Yapımına 26 Nisan 1998 tarihinde başlanan Deriner Barajı’nın gövde inşaatının tamamlanmasının ardından su tutmaya başlaması ile birlikte Artvin’in köklü geçmişine sahip olan Kalburlu ( İşkabil ), Zeytinlik ( Sirya ) ve Oruçlu (Orcuğ) köyleri tarihe karışmaya başladı. Su seviyesinin her geçen gün artması ile birlikte bu üç köyün mahallelerini bir bir su alırken, köy halkı şimdi kültürlerini yaşatabilmek için yeni köy merkezleri kuruyor. Kalburlu ve Oruçlu köylüleri köy merkezlerinin daha üst kotlarında yer alan yaylalarına yerleşirken Zeytinlik Köylüleri ise baraj gölüyle Artvin-Yusufeli Karayolu arasındaki bölgeye köylerini yerleştirmek için devletten destek bekliyor.
Üç köy tarih oluyor
Deriner Barajı’nın 24 Şubat 2012 tarihi itibariyle su tutmaya başlaması il merkezinin önemli bir geçmişe sahip olan üç köyünün tarih olmasına neden oldu. Yaklaşık iki yıl önce tamamıyla istimlak edilen Kalburlu, Zeytinlik ve Oruçlu köylerinin boşaltma çalışmaları da başlatılmıştı. Su seviyesinin artması ile birlikte Çoruh Nehri kıyısında oluşan gölet köylerin alt mahallelerini yutmaya başladı. Önce Kalburlu ardından Zeytinlik ve Oruçlu köylerini yutan Deriner Barajı’nın suları şimdi köyleri tam olarak yutmaya hazırlanıyor.
Köylerde tam bir dram yaşanıyor
Artvin’in en köklü kültürüne sahip üç köyünde şimdi tam anlamıyla bir dram yaşanıyor. Köylüler evlerini, bahçelerini, ağaçlarını ve mezarlarını terk ederken, kendilerine sığınacak yeni yerler arıyorlar. Her geçen gün artan su seviyesi karşısında duygusal anlar yaşayan köylüler, baraj gölüne verdikleri hatıraları ile hüzünleniyor. Evlerinden, bahçelerinden ayrılmak istemeyen köylüler çaresizlik içerisinde su seviyesinin daha üst kotlarında bulunan mahallelerde köylerinin yok olmasını izlerlerken, bir taraftanda yeni hayatlarına alışmaya çalışıyorlar.
Köyler boşaltıldı, şehirlere yerleşildi
Çoruh Nehri’nin kıyısında yaşamlarını sürdürmeye alışmış olan Kalburlu, Zeytinlik, Oruçlu köylüleri köylerini boşaltarak kendilerine yeni yaşam merkezleri kuruyorlar. Köylülerin bir kısmı köylerini terk ederek başta Artvin Merkez olmak üzere Samsun, Bursa, İzmit ve Adapazarı’na taşınırlarken, aldıkları istimlak bedelleri yetmediği için kendilerine yeni yerleşim yeri temin edemeyen köylüler çaresizlik içerisinde köylerinde buldukları boş alanlarda yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Köylerinin yerine yeni kurulan köylere yerleşmeye başlayan bu köylüler bir yandan da köylerinin yok oluşlarını çaresizlik içerisinde izliyorlar. Evlerinin yavaş yavaş sulara gömülmesini izleyen köylüler boş gözlerle bu görüntüleri izlerken, bahçelerinde bulunan ağaçları keserek ağaç olarak değerlendirmeye de gayret gösteriyorlar.
Kalburlu ve Oruçlu yeni köylerini kurdu
Deriner Barajı’nın su tutması ile birlikte göl sularına gömülen Kalburlu ve Oruçlu köyleri yeni köy merkezlerini köylerin daha üst noktalarındaki yaylalarına köylerini taşıdılar. Kalburlu Köyü, Artvin-Yusufeli yolu üzerindeki bir kilometre uzaklıktaki yaylalarına taşınırken, Oruçlu köyü ise aynı yolun üç kilometre uzağındaki yaylalarına taşındılar. Şimdi her iki köyün göç etmeyen sakinleri bu yeni köy merkezlerinde yeni yaşamlarına hazırlık yaparken, eski köylerinde henüz su almayan yerleşim merkezlerindeki eşyalarını alarak yeni yaşam merkezlerine taşıyorlar. Burada yeni yaşam merkezlerini kuran köylülerin kalplerinde eski yaşam merkezlerini terk etmenin hüznü ve geçmişe dönük anılarıyla yaşama başladılar.
Zeytinlik köyü yeni yerleşim yerini arıyor
Diğer iki köye karşın yeni yerleşim yeri bulunmayan Zeytinlik köylüleri ise yeni yaşam merkezi kurabilmek için yoğun çaba sarf ediyor. Köylüler, yeni yaşam yeri kurabilmek için devletin desteğini bekliyor. Zeytinlik Köyü’nün kültürünü sürdürmek ve gelecek nesillere taşımak için yoğun gayret gösteren köylüler, baraj gölüyle Artvin-Yusufeli yolu arasındaki alana köylerini yerleştirmeye çalışıyorlar. Bu alana köy alanı kurabilmek için başta İl Özel İdaresi ve DSİ’nden destek bekleyen köylüler, bir yandan da halen yutmayan ve eski sahipleri tarafından boşaltılan evlerde yeni kurulacak köy merkezini bekliyorlar. Bir yandan eski evlerini, bahçelerini, ahırlarını boşaltmaya çalışan köylüler, köylerinin ardından yaşlı gözlerle bakıyorlar.
Köylüler: Her gün köyümüzü suyun almasını izliyoruz
Henüz köyleri tam anlamıyla boşaltılmayan Zeytinlik Köyü sakinleri yaptıkları açıklamada köylerinin yok oluşunu izlemenin hüznünü yaşadıklarını ifade ettiler. Yaptıkları açıklamalarda köylüler, “ Köyümüz köklü bir geçmişe sahiptir. Kültürümüzü bilmeyen yoktur. Bu geçmişin tarih olmasını içimizde hazmedemiyoruz. Baraj suları köyümüzü yavaş yavaş yutuyor. Evlerimizi, bahçelerimizi, ağaçlarımızı, ahırlarımızı, sağlık ocağımızı, okulumuzu, camiimizi yavaş yavaş su yutuyor. Çaresizlik içerisinde izliyoruz. Her gün su altında kalan evleri görmek, yıkılan duvarların sesini duymak, ağaçların suyun içerisinde kaldığı an çektiği acıları hissetmek bu kültürü yaşamış bizler olarak hiçte hoş bir durum değil. Acımız büyük. Yıllar önce vefat eden ölülerimizi yattıkları yerden çıkarıp yeni mezarlara defin ettik. Şimdi suya gömülmeyen terk edilmiş evlerde sığıntı şeklinde oturmaya çalışıyoruz. Köyümüzün yerine kurulacak olan yeni yerleşim yerini bekliyoruz. ”şeklinde konuştular.
Yeni yerleşim yeri için devletimizden destek istiyoruz
Zeytinlik köylüleri devletin yetkililerinden beklentilerini de açıkladılar. Köylerinin yerine kurmak istedikleri yeni yerleşim yeri için başta Artvin Valisi Necmettin Kalkan olmak üzere DSİ ve İl Özel İdaresi yetkililerinden destek beklediklerini açıklayan köylüler, kültürlerini gelecek nesillere taşımak için bu desteğe ihtiyaçlarının olduğunu söylüyorlar. Köylüler, açıklamalarında; “ Köyümüzün yerine baraj gölüyle yeni ulaşım yolu arasındaki alana yeni yerleşim yerini kurmak istiyoruz. Bu kültürün yaşaması için bu desteğe ihtiyacımız var. Başta Sayın Valimiz olmak üzere devletimizin tüm yetkilerinden destek bekliyoruz. Biz kendi imkanlarımızı da seferber edeceğiz. Ancak bizim gücümüzün yetemeyeceği işler var. Bu noktada destekler bekliyoruz. Ağır iş makineleri lazım. Köy merkezi için büyük duvarlar kurmamız gerekiyor. Maddi ve manevi desteklere ihtiyacımız var. Bu desteklerin verilmesi durumunda el birliği ile köy merkezimizi kurmuş oluruz. ”ifadelerini kullandılar.
Deriner’in yuttuğu köylerin sesini dile getirdi.
Gazeteci Tolga Gül, yazdığı köşe yazısında Deriner Barajı’nın yuttuğu köylerin duygularına tercüman oldu. Tolga Gül yazdığı köşe yazısında köylülerin yaşadıkları acıyı dile getirirken, köylerin yerine yeni yerleşim yerleri kurulması için herkesin elinden geleni yapması gerektiğini de yazısı içerisinde yer verdi. Köşe yazısında Tolga Gül; “1997 yılında yapımına başlanan Deriner Barajı ve Hidro Elektrik Santrali artık tamamlandı ve su tutmaya başladı.
Deriner Barajı, Çoruh Nehri’nin getirdiği suları biriktirirken, su seviyesi yükseldi ve ilimizin önemli köklü tarihe sahip köyleri yavaş yavaş sulara gömüldü.
Önce nehir kıyısındaki mahalleler ardından da su kotuna göre üst mahalleler bir bir sulara gömüldü. Sadece gömülen mahalleler, yada o mahallelerdeki evler, bahçeler, ağaçlar ve yollar değildi. Bir tarih, insanların hafızalarındaki anılar ve hatıralar da sulara gömüldü. Komşuluk ilişkileri, köylerdeki üretim mantığı da sulara gömüldü. İnsanlar göç etti ve geçmişlerini orada, suyun içinde bırakıp gittiler. Yani köyler ile birlikte tarihte sulara gömülmüş oldu.
Artvin ili baktığınız zaman ülkemizin geleceği için büyük fedakarlıklar yaptı. Bunu sadece bugün değil geçmişte de yapmıştı. Bir kere daha büyük fedakarlık yaparak geçmişini sulara bıraktı. 50 yıldır beklenen, yapılacak mı yapılmayacak mı diye dilden dile tartışılan barajlar şehri olan Artvin şimdi artık gerçekten barajlar şehri oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin elektrik ihtiyacını karşılamak için ilimiz adeta kendini feda etti. Yollarını, köylerini, ilçe merkezlerini, insanlarını ve kültürlerini özellikle de geçmişini feda etti. Etmeye de devam ediyor. Kolay kolay başka illerin yapamadığını bir çırpıda ilimiz feda etti. Üstelik karşılığını alamadan. Maddi boyutunu bir kenara bırakın manevi olarak dahi alamadı. Aslında belki de insanın ağrına giden de bu. Hani aşk için söylenen güzel bir söz vardır ya; “ Aşk karşılıklı olunca güzeldir. Aşkın ömrünü uzatır. ”diye bence Artvinliler ile ülkemiz arasındaki aşkta böyle olmalı. Yani karşılıklı olmalı. Ama bakıyorsunuz, bir taraf fedakarlık yapıyor, seviyor, kolluyor ve koruyor, diğer taraf ise hep alan taraf oluyor. Sevgi vermiyor, fedakarlık yapmıyor. İşte insan buna aslında bozuluyor. Bozulması da çok doğal.
Karşılık ne olmalıydı?
Evet değerli dostlar belki de sorulması gereken soru bu. Cevaplanması ve cevabının bulunması gereken soru da bu. Karşılık ne olmalı?
Para, Para, Para… Hayır cevap bu değil. Bu mutlaka olmalı ki, oldu da. Ancak asıl karşılık bu olamazdı. Para sadece yaşamların idamesi için gerekliydi. Belki insanların istimlaklardan almak istedikleri bedeller ile aldıkları arasında büyük farklar olsa da asıl cevap para olamazdı. Yani insanlarımız bugün aldıkları bedellerin çok ama çok üzerlerini dahi almış olsalar da inanın mutlu olamazlardı. Ben öyle insanlar tanıyordum ki bugün yerleri ve yurtları gitmeseydi, devlet bu projelerden vazgeçtim, her yıl dönümüne 10 bin TL vergi alacağım deseydi inanın verirlerdi. Yani mevzu aslında para değildi. Bence ilgiydi. Artvin’e devletin göstereceği şefkat idi. Yerinizi yurdunuzu aldık, yerine şunları yaptık, bunları verdik gibi bir şeyler devlet demeliydi.
Bakınız değerli dostlar barajlardan sonra Artvin’e yapılan tüm yatırımların hepsi baraj yapıldı, bir şeyler yok oldu, yerine eksikliği oluşan yatırım gerçekleştirildi. İlimizin ihtiyacı olan yatırımlar yerine ihtiyacı olmayan yatırımlar gerçekleştirildi. Buna iki yatırımı hariç tutarak üzerine basa basa yazmak istiyorum ki; devlet yeterince yatırım bu ile yapmadı. Bunda kim kabahatli bilemem ancak Hopa Dağı tüneli ile Kentpark projesi hariç devletimizin insanlarımızın mağduriyetini gidermek için yaptığı bir yatırım yoktur. Artvin’e özel, özgü bir yatırım olmamıştır. Üniversite derseniz, her ile yapıldı, bize de yapıldı. Devlet bence şunu demeliydi: Ey Artvinli bakın sizin hatıralarınızı suya gömdük, bunun karşılığında da Artvin’e bir acemi birliği kurduk. Teşvik kapsamında süper teşvik kapsamında il yaptık. Turizm yatırımlarını yaptık. Artvin’i enerji de teşvik alan il haline getirdik. Vatandaşlarımızın ödediği elektrik bedellerinde yüzde şu kadar indirim yaptık. Vergi indirimi sağladık. Artvin’e inşaat fakültesi kurduk. Barajlardan elde edilen gelirlerle Artvin İl Özel İdaresi’ne ve belediyelere şu kadar bedel ödeme kararı aldık.
Bütün bunları uzattıkça uzatabilirsiniz. Bunları yapmış olsaydı, belki insanların gönüllerine açılan o yara pansuman olmuş olurdu. Ama olmadı, olmuyor da. İnsan buna yanıyor…”ifadelerine yer verdi.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 01.10.2012 tarihinde Tolga Gül tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle