Hopa Ziraat odası Yerel Kalkınma girişimleri Hibe Programı çerçevesinde "AB destekli Hopa'da seracılığın geliştirilmesi projesi" kapsamında açılan Seracılık kursun son günü öğretmen evinde düzenlenen panelle ilk etabı tamamlandı.
Panele konuşmacı olarak katılan Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim görevlilerinden aynı zamanda kurs öğretmenleri de olan Prof. Dr. Sezgin UZUN ve Doç. Dr. Coşkun GÜLSER yaklaşık 3 saat seracılık ve Organik tarım nasıl yapılır konulu sunum yaptılar.
Panelin açılış konuşmasını yapan Hopa Ziraat odası başkanı İhsan Seber AB destekli seracılığın geliştirilmesi projesi hakkında bilgi verdi. Seber şunları söyledi.
"Odamız bugüne kadar ilçemizde çay ve fındık üretiminin dışında hemen hemen hiçbir üretimin yapılmadığından üretimi ve istihdamı artırma yönünde proje çalışmalarına başlayarak hayata geçirme noktasında bir adım daha atmıştır. Yaptığımız çalışmalarda ele aldığımız ürünleri hiçbir zaman çaya ve fındığa alternatif ürün olarak ele almadık. Bundan sonra alternatif olarak değil, ilave ürün olarak ele alacağız. Çünkü herhangi bir ürünü alternatif olarak ele aldığımızda, diğer ürünü tasfiye etmek anlamına gelir. Bir ürünü yetiştirmek için diğerini yok etmek veya yetiştirmemek zihniyeti yalnıştır. Üretimi her alanda artırarak üyelerimizin refah düzeyini artırmak genel hedefimizdir.
Bu noktadan hareket ederek 2007 Haziran ayında birliğimizin de Ankara desteğiyle" Seracılığın geliştirilmesi" ile ilgili bir proje hazırlanarak merkezi finans ihale birimine sunulmuş, AB kaynaklı ve %90' hibe olmak üzere kabul görmüş 01/12/2007 tarihi ile sözleşme imzalanmıştır.
Proje tutarı 100 bin Euro'dur. Projenin alt yapısı hazırlandıktan sonra Mart 2008'de başlayan %70'i kullanıma açılmıştır. Kalan %30'u odamızca karşılanacak uygulamanın onaylanmasından yaklaşık bir yol sonunda %20'ı iade edilecektir.
13/02/2008 tarihinde başlayan eğitim kursu bugün sona ermektedir. Ancak bundan sonrada uygulamalı dersler olarak serada tatbiki olarak kursumuz devam edecektir. 2 yerde Kemalpaşa ve Çamlıköyde seramız mevcuttur.
Kursumuzun sonunda aynı zamanda kurs öğretmenleri olan Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim görevlileri Prof. Dr. Sezgin UZUN ve Doç. Dr. Coşkun GÜLSER Seracılığın geliştirilmesi ve Organik tarım nasıl yapılır konulu eğitim semineri vereceklerdir. Değerli hocalarımıza ve Sizlerin katılımınızdan ötürü çok teşekkür ediyorum, "dedi.
Prof Dr. Sezgin UZUN organik tarım ve saracılık konulu sunum yaptı.
Organik Tarım
Uzun yıllar devam eden yanlış tarımsal uygulamalarla bozulan doğal yaşam dengesini (tarımsal üretimde yer alan bitki, hayvan, insan, toprak, su ve diğer çevresel faktörlerin tamamı) doğal kaynakların kullanımı ile dengenin yeniden sağlanmasının planlanması olarak açıklanabilir.
Bu sebeple organik tarım;
Kimyasal gübre ve tarım ilaçları kullanmadan, kimyasal kalıntısız ürün üretmeyi, çevre dostu üretim metodunu benimsemeyi amaçlayan, ülkelere göre organik, ekolojik, biyolojik, bio-dinamik, alternatif, doğal, yenilenebilir ya da sürdürülebilir tarım olarak adlandırılan bir üretim şeklidir.
Organik Tarımın İlkeleri
1- Doğal kökenli hammaddeler kullanılarak üretim yapılmalıdır.
2- İşletme girdileri çevreyi tehdit etmemelidir (mesela; organik tarımda kullanılacak fide, tohum, fidan vs. ilaçsız olmalıdır).
3- Nöbetleşe ekim ve organik gübreleme yapılmalı. Toprağın işletilmesi ve topraktaki canlı faaliyetin devamı için çiftlik gübresi ve organik atıklardan oluşan kompost ve yeşil gübre kullanılmalıdır. Uygun toprak işleme aletleri kullanılmalı, Gereğinden fazla sayıda toprak işlemeden kaçınılmalıdır.
4-Dengeli bir bitki yetiştirme düzeni uygulanmalı bu düzende baklagillere ağırlık verilmelidir.
5- Üretim yapılacak yerin ekolojik koşulları göz önünde bulundurmalı (Bitki tür ve çeşitlerinin seçiminde ve bu şartlara uygun dayanıklı, tohum, fidan ve hayvan kullanılmalıdır.
6- Zararlılarla mücadelede doğal kökenli ilaçlar ve biyolojik yöntemlere önem verilmelidir.
7- Hayvansal üretimde ise; Ağıl ve ahırların uygun olması, hayvan beslenme ihtiyacının mümkün olduğu ölçüde işletmeden karşılanması, yemlere kimyasal maddeler katılmamalı (antibiyotikler, kilo artırıcı katkı maddeleri vs. ) dır.
8- Organik hayvansal üretimde yem ihtiyacının karşılanmasında 1 büyükbaş hayvan için 1 hektar arazi düşünülmelidir.
9- Organik tarımda; Yeter miktarda ve yüksek kalitede gıda üretmek, maksimum verimden önce gelmelidir.
10- Enerji kaynağı olarak; Güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi gibi doğal enerji kaynakları mümkün olduğunca tercih edilmelidir.
11- Organik tarım işletmelerinin kazançları, üretici ve çalışanlarını tatmin etmelidir.
12-Sentetik kimyasal gübreler ve sentetik ilaçlar, depoda (muhafazada) koruyuculuğu artıran, hasattan önce veya sonra olgunlaşmayı teşvik eden sentetik kimyasal maddeler, bitki ve hayvan yetiştirmede kullanılan hormonlar ve büyüme düzenleyici maddelerin organik tarımda kullanımı yasaktır.
13- Bitki beslemede;
-Çiftlik gübresi, kanatlı gübresi, çiftlik ve sıvı atıkları, saman, torf, mantar üretim artığı,
organik ev artıkları kompostu, bitkisel atık kompostu, hayvansal atıkların işlenmiş ürünleri,
deniz yosunları ve yosun ürünleri, talaş, ağaç kabuğu, odun artıkları, tabii fosfat kayaları gübre olarak kullanılabilir.
Bitki korumada;
İzin verilen birtakım ticari ilaçların yanında; Kükürt, bordo bulamacı, arapsabunu, değişik bitkisel karışımlardan elde edilen doğal ilaçlar kullanılabilir.
Neden Organik Tarım?
En önemli amacı; insan ve diğer tüm canlıların ortak yaşam alanı olan dünyamızı korumaktır.
Gelecek nesilleri korumak;
Bitkilere püskürtülen bir çok pestisit (insektisit, fungusit, akarisit, herbisit) besinler yoluyla insan vücuduna alınmaktadır. Bu maddelerin çoğu kansere sebep olmaktadır. Bu pestisitli gıdaların, pestisitsizlere göre en az dört kat daha fazla olumsuz etki yaptığı araştırmalarla ortaya konmuştur.
Toprak erozyonunu önlemek;
Toprak tarımın temelidir. Bu temelin hiçbir zaman sarsılmaması gerekmektedir. Yetiştiriciler aşırı ürün elde etmek amacıyla topraklara kimyasal gübreleri uygulamaktadır. Bu da toprak erozyonuna sebep olmaktadır. Toprakta, belirli bir dönemde belirli bir miktardan fazla besin maddesi kaldırmak, toprağın düzenini bozduğu herkes tarafından artık bilinmelidir. Toprağı ölmekten kurtaran organik maddenin toprağa ilave edildiği miktarda verim elde isteği toprağın ömrünün uzamasına sebep olacaktır.
Su kalitesini korumak;
İnsan vücudunun 2/3 ü ve dünyanın 3/4 ünü su oluşturmaktadır. Tarımda kullandığımız kimyasal pestisitler ve sentetik gübreler yer altı sularını kirleterek, içme suyumuzun ana kaynağını kirletmektedir. Yeraltı sularının kirlenmesine, atmosfere püskürttüğümüz birçok kimyasal madde de yol açmaktadır.
Enerji tasarrufu sağlamak;
Sentetik gübreleri üretmede oldukça fazla enerji harcanmaktadır. Organik tarımda kullanılan unsurlar örneğin; yeşil gübreleme işlemleri, kompostlama ve ayrıştırmada daha az enerji kullanılmaktadır. Ayrıca organik tarımda asıl amaç bitkiyi değil, toprağı beslemektir. Beslenen toprak zaten kendisine tutunanlara fayda sağlayacaktır. Organik yolla beslenen topraklar daha uzun süre bitkiyi besleyecek ve tasarruf sağlayacaktır. Organik orijinli gübreler toprakta daha uzun süre besleme görevi yapar ve sentetik gübreler gibi yıkanma fazla olmaz, bu da tasarruf sağlamış olur. Şu anda ülkemizde organik gübre fabrikalarının kurulmuş olması da, organik tarımın gelişmesine katkı sağlayacaktır.
Kimyasalları tabağımızdan uzak tutmak;
Önemli entomologlara göre; Son 50 yılda pestisit kullanımı 30 kat artmış, buna karşılık olarak pestisitlerin toksisitesi 100 kattan daha fazla artmıştır. Yani, bizleri ve gelecek nesillerimizi sinsice zehirleyen ve insan sağlığına zararlı olan kimyasalların, tükettiğimiz gıdalardaki tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Birçok sağlık örgütü; Günümüzde kullanılan herbisitlerin % 60'ının, Fungusitlerin % 90'ının, İnsektisitlerin % 30'unun, kansorojen olduğunu ortaya koymuştur. Kimyasal pestisitler, yaşayan organizmaları öldürmek için hazırlanmış zehirler olup, insanlara da zarar verirler. Bu zararlar arasında, kansere ilave olarak doğumdaki anormallikler, sinir sisteminin zarar görmesi ve genetik mutasyon sayılabilir. Bütün bu riskleri bertaraf edecek organik yetiştiriciliğin özellikle çocuklardan başlamak üzere sağlayacağı katkılar çok önem kazanacaktır.
Çiftlik çalışanlarının sağlığını korumak;
Uluslararası bir kanser enstitüsünün yapmış olduğu araştırmaya göre, kimyasal pestisidlerle muhatap olan çiftçilerin çiftçi olmayanlara göre altı kat daha fazla kanser riski taşıdıklarını ortaya koymuştur. Ayrıca çiftçiler arasındaki pestisit zehirlenmeleri, her yıl %14 artış göstermektedir. En yüksek etkilenme oranı tarlada çalışanlarda görülmektedir.
Gerçek ekonomiye destek vermek;
Organik yetiştiriciliği, standart yetiştiricilikten daha ucuz olarak sürdürmek söz konusudur. Standart yetiştiriciliğin bazı gizli masrafları vardır. Bunlar, pestisit düzenlemeleri, testlerinin yapılması, zararlı ve tehlikeli atıkların temizleme işlemleri, çevreye verilen zarar ve bu burumun normale çevrilmesi için sarf edilecek çabalar, büyük masraflar karşılığında gerçekleşmektedir. İnsanlarda pestisitlerden dolayı oluşan hastalıkların tedavisinde ülkeler büyük servetler harcamaktadırlar.
Üretimde biyolojik farklılığı geliştirmek;
Bilindiği gibi yetiştiricilerin tek ürün yetiştirme arzusu, yıldan yıla aynı ürünle büyük arazilerin kullanılmasına sebep olmaktadır. Bu yaklaşım, çiftlik üretimini artırmakla birlikte toprağın doğal mineral ve besinlerini azaltmaktadır. Besinleri tekrar torağa vermek için kimyasal gübreler kullanılmakta ve bu da sadece daha önce bahsedilen bir çok problemi beraberinde getirmektedir.
Sağlıklı beslenme;
Organik yetiştiricilik toprağa doğal yollarla besin elementlerinin yeteceği kadar verilmesiyle başlar, bu da toprağın besleme yeteneğinde devamlılığı sağlamaya yardımcı olur, beslenen toprak, gerçek lezzet ve tada sahip sağlıklı besin içeren güçlü bitkilerin oluşmasına sebep olur, birçok usta aşçının yemek tariflerinde organik ürünleri kullanmasının sebeplerinden bir tanesi de budur.
Çevreyle dost olmak;
İnsanoğlunun dünya üzerindeki olumsuz etkisi, bir çok hayvan ve bitki türünün ortadan kalkmasına sebep olmuştur. 1600 yılından sonra 162 tür kuşun insanoğlu tarafından yok edildiği ortaya konmuştur. Son yıllarda ülkemizde özellikle pamuk, tütün, zeytin ve narenciye gibi önemli tarım ürünlerine zarar veren canlılara karşı, kullanılan tarımsal ilaçlar zincirleme bir şekilde bazı canlı türlerinin ortadan kalkmasına yol açmıştır. Örneğin, tütün veya pamuklara uygulanan ilaçtan ölen zararlıları yiyen kuş, yılan gibi diğer canlılar da öldükleri,
yağmur sularıyla kanallara ve oradan da göllere ulaşan tarımsal ilaçların, gölleri cansız hale getirdikleri sık sık rastlanan olaylardandır.
Unutulmamalı ki; Bozduğumuz tabiat dengesinin (ekosistemlerin) belirli bir zamandan sonra, tekrar geriye kazanılması zorunlu hale gelecek ancak başarılı olunup olunamayacağı ise hep soru işareti olarak kalacaktır.
Ana özet olarak; Organik tarım sistemlerine geçiş, farklı amaçlardan dolayı hızlanması gerekmektedir.
Bu amaçlar; Uluslar arası pazarlarda bir yer edinmek, ihracat artışını sağlamak, ekonomik olarak kendi güvenini kazanmak, tarım girdilerini azaltacak alternatifler bularak doğal kaynakları korumak, kendine yeterli gıda üretmek, kırsal alanlarda daha fazla sosyal gelişme imkanlarının araştırılması olarak özetlenmelidir.
Kısaca; Organik yetiştirme ile, sürdürülebilirlik, ekolojik denge, sağlık, toprağın beslenmesinin bitkinin beslenmesinden önce düşünülmesi ön plana çıkmaktadır.
3. ORGANİK SEBZE YETİŞTİRİCİLİĞİNDE İZLENMESİ GEREKEN YOLLAR
Organik sebze yetiştiriciliğinde; öncelikle bahçemizdeki bitki hastalıklarının oluşmasını sağlayan etmenleri ve zararlı böcekleri ortadan kaldırmak için savaş suçlusu kimyasallara ücret ödeme prensibini göz ardı etmemeliyiz. Diğer yandan kimyasal pestisitlerin sağlığa zararlı olmalarının yanında istenilen şekilde kontrol de sağlayamamasının da söz konusu olabileceği unutulmamalıdır.
Organik sebze yetiştiriciliğinde üzerinde önemle durmamız gereken diğer bir konu da bitkilerin beslenmesidir. Bu bakımdan izlenmesi gereken yolları çok iyi bilmek ve uygulama yeteneğine sahip olmalıyız. Burada özellikle insan sağlığına zararlı pestisitlerin ve sentetik gübrelerin sebzelerde kullanılmasını gerektirmeyecek veya en aza indirecek uygulamalar üzerine durulacaktır.
Her şeyden önce, İyi bir sebze yetiştiricisinin, yetiştireceği sebzeyi kültüre alan değil, sebze yetiştireceği toprağı kültüre alan olduğu asla unutulmamalıdır. Bilinmesi gereken bu uygulamaları şöyle sıralayabiliriz;
Dayanıklı çeşit seçimi :
Başarılı bir şekilde fide yetiştiriciliğinin sağlıklı bitkilerden alınmış sağlıklı tohumlarla başladığı asla unutulmamalıdır.
Sağlıklı fide ile başlamak :
Özellikle sebzecilikte böcek kontrolü sağlıklı bitkilerle başlar. Hastalıklı bitkilerle problemler tarla veya seraya taşınmamalıdır. Fide satın alırken hastalıksız ve böcek bulaşması olmamış bitkiler tercih edilmelidir. Fide harcının 70o Cdeki bir fırında fırınlanması gerekir. Bu sıcaklıkta bir saatlik süre yeterli olmaktadır.
Uygun toprak hazırlığı:
Açık arazilerde toprak sürümü erken yapılarak, dikimden önce vejetasyoun parçalanması sağlanmalıdır. Özellikle İlkbaharda ilk fırsat bulunduğunda dikim yapılmalı , böylece bitkiler erken büyümeye başlar. Seralarda ise solarizasyon uygulaması, topraktan kaynaklanan bazı problemleri yok etmektedir. Özellikle nematotlara karşı önemli avantajları vardır.
Toprak seçerken her şeyden önce hafif asit (pH=6. 5), hastalık ve zararlılarla bulaşmamış toprakları seçmeliyiz. Toprak işleme ve diğer hazırlama işlemlerinde kullanacağımız aletlerin steril olması gerekir. Bunlara ilave olarak toprağa, 70 oC' ye kadar ısınması sağlanmış kompost uygulaması yapılarak topraktan kaynaklanan hastalıkların kontrolü büyük ölçüde sağlanmış olur. Eğer bahçe toprağı çok ağır ve ıslaksa toprağa yanmış kompost, parçalanmış yapraklar ve diğer organik maddeler ilave ederek toprağın gevşetilmesi sağlanır ve sebze yetiştiriciliğinde önemli problemler arasında yer alan kök çürükleri önlenmiş olur.
Yetiştiricilik alanının mümkün olduğunca hastalıklardan arı tutmak;
Öncelikle, hastalık semptomlu bitkiler sökülüp uzaklaştırılmalı ve kesinlikle kompost yığınlarına ilave edilmemelidir. Uygun şekilde yapılan kompost yığınları, merkezde ısınma sağlayacağından bir çok hastalık ve zararlı etmenini kontrol altına alsa da buna güvenilmemeli. Bazı hastalıklar taşıyıcı böceklerle yayılmaktadır. Sera veya açık arazilerde yabancı otlarında temizlenmesi gerekmektedir.
Uygun dikim zamanı ve dikim:
Böcek popülâsyonları ilkbahar aylarının başından itibaren mevsim ilerledikçe artmaya başlar. Bu bakımdan dikim zamanı zamanlaması da önem kazanır. Erken dikim (böcek çoğalmasının az olduğu zamanlarda) birçok böcek problemini ortadan kaldırır. Bitkiler erkenden büyümeye başlayarak böcek zararını minimuma indirirler. Bitki sıklığı da uygun bir şekilde ayarlanmalıdır. Çünkü sık bitkiler arasından suyun evoporasyonu yavaş olmakla birlikte hava sirkülâsyonu da iyi olmaz. Masuralar dikimden önce derince sulanmalı ve toprağın üst kısmı kuruduktan sonra dikim yapılmalıdır, " dedi
Doç. Dr. Coşkun GÜLSER de yaptığı sunumda toprak ve bitki beslenme konusu ve hastalıkları anlattı.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 14.04.2008 tarihinde Turan Şentürk tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle