Artvin 78’liler girişimi Artvin temsilcileri Turan Bayraktutan ve Nurettin İhtiyar cezaevlerinde gerçekleşen açlık grevleriyle ilgi basın açıklamasında bulundular. Yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verdiler; “Bugün 72 cezaevinde 10 binin üzerinde siyasi tutuklu açlık grevinde. Bunlardan 63'ü yaşamsal tehlike altında. AKP hükümeti, siyasi tutukluların açlık grevi hakkında kamuoyunun kafasını karıştırmaya, direnişi anlamsızlaştırmaya, bu yolla direnişçilerin iradesini kırmaya çalışıyor. Değişen bir şey yok: medya ise her zamanki gibi manülatif ve yanıltıcı rolünü oynuyor. Diyarbakır 5 no’lu Askeri Cezaevi hakkında anlatılanlardan akılda en fazla kalan ve kamusal alanda en fazla yankı bulan uygulamalar, yasaklar, dil ve savunma hakkı ile ilgili olanlardır. Hangimiz "Kamber Ateş Nasılsın?" hikâyesindeki, bir annenin oğluyla Kürtçe konuşması yasak olduğu için iletişime geçememesini bilmez?
Hangimiz, özellikle 12 Eylül'ün zorlu günlerini yaşamayanlarımız, mahkemelerde konuşturulmayan, avukatlarıyla görüştürülmeyen, tartaklanan siyasi tutuklular karşısında hayrete düşmez? Hangimiz dün 12 Eylül cuntasının Askeri savcıları ve Askeri mahkemeleri tarafından Diyarbakır 5 no’lu Askeri Cezaevine, bugün AKP hükümetinin Özel yetkili savcıları ve Özel yetkili mahkemeleri tarafından haksız hukuksuz bir biçimde cezaevine atılmış avukatların yaşadıkları karşısında utanç duymaz?
Dünyanın her yerinde, kişinin devletin evi olan cezaevindeyken, kendini aç bırakarak ölmesi ve bunun karşısında taleplerinin resmi hükümet güçleri tarafından dikkate alınmaması devlet - vatandaş ilişkisinde büyük yarılmalara sebep olmuştur. Bugün Türkiye'de AKP hükümetinin yaşattığı durum da benzerdir. Ancak burada bu yarılmayı çok daha artıran T. C. devleti muktedirlerinin halka yüklediği 90 yıllık baskı, işkence, tenkil, ölüm yüklü bir hafıza da bulunmaktadır. Bugünkü açlık grevleri de genel de Kürt meselesinin çözümsüz bırakılması, özelde Ana Dil üzerindeki baskıdan kaynaklanmaktadır.
Başka bir ifadeyle siyasi tutuklular kendileri için bir şey istemiyorlar. İnsanların en doğal demokratik hak olan ana dilde eğitim ve ana dilde savunma hakkının tanınması, barışın tesisinde kritik bir rolü alacağı bilinmektedir. AKP hükümet, siyasi tutukluların taleplerine kulak vermeli, ölümler olmadan bir an önce açlık grevlerini durdurmak için adım atmalıdır.
Bilelim ki doğuştan gelen en doğal hakları için insanların ölmesi, bu ülkenin devlet ve toplum hafızasını daha bir karartacak, üzerine yapışan utancı insanlık var oldukça silemeyecektir. Bizler ise, en doğal hakkı için insanların ölmesi gibi bir utanca ortak olmayacağız. Açlık grevindeki insanlarımızın ölümlerine yol vermemeye, yaşama kucaklamaya devam edeceğiz. ”
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 10.11.2012 tarihinde Tolga Gül tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle