. Hem diller hem de kültürler asimile edilerek tek tip insan yaratmaya çalışıldı. İnsanların özgürlük alanları yok edildi. Doğal yaşam alanlarını yok ettiler. Mesela Kemençe çalmanın günah olduğu öğretildi Tulumunda günah olduğu söylenilirdi.

İsmail: Ben türkü söylemek için dağa çıkardım mesela. Öyle bir sindirilmiştik ki.

HÜCUM KAYIT BİZİ BİZ YAPTI

-Nasıl bir his albümü elinize almak?

Yıldırım: O heyecan elbette var. Hücum çaldık, orada egoları aşamıyorum.

5 saatte çaldık ve çıktık. Bu ülkede gücü olan insanlar, bir şeyler yapabiliyor, teknik donanım sağlıyorlar. Etnik grupların çok az şansı var, biz bence hücum çalarak şanslı gruplar arasına girdik.

İsmail: Biz çaldık, albümü çıkardık, yaptığımızın hep arkasındayız. Şimdi tabii ki yaptığımız bir şeyi dinlerken keyif alıyoruz.

Muhterem: Hücum kayıt yaptık, biz bizi yapan o aslında.

Röportaj: Ramazan Balcıoğlu

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 14.12.2009 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.