''çernobil'den Mi, Başka Nedenden Mi Bilemem Ama Karadeniz Bölgesi'nde Kanser Patlaması Var'' Sabah Yazarı Abdurrahman Yıldırım Bölgedeki Korkuyu Yazdı...
Karadenizlinin artık iki korkusu var. Özellikle kentli insanlar, kanser olacak diye çocuk yapmaktan korkuyor. En basit hastalıklarda bile doktora gitmekten çekinenler var. Ya Doktor "Kansersin" derse. . .
Nedeni kanser, yaşı sadece 33 ve kendisi de çok sevilen bir yöresel müzik sanatçı olunca Kazım Koyuncu'nun ölümü, hem İstanbul'da hem Karadeniz'de 10 binlerce kişiyi harekete geçirdi. Olay medya aracılığıyla Türkiye'nin gündemine taşınırken, aynı zamanda Çernobil nedeniyle Karadeniz'de kanser patlaması yaşandığı iddialarına yeni bir ivme kattı. İddialar yeniden ve daha güçlü biçimde gündeme gelmeye başladı. Tartışma diyemiyoruz çünkü devletin, araştırma kuruluşlarının, sağlık kuruluşlarının ellerinde herhangi bir istatistikî veri yok. Sadece bu bölgedeki hastanelerde kanserden ölenlerin sayısında büyük bir artış var. Bunun nereden kaynaklandığı konusu belki tartışılabilir ama bu bölgede kanser patlaması olduğu gerçeğini değiştirmez.
EN ÖNEMLİ SORUN
Çünkü hemen her ailede kanser olayı görülmeye başladı. Geçmişte yaşlanmaya paralel ortaya çıkan bu hastalık artık gençlere ve hatta çocuklara kadar indi.
İşte Kazım Koyuncu daha Türkiye'deki ortalama ömrün yarısına gelmeden gitti.
Volkan Konak'ın yakın zamanda yedi akrabası bu hastalıktan ölmüş.
Benim de 11 yaşındaki yeğenim kanserden gitti. 11 yaşındaki bir çocuk yumuşak doku kanserinden bir yıl önce öldü. Bir başka yakınım troid kanseri. Genç yaşta kanserden ölen başka tanıdıklarım var. Bölgede kan kanseri, troid kanseri daha yaygın. Sık -sık gittiğim bu bölgede, medyaya yeterince taşınmamış olsa da, artık kanser hastalığının toplumun en önemli sorunu haline gelmeye başladığını görüyorum. Kimse açık- açık konuşmayı, tartışmayı, kuşkusunu ve korkusunu dile getirmeyi istemiyor. Kendisine yakıştırmaktan kaçınıyor. Adını anmaktan çekiniyor.
İKİ KORKU
Çünkü Karadeniz insanı korkuyor.
Karadeniz'de artık insanlar özellikle de kentli insanlar çocuk yapmaktan korkuyor. Doğacak çocuğunun kanser hastası olacağından korkuyor. Böyle bir olasılık karşısında nüfus planlamasına gidiyor.
Karadeniz'de insanlar artık rahatsızlıklarında doktora gitmekten de korkuyorlar. Şu veya bu rahatsızlığının altından kanser haslatığının çıkmasından çekiniyorlar. Etraflarında bu tür örneklere rastlıyorlar. Dış çektirmeye gidenin kanının durdurulamaması sonucunda kan kanseri olduğunu öğrenmesi gibi. Kardeşimin çocuğunun hastalığı sırasında İstanbul'daki hastanenin çocuk onkoloji servisinde tedavi görenlerin yaklaşık yarısının Karadeniz Bölgesi'nden geldiğini, dörtte birinin Doğu ve Güneydoğu'lu, geriye kalan son çeyreğin de diğer bölgelerdeki çocukların oluşturduğunu öğrendim. Doktorlar bu oranların zaman zaman değişmekle birlikte yaklaşık olarak korunduğunu belirtiyorlardı. Karadeniz'deki artışı Çernobil'e bağlıyorlardı.
DURUM TESPİTİ GEREKLİ
Denilebilir ki, kanser zaten kalp hastalıklarıyla en çok ölüm nedenlerinden biri. Ancak kanser gibi ağır hastalıklarda tedavinin büyük kentlerde yapıldığını biliyoruz. Bazen ölümlerin bu hastanelerde olduğunu da. Dolayısıyla gerçek durumun belirlenmesi için, hem ölüm istatistiklerinin büyük kent hastanelerinden başlayarak yapılmasında hem de Karadeniz'de kapsamlı bir kanser taramasının gerçekleştirilmesi artık zorunlu. Çünkü sadece çayda radyasyonu tartıştık. Fındığı, süt ürünlerini, meyve ve sebzeyi tartışmadık.
Bu ürünleri sadece bu bölgede yaşayanların değil, başka insanların da yediğini konuşmadık. Bu bölgede yaşayan insanların Çernobil'den gelen radyasyonun yağmurla suya ve toprağa karıştığını, insanların üzerine yağdığını tartışmadık.
EKONOMİYE DE YANSIR.
Olayı belirleme ve önlem almada çok geç kalındığı doğru. Ama bu geç kalmanın etkisiyle olayı görmezden gelmeye çalışmak çok daha büyük hata olur. Bu bölgeyi kaderine terk etmek olur.
Kanser seslerinin yükseldiği bir bölgede kimse yaşamak istemez. Göç eder. Bu diğer bölgelerin de sorunu haline gelir.
Turist olarak bu bölgeye kimse gitmek istemez. Hâlbuki bu bölgenin geçimi tarıma bağlı olduğu kadar turizme de bağlı.
Bu bölgeden yetişen meyve ve sebzeyi kimse tüketmek istemez. Yani tarımı da bu işten zarar görür.
FAZLA GECİKMEDEN
Eğer bu bölge kanser üretiyorsa eninde sonunda ekonomisi de kanserleşir. Sorunun çözümünde yol alınamazsa bu bölgede siyaset iki kutuplu olmaya doğru gidebilir. Bir kutupta kaderine razı olmuş şeriatçı çizgide yoğunlaşanlar, diğer kutupta ise kaderlerine başkaldıranlar yer alır. Türkiye siyasetinde bazı dengeler değişir. Yangın olmayan yerden duman çıkmaz. Doğu Karadeniz'den büyük bir duman yükseliyor. Artık gizleme yerine ateşin boyutlarını ve kimin yaktığını belirleme ve önlem alma zamanıdır. Daha fazla gecikmeden.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 06.07.2005 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle