Büyük sorunlarla iç içe bir eğitim döneminin sona erdiğini bu sorunların gelecek öğretim yılına sarktığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi;
“2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı’nı Acil Çözüm Bekleyen Sorunlarla Bitiriyoruz! Eğitim sisteminin, eğitim ve bilim emekçilerinin yıllardır birikerek artan sorunları 2013-2014 eğitim-öğretim yılında katlanarak artmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı çözüm üretmekten çok, yeni sorunlar yaratan politika ve uygulamalarıyla başta eğitim emekçileri olmak üzere, öğrenci ve velileri sürekli mağdur etmeyi sürdürmektedir.
AKP Hükümeti’nin, eğitim sistemini piyasacı projelerle yönetmesi, angarya çalışma uygulamaları ve eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında derinleşerek artan sorunlar, 2013-2014 eğitim-öğretim yılına damgasını vurmuştur. Eğitimde 4+4+4 sonrasında okul dönüşümleri ile bazı okulların imam hatip yapılması yeni mağduriyetler yaratmıştır. Okullarda giderek artan fiziki donanım ve altyapı sorunları, kalabalık sınıflar, ikili eğitim, taşımalı eğitim, zorunlu ve “zorunlu seçmeli” din dersi dayatmaları, eğitim müfredatında piyasacı ve dini içerikli söylemlerin artması vb gibi pek çok sorun artarak devam etmektedir.
AKP hükümeti, Türkiye gibi farklı inanç gruplarının, dinlerin, mezheplerin olduğu çok dilli ve çok inançlı bir toplumda din eğitimini devlet tekeline alarak “tek din, tek mezhep” anlayışıyla tüm topluma dayatmayı sürdürmektedir. Zorunlu ve zorunlu seçmeli din derslerinin kaldırılması, farklı dil, kültür ve inançlara yaşam alanları yaratılması yönündeki talepler güncelliğini korumaktadır.
Okullarda ve diğer eğitim kurumlarında yıllardır üvey evlat muamelesi gören ve iş tanımı hala yapılmayan yardımcı hizmetlilerin, kadro bekleyen 4-c’li çalışanlar ve taşeron işçilerin, memur ve teknik personelin sorunları, üniversitelerde yaşanan soruşturma ve görevden almalar, her geçen gün artan akademik, idari sorunlar eğitim sistemini büyük bir sorun yumağı haline gelmiştir.
Eğitim sistemini kendi siyasal çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek isteyen AKP iktidarı, eğitim yöneticilerini siyasi referanslar üzerinden, yine siyasal kadroları ile doldurmaya çalışmaktadır. Bunun için bir süredir yandaş sendika ile paralel planlamalar yapmaktadır. Bakanlığın eğitim yöneticilerini belirlerken doğrudan “torpil” kelimesini çağrıştıran sözlü sınav uygulamasını getirmesi, eğitim yöneticilerinin yüzde 60 üst düzey yöneticiler, yüzde 40 sınırlı sayıda eğitim bileşenin vereceği puanlar üzeriden belirlemek istemesi kabul edilemez. Eğitim yöneticileri belirlenirken bilimsel, objektif kriterler ve liyakat ilkesi temel alınmalı, hiç kimse inancı, kimliği ya da sendikal aidiyeti üzerinden ayrımcı bir uygulamaya tabi tutulmamalıdır.
Kamusal eğitimin adım adım zayıflatılması, okullarda cinsiyet, etnik kimlik ve mezhep ayrımcılığına ilişkin uygulamalar ve şiddetin artması, ataması yapılmayan öğretmenlerin durumu, ücretli-vekil öğretmenlik uygulamaları, eğitim yöneticilerinin siyasi referanslarla belirlenmek istenmesi gibi sorunlara ek olarak, özellikle Gezi direnişi sonrasında Eğitim Sen üyelerine yönelik mobbing, soruşturma, sürgün ve görevden alma girişimleri belirgin bir şekilde artmıştır.
Gezi direnişi sonrasında başlatılan “cadı avının bir benzeri Soma’da yaşamını yitiren madencileri anmak için yaptığımız iş bırakma eylemi sonrasında devam etmiş, çok sayıda üyemize soruşturma açılarak, bazıları maaş kesim cezası almışlardır. Soma katliamı gibi tüm Türkiye’yi yasa boğan bir olayda bile okul müdürlerinin soruşturma açmak için birbiri ile yarışması utanç verici bir durumdur.
En temel sendikal faaliyetlerin bile suç sayıldığı, örgütlenme ve ifade özgürlüğünü önemseyen, savaşlar karşısında barışı savunmanın, şiddete ve linç girişimlerine karşı çıkarak demokratik tepkilerini gösteren üye ve yöneticilerimizin son derece keyfi gerekçelerle baskı altına alınması, hangi “ileri demokrasi” anlayışına, hangi adalete, hangi hukuka sığıyor merak ediyoruz.
Bir taraftan eğitim sistemi siyasi iktidarın siyasal-ideolojik ihtiyaçları ve hedefleri doğrultusunda yeniden biçimlendirilirken, diğer taraftan kamusal, demokratik, laik, bilimsel eğitimi savunanların soruşturulması, sürgün ve cezalarla sindirilmeye, baskılar karşısında boyun eğmeye zorlanması bize göre tesadüf değildir.
AKP, her konuda olduğu gibi, demokrasi ve özgürlükler konusunda da sadece kendine demokrat, kendine özgürlükçüdür. Kendisi gibi düşünmeyen, zulme ve devlet şiddetine karşı boyun eğmeyen herkes bugün hedef haline gelmiştir. Böylesine büyük bir abluka ortamında savunduğumuz ilke ve değerlerimizden vazgeçmemiz söz konusu değildir.
2013-2014 eğitim öğretim yılı sonunda eğitimin, eğitim ve bilim emekçilerin yaşadığı sorunları ve çözüm önerilerini tartışmak yerine, sendikamıza yönelik baskı, soruşturma ve sürgünlerin tartışılıyor olmasının tek sorumlusu eğitim sistemini sorunlarıyla baş başa bırakan Milli Eğitim Bakanlığı’dır.
Üye ve yöneticilerimize yönelik olarak başlatılan “cadı avına son verilmeli, tüm soruşturma, sürgün ve cezalar iptal edilmelidir. Yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakârca çalışan eğitim emekçilerinin ekonomik sorunları ve çalışma koşulları düzeltilmelidir. Eğitimde her türden angaryaya, esnek ve performansa dayalı çalışma uygulamalarına son verilmesini, son olarak rehber öğretmenlik alanında olduğu gibi, yeni hak gaspları anlamına gelen bütün düzenlemelerin geri çekilmesini talep ediyoruz. ”
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 14.06.2014 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle