Chp Artvin İl Başkanından Çarpıcı Açıklama

25/09/2013 13:03

Chp İl Başkanı Seçkin Kurt Türkiye Ve Artvin Gündemini Değerlendirdi.


Haber: Hayati Akbaş







Cumhuriyet Halk Partisi Artvin İl Başkanı Seçkin Kurt ilimizin ve ülkemizin gündemine ilişkin olarak önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye genelinden, Artvin özeline, HES’ler’den, madenlere, eğitimden Artvin’in geleceğine kadar yaptığı açıklamalarla hükümeti eleştiren CHP İl Başkanı Seçkin Kurt, Türkiye’nin her geçen gün her alanda daha da kötüye gittiğini, tek çarenin hükümetin gitmesi olduğunu iddia ederek gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Basın mensuplarına parti il binasında açıklamalarda bulunan İl Başkanı Seçkin Kurt cari açığın artık kontrol edilemez bir duruma geldiğini ifade ederken, açıklamasında; “Öncelikle şu an da bu söyleşiyi okuyan değerli okurlara, Artvin halkına saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Bugün sanal rakamlarla ekonominin vitrini parlatılmaya çalışılıyor. Ekonominin vitrini bile bu haldeyse kendisi ne durumdadır? Bakın daha çok yeni ekonomiyle ilgili bakanlar itiraf etmeye başladılar. Cari açık artık kontrol edilemez durumda!. Bu yıl içinde yapılan araştırma sonucunda işsiziler ordusuna 300 bin kişi daha eklenmiş. Türkiye’deki sıcak paranın 140 milyar dolar olması beraberinde çok büyük bir tehlikeyi de getiriyor.

Ekonominin belirsizliğe gittiğini gören vatandaş tüketimi kısınca, zaten esas gelirleri tüketimden alınan “dolaylı” vergilere dayalı bütçe de açık verdi. Tüketimin kısılmasıyla ithalatta başlayan düşüşe rağmen cari açıktaki iyileşme yetersiz kalırken, ekonomide cari açık belasına bir de bütçe açığı kamburu eklendi, hükümetin “mali disiplin' maskesi düştü. Şu an kırmızı alarm veriyor!

Sıcak para girişine bel bağlayan iktidarın uyguladığı ithalat ve tüketime dayalı ekonomik model duvara dayandı. Protestolu senet, batak kredi, ödenmeyen senet miktarı her geçen gün artıyor. Vatandaş, bankaların kredi kartlarından harcadığı parayı ödeyemiyor.

KOBİ’ler çöküyor. Esnaf, tüccar, sanayici, çiftçi, işçi, köylü ve şirketler banka kredilerini kapatamıyor. Binlerce köylünün tarlası, arazisi, borçları yüzünden bankalar tarafından hacz edildi. Banka kredileri dolayısıyla icra takibine düşen küçük ve orta boy işletme (KOBİ) sayısı da giderek artıyor. Kara liste kabardı. BDDK verilerine göre “takibe alınan” bireysel kredi müşteri sayısının, Nisan 2013 itibarıyla 1 milyon 139 bin 604 olduğu açıklandı. 1 milyon 976 bin 617 vatandaş ise kredi kartı borcunu düzenli ödeyemediği için bankalar tarafından takibe alındı. ” dedi.

8 Milyar Dolar Kaçtı!

Türküye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı’nın kendi açıklamasına göre eleştirilerini sıralayan Seçkin Kurt; “ Mayıs ayının başından itibaren 12 Haziran’a kadar olan sürede, Türkiye’den 8 milyar dolar tutarında bir meblâğın yurt dışına gittiğini söyledi. Bakın bunlarda daha net rakamlardır:

Protestolu senet tutarı:3 milyar 10 milyon TL, Karşılıksız çek sayısı: 228 bin 517, Takibe düşen tüketici kredileri: 9 milyar 54 milyon TL, Takibe düşen KOBİ kredileri: 7 milyar 140 milyon TL, Yarım milyon çiftçinin borcu:4 milyar 259 milyon TL

Tabi ki bu rakamlar işsizliğe de yansıyor. Güvencesiz çalışma hızla yaygınlaşıyor 2009 yılı Aralık dönemi ile karşılaştırıldığında geçici çalışanların sayısı yüzde 34 artarak, 1 milyon 333 binden, 1 milyon 789 bine yükseldi. Geçici çalışmanın yaygınlaştırılması hükümetin istihdam stratejisi açısından bir amaç olarak değerlendiriliyor. Geçici işçiler için, geçici bir işte çalıştığı ve iş bittiği için işsiz kalanlar ve geçici çalışanlar üzerinden hesaplanan, işsizlik oranı yüzde 32 olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz yılın aynı dönemi ile karılaştırıldığında kısmi süreli çalışanların sayısı 324 bin, geçici bir işte çalışanların sayısı 285 bin kişi arttı. İstihdam artışı ise aynı dönemde 1 milyon 88 bin kişi artış gösterdi. Kısmi süreli çalışanların yüzde 83’ü, geçici bir işte çalışanların yüzde 62’si kayıt dışı çalışıyor. Bu rakamlar açıklanmış bilinen rakamlardır. Bir şeyi konuştuğunuzda kanıtları da rakamsal olarak okuyuculara verilmelidir.

AKP Hükümetinin bu halka yaptığı en büyük kötülük bence “Taşeron” sistemi olmuştur. Hükümet tavrını sermayeden yana koymuş, emeği, hakkı korumamıştır. Taşeronlar işçinin aldığı kadar parayı alıyor! Bir işçinin devlete maliyetine bakın bir de işçinin cebine girene bakın. Çalışma süreleri olsun, koşulları olsun İLO sözleşmelerine aykırıdır. Oysa İLO’ya imza atmış olan Türkiye Cumhuriyeti, yükümlülüklerini getirmek zorundadır. . Ama hükümet her şeyde olduğu gibi İLO’ymuş, işçi haklarıymış umurunda değil. Bildiğini yapmaktadır.

Taşeron kavramı Türkiye’de, asıl işverenin işinin bir kısmını sözleşme ile üstlenen alt işveren için kullanılıyor. Dünyada taşeronlaşma gerek alt işverenler, gerekse de işletmelere işçi kiralayan özel istihdam büroları (kölelik büroları) eliyle yürütülüyor. İster alt işveren yani taşeron şirket tarafından istihdam edilsin, ister kiralık işçi tedarik eden özel istihdam bürosu tarafından istihdam edilsin, işçi açısından taşeronlaşmanın özü değişmiyor. ” ifadelerine yer verdi.

Taşeron Firmalar Artvin Ekonomisine Zarar Veriyor

İlimizdeki büyük inşaat işlerini yürüten yüklenici şirketlerin taşeron firmaları işçilere ve esnafa maaş ödemeyerek dolandırıcılık yaptıklarını iddia eden CHP İl Başkanı Seçkin Kurt; “Taşeron firmalar işçilerini dolandırdığı gibi, iş yaptığı yerdeki esnafı da dolandırıyor. Bizim başımıza geldi. İşçilerin Maaşlarını ödemiyor veya kendisine iş yapmış olanların ücretlerini vermiyor ve iflas ettiğini açıklayarak ortadan kayboluyor. Bunun hesabını kim verecek? , Şimdi Artvin’de onlarca belki yüzlerce taşeron firma var. Ana firmalar kendi işlerinin bir kısmını bunlara yaptırıyor. Bunlarda işçiden kesiyor, malzemeden kesiyor, parasını kurtarmaya çalışıyor, haliyle ortaya kalitesiz işler çıkıyor. Yaptıkları kanal kolay patlar

Yaptıkları duvar hemen çöker. Bir daha masraf yapmak zorunda kalan devlet bunun parsını da bizimim vergilerden bir daha öder. Ana firmaya verdiysen işi ondan isteyeceksin. O bir taşerona veriyor, o taşeron bir alt taşerona, bir alt taşeron daha tıpkı Rus Matruşka bebekleri gibi! En küçüğü en sona kalıyor. Ona da bir şey kalmadığı için bu tür olaylar yaşanıyor. Artvin’de yaşandı ve birçok iş aksadı.

Yukarıda bahsettiğim sorunlardan biri olan Taşeronluk sistemi maalesef Artvin’e de büyük zarar vermektedir. Bu şirketlerde çalışanlar zor şartlar altında çalışıyor. 800 TL asgari ücret alan bir işçi, hadi iyimser olalım bin TL alsın. 800 TL ev kiralarının olduğu bir ülkede bu para ile insanlar nasıl geçinecek ki? Onun için devlet aradan Taşeronu çıkartsın işçiye tüm parasını versin de o gariban da rahatça geçinebilsin. Artvin’de Gayrı Safi Milli Hâsıla GSMH yüksek çıkıyor. Bunun tek nedeni barajdır. Ve Çoruh Vadisi boyunca 15 yıldır sürmekte olan Baraj projeleridir. Yoksa Artvin memur kentidir. Memura da esnafa da zor bir kenttir. İmkânları kısıtlı zor bir coğrafyadır. Buna rağmen Artvin halkı kendi yağı ile kendi imkânlarıyla yaşamasını ve mutlu olmasını bilen örnek insanlardan oluşmaktadır. ”dedi.

Cerattepe Artvin halkının varlık sebebidir

Açıklamalarının devamında Seçkin Kurt; “Kesinlikle ret ediyorum. Bu şekilde propaganda yapanları kınıyorum. Yukarıdan heyelan geldiğinde sen AKP’lisin, sana bir şey yok. Sen MHP’lisin, sen CHP’lisin demeyecek ki herkes bunun altında kalacak. Bakın çok değil, 17 Ağustos depremine gidelim. Orada zengini, fakiri, sağı, solu, genci yaşlıyı, hastayı ayıklamadı ki. Herkes o felekti yaşadı. Resmi rakamlara göre 17 bin insanımızı kaybettik. Cerattepe’deki felaket de aynısını yapacak. Ben bu propagandayı yapanlara soruyorum. Siz burada yaşamıyor musunuz? Cerattepe Artvin’in varlık sebebidir. Genya ile iç içe bir birlerine kenetlenmiş halde birlikte Artvin’i kucağında taşıyor. Suyumuz orda, en güzel yerlerimiz, endemik bitkiler orda, Dünyanın en güzel coğrafyasıdır desem abartmış olmam.

Bu doğanın sonsuza dek yok edilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Hiç kimse bunu siyasi duruş, siyasi karşı çıkış olarak algılamasın. Ben önce Artvinliyim. Daha sonra siyasetçiyim. Karşı duruşum CHP’li, oluşumdan önce Artvinliliğimdendir. Herkes de bu düşünceyle karşı duruşunu sergilediğinde inanın ki AKP’lisi, MHP’lisi, CHP’lisi, partilisi, partisizi, genci, yaşlısı bütün Artvin halkı Artvin ortak noktasında buluşur. AKP Madene karşı duruş sergilesin, Ben AKP’lilerle birlikte aynı şekilde karşı çıkarım. Ama biz meydanlardayız AKP yok. Biz HES’lere karşı direniyoruz. AKP yok. Halkın arasında geziyor, onlar yine yoklar. Artvin insansızlaştırılmak isteniyor.

Bu nasıl olur ki? Bu bence maden şirketinin insanlarımızı kandırmak için uydurduğu masaldan başka bir şey değildir. Allah aşkına bu söylediklerinin dünyada eşi benzeri, örneği var mı? Böyle bir turizm kentinin adını verebilirler mi? Eğer oluyorsa Damar’da maden işletiyorlar. Orada yapsınlar da hem bir deneme yapmış olurlar!. Geçtim beş yıldızlı oteli, 2-3 yıldızlı turistik bir otel yapsınlar. Dünyada böyle bir şeyin örneği yok ki? Maden sahasına beş yıldızlı otel yapılmayacağını en cahil insan da bilir. Kaldı ki; Damar’ın beldeliği gitti, Köy oldu. Türkiye’nin en zengin bakır yataklarının bulunduğu Damar ilçe olmalıydı, daha büyümeliydi değil mi? Bir kere Damar’ı görenler şok oluyorlar.

Onun için maden şirketi Kafkasör’de 5 yıldızlı otel yapacak iddiası kandırmacadır. Bir yer Turizm alanıysa orada asla sanayi ve maden gibi sektörlere açılmaz!. Kafkasör alanı 160 hektarlık kısmı Turizm alanı ilan edildi. O zaman burada madenciliği nasıl yapacaklar. Yeşil Artvin Derneği Üyesi değerli ağabeyimiz Erol Çağal’ın yaptığı bir araştırmada yine maden şirketlerinin kendileri tarafından hazırlanan ÇED raporlarında su havzalarının bulunduğu yerlerde özellikle içme sularının bulunduğu yerde madenciliğin yapılamayacağına dair kanunlar var. 1993 yılından bu tarafa birçok kez çıkarlın ÇED raporlarında buradaki suların tamamen yok olacağı açıkça yazılmaktadır. Bütün bunlara rağmen ısrar etmelerini anlamak mümkün değil.

Bu tek başına etken değildir. Ama büyük bir etken olduğu ise kesinlikle doğrudur. Seçimi kaybetmeyi sadece buna bağlarlarsa katılmam. Çünkü Artvin Cumhuriyet değerlerini sözde değil, özde yaşatan, yaşam biçimine uyarlayan, Atatürk’ün yolundan giden, Atabarı ile bu sevgisini coşkuyla gösteren Artvin halkı AKP’ye AKP’li de olsa mesafeli duruyor. Yani bir de bu pencereden de bakmak lazım. Artvin seçmeni genele verdiği oy ile yerele verdiği oyu farklı değerlendirmektedir. ” ifadelerine yer verdi.

CHP yerel seçimin galibi olacaktır

CHP İl Başkanı Seçkin Kurt, yaptığı açıklamaların son bölümünde ise yerel seçimlere değindi. Kurt, yerel seçimlere ilişkin yaptığı açıklamalarda ise “Bugüne kadar ne olduysa o olur. Yine CHP bütün belediyelerin en iddialı partisi olacak. 12 belediyeden 8 tanesi CHP’nin ise burada bir halkın teveccühü var demektir. AKP’nin belediyeler arasında adaletsizliği olsa da belediye başkanımız 3 dönem çok güzel başkanlık yaptı. Artvin halkı aslında her şeyi ve herkesi görüyor. Biz, tüm ilçelerde çok iddialıyız 3 belde kapanıyor. Geriye 9 belediye kalacak. 7 ilçe, bir merkez ve bir de Belde belediyesi… Biz CHP olarak tümünde çok iddialıyız. Bunu da 30 Mart 2014 tarihinde akşam 17’00’den sonra göreceksiniz.

Bu konuda son sözü takdir deresiniz ki genel başkanlık söyleyecek. CHP Demokratik bir parti olup demokrasinin kurallarına uyan köklü bir partidir. Burada Yüksek Seçim Kurulunun takvimiyle birlikte aday adaylık hareketlenmesi yaşanacak. Partimizde memur olup aday olmak isteyenler bu süreçte aday adayı olacaklar. ÖN seçim mi? Atama mı sorusuna cevabı Genel Merkez verecek. Ama ben şundan çok eminim ki demokrasi kuralları içinde en güzel karar verilecek ve Artvin’de her zaman olduğu gibi yine büyük bir başarı elde edilerek CHP’nin ve Türkiye’nin örnek göstereceği bir il olacaktır. ” ifadelerine yer verdi.

Açıklamaların son bölümünde ise CHP İl Başkanı Seçkin Kurt, “İl Milli Eğitim Müdürü sınıfta kalmıştır. Eğer ben çocuğumu okula gönderiyorsam mutlaka karnesini görüyorum. Ona göre değerlendirme yapıyorum. Bunun gidişatı iyidir. İyiye gidiyor veya kötüye gidiyor. Şunları yapmalı, şu önlemler alınmalı diyebilmemiz için bu karnelerin, yani göstergelerin, verilerin önümüzde olması lazım. İyi de ben Milli Eğitimin karnesini neye göre değerlendireceğim. Onların verdiği rakamlara göre mi? Veya üniversite sınavlarında başarılı olmuş birkaç öğrenci ile mi? Ben şunu anlayamıyorum bu sonuçlar hangi mantıklı gerekçeyle açıklanmaz. YÖK Başkanı açıklama yaparken sonuçların açıklanmasını İl Milli Eğitim Müdürlerinin istemediğini, Milli Eğitim Bakanın da buna uyduğunu ve kendisinden rica ettiğini söylüyor ve kararı bu gerekçe ile aldığını söyleyebiliyor. BU bence eğitimde skandaldır. Ama gelin görün ki çok normalmiş gibi algılandı ve hemen de kabul edildi! Ben bunu kabul etmiyorum. Üniversite sınav sonuçlarının ardından il sıralamalarının o da Üniversite yerleştirme sınav sonuçlarının mutlaka açıklanmasını istiyorum. CHP olarak da bu konunun üstüne gideceğimizi söyleyeyim.

Artvin kendi kendisine fazlasıyla yetebilecek imkânlara sahip çok özel illerin başında gelir. Bu ilin taşında bile tohum yeşeriyorsa, zeytininden kavununa, kivisine, üzümüne kadar aklınıza gelen her şey en kaliteli ve organik olarak sofranıza kadar gelip sağlık sunuyorsa. Bu ilin topraklarına, taşına, ormanına, deresine, suyuna, ağacına, çalısına, balına, arısına lütfen saygı duysunlar. Allah bu zenginlikleri bir maden veya enerji uğruna yok edin diye yaratmamıştır her halde. Bazı şeylerin kendisinin orijinal hali değerlidir.

Artvin orijinal bir yerleşim yeridir. Onun için kendisi bizzat bir cevherdir. Artvin’deki maden ve HES projelerini bir köylünün her gün altın yumurtlayan tavuğunu içindeki altınları “hepsini birden alayım, tek tek ne uğraşayım” diyerek kesmesine benziyor! Artvin’in kendisi altındır. Altına da üstüne de dokunma. Madene “hayır”, Artvin’in yaşamasına “evet. ” Ben “Ya Artvin Ya maden” de demiyorum. Sadece “Artvin” diyorum. Artvin Organik tarım ve hayvancılıkta çok özel bir coğrafyadır. Muhteşem köy alanları bomboş duruyor. Bunları tam kapasiteyle değerlendirebilsek Artvin sıçrama yapar.

Artvin turizm ve eğitim alanında marka şehir olabilir. Bunun çalışması yapılmalıdır. Artık günümüzde insanlar Güneş, Deniz, Kum demiyor. Bol oksijen, doğa diyor. Doğa turizmi, kültür turizmi, sağlık turizmi son yıllarda patlama yapmış durumda. Artvin bunlara hazırlanmalıdır. 4 mevsim turizm yapabilecek potansiyeli var. Teleferik projesi bir an önce bitirilmeli ve turizm altyapı çalışmaları hızlandırılmalıdır. Ama bütün bunlar tapılırken Maden konusu ve tartışması ortadan kalkmış olmalıdır. Yerel basınımıza bana bu imkânı verdikleri için çok teşekkür ediyorum. Artvin birimizin değil, hepimizindir. ” diyerek sözlerini tamamladı.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 25.09.2013 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Politika Haberleri
 » Arhavi’de Yaşanan Seçim Heyecanın G...
 » Faruk Çelik’ten Sert Açıklamalar...
 » Faruk Çelik Bir Gecede İki Önemli C...
 » Hopa’da Chp Farka Koştu...
 » Hopa’da Utku Cihan Rüzgârı Esiyor...
 » Ati Utku Cihan’da Durmak Yok...
 » Kemalpaşa’da Sandıklardan Chp Adayı...
 » Bakan Faruk Çelik’ten Kapı-kapı Seç...
 » Aydın Tatar, Hizmet Etmeye Kaldığım...