Bugün tam dokuz yıl oldu annemin yüzünü görmeyeli, dokuz yıl oldu sevdiklerimle yarenlik etmeyeli. Köyümün yamaçlarına tırmanıp kan ter içinde, arkamı dönünce masmavi enginliklerin üzerinde, arkasında beyaz köpükler çıkartarak usul usul ilerleyen küçük kayıkları seyredip huzur bulmayalı.
Dokuz yıl oldu kışın yağan, gelinlik misali köyümün ağaçlarını süsleyen bembeyaz karları seyretmeyeli. Hamsiyi, palamutu, köteği mısır ekmeğiyle yemeyeli.
Dokuz yıl oldu kışın buz gibi soğukta sıcacık sobanın yanına kurulup bol limonlu bir mercimek çorbası içmeyeli. İnciri, armudu, kokulu kara üzümü, dağlarımdan böğürtleni, bahçeden dikenli salatalığı koparmayalı.
Dokuz yıl oldu dostlarımla şöyle felekten bir gece çalmayalı. Sabahlara kadar muhabbetler edip şafakta güneşin doğuşuna şahit olmayalı. Kıyıda buram buram deniz kokusu, taşların üzerinde yalpalayarak gezinen Dünyanın en mutlu çocuklarını seyredip çocukluğuma gitmeyeli.
Dokuz yıl oldu ufukta akşam güneşinin batışını hayranlıkla izlemeyeli. Mezarıma her şafak vakti gelen, birbirinden güzel ötüşleriyle bana yarenlik eden kuşlar, beni ziyarete gelen sevenlerim, hemen yanıbaşımdaki fındık ağaçları ve toprakla beraber üzerimi örten masmavi gökyüzü.
Dünya'da bir yerde, bir güzel diyardayım. Şarkılarla geçerken aranızdan, üzerimdeki şair çeketim, yüreğimdeki sevginiz ve ben bahtiyarım. Göçmen kuşlar geçer her yıl üzerimden. Küçük bir çocuk mezarıma bakarak el sallar. Yağmurlar yağar üzerime, bitmez tükenmez yağmurlar. Mezarıma sızan, bana dokunan, sizden uzanan bir el gibi yüzümü okşayan yağmurlar. Anamın gözyaşları gibi hüzünlü, babamın alınteri gibi kutsal yağmurlar.
Ölümlerin en zorudur ardında ağlayan, yüreğinin sızısı hiç mi hiç dinmeyen bir ana bırakmak. Ve insanın annesinin kendinden önce ölmesinin tek iyi yanıdır evlat acısı gibi büyük bir acı yaşamadan bu Dünyadan ayrılması. . .
Yarım kalan şarkılarım, hüzünlerim, sevinçlerim. Dostlarım, kardeşlerim, arkadaşlarım, sevenlerim selam olsun size. Sonsuz teşekkürler bitmez tükenmez sevginize. . .
Ruhun bir ırmaktır gülüm
Akar yukarıda dağların arasından
Dağların arasından ovaya doğru
Ovaya doğru ovayı kovalayıp
Ovaya kavuşamadan bir türlü
Bir türlü kavuşamadan uykusuna söğütlerin
Geniş köprü gözlerinin rahatlığına
Sazlıklara yeşil başlı ördeklere
Düzlüklerin yumuşak başlı kederine kavuşamadan
Kavuşamadan ayın ışığındaki buğday tarlalarına ovaya doğru akar
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz köşe yazısı sitemize 25.06.2014 tarihinde Hamdi Murat Güven tarafından girilmiştir. Metnin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, köşe yazısı metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu yazarın iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle