Türk Eğitim-Sen Artvin Şube Başkanı Nizamettin TORUN, yeni Öğretim Yılının başlaması ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. Torun, yaptığı açıklamada şu ifadelerde bulundu: “2012-2013 öğretim yılı şimdiye kadar görülmemiş bir kaos ortamında başladı. Yönetici, öğretmen, öğrenci ve veli tam bir belirsizlik içinde ne yapacağını şaşırmış bir durumda. Milli eğitimdeki bu karışıklık ve belirsizliği reform diye tanımlayanlar var.
MEB bütün mesaisini öğretmenlerin çalışma ve özlük haklarını kısıtlamak, hayatını zorlaştırmak için harcıyor. Milli Eğitim Bakanlığı zulüm bakanlığına dönüştü. Zulmedilmedik öğretmen kalmadı. Şair Eşref, Padişah’a “Zulmetmeye elde ahali kalmıyor” demişti. Evet, Sayın Dinçer, döneminizde zulmetmeye elde öğretmen kalmıyor. MEB’in aldığı her karar milli eğitimde yeni sorunlara kapı açıyor.
60 aylık çocuklarla 82 aylık çocukları aynı derslikte toplayan reform, 2. 3 milyon birinci sınıf öğrencisine birer mektupla anlatıldı. Çocuklar gibi, veliler, öğretmenler de şaşkın. Hiç kimse sistemden memnun değil, fakat buna karşı olduğunu söylemek için PKK taraftarı yaftasını göze almak gerekiyor.
4+4+4 başta çocukları harcıyor. İlkokul neden 4 yıl? Hangi bilimsel veriye göre 4 yıl? Türk Eğitim-Sen’in 1+5+3+4 sistem önerisi kabul edilseydi sıkıntıların birçoğu yaşanmayacaktı? Okulların sıraları, tahtaları, basamakları ve tuvaletleri, 5 yaşındaki çocuklar için hazır değildir. Okulda ders yerine oyun oynanacağı söylense de sınıfların oyun için uygun olmadığını Bakanlıktan başka herkes biliyor. Bu çocuklar madem oynayacaktı anaokuluna neden gönderilmedi?
Birinci sınıflara kaç öğrencinin kayıt yaptıracağı, dersliklere kaç öğrencinin düşeceği belli değildir. Kaç branş öğretmenine ihtiyaç bulunduğu belli değildir. Çift öğretim yapacak okullarda derslerin sabah ezanından önce başlaması ve gecenin ortasında sona ermesi gibi bir durum söz konusudur. Taşımalı sistemde zorluklar bilinmezlikler vardır. 44 bin sınıf öğretmeni, taşeron sendikanın ve Sayın Dinçer’in kefil olmalarına rağmen norm kadro fazlası durumuna düşmüştür.
Okulların açılmasından önce belirlenmesi gereken seçmeli dersler henüz belirlenememiştir. Buna bağlı olarak norm kadro, öğretmen ihtiyacı henüz netleşmemiştir. Alan değiştirme konusu öğretmenler için bir işkence haline dönüşmüştür. İller arası ve özür gurubu nakilleri rezalete dönüştü. İl emri kaldırıldı. Yönetmeliğin tanıdığı hakların, kılavuzla iptal edilmesi teamül haline getirildi.
Velilerin isyanı arşa çıktı. Okula kaydedilen bebeleri sınıflar almadı. İl Milli Eğitim Müdürlükleri farklı farklı uygulamalarla eğitim çalışanlarını canından bıktırdı. Okullarda öğretmen norm kadroları, yönetici norm kadroları alt üst oldu. Seçmeli dersler belli değil, öğretmen yok, derslik yok. Buna bağlı olarak; ders programları yapılamıyor, normlar güncellenemiyor, kim gidecek-kim gelecek bilinmiyor.
Hala ikili mi normal eğitim mi vereceğine karar veremeyen okullar var. Artan ders saatleri dolayısıyla derse başlama ve bitiş saatlerindeki problemler yaşanmakta. Taşımalı okullardaki yeni sorunlar. Servisler, farklı ders çıkışları sebebiyle bir düzen kuramamaktadır. Yeni sistem söylendiği gibi zorunlu eğitimi 12 yıla tam çıkartmıyor. Son dört yılında Açıktan liseye, evde öğrenime kapı açıyor.
Kısaca, bu sisteme derslikler hazır değil, öğretmenler hazır değil, veliler hazır değil, Bakanlık hazır değil. Bütün bunlar yaşanırken, “Bu sistemin biz getirdik” diye övünenleri ara ki bulasın! 4+4+4 uygulamasından kaynaklanan sıkıntılardan ilimiz de payını almaktadır. Her şeye rağmen 4+4+4 uygulamasından en az zarar görecek illerin başında Artvin geliyor. Bu durum sadece İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün iyi planlamasından kaynaklanmıyor; ilimizin göç vermesi dolayısıyla öğrenci sayısının bir baskı unsuru olmamasıyla, diğer bir ifadeyle derslik başına öğrenci sayısının Türkiye ortalamasının altında olmasıyla da alakalıdır. Ayrıca birçok okul, ilkokul ve ortaokul bir arada eğitim verdiğinden ve kademeli geçiş benimsendiğinden sorunlar ötelenmiştir.
Murgul Ortaokulu’nda ikili öğretim yapılmaktadır. Bu dersler sabah çok erken başlamakta gece geç saatte bitmektedir. Yöneticiler günde yaklaşık 12 saat çalışmaktadır.
Bu iktidar döneminde “görevlendirme cenneti” olarak ünlenen Artvin henüz bu özelliğini kaybetmiş değildir. Sayın Bakan görevlendirmeleri iptal edeceğini defalarca söylemiştir. Bununla beraber ilimizde yeni şube müdürü görevlendirmeleri yapılmıştır. İlimizdeki şube müdürlük makamları belli sendika mensuplarının devre mülkü haline gelmiştir. Cevap bekleyen bazı sorular da vardır:
Son 13 yıldır asaleten müdürü olmayan bir okul, hem de YBO (Kılıçkaya YİBO) olur mu? Bir lisenin müdürlüğü, adaylığı yeni kalkmış bir öğretmene (vekâleten) verilir mi? Okullardaki onarım için okulların açıldığı tarih neden beklendi?
ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ İTİBARINI TAMAMEN KAYBETTİ
Daha önce hiçbir devlet adamından öğretmeni incitecek bir söz duydunuz mu? Öğretmenlerin az çalıştığı, çok maaş aldığı, hatta bu sebeple başka memurlara haksızlık yapıldığını, parçalanmış ailelerini birleştirmek isteyenlere, herkesin evinin önüne okul yapamayız, diye azarlandığını…
Öğretmenlere, “Bizim Milli Eğitim Müdürlüklerinde memur açığımız var, isteyen öğretmenlerimizi Milli Eğitimlerde memur olarak istihdam edebiliriz. ” Diyen Milli Eğitim Bakanını…
Daha önce, eline mikrofon alan bakanın öğretmen hakkında atıp tuttuğuna şahit oldunuz mu?
Milli eğitimin enkaz haline gelmesinde birinci derecede sorumlu olan bu iktidarın bakanları, enkazın sorumlusu olarak öğretmeni gösteren yine bu iktidarın Bakanı…
MEB, yeni neslin, “Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerine…” uygun olarak yetiştirilmesini istemiyor. MEB, hazırladığı yeni yönetmelikle Anayasanın başlangıcındaki temel ilkeleri ölçüt olmaktan çıkartmıştır. Yeni ders kitapları “Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan” nesil yetiştirme amacıyla hazırlanmayacak.
Geçen öğretim yılı sonunda AKP hükümeti, toplu sözleşme ile memurların nasıl aldatıldığını uygulamalı olarak gösterdi. Toplu sözleşme hakkı aldık diye övünen taşeron sendikanın sesi soluğu çıkmıyor. Toplu sözleşmede memurlar sadece dağın fare bile doğurmadığına değil, Hakem kurulunda 4+4 maaş artışına evet diyen yetkili sendika temsilcisine de şahit oldular. Oylamada evet diyen bu malum sendika temsilcisi 7 saat sonra tutanak imzalanırken şerh koyarak imzalamak zorunda kaldığını bizzat kendisi açıkladı. Değerli kamu çalışanları da bu sendikayı desteklemekle gelecek yıl 3+3 maaş zammını hak ettiler!
Geçen yıl verilen 4+4 maaş zammı, yılın ortasından itibaren bir üst vergi dilimine giren memurlardan geri alınmaya başlanmıştır. Beceriksiz yönetimin bedelini memurlar, emekliler piyasaya yapılan zamlarla ödemektedir. Uygulanan tek taraflı ve yanlış politikalar nedeniyle eğitim çalışanları, Atatürk’ün deyimiyle fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüştür. Neredeyse en az maaş alan kamu çalışanı konumuna düşürülen öğretmen, itibari sıfırlanmış ve moral-motivasyonunu tamamen kaybetmiştir.
ADI ÖSYM, SOYADI ŞAİBE…
ÖSYM, yaptığı sınavlardaki her skandalı peşin reddedip sonra araştırıyor. Ve nasılsa her incelemesinin sonucu sınavın tertemiz yapıldığı anlaşılıyor. ÖSYM Başkanı Ali Demir, sınavlardaki skandal sayısı arttıkça güçleniyor ve makamını koruyor. Üzerine gidilen hırsızlıkların da sorumluların ödüllendirilmesine de alıştırılmış bulunuyoruz. Gelecekleri çalınmış olan gençlik için kimsenin elinden bir şey gelmiyor.
Eğitimde kalitenin yükseltilmesi Türkiye’de eğitimin en önemli sorunlarının başında gelmektedir. 4+4+4 sisteminin eğitimin kalitesini yükselteceği iddiaları hiç bir temele dayanmamaktadır. Tarihin her döneminde zamanın şartlarına göre teknolojinin eğitimde kullanıldığını ve bunun kaçınılmaz olduğunu biliyoruz. Fakat bugün dâhil tarihin her döneminde eğitimin odağında öğretmen vardır. Bu gerçeği, ne akıllı olduğu söylenen tahtalar ne de tablet bilgisayarlar değiştirir. Fatih projesinin eğitime ne kadar fayda sağlayacağı belli değildir. Ancak çok büyük rant sağlayacağı kesindir. Yeni öğretim yılının bütün eğitim çalışanları ve öğrencilerimiz için sağlıklı ve başarılı geçmesini diliyorum. ”
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 01.10.2012 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle