Yaşayan En Yaşlı Maden Mühendisi

11/06/2009 08:19

Savaşların Tamamını Gören Adam, Türkiye'nin Yaşayan En Yaşlı Maden Mühendisi 104 Yaşında.


Haber: Nurbay Usta







Şavşat'ın Pınarlı köyünde 1905 yılında dünyaya gelen Faik Avcı evinin kapılarını TRT Muhabiri Nurbay Usta'ya açarak çeşitli açıklamalarda bulundu. Faik Avcı, Bir Asırı geçen ömrünü anlatmak birkaç saate sığmamasına rağmen, yaşamının önemli kesitlerini özetledi. Çok neşeli bir görünüm sergileyen Faik Avcı; Savaş yıllarında öğretmenlik yapmış daha sonra öğretmenlikten istifa ederek 1940 yılında Zonguldak Teknik Okulu´na girmiş. 1945 yılında Zonguldak Maden Teknisyen Okulu´nu bitirerek, 1954 yılında Maden Teknisyen Okulu´nu bitirenlere intibak hakkı verilmesi ile 1955 yılında maden mühendisi unvanı almıştır.

FAİK AVCI HAYATINI ANLATIYOR:

Garsonluk, pansumancılık ve ayakkabıcılıktan Maden Mühendisliğine uzanan yol.

Faik Avcı yapmış olduğu konuşmada; "Artvin'in Şavşat ilçesi Pınarlı Köyünde 1321 (1905) yılında dünyaya geldim. 12–13 yaşına kadar köyde çalıştım. 1914 yılında Veliköyde bir okul açıldı. Biz oraya kaydolduk. Okurken 1. Cihan harbi çıktı. Hocayı askere aldılar. Biz okuyamadık. 1922–23 e kadar köyde çalıştık. 1923 te Şavşat'ta açılan okuldan biz biraz okuduğumuz için 3 seneye mezun olduk. İlkokuldan sonra 15 sene ortaokula gidemedik. Hem ortaokul yoktu hem de durumumuz müsait değildi. Abimle bir otelde 5-6 sene çalıştık. Sonra sağlık ocağında pansumancılık yaptım. Pansumancılıktan sonra ayakkabıcılığa heves ettim. Ayakkabıcılığı öğrendim. Sonra Ortaokula gitmek istedim ama yaşım büyüktü. 15 yaş küçültmek gerekiyordu. Mahkemede rica ettim Hakime, okumak istediğim için yaşımı küçülttü. Karsta Ortaokula gittik. Karsa gitmek o günün şartlarında kolay olmuyordu. Yayan 3 günde gidiyorduk. 3 yıl bu zorluklara katlanarak Ortaokulu bitirdim. 2 Sene de Erzurum'da okuduktan sonra Adana'ya naklimi yaptırdım ve son sınıfı Adana'da okuyarak okulu bitirdim. Okulu birincilikle bitirdikten sonra Niğde'nin Koyunlu Köyüne tayinim yapıldı. Bir sene öğretmenliğim bitmek üzereyken elime bir gazete geçti. Gazetede; "Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar bütün kömürlerimizi perişan ediyorlar. Bunun için Zonguldak'ta Maden Mühendisi Okulu açacağız. " Yazıyordu. Bu yazıyı görünce dedim ki ben burada ne duruyorum. Hemen yakın çevreme dedim ki; Zonguldak'ta Maden Mühendisi Okulu açılıyormuş ben oraya gidiyorum dedim. Tekrar Adana'ya gidip yanında kaldığım Hüseyin amcaya durumu anlattım. Hüseyin amcaya dedim ki Zonguldak'a gideceğim ama öğretmenlikten kalma 8 liram var. Başka param yok. Hüseyin amaca bana gerekli parayı sağladıktan sonra aynı gece yola çıktık. 9 gün sonra Zonguldak'a vardık. Okula sınavla öğrenci alacaklarını ve sadece 3 gün süre kaldığını öğrendim. Yaklaşık 800–900 kişinin sınav için müracaatlı olduğunu gördüm. Müracaatımı yaptım 3 gün sonra sınav yapıldı. O gece uyuyamadım. Sonucun ne olduğunu merak ediyordum. Sabahleyin Eskişehirli bir arkadaşım vardı. Bana müjdeli haberi getirdi kazanmış olduğumu söyledi. Ben şaka zannediyordum. Beraber gittik ki 3. lükle kazanmışım. Onu görünce dünyalar benim oldu. Bu okula kayıt yaptırdım ve 5 sene içerisinde hiç takıntısız mezun oldum. Okul sonunda cevher zen¬ginleştirme üzerine tez hazırladım. İnağzı´nda Fransızlardan kalan bir lavvar vardı. Orada çalışarak kömürün içinde bulunan %15 külü %6´ya indir¬dim. 2 yıl Kil mir ocağında Ocak mühendisliği ve Ocak Şefliği yaptım. Kömürleri o zamanlarda çevreye alıcılarına Katırlarla ulaştırıyorduk. Burada çalışırken Türkiye siyasetine yıllar önce damgalarını vurmuş çok önemli siyasetçilerle tanıştım. 2 yıl sonra Zonguldak'tan ayrıldım. Kuarsan'a tayinim çıktı. 1 yıl Kuarsan da çalıştım.

FAİK AVCIDAN MURGUL BAKIRI İLE İLGİLİ ŞOK SÖZLER

O yıllarda cevher hazırlama üzeri¬ne Türkiye'de hiçbir kuruluş yoktu. İlk Murgul açıldı. Murgul okul oldu. Birçok mühendis bu tesislerde yetişerek diğer işletmele¬rin kurulmasına öncülük ettiler.

Kuarsanı kapattıktan sonra Murgul'u açtık. 3 kişiydik kazmaları aldık ya Bismillah dedik ve kurban keserek işe başladık. Murgul'un cevher zenginleştirme projesini ben yaptım. Cevher zenginleştirme ve hazırlama konusu ülkemizde deneme-yanılma yoluy¬la geliştiriliyordu. 1950 yılında Murgul'da bakırı akıttık. 1950´de flotasyon tesisi monta¬jı bitti. Günde 20 ton bakır çıkıyordu. 25 yıl Murgul'da çalıştım. Elazığ Maden cevher zenginleştirme işine de ben gittim. Orasını da kurdum, çalıştırdım tekrar Murgul'a geldim. Burada çalışırken zamanın bazı Bakanlarıyla bu bakırın Samsuna taşınmaması için ters düştüm. Sabit Osman Avcı´nın Enerji Bakanlığı yaptığı dönemde Murgul´da bulunan flotasyon tesislerini Samsun´a aldılar. Ben o zamanlar vekâleten Murgul Müdürlüğü´ne bakıyordum. Ben bu taşınma kararını kabul etmedim. Ev¬rakları da imzalamadım. Bu kararı kabul ettirmek için Karadenizli milletvekil¬lerini topladılar, Başbakan Süleyman Demirel´e gittiler. Süleyman Demirel de başlangıçta kabul etmedi. Ama ıs¬rarlar karşısında kabul etmek zorunda kaldı. Murgul´da ki fabrikaların randı¬man %95´ler den Samsun´a taşınınca %60´a düştü. Samsun´da yollar kon¬santreden geçilmiyordu. Cevher yol¬larda zayi oldu. Çok uğraşmam rağmen mani olamadım. Murgul'un 200 sene yetecek madenini 20 senede temizlediler ve kapattılar. Sonrada Ergani Bakıra Teknik Müdür olarak tayin ettiler. Daha sonra Mazıdağı'na müdür olarak tayinim yapıldı. Ancak Mazıdağı oldukça karışıktı ve oraya müdür olarak tayini yapılanlardan sağ kalan yok. Oradaki vatandaşlar ‘Yok adam alacaksın, adamı bizden alacaksın' gibi baskılar olduğu için ben emeklimi istedim ve emekli oldum. Sonra çeşitli işletmelerde 60 sene daha çalıştım. Yugoslavya Bor madenlerinde ayrıca yine Yugoslavya'da siyanürsüz altın ürettim. Sonra Almayanın Durendeh Altın madeninde çalıştım. Yine orada da siyanürsüz Altın ürettim sonra tekrar Türkiye'ye döndüm.

ASIRLIK ÇINARFAİK AVCIDAN GENÇLERE MESAJLAR:

Memleketlerini sevsinler, işlerine sadık olsunlar, dürüst olsunlar, hiçbir zaman hileye kaçmasınlar, kimsenin hakkını yemesinler. Birbirlerini sevsinler, güvensinler. Kavgaları memleket kavgası olmalı. Şavşat'ı ve köyünü çok özlediğini söyleyen Maden Mühendisi Faik Avcı; Şavşat ve köyüm burnumda tütüyor. Ama artık benim için oralara gitmek çok zor. Yürüyemiyorum onun için gidemem ama elbette ki çok ama çook arzu ediyorum. Memleket arzu edilmez mi? Hele bizim oralar arzu edilmez mi?" Derken o nur yüzün içerisindeki gülen gözler bir anda buğulandı. İki defa kanseri yenen Faik Avcı kanserle ilgili olarak da çok esprili cevap vererek kanseri; "Onlar çok basit şeyler. "Diyerek değerlendirdi. Sonra birde trafik kazası geçirdiğini belirterek; " Benimle beraber olanlar dayanamadı gittiler ben hala sağım. " diyerek gülümsemelerine devam etti.

Yardımseverliği ile tanınan ve çok sayıda kişiye iş vererek ekmek sahibi yapan İki oğlu iki kızı olan Türkiye'de ve hatta Dünyada yaşayan tek Maden Mühendisi olan Faik Avcı Ankara'daki evinin etrafını ağaçlandırarak çok sayıda meyveyi de gelen giden ve misafirler yesin diye yetiştiriyor.

HIRSIZLARLA BAŞI DERTTE

Mühendis Faik Avcının evini hırsızlar yaşlılığından faydalanarak birkaç defa soymuşlar. Şimdi hırsızlar için çeşitli tedbirler almış olsa da "Artık götürecek bir şey bulamadıkları için daha soymuyorlar. "diyerek yine etrafına neşe saçtı. Ancak hırsızlara bazı madalyalarını götürdükleri içinde ben o madalyaları çalışarak başarı elde ederek almıştım. Acaba bu hırsızlara kim ne için madalya verecek. Çalmayın çalışın dedi.

ASIRLIK MADENCİ HAYATINDAN ÇOK MEMNUN

Maden Mühendisi Faik Avcı uzun yaşamanın sırrını ise; doğal beslenmek çalışmak ve stresten uzak yaşamak şeklinde açıklıyor. Geldiğim noktada maden mü¬hendisi olmaktan memnun diyen Avcı; "Çok çalıştım. Hayatım yeni nesillere örnek olmalıdır. Haya-tımın her aşamasında bu mesleği seçmekten onur duydum. Zevkle ve istekle çalıştım. Hala çalışma şevkim yerinde. Hiçbir zaman hayata küsmedim. Önemli olan uzun yaşamak değil. Bu yaşamı dolu dolu yaşayarak, insanlara ve ülkeye hizmet ederek yaşamaktır. O günün zorluklarına rağmen umutsuzluğa kapılmadım. Başaramam demedim, yılmadım. Bugünde bana, işveren olursa yine çalışmaya devam ederim. Ama artık bana kimse iş vermiyor ki. " dedi.

100 yaşını geçebilen maden mühendisi pek azdır. 1906 Yılında İstanbul'da doğan Yaşayan En Yaşlı Maden Mühendisleri arasında yer alan Ömer Hulusi Barutoğlu ise; 99 yaşında 5 Temmuz günü İstanbul'da hayata gözlerini yumdu.

Türkiye'de yaşayan en yaşlı Maden Mühendisi ile bizi buluşturarak sohbet etmemize yardımcı olan Mecliste Polis memuru hemşerimiz Yücel Küçükaltın'a teşekkür ederken Şavşatlı olan Maden Mühendisi Faik Avcı (104) Dünyada yaşayan en yaşlı maden mühendisi olarak iddia ediyorum. Faik Dede demiyorum, siz bir çınarsınız nice yıllara Faik amca…

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 11.06.2009 tarihinde Nurbay Usta tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Yaşam Haberleri
 » Şehir Plancıları Hopa’nın Haritasın...
 » Hopa’da Gergin Anlar...
 » Makedonyalı Türk Gençler Çaykur'un...
 » Hopa Uluslararası Lojistik Kongresi...
 » Dsi Artvin Bölge Müdürü Yıldız’dan...
 » Tiflis - Trabzon Direkt Uçuşları Ba...
 » Bakan Uraloğlu’ndan Rize - Artvin H...
 » Kemalpaşa Kaymakamı Ayaz Denetime Ç...
 » Kokarca Böceği İstilasına Rize Bele...
 » Başkan Erhan Yılmaz’dan İşadamı İsm...