O Gürcistan’ın Tarkan’ı

02/11/2014 09:56

Bayar Şahin, Global Dergisi’ne Konu Oldu.


Haber: Hayati Akbaş







Ülkemizin en önemli aktüel ve ekonomi haber dergilerinden biri olan Global Ekonomi Dergisi, son sayısında “İki Ülke Tek Turist” başlığı ile Türkiye-Gürcistan arasındaki ilişkileri ele aldı. Derginin son sayısında Artvin Borçkalı sanatçı Bayar Şahin’e özel bir yer ayrılırken, “O Gürcistan’ın Tarkan’ı” başlığı ile özel bir yer ayrılarak, Şahin ile röportaj yapıldı.

Global Ekonomi Dergisi, Bayar Şahin ile gerçekleştirdiği röportajı; “ Gürcistan ve Türkiye’nin kültürünü ve turizmini konuşacaksak mutlaka müziğini de konuşmamız gerekiyor.

Söz konusu, Gürcistan ve Türkiye olunca, her iki tarafın da çok sevdiği bir sanatçıdan bahsetmeden olmaz. . . Özellikle Gürcistan’da çok sevilen ve Gürcistan’ın Tarkan’ı olarak da nitelendirilen bir isim olan Bayar Şahin, konuğumuz oldu. Başarılı müzisyen, çocukluk yıllarında ailesinin yaşadıkları ile biriktirdiği duygusallığı müzikle dışa vurmuş. Müzikte bir noktaya gelince de birikimini, iki ülkenin kültürünü, bölgenin dilleri ile iki ülke insanına da aktarmaya çalışmış. Sınırın iki tarafının birbirine yakın kültürünü aktaran yerel türkülerini derleyen başarılı müzisyenle, Gürcistan ve Türkiye başlığı altında müzik, kültür, tarih, dostluk hakkında sohbet ettik.

Öncelikle bize kısaca Bayar Şahin'i tanıtır mısınız?

Artvin, Borçka, Macahel’de doğdum. 13 yaşıma kadar köyümde yaşadım. Bu nedenle de yayla geleneklerini iyi bilirim. İstanbul'a geldikten bir yıl sonra babam vefat etti. Ardından ağabeyimin yanına, Almanya'ya gittim. Burada bir Türk ozan olan, Âşık Zamani ile tanıştım. İçimde müziğe karşı merak vardı. Gelenekten ve genlerden gelen bir his bu. Annem de ben doğmadan önce akordeon çalarmış. Macahel’deki yaylalarda müzik kültürün önemli bir parçasıdır. Müziğe sevdam oralarda başladı. Almanya'da bağlama çalmaya başladım. Zamani’den de çok şey öğrendim. Türkiye’ye dönünce İstanbul Belediyesi Konservatuarı’na başladım. Sonra bir baktım ki başka bir becerim yok. Çeşitli ensturmanlarla çeşitli türlerde bir çok sanatçıya eşlik ettim. Fakat kendi derlemelerimle bir albüm çıkarmam 1997'de oldu. 97 yılına kadar özellikle Karadeniz yöresinin şarkı ve türkülerinden derledim. 96'nın sonunda albüm çalışmasına başladım ve 97'nin sonunda da ilk albüm Horona Çağrı çıktı. O zamanlar Türkiye’de fazla etnik albüm yoktu. Dolayısıyla dikkat çekti. Türkiye'de kendi derlemelerim olan Gürcüce türküler ve Artvin türküleri bir albümde toplandı. Türkiye'den daha fazla Gürcistan'da fark edildim. İkinci albüm 3 yıl sonra çıktı. Yeni albümde, "Biz Artvinliyiz" şarkısını koydum. Türkiye’de ayrı bir yer buldu kendine. Aynı albümde Artvinli sanatçı arkadaşım İbrahim Özbayrak'tan derlediğim Eliya Gogo isimli şarkı Gürçistan'da ses getirdi ve Portuna Radyosu’nda en çok istek alan şarkı unvanıyla Altın CD kazandırdı. Sınırın iki tarafından 3’er müzisyenden oluşturduğum grubum Barışın Dostları (Mshvidobis Megobrebi), öne çıkmaya başladı. Gürcistan'da, Türkiye'nin bir çok yerinde, Almanya'da, Hollanda'da konserler verdik. Karadeniz Türkileri, Gürcüce, Lazca, Megrece, Hemşince türkülerden oluşan geniş bir repertuarımız vardı. O dönemde Kazım Koyuncu, "Hey Gidi Karadeniz" konserlerini başlattı. O sahneyi paylaştığı gruplardan biri de Barışın Dostları. . .

Kazım Koyuncu ile sağlam bir dostluğunuz vardı sanırım. . .

Bu benim için dostluğun ötesinde de bir durum. Projesini ilk anlattığı kişiyim. Ardından konserlerde başta Volkan Konak, Fuat Saka olmak üzere çeşitli sanatçılar sahne aldı. Ancak Barışın Dostları, “Hey Gidi Karadeniz” konserlerinin tamamında yer aldı. Bunun dışında da birçok başarılı projelere katıldık. Ardından bu grupla bir albüm çıkardım: Bani. Bani Gürcüce de birlikte hareket etmek, dayanışma anlamına gelir. İmecenin müziğe yansıması diyelim. Albümde özellikle Gelino isimli şarkı öne çıktı. İsmimi hatırlamayanlar 'Siz Gelino'yu söyleyen değil misiniz?' diyorlardı. 100- 150 yıl önce Türkiye’ye göç eden Gürcülerin yaşamlarını belgeleyen 5-6 bölümlük bir belgesel çekildi. İsmini, benim şarkıdan yola çıkarak Gelino koydular. Ardından Batum'daki dostlarımdan bir tanesi “Bir turizm şirketi kuralım” dedi. Artvin ile Batum, Türkiye ile Gürcistan arasında turizmin gelişme süreciydi. “Tamam” dedim. Üç ortağız ve mesleklerimiz farklı. Üçümüz de “Hayatımızı bununla idame ettirmeyeceğiz. Turizmle ilgili bir hizmet sektörü oluşturacağız” dedik. Beş yıldır faaliyetteyiz. Pek çok güzel işe imza attık. Çeşitli konser ve etkinlikler düzenledim. Motofest adını verdiğimiz Motosiklet Festivali yüzlerce motosiklet sevdalısı Türkiye’den Batum’daki Festivalimize geldiler. Ayrıca “Laz Müziği Festivali’de yaptık. Birinci sene Kazım Koyuncu, ikinci sene yine Laz bir besteci ve edebiyatçı olan Hasan Helimişi, üçüncü sene Beson isimli Megrel bir bestecinin anısına yapıldı. İki ülke arasında turizmin gelişmesi için elimizden ne gelirse yapmaya çalıştık. Bugün Sarpı Sınır Kapısı’ndan milyonlar geçiyor.

Kimlikle geçişin olması neler getirdi?

2006'da Tiflis'te bir konserim vardı. Öncesinde devlet başkanının annesi sahneye alındı. Ogün sahnede bana vatandaşlık verdiler. Benim için çok büyük bir sürpriz oldu. O zamanlar pasaportla geçiliyordu. Bir yıl sonra Gürcistan’da “Artık pasaportsuz geçişler başladı” diye bir anonsun tanığı oldum. Tarihe bakıldığında, Artvin ile Batum kardeş şehir aslında. Tarihte ne tür bir ortaklıkları vardı? Ben Türkiye'de doğdum. Gürcistan sınırında yaşadım ve büyüdüm. Babaannem hep karşıda gördüğü köye bakar bakar ağlardı. Çkhutuneti

Köyü, Batum tarafında kalan Macahel'in 18 köyünden biridir. Babaannem ağlardı çünkü karşıdaki köyde babasının evi vardı. Kardeşleri, ablası, kız kardeşleri ordaydı. Doğduğu ev ordaydı. Bunun gibi binlerce trajedi dolu. Bir kardeşin evi Gürcistan’da, diğerinin evi Türkiye’de. . . Batum, Artvin'in çarşısı, en önemli pazarı. Artvin'de yetişen meyveler sebzeler Gürcistan'a götürülüp orada satılır, şeker, tuz, gaz lambası için yakıtı oradan alınırmış. Batum ise Artvin'i bir yayla olarak kullanmış. Fakat 11. Yüzyıldan kalıntılarımız var. Yusufeli Ardanuç tarafında kaleler, kiliseler, manastırlar var. Tarihçilerden öğrendiğimize göre, Ardanuç ve Yusufeli, Gürcistan'ın krallarının oturduğu ve yönettiği yermiş.

Macahel bölgesine askeri izinle ancak girilebildiği dönemde, oradaki ilk konseri verdiniz. . . O günkü siyasi ortamda sınırda ciddi bir konser verme başarısını gösterdiniz.

Bahsettiğin konser çok önemliydi. Macahel için zaten bir ilkti. Karşı tarafa da gitmiştir o sesler. . . Doğru. . . Daha sonra bana “Dinledik buradan” dediler. Sınıra 200 metre mesafedeydi. Türkiye'de bu kadar sınıra yakın bir yerde, bu kadar izole edilmiş ve yasaklı bir bölgede ilk konser oldu. TEMA’nın da çok büyük katkısı var. TEMA’nın Macahel’deki çalışmaları, Nihat Bey'in çabaları ve bu bağlamda benim orada bir konserim bir araya geldi. Neden bunlar oldu, yaşananların detayları neler bilmiyoruz. Sonuç itibariyle oraya bir sınır kondu. Karşı taraf Sovyetler Birliği bu taraf ise Türkiye oldu. Kars Sarıkamış’ı Batum'un karşılığı olarak almış olan bir Türkiye tarihi. . . Bir de Sovyetler Birliği'nin Türkiye'deki rejimle ilgili sıkıntısı. . . Sanırım bunlar yasaklı duruma düşürdü. Parmağını uzatmak bile suçtu. Ama bu tarafta insanlar hep kendi kültürünü yaşattılar ve karşı tarafta akrabalarının olduğunu unutmadılar. Orda da öyleymiş. Şu an Gürcistan'ın en büyük, en iyi, en yakın yakın komşusu Türkiye'dir. Günümüzde her iki ülkenin dost ve kardeş ülke olmasını sağlamak için geçmişte çok emek veren insanlar var. Süleyman Demirel'den tutun rahmetli Refaattin Şahin'e kadar. Kendi adıma da Türkiye'de de derlediğim bir Gürcüce şarkı sevda besletti insanlara. Orada bizim kültürümüz yaşıyormuş dedirtti.

Biraz da sizden bahsedelim. Sizin için Gürcistan'ın Tarkan’ı yakıştırması var. Sizinle Orada çok seviliyorsunuz. Türkiye’de de seviliyorsunuz. Bunu nasıl başardınız?

Gürcistan'ın Tarkan'ı ifadesi, burada Tarkan nasıl tanınıyorsa, benim de orada tanınıyor olmamdan geliyor. İlk albümde derlediğim 7, ikinci albümde derlediğim 5 Gürcüce 12 melodilik bir potpori ve 2 tane Lazca şarkının olması bunda büyük etken. Üçüncü albümde de aynı. “Bu adam cımbızla oralardan bu kadar şarkıları aramış, çekmiş, çıkarmış ve bulmuştur” diye düşündüler. Ardından Altın CD aldım, vatandaşlık aldım. Sonrasında devlet başkanı Mihail Şaakaşvili bana Gürcistan Devlet Başkanlığı Yüksek Nişanı'nı verdi. İki ülke arasındaki kültürel benzerlikleri ile ilgili çalışmalarımdan dolayı.

Birçok aile kendi çocuğuna kültürünü aktaramıyor. Oysa siz başarmışsınız. 3 tane çocuğunuz var. Çocuklarınız da arkanızda ve sizlerle birlikte şarkı söylüyor. Gürcüce ve Türkçe. . . Bunu nasıl oldu?

Özel bir çabam olmadı. Beni örnek aldılar ve çocukluğumda sevdiğim kültürü yaşatmaya karşı verdiğim çabayı gördüler. Eğer ben başka yaşam biçimini benimseseydim, çocuklarım bugünkü durumda olmazlardı. Benim evimde enstrümanlarıma dokunmak serbesttir. Bunun tek koşulu vardır. Onlara benim gibi davranmak. Bu kendi kendine çıkan bir kural. Söylenmeden. . . Ben enstrümanlarımı elime almadan önce temizleyip bakımını yapıyorum. Çocuklarım da bunu görüyor. Benden daha fazla sevdalılar. Mesleğimde benden çok öne geçtiler. Çünkü akademisyenler. İkiz kızlarım, Damla ve Yudum, birçok enstrümanı çalabiliyorlar. İkisi de İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzik Teorisi üçüncü sınıf öğrencisi. Küçük kızım Tamara Şahin ise Güzel Sanatlar Fakültesi’nde müzik okuyor.

Tamara ismi nereden geliyor? Tarihte önemli bir isim mi?

Gürcistan için öyle. Gürcüler için altın çağı yaşatan bir kraliçedir. Eşimin de hoşuna gitti. İkiz kızlarımdan sonra doğan kızımın ismini Tamara koyduk.

Babaanneniz sizin için özeldi galiba. . .

Sıla hasreti çektiğimi söyleyebilirim. Babaannemi 5-6 yaşında kaybettim. Ama bugün bile hatırlıyorum onun da, annemin de yaşama ayak diremesini. Onları unutabilir miyim? Mümkün değil. Her memleket türküsü söylediğimde aklıma annem ve babaannem gelir. Kutsaldır babaannem. . . Annem gibidir, babam gibidir. Çocuklarım bunu fark ettiler.

Turizmle bitirelim isterseniz. Turizmde iki ülke adına nasıl bir hedef koyulabilir? Sizin hedefiniz nedir?

Turizm için bacasız sanayi denir. Özellikle Gürcistan için çok önemli. Şirketimizin durumuna gelince, şu ana kadar kültürel faaliyetler ve turlarla yerel hizmetler vermeye çalıştık. Gürcistan'dan Türkiye'ye doğru küçük turlar planlıyoruz. 10-15 kişilik turlar gerçekleştirdik. Turla gelenlere yerel hizmetler veriyoruz. Nereleri gezmeleri gerektiğini anlatıyoruz. Gürcistan’da, Turizm Bakanlığı’nın yasal düzenlemeleriyle ilgili bir takım eksiklikler var. Büyük oteller yapılıyor. Fakat bizdeki gibi oturmuş yasaları yok. Var olan yasaları da tam anlamıyla uygulanmıyor. Gittiğinizde 3 saat içinde bir şirket kurup, ertesi gün tur düzenleyebilirsiniz. Ben Türkçe biliyorum, İngilizce biliyorum diyen her vatandaşı sokaktan rehber olarak işe alabiliyorsunuz. Bunların düzeltilmeli. Benim çalıştırdığım rehber, Gürcü kültürünü, tarihini, tarihi yerlerin anlamlarını bilmeli. Ciddi bir denetim eksikliği var. Lisans sahibi olmadan çalışan rehberler, turistleri yanlış bilgilendiriyor. Biz, iki tane rehber çalıştırıyoruz, ikisi de Kobiliti Turizm Okulu’ndan sertifikaya sahip. Türkçe-Gürcüce tercüme yapabilen bir tercümanım var. İngilizce tercümanı dışarıdan alıyoruz.

Müzikteki hedefiniz nedir?

Birçok radyo ve televizyon programı hazırlayıp sundum. Halen TRT Müzik’te Minono isminde bir program yapmaktayım. Kafkasya’dan Karadeniz’e şarkıları, türküleri, dansları, farklı kültürleri taşıyoruz. Hedefim bastonumla sandalyeye oturacak zamana kadar müzikle uğraşmak. Asla müziği bırakmamak niyetindeyim. Ama profesyonel anlamda yapmayabilirim. Müzik hayatımın her anında olmalı, olacak da. Çocuklarım belli bir yere geldikten sonra, 12 ayın 7’sini Macahel'e, Artvin'e ayırmak istiyorum. Ufak tefek çalışmalara da başladım. Köyümde iki odalı küçük bir ev yapmayı düşünüyorum. Dostlarımı ağırlamayı, akşamları onlarla birlikte şarkı söylemeyi, müzik yapmayı yani birçok şeyi düşünüyorum. Asıl hedef çocukları büyütüp, ondan sonra Artvin'de uzun zaman kalmak” şeklinde yayınlandı.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 02.11.2014 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.