Artvinliler Hes'leri Protesto İçin Taksim'e Çıktı

14/03/2010 18:18

Taksim'de Toplanan Artvinliler, Derelerini Kurutacağı Gerekçesiyle Hidroelektrik Santrallere Karşı Çıktıklarını Belirterek Eylem Yaptı.


Haber: Hayati Akbaş







Artvin Derelerinin Kardeşliği Platformu adı altında yaklaşık 500 kişilik grup, öğle saatlerinde Galatasaray Meydanı'nda toplandı. Grup, derelerini kurutacak hidroelektrik santrallerine (HES) karşı çıktıklarını belirterek, tepkilerini dile getirdi. Ellerinde "Su temel haktır, satılamaz" yazılı pankart bulunan grup, "HES'e dur de" sloganları attı. Renkli görüntülerin yaşandığı eylemde, tulum ve akordeon çalarak Taksim Meydanı'na yürüyen Artvinliler, yöresel türküler eşliğinde oyunlar oynadı. Halaylar çeken grup adına açıklama yapan Öznur Geçkin, "Biz doğduğumuz, büyüdüğümüz toprakların, o topraktaki varlıkların çığlığını bir nevi vekil olarak sizlere ulaştırmakla kendimizi yükümlü hissediyoruz. Yıllardır tarımdaki desteklerin azaltılması, hayatımızı doğduğumuz yerde sürdürecek politikaların üretilmemesi ve yatırımların yapılmaması nedeniyle köylerimiz boşalırken, biz son yapılanı zorunlu tehcir olarak görüyoruz. Topraklarımızda tarihsel, kültürel değerlerin sonlanması anlamına gelecek hidroelektrik santralleri yaptırmayacağız" dedi.

Öznur Geçkin tarafından okunan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi. "Basına ve kamuoyuna, Çoluk çocuğumuz, havamız suyumuz, börtümüz böceğimiz, ayımız, tavşanımız, dağımız yeşilimizle bugün karşınıza çıkmak zorunda bıraktılar bizi. Biz doğanın içinde sizinle iletişim kurabilecek varlıklar olarak, doğduğumuz, büyüdüğümüz toprakların, o topraktaki varlıkların çığlığını bir nevi vekil olarak sizlere ulaştırmakla kendimizi yükümlü hissediyoruz.

Bugün karşınıza bizi çıkaran başlıca iki neden var. Birincisi yöremizde yıllardır HESlere karşı mücadele eden Papart Dereleri Platformu'nun Bölge İdare Mahkemesinde açtığı HES projelerinin iptali talepli davada mahkemenin verdiği yürütmenin durdurulması kararını kutlamak, sizlerle paylaşmaktır. Ne yazık ki mahkemelerin HES projelerini iptal etmesi kamu yöneticilerini ve yöremize göz dikenleri durdurmaya yetmiyor. Bir taraftan mahkeme kararlarının uygulanması savsaklanırken diğer taraftan yeni HES projeleri ile çıkıyorlar köylülerimizin karşısına. Benzer bir durum şu anda bizim yöremizde yaşanmaktadır. Biz İstanbul'da yaşayan çoğunluğu Artvin kökenli doğal hayat savunucuları, Şavşat'taki kardeşlerimizin bu saatlerde köylerinde attıkları çığlığa buradan destek vermek, acılarını azaltmak seslerini büyütmek için karşınızdayız. Bu saatlerde Şavşat - Susuz Köyünde Hidroelektrik Santralleriyle(HES) ilgili ÇED(Çevre Etki Değerlendirme) Katılım Toplantısı yapılmaktadır. Kamu yöneticileri, özel şirket temsilcileri ile el ele köylüleri HES yapımının iyi olduğuna ikna etmek için köy köy dolaşıyor. İkna edemedikleri yerde tehdit ediyor. Bizim yöremizde Trabzon'da, Rize'de, Artvin'de, Erzurum'da ve HES'lerin gündeme geldiği her yerde rutin bir uygulama haline gelen bu durumu yadırgıyor ve kınıyoruz. Kamunun yani bizim çıkarlarımızı korumakla, çevreyi savunmakla görevli olanların, maaşını bizim vergilerimizden almaya devam ederken, yörelerimizin doğal-toplumsal hayatını yok edecek bu projeler için bu kadar fedakârca çalışmalarını manidar buluyoruz.

Artvin'deki derelerin üzerinde şu anda 170'in üzerinde Hidro-elektrik Santrali projesi gündeme gelmiştir. Derelerimizin yüzlerce yıllık hayatımızı, köylerimizi var eden su kullanım hakları çeşitli zenginlere devredilmiştir. Düşünün ki yıllardır içme suyu olarak kullandığımız kaynaklar bile artık bize yasak hale getirilmiştir. Mahkemeler peş peşe HES projelerini iptal eden kararlar verirken, bu kararları uygulamamayı, yeni projeler peşinde koşmayı ise manidar buluyor ancak kabullenmiyoruz. Oldubittiye getirerek hayatlarımızı elimizden alamayacaksınız.

Köylerimiz yıllardır tarımdaki desteklerin azaltılması, hayatımızı doğduğumuz yerde sürdürecek politikaların üretilmemesi ve yatırımların yapılmaması nedeniyle boşalırken, biz bu son yapılanı zorunlu tehcir olarak görüyoruz. Tıpkı ÇAY-KUR'da olduğu gibi, TEKEL'de olduğu gibi önce üreticiyi ürünüyle yaşayamaz hale getirmenin bilinçli bir tercih haline geldiğini üzülerek görüyoruz. Bunu para kazanma hırsı ile bütün varlıklarımızın zenginlerin kar hırsına kurban etmenin izleyeceğini yaşadığımız deneyimler bize gösterdi.

Dünyanın sayılı ekolojik zenginliklerine sahip uluslararası biyosfer rezerv alanını, milli parkları ihtiva eden bölgemizin sadece toplumsal hayatı değil, hayatı var eden bütün değerleri tehlike altındadır. Küresel ısınmanın gittikçe etkilerini artırdığı, su rejimi düzensizliklerinin her geçen gün, sel, kuraklık, su baskını ve çölleşme olarak envai biçimlerde gözümüzün önüne geldiği dünyada, derelerimizin ekolojik değerlerinin korunmamasının sadece bize değil memlekete hatta dünyaya büyük zararları olacaktır. Gittikçe kıt kaynak haline gelen sularımızın özel kurum veya kişilere devri ise memleketin çoğunluğu için yeni sorunlar yaratmaya gebedir. Doğamızı tahrip ederek parasal zenginliğini artırmayı düşünenlere, onlara destek olanlara, yok olmuş bir tabiatta hayatın mümkün olmadığını, parayla saadet olmayacağını anımsatmayı da vazifemiz sayıyoruz.

Biz bu duygu ve düşüncelerle doğduğumuz, büyüdüğümüz, babamızı, dedemizi gömdüğümüz, içinde yaşadığımız toprakların yok oluşu, o topraklarda büyük bir uyumla binlerce yıldır devam eden doğal, tarihsel, kültürel değerlerin sonlanması, anlamına gelecek Hidroelektrik Santralleri yaptırmayacağımızı, memleketin her neresinde olursa olsun Hidroelektrik Santrale, köyünde maden çıkarılmasına, termik santrale ve diğer hayatı gözetmeyen, sadece zenginleri daha da zenginleştirmeyi hedefleyen projelere karşı hayatı savunanların kardeşimiz olduğunu duyuruyoruz. Bugünden sonra da kendi topraklarımız başta olmak üzere memleketin yaşanmaz hale gelmesine neden olacak projelerle ellerinden geleni ardlarına koymayanların karşısında; anayasamızdan, uluslararası sözleşmelerden hepsinden önemlisi hayatın varlığına karşı yapılan her türlü saldırıya direnişin meşruiyetinden aldığımız güçle, kadim insanlık değerlerini yarına taşımayı vazife sayarak; bizler de tüm kardeşlerimizle elbirliği içerisinde elimizden geleni ardımıza koymayacağız.

Siz basın emekçileri vasıtasıyla bütün kamu yöneticilerini kendi varlık koşullarını anımsamaya, doğaya karşı açılan savaşı durdurmaya çağırıyoruz. Hayatı ve doğayı savunanlara tüm gücümüzle yanlarında olduğumuzu duyuruyor, halkımızı da memleket yaşanmaz hale gelmeden bu mücadelelere sahip çıkmaya davet ediyoruz. " denildi.

Daha sonra tramvay duraklarında basın açıklaması yapan grup açıklamanın ardından horon teptikten sonra dağıldı.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 14.03.2010 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Yaşam Haberleri
 » Şehir Plancıları Hopa’nın Haritasın...
 » Hopa’da Gergin Anlar...
 » Makedonyalı Türk Gençler Çaykur'un...
 » Hopa Uluslararası Lojistik Kongresi...
 » Dsi Artvin Bölge Müdürü Yıldız’dan...
 » Tiflis - Trabzon Direkt Uçuşları Ba...
 » Bakan Uraloğlu’ndan Rize - Artvin H...
 » Kemalpaşa Kaymakamı Ayaz Denetime Ç...
 » Kokarca Böceği İstilasına Rize Bele...
 » Başkan Erhan Yılmaz’dan İşadamı İsm...