Hopa Festivali Bünyesinde Düzenlenen Panelde Bir Konuşma Yapan Bülent Aydın, "Özgür, Eşit, Demokratik Bir Türkiye'yi Yaratmak İçin Bir Arada Yaşamı Savunmaya Kararlıyız; Başka Çaremiz Yok" Dedi.
7. Hopa Kültür, Sanat ve Deniz Festivali'nin ilk gün etkinlikleri kapsamında düzenlenen, "Bir arada yaşamı savunalım" paneli Hopa Öğretmenevi toplantı salonunda yapıldı. Hopa Belediye Başkanı Yılmaz Topaloğlu ve ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Haydar İlker'inde dinleyici olarak katıldığı panelin panelistleri Funda Ekin ve Bülent Aydın idi. "Bir arada yaşamı savunalım" platformu aktivistlerinden Funda Ekin ve Bülent Aydın yaptıkları konuşmalarda şu düşünceleri savundular: "Ülkemizde bugün bir inisiyatif "Özgür, Eşit, Demokratik bir Türkiye'de Bir arada Yaşama Savunma" seferberliği başlatmıştır. Çünkü biz Türk-Kürt ya da laik-dindar gerilimi yoluyla yurttaşlarımızın birlikte yaşama duygusu zayıflamasın istiyoruz. Doğduğumuz topraklarda barış, hoşgörü, karşılıklı anlayış içerisinde birlikte yaşamayı arzuluyoruz.
Türkiye'nin sorunlarının ancak daha fazla demokrasiyle, daha fazla özgürlükle çözüleceğine inanıyoruz. Kürt sorununda milliyetçi şiddete başvurulması, linç kültürünün yaygınlaşması karşısında " barıştan, hoşgörüden" yana bir seçenek oluşturmak için harekete geçiyoruz. İzmir Kemalpaşa'daki örneklerin yaygınlaşmasından, ortak yaşam pratiğinin zedelenmesinden kaygı duyuyoruz.
Devletin artık bu sorunu bir asayiş sorunu görmekten vazgeçmesini, Başbakan'ın "hepiniz eşit haklara sahip yurttaşlarsınız " sözlerine sahip çıkmasını; hükümetin bir "sıfır nokta" ilan ederek herkesin demokratik, toplumsal yaşama katılmasının önünü açmasını; artık kimsenin bombadan, kurşundan, şiddetten, silahlı eylemden medet ummamasını istiyoruz.
İsteyenin kendi kimliğini, kültürünü öne çıkararak, isteyenin de sade yurttaş olarak özgürce yaşadığı bir Türkiye amaçlıyoruz. Hiçbir kimliğin başka kimlikleri ezmediği, her kimliğe saygı duyulduğu bir ülkede yaşamayı arzuluyoruz. Siyasal ve emek-sermaye ekseninde toplumsal aidiyetlerin öne çıktığı bir ortamın da ancak böyle şekilleneceğine inanıyoruz.
Özgürlükçü laiklik anlayışıyla, her insanın inanma ya da inanmama özgürlüğünü, devletin tüm din, inanç ve mezheplere eşit mesafede durmasını; kamu kaynaklarıyla, bizlerin vergileriyle hiçbir mezhebe teşvikte bulunmamasını; devlet işleriyle din işlerinin birbirinden ayrı tutulmasını; herkesin bir diğerinin yaşam tarzına, kılık kıyafet tercihine saygı göstermesini savunuyoruz.
Devlet içinde gizli kapaklı hiçbir ilişki kalmasın; Susurluktan, Şemdinli'ye, Danıştay saldırısına kadar tüm çete ilişkileri derin devlet bağlantıları aydınlatılsın istiyoruz. Ergenekon anayasası değil, daha sivil, daha özgürlükçü yeni bir anayasa istiyoruz. Terörle Mücadele Yasası gibi baskı yasalarıyla değil, seçim barajlarının kalkmasıyla, temsilde adaletin sağlanmasıyla bu ülkenin önünün açılacağına inanıyoruz.
Gazeteler bombalanırken " bize de atıyorlar" diyebilen, yargı bağımsızlığını hiçe sayan, bürokrasi atamalarında kişi kafasının içine değil de eşinin kafasının dışına bakmayı adet edinen Başbakanlarla; Susurluk'un " fasa fiso" lafıyla üstünü örten zihniyeti " geçin bunları ıvır zıvır " diyerek hortlatan, adeta çete ilişkilerinin üzerine gidilmesinden rahatsızlık duyan muhalefet liderleriyle; vatanı kurtarıyorum bahanesiyle cukka doğrultan, her türlü kirli işe bulaşan Rambo özentileri, çete kalıntıları, mafya bozuntularıyla bu ülke bir yere gidemez.
Zaten jeolojik fay hatlarının üzerinde bulunan bu ülke, bir de toplumsal fay hatlarını kaldıramaz. "Biz bize mecburuz", Barış, kardeşlik, hoşgörü, dayanışma içersinde Bir arada yaşamaktan başka seçeneğimiz bulunmuyor. Ne Suudi Arabistan'a, ne de Kuzey Irak'a postalanacak yurttaşımız yok bizim. İşsizliğe, yoksulluğa, gelir dağılımı adaletsizliğine, bunları yaratan neo-liberal politikalara karşı güçlü bir direniş de, bir arada yaşama iradesini güçlendirmekten geçiyor.
Bizler" Özgür, Eşit, Demokratik Bir Türkiye'de Bir arada Yaşamı Savunanlarla " bir buluşma gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu sadece bir partinin etkinliği olarak kalmayıp, ancak tüm "demokratik kamuoyunun" sendikaların, meslek kuruluşlarının, yurttaş inisiyatiflerinin, aydınların, sanatçıların, tek tek bireylerin katılımını sağlayabilirse amacına ulaşır, toplumu parçalayan milliyetçik, ayrımcılık hak ettiği cevabı alır. Herkesin desteğine, katkısına, el ve omuz vermesine ihtiyacımız var.
Özgür, eşit, demokratik bir Türkiye'yi yaratmak için bir arada yaşamı savunmaya kararlıyız; başka çaremiz yok. "
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 08.07.2006 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle