"Hopa'nın Dönemin Koşullarını Yansıtan Önemli Bir Çarşısı Vardır. Bu Çarşı 1906 Yılı Kasım Ayında Çıkan Büyük Bir Yangında Hemen Hemen Tümüyle Yok Olmuştur.1927-28 Yıllarında Hopa Çarşısında Toplam 187 Dükkân Bulunmaktadır. Bunlardan 28'i Manifaturacı, 6'sı Tuhafiyeci, 25'i Bakkal, 11'i Terzi, 7'si Kunduracı, 17'si Saraç Ve Terlikçi, 7'si Fırıncı,8'i Otelci,2'si Lokantacı, 2'si Aşçı,3'ü Bakırcı Ve Kalaycı, 1'i Tenekeci, 2'si Hancı, 5'i Manav, 1'i Semerci, 2'si Demirci, 1'i Saatçi Ve Kuyumcu, 5'i Berber Dükkânıdır. "
Ünlü coğrafyacı Amasyalı Strabon (İ. Ö. 58-İ. S. 25) Antik Anadolu Coğrafyası adlı eserinde, Kolkhis'te nane, baharat türleri, darı, mısır, ayva, ceviz, incir, şarap, bal gibi yiyeceklerin bol bol üretildiğinden bahsetmektedir. Ksenopon'un Anabasis(on binlerin dönüşü) adlı eserinde, Yunanlıların kendilerini Kolkhların savaş düzeninde bekledikleri bir dağın karşısında bulduklarını, Kolkhların bu sırada bir kısmının sağa, bir kısmının sola saparak koştuklarını, Yunanlıların Kolkhların kaçtıklarını sanarak çığlıklar atarak koşmağa başladıklarını, doruğa ulaşan Yunanlıların bol erzak dolu köylerde konakladıkları, köylerde çok sayıda kovan gördüklerini, bu kovanlardaki balları yediklerini, peteklerden bal yiyen askerlerin, kustukları, ishal oldukları, hiç birinin ayakta duramadığını, askerlerin üçüncü ve dördüncü gün bitkin bir halde ayaklandıklarını açıklamakta, bu saptama bize antik çağda Doğu Karadeniz'de ağaç kovanlarla günümüzde "deli bal" dediğimiz kestane balının yöre halkı tarafından üretildiği ve bu balın istilacılara karşı silah olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Şemsettin Sami'nin Kamus-ül Alam adıyla yayımlanan ansiklopedisinde, Doğu Karadeniz'de ormanların çok olduğu, dağlarının yukarılarında çam, daha aşağılarda meşe ve ceviz, Hopa'da ise Çemşir (şimşir) ağaçlarının bulunduğundan bahsedilmekte, Hopa'nın toprağının pek münbit (verimli) değilse de ahalisinin çalışkanlığı sayesinde ihtiyaca yetecek kadar buğday ve sair hububat yetiştirildiğini, fasulye ve fındık mahsullerinden ise hayli miktar ihracat dahi olduğunu açıklamaktadır.
Hopa ve çevresinin Osmanlı Devletinin hâkimiyetine girmesi hakkında Halit Özdemir'in yazmış olduğu "Artvin Tarihi" adlı eseri ile Nebi Gümüş'ün XVI. Asır Osmanlı-Gürcistan ilişkileri adlı doktora tezinde XVI. yüzyıl başlarında yola çıkan şehzade Yavuz Sultan Selim'in Melo'ya geldiği (Artvin'in şu anda adı Sarı budak olan Merkez köyü), oradan Gönye kalesine inip, burayı aldığı, burada üstlenerek, Arhavi, Viçe (Fındıklı), Atina(Pazar), Hopa, Gönye, Batum, Chala, Beğlevan, Noğedi (Kemalpaşa) ve sarp bölgelerini aralıksız üç ay süren savaşlar sonunda yapılan görüşmeler sonucunda bu bölgelerin Osmanlı hâkimiyetine girdiği belirtilmektedir. En eski tahrir defteri olan 1516 tarihli "mufassal birlik" defterinde, Arhavi, Borçka ve Hopa'yı da içerisine alan 35 köyün ve bölgenin vergi durumu tespit edilmiştir. Recai Özgün'ün Lazlar adlı eserinde, Yavuz Sultan Selim'in Çaldıran savaşından (1514) sonra Sinan Paşa kumandasındaki birliklerle Melo ile birlikte ardından da Hopa, Gönye, Batum, Arhavi, Viçe (Fındıklı), Atina (Pazar), Çhala, Beğlevan, Makriyal (Kemalpaşa) ve Sarp gibi yerleşim yerlerini aldığını belirtmektedir. Bu tarihi saptamalar göz önüne alınıp değerlendirildiğinde, Hopa ve çevresinin XVI. yüzyıl başlarında Yavuz Sultan Selim'in Çaldıran savaşı dönüşünde şu an Artvin'in merkez Köyü olan Melo üzerinden tahminen Genya Dağını aşarak Murgul üzerinden Hopa'nın Skaristi (Subaşı) köyü üzerindeki tepelerden, Cankurtaran zirvesine geldiği, Oradan Sultan Selim tepesi olarak adlandırılan tepeye gelerek buradan Abuislah (Esenkıyı) köyü üzerinden Kemalpaşa'ya indiği, Kemalpaşa'dan Gönye'ye geçerek burada konuşlandığı ve Arhavi, Chala, Hopa, Beğlevan, Batum, Sarp ve Kemalpaşa yerleşim yerlerinin Osmanlıya katıldığı anlaşılmaktadır.
"Artvin Tarihi" adlı eserin yazarı Halit Özdemir, yapıtında Özdemiroğlu Osman paşa idaresindeki Osmanlı ordusunun Ahıska Beyliği topraklarının fethini tamamladıktan sonra 1579 yılında Çıldır (Ahıska) eyaletinin kurulduğunu, bu tarihten sonra Arhavi, Hopa ve Borçka'nın Trabzon'a bağlandığını yazmaktadır.
Hopa ve çevresinde seyahat amacıyla gezi yapan Prof. Karl Koch yaptığı gezi sonucunda tuttuğu gezi notunda, Hopa'ya gündüz girmek istediklerini, sahilin geçit vermez kayalık olduğunu, bu nedenle Arhavi'den yamaca tırmandıklarını, tepeyi aştıklarında peronit köyünün göründüğünü, bu arada sis ve yağmurun bastırdığını, daha sonra çok uzakta olmayan Kise olarak tanınan köye vardıklarını, Hopa ile aralarında bir tepe kaldığını ama oradaki sahilde sert ve yüksek kayaların yükseldiğini, sahildeki dar kumluk alandan geçebildiklerini, güneşin battığı sırada ayrı ayrı tepelerden zahmetle tırmanarak, sivri kayalığı aştıklarında önlerinde Hopa suyu deltasının (şimdiki Sundura) belirdiğini, Hopa kasabasının deltanın öbür yanında olduğunu ve evlerde ışık yandığını belirtmekte, ayrıca Hopa ovasında (şimdiki Sundura düzünde) sayısız bahçe ve sebze tarlalarının uzandığını, ovanın ortasında kollara ayrılmış bol sulu bir nehrin (Sundura deresi denize ulaşmakta olduğundan bahsetmektedir.
1869 yılı Trabzon Salnamesinde Hopa Kazasının erkek Nüfusunun 4. 496 olduğu, Hopa kazası ve bu kazaya bağlı köylerde toplam 1261 hane bulunduğu, aynı salnamede Hopa Kazasında 925 öğrencili 27 İslam okulu, 27 müderris, 45 hatip, 31 imam, 17 mescit ve 80 öğrencili 3 ilmiye medresesinin bulunduğu açıklanmaktadır. 14 Eylül 1829 tarihinde yapılan Edirne Antlaşması sonucunda Ahıska'nın Osmanlılardan ayrılarak Ruslara bağlanması üzerine, Trabzon Eyaletine bağlı merkezi Batum olan Batum sancağına Hopa Kazası (Arhavi ve Gönye nahiyeleri ile birlikte) bağlanmıştır.
Osmanlıda 1865 yılında eyaletler yerine Vilayet teşkilatlanmasına gidilmiş, bu teşkilatlanma sonucunda 1867 yılında yapılan düzenleme ile Atina, Hopa ve Hemşin kazaları nahiye yapılarak Arhavi Kaza merkezine dönüştürülerek, Arhavi'ye bağlanmıştır. 1869 tarihinde Arhavi Kaymakamlığını Kapıcıbaşı Süleyman Bey tarafından yürütülmekte olup, bu tarihte belediye teşkilatı oluşturulmuştur. Arhavi üç yıl kaza merkezi olarak kaldıktan sonra 1870 tarihinde idari yapıda yapılan değişiklikle Hopa'ya kaza statüsü verilmiş ve Arhavi nahiye yapılarak Hopa kazasına bağlanmıştır. 1871 yılında Hopa'da belediye teşkilatı kurulmuş, bu tarihte Hopa Kaymakamlığı Hacı Kadir bey tarafından yürütülmüştür. (1)
1873 yılı Osmanlı İmparatorluğu tarafından hazırlanan Trabzon Salnamesinde Hopa kazasında Kaymakam olarak Hıfzı Efendi, Naibi Ali Zihni efendi, Müftü olarak Muhammet efendi, Mal Müdürü Muhammet efendi, Tahrirat Kâtibi olarak Ali efendi, Rüsumat Müdürü olarak Mustafa efendi, Sandık Emini olarak Hasan efendinin görev yaptıkları belirtilmektedir. Hopa telgraf memuru olarak Raif efendinin ikinci sınıf statüsünde görev yaptığı açıklanmaktadır. Yine 1800'lü yıllarda Dersaadet'ten (İstanbul'dan), Batum'a değişik günlerde vapur seferlerinin düzenli olarak çalıştığı belirtilmekte, bu vapurlar Trabzon ve Hopa limanlarına uğramaktadırlar. Söz konusu vapurlardan Fevaid-i Osmaniye vapurları İstanbul'dan Çarşamba günü kalkmakta, Salı günleri Batum'dan dönüş yapmaktadırlar. Rusya vapurları ise İstanbul'dan cumartesi günü kalkmakta, Pazar günleri Batum'dan dönüş yapmaktadır. Bu yıllarda Hopa'nın Kaymakamlık merkezinin Kule dibi karyesinde (mahallesinde, semtinde) olduğu belirtilmekte ve bu karyede Cuma günleri Pazar kurulduğu açıklanmaktadır. Bu dönemde Hopa kazası karyelerinde iplik imal edilip Dersaadet'e bu imal edilen ipliklerin götürüldüğü açıklanmaktadır. Yine Hopa kazasında Ağaşi tabir edilen arazide ormanlık alanının mevcut olduğu hususuna yer verilmektedir. 1873 yılı salnamesinin incelenmesinde Hopa kazasında mahalle ve köy olarak Hopa kazasında 23, Hopa'ya bağlı Arhavi Nahiyesinde 34, Gönye Nahiyesinde 21 yerleşim biriminin olduğu hususuna yer verilmektedir. Bu tarihlerde Hopa kaza merkezi ve karyelerinin nüfusu 6637 olarak verilmektedir. (2)
1874 yılı Trabzon Salnamesinin incelenmesinde, ilgili salnamede Hopa kaza merkezinde 1 karantina, 1 telgrafhane, 1 şadırvan, 1 medrese, 1 cevami, 4 fırın, 3 mağaza, 74 dükkân, 1 kuyu, 1 bahçe, 5 kahvehane, 7 arsa, 217 adet tarla, 59 adet çalılık alan ve 105 hane bulunduğu açıklanmaktadır. Bu yıllarda meclis-idarede refik olarak Osman efendinin, Mukayyit (kayıt eden) olarak Mustafa Naili efendinin görev yaptıkları açıklanmaktadır. Kaymakam olarak İbrahim Kadem efendinin, Naibi Ali Rıza efendinin, Müftü olarak Muhammet Sadık efendinin, Mal Müdürü olarak Mehmet Revnak efendinin, Tahrirat kâtibi olarak Ali Faik efendinin, Sandık Emini olarak da Ömer Lütfü efendinin görev yaptıkları belirtilmektedir. Bu tarihlerde Orman Korucusu görevinin Ömer ağa tarafından, Telgraf memurluğu görevinin ise Osman efendi tarafından yürütüldüğü anlaşılmaktadır. (3)
1905 tarihli Trabzon Vilayeti Salnamesinin incelenmesinde Merkez-i Kaza olan Hopa kasabasında erkek ve kadın ahali olarak 10. 070 kişinin yaşadığı saptanmaktadır. Kaza ahalisi ziraatçılık ve ticaretle uğraşmakta, gemicilik, demircilik, bakırcılık, dülgerlik ve çobanlıkla uğraşılmaktadır. Kasaba halkı Kafkasya ve Kırım'ın değişik şehirlerine, Romanya ve Bulgaristan ile Memalik-i Şahane'ye (İstanbul'a) gidip oralarda alışveriş, kayıkçılık, marangozluk, balıkçılık ve tütüncülükle uğraşmaktadırlar. Hopa ahalisinden hükümet işlerinde ve büyük ticaretle uğraşanlar palto ve pantolon giymektedirler. Bunların dışında kalan kesim ise genel olarak yerli imalattan olan şiyaktan zipka ve mintan giymektedirler. Bu tarihte Hopa kazasında 1 hükümet konağı, 1 askeri kışla, 1 cephane, 20 cami, 6 medrese, 1 mekteb¬-i rüşdi, 1 eczane, 1telgrafhane, 1 gaz ambarı, 3 debbağhane (tabakçı), 165 dükkân, 24 mağaza, 18 kahvehane, 180 değirmen, 14 kiremithane, 501 ambar, 128 serender, 161 fırın (evlerde bulunan grestalar, plekiler ve ocaklar bu rakama dâhil) ve 18 adet köprü bulunmaktadır. (4)
1920'li yılların ortalarında Hopa ilçesi, Arhavi, Kemalpaşa ve Fındıklı bucaklarından oluşmaktadır. İlçe sınırları kuzeyde Karadeniz, güneyde Artvin İlinin Borçka ve Göktaş Bucakları, Yusufeli ilçesi, doğuda sarp deresi, batıda Ardeşen bucağı ile çevrilmiş bulunmaktadır. İlçenin güneydoğusunda cefuka ormanının %75'i kayın, geri kalanı da kestane ve kızılağaçtan oluşan karışık ormandır. Sultan selim ormanının %70'i üretime elverişli nitelikte kayın, %15'i kestane, %10'u kızılağaç ve geri kalan %5'i de ıhlamur ile diğer yapraklı türlerden oluşmaktadır. Hopa'nın batısında deniz kıyısında iskelesi bulunan Peronit köyünde manganez madeni bulunmuştur. Ancak bu madenin işletilmesi konusunda bir imtiyaz verilmemiş ve hiçbir şirket tarafından işletilmemiştir. Arhavi Bucağı çevresinde mülkiyeti şahıslara ait olan bir arazideki manganez madeninin imtiyazı Kurtzadeler almış bulunmaktadır. Hopa merkez ilçenin 17, Arhavi Bucağının 26, Fındıklı Bucağının 17 ve Kemalpaşa Bucağının 19 köyü bulunmaktadır. 1927 Nüfus sayımına göre Hopa'nın nüfusu 31. 080 (Fındıklı, Arhavi ve Kemalpaşa dâhil) iken, 1925-26 devlet salnamesinde 41. 225, 1926-27 devlet salnamesinde 43. 428 olarak karşımıza çıkmaktadır.
İlçe nüfusu 1935 genel nüfus sayımında 35. 818, 1940'ta 35. 505 olarak saptanmış bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1893'te 29. 410, 1914'te 38. 202 olarak görülmektedir. 1927 yılı nüfus sayımına göre Hopa ilçesinin merkez nüfusu 4241 kişi olarak görülmektedir. Hopa kasabasında yerleşim, arazinin gayet engebeli olması nedeniyle dağınık bir özellik arz etmektedir. Kasaba dört mahalleden oluşmaktadır. Bu mahalleler dahi toplu olmayıp, evler tepecikler üzerine serpilmiş ve birbirlerinden uzak durumda bulunmaktadır. 1890'lardaki verilere göre tarımda ekili alanlar, toplam alanın %10'nu oluşturmaktadır. 1885-1890 yıllarındaki verilere göre ilçede mısır, pirinç, fasulye, portakal, fındık, üzüm, kenevir gibi ürünlerin yetiştirildiği anlaşılmaktadır. 1927 yılında hüküm süren şiddetli kış ve kuzey rüzgârları portakal ürününü dondurarak büyük ölçüde ürün kaybına ve çiftçilerin zarar görmesine yol açmıştır.
İlçede hayvancılık olarak, her aile bir iki sığır beslemektedir. Bazı köylerde koyun ve keçi beslenmekte ve otlakiye olarak Artvin, Ardahan ve çoğunlukla Rusya otlakiyelerinden yararlanılmaktadır. Yazın başlangıcında Hopa'dan yola çıkarılan sürüler Borçka'da şoseye ulaşarak, oradan Ardahan sınırındaki Bülbülan ve Yığılı yaylalarına götürülmektedir. İlçe içerisindeki Taş, Çamlık, Siret, Kavaherke ve Nopayeni yayla ve otlakiyeleri ancak birkaç köyün hayvancılık alanındaki gereksinimlerini karşılamaya yetmektedir. 1926-1927 devlet salnamesinde 7. 337 baş koyun, 12. 879 baş keçi, 7. 781 baş inek, 1927-1928 devlet salnamesinde 9. 149 baş koyun, 13. 663 baş keçi, 6. 654 baş inek olduğu saptanmış bulunmaktadır.
1926 yılı Ocak ve Temmuz ayları arasında yedi aylık dönemde Hopa iskelesinden 2194 ton ticari eşya ithal edilmiş bulunmaktadır. Bu eşyanın 2117 tonu Türk, 87 tonu yabancı limanlardan gelmiştir. Aynı süre içerisinde yapılan ihracat 893 ton olup, bunun 478 tonu Türk limanlarına, 415 tonu da yabancı ülke limanlarına yöneliktir. Bu dönemde Hopa'ya gemilerle gelen yolcu sayısı 2480, giden yolcu sayısı 3211'dir. Hopa'ya bir yılda gelen vapur sayısı 95'tir. İlçede motorlu, motorsuz gemi ve küçük tekne sayısı 150 civarındadır. Bunlardan 18'i motor, 132'si yelkenlidir.
Hopa'nın dönemin koşullarını yansıtan önemli bir çarşısı vardır. Bu çarşı 1906 yılı Kasım ayında çıkan büyük bir yangında hemen hemen tümüyle yok olmuştur. 1927-28 yıllarında Hopa çarşısında toplam 187 dükkân bulunmaktadır. Bunlardan 28'i manifaturacı, 6'sı tuhafiyeci, 25'i bakkal, 11'i terzi, 7'si kunduracı, 17'si saraç ve terlikçi, 7'si fırıncı, 8'i otelci, 2'si lokantacı, 2'si aşçı, 3'ü bakırcı ve kalaycı, 1'i tenekeci, 2'si hancı, 5'i manav, 1'i semerci, 2'si demirci, 1'i saatçi ve kuyumcu, 5'i berber dükkânıdır.
İlçede sağlık alanındaki tek kuruluş beş yataklı muayene ve tedavi evidir. Akciğer veremi, tifo ve dizanteri vakalarına rastlanmaktadır. Kızıl, Kızamık ve Boğmaca sıklıkla görülmektedir. Eğitim alanında ise okullaşma henüz sınırlıdır. Toplam okul sayısı, 26 erkek ve 4 kız okulu olmak üzere 30 kadardır. (bu sayılar Arhavi, Fındıklı ve Kemalpaşa'yı da kapsamaktadır) Öğrenci sayısı 1500-2000 dolayındadır. 1926 yılındaki kız öğrenci sayısı 21'dir. (5)
Hopa ilçesinde Cumhuriyetin İlanıyla birlikte Sugören ve Sarp köylerinde 1923 yılında, Esenkıyı Köyünde 1927 yılında, Yoldere Köyünde 1928 yılında İlkokulların açılması gerçekleşmiştir. (6)
KAYNAKÇA:
(1)Özdemir Halit, Artvin Tarihi. Sayfa:142-144)Haziran 2002
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 05.10.2010 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle