Hopa Festivalinde Türkiye 1.çevre Sempozyumu Yapıldı

14/07/2008 08:52

Hopa 8. Kültür, Sanat Ve Deniz Festivali Kapsamında Titanik Restaurantında Yapılan Sempozyumda, Derelerimiz Özgürce Akacak, Derelerimiz, Toprağımız Ve Suyumuz Asla Satılık Değil. Hidro Elektrik Santralleri İstemiyoruz. Doğa Ve Çevremizin Kirletilmesini İstemiyoruz. Madencilik Faaliyetleri İle Çevreye Verdiği Zararlarla Doğa Ve Çevre Katlediliyor. "Yaşam"altından Daha Değerlidir. Acilen Su Yasası Çıkması Gerekir.su Bakanlığın Kurulması Gerekiyor, Denildi.


Haber: Turan Şentürk







Hopa tarihi bir sempozyum gerçekleştirdi. Hopa 8. Kültür, sanat ve Deniz festivali kapsamında 1. Çevre sempozyumu yaptı. Tüm Canlıların doğayla uyumlu yaşamı ve geleceği tartışılan sempozyumda konuşmacı olarak Enerjinin doğru kullanımı, yenilenebilir, temiz enerji kaynakları ve enerji politikaları ile ilgili, Türkiye Çevre platformu koordinatörü, Temiz enerji platformu koordinatörü Euro Solar Türkiye başkanı, Doç. Dr. Tanay Sıtkı Uyar, Dünya'da ve Türkiye'de yaşanan Su kaynaklarındaki azalma ve su politikaları ile ilgili İç Anadolu Çevre platformu sözcüsü Abidin Özkaynak, Türkiye'de madencilik yasası, madencilik faaliyetleri ve çevre etkileri ile ilgili Yeşil Artvin derneği yönetim kurulu üyesi, Artvin baro başkanı Av. Bedrettin Kalın, Enerji politikaları ve sağlık ile ilgili Türk Tabipler Birliği merkez Konseyi Başkanı Gencay Gürsoy, Batı Karadeniz Çevre platformu sözcüsü Oktay Karaman, Doğu Akdeniz Çevre platformu sözcüsü Oktay Demirkan, Ege çevre ve Kültür platformu yürütme kurulu üyesi Av. Arif Ali Cangı, Sinop Nükleersiz kent ve yaşam derneği temsilcisi Ceyhan Akay, derelerin kardeşliği platformu sözcüsü Av. Remzi Kazmaz ile bu platformda yer alan Fındıklı, Pazar, Arhavi, Kemalpaşa, Borçka, Şavşat ve Hemşin ilçesi sözcüleri katıldılar.

Enerjinin doğru kullanımı, yenilenebilir, temiz enerji kaynakları ve enerji politikaları ile ilgili, Türkiye Çevre platformu koordinatörü, Temiz enerji platformu koordinatörü Euro Solar Türkiye başkanı, Doç. Dr. Tanay Sıtkı Uyar, yaptığı sunumda kısaca şunları söyledi,

"Küresel ısınma ve iklim değişikliği somut olarak yaşanmakta, ancak buna bağlı olarak artan çevre duyarlılığını görünür kılacak etkenlerde, süreçle ilgili uyumsuzluklar gözlenmektedir. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin en önemli etkeni, uygulanan enerji politikalarının enerji kaynakları ve kullanımına ilişkin tercihleri olmaktadır.

Ülkemizde, hükümet, 1000 megawatt ve daha büyük nükleer ve kömüre dayalı güç santrallerin devlet desteğiyle kurulmasını teşvik etmek amacıyla, 15 yıl elektrik satın alma garantisi sağlayacak olan yasa tasarısını meclise getirmeye hazırlanıyor. Ülkemizin her bir yanında termik ve nükleer santraller kurulması için hazırlıklar giderek hızlanıyor. Kapasitesi 1000 megawatt'ın üstünde elektrik üreten termik santrallerin ürettiği elektriğin devlet tarafından satın alınması garantisi altında, düşük standartlarda, kirli teknolojinin ülkemize transferi özendirilmektedir. Bu santrallerin, gelecekte üretimi sürdüremedikleri koşullarda karları garanti edilerek, kamu kaynaklarının talan edilmesinin yolu açılmaktadır. Bu ve buna benzer örneklerden anlaşılacağı gibi, yalnızca karşı çıkmanın yeterli olmadığı açıktır. Karşı çıktığımız konuyla ilgili doğru seçenekler önermek ve sorunlara çözümler geliştirmek zorunluluk haline gelmiştir.

İnsanlığın geleceğinin tehdit boyutundan çıkıp yaşanmakta olan bir riske dönüştüğü küresel ısınma ve iklim değişikliğine yönelik olarak yapılan en önemli iş, alınacak en önemli önlem temiz enerji kaynaklarının kullanımına yönelmek, enerjinin etkin ve verimli olarak kullanımını planlamaktır.

Bu görüşle, doğru enerji politikalarının oluşturulmasına yönelik toplumsal bir iradenin oluşumuna katkı sağlayacak bir platformun oluşturulmasının ertelenmez bir görev haline geldiğini düşünüyoruz.

Bu temelde "Temiz Enerji Platformu" adı ile bir platform oluşturmak üzere, bu düşünceyi paylaşan kişi, kurum ve kuruluşlarının bir araya gelmesini, birlikte yol almasını ön görüyoruz, " dedi.

Dünya'da ve Türkiye'de yaşanan Su kaynaklarındaki azalma ve su politikaları ile ilgili İç Anadolu Çevre platformu sözcüsü Abidin Özkaynak kısaca şunları söyledi.

"Çevre ve sağlık uzun bir süreden beri Dünya kamuoyunun tartıştığı konuların başında geliyor.

Çevre kirlenmesinin yol açtığı hastalıklar giderek daha da önem kazanıyor. Fosil enerji tüketiminin yoğunlaştığı bölgelerde birçok sağlık sorununun ortaya çıktığı artık çok iyi biliniyor. Bu yüzden sağlık sisteminin koruyucu hekimliğe ve çevre sağlığına ağırlık veren özelliklere sahip olması gerekir. Sağlığı piyasalaştıran ve tedavi edici hekimliğe öncelik tanıyan bir sistemden hızla kamusal bir sisteme dönmek gerekir.

Doğu Karadeniz Bölgesinde geliştirilen yüzlerce Hidro Elektrik Santral projesi ile bütün dereler kaynağından denize kadar tünellere alınmak suretiyle kurutulmaktadır. Derelerimiz özgürce akacak, derelerimiz, toprağımız ve suyumuz asla satılık değildir. Dünya'da ve Türkiye'de giderek su azalmaktadır. Bu soruna şimdiden bi çare bulunmazsa yakın gelecekte Dünya susuz kalacaktır. Hatta dünyanın su cenneti olarak kabul edilen Türkiye'miz bile susuz kalacaktır. Acilen su yasası çıkması gerekir. Su bakanlığın kurulması gerekiyor. Doğu Karadeniz Bölgesinde derelerimiz üzerinde bir takım oyunlar oynanmak isteniyor. kötü niyetli insanlar kendi çıkarları doğrultusunda suyumuzu dış güçlere peşkeş çekiyorlar. Hidro elektrik santrallerini bölgemizde istemiyoruz. Doğa ve çevremizin kirletilmesini istemiyoruz. Bölgenin biyolojik çeşitlilik açısında sahip olduğu ulusal ve uluslar arası önemi yöre halkının tepkisi, bilimsel görüşler ne yazık ki bu katliamı durdurmaya yetmemektedir. Bunun için arkamıza mutlaka halkımızı almak zorundayız. " dedi.

Türkiye'de madencilik yasası, madencilik faaliyetleri ve çevre etkileri ile ilgili Yeşil Artvin derneği yönetim kurulu üyesi, Artvin baro başkanı Av. Bedrettin Kalın yaptığı sunumda kısaca şunları söyledi.

" 3213 sayılı Maden Kanunu bir sömürge yasasıdır. Ülkeyi bir bütün olarak maden yağmasına açan yer altı zenginliklerimizi yabancı maden tekellerinin kâr hırsına kurban eden, ülke ekonomisine hiçbir katkısı olmayan Maden Kanunu mutlaka değişmelidir. Ülkemizin ¼ ü bu kanunla ruhsatlandırılarak yabancı tekellere terk edilmiştir. Ulusal bağımsızlığını kurtuluş savaşı vererek kazanmış olan bir ülkenin bu durumu kabul etmesi mümkün değildir. Bu sömürge yasası bir an önce ve mutlaka değişmelidir.

Ülkenin bütün değerleri küresel bir saldırı ile karşı karşıya. Buna bazıları yeni ekonomik düzen, neo-liberal ekonomi diyorlar. Adı ne olursa olsun emperyalizmin bu yüzyıldaki görüngüsü olduğuna kuşku yok.

Bizler Artvin'de yaşayanlar olarak da benzer süreçleri çok acımasızca yaşamaktayız. Önce Artvin'in yeşiline can veren Çoruh'a ülkemizin ihtiyacı var dediler, enerji açığını böyle kapatacakmışız, Muratlı ve Borçka barajları bitti, Deriner devam ediyor, Yusufeli başlamak üzere. Toplam olarak 35 baraj projelendirilmiş durumda. Çoruh vadisi, yeşiliyle, bitki örtüsüyle, kültürüyle, insanıyla yok oluyor. Ülkesine ve Cumhuriyetine bağlı Artvin halkı bu fedakârlığa katlanmayı bir görev saymış ve sesini çıkarmamıştır. Kamulaştırmalardan doğan sorunlar ve yolları olmayan bin il olmanın eziyeti barajlardan kaynaklanan diğer sorunlar olmuş.

Bunlarla da yetinilmemiş, son günlerde Artvin'de ki bütün derelerimizin yabancılara gizli saklı satılmış olduğunu öğreniyoruz. Bu satışların nasıl, hangi şartlarda, hangi biçimde ve neyin karşılığında yapıldığını da bilmiyoruz. Daha yeni 176 hidroelektrik santralinin projelendirilmiş olduğunu öğreniyoruz.

Artvin Cerrah tepede yabancı şirket tarafından çıkarılmak istenen altın ve bakır madenine de biz Artvin halkı olarak karşı çıktık. Ve de çıkmaya da devam edeceğiz. Yaşam"Altından daha değerlidir. İnsan hayatı kadar değerli hiçbir şey olamaz. Sonuna kadar bu tezi savunacağız ve Artvin'de altın çıkarımına izin vermeyeceğiz, " dedi.

Derelerin kardeşliği platformu sözcüsü Av. Remzi Kazmaz yaptığı sunumda Doğayı, çevreyi katledip, suyumuzu kendi çıkarları doğrultusunda kendi emellerince kullanmaya asla izin vermeyeceklerini söyledi. Bunun için "derelerin kardeşliği platformu kurulduğunu ve bu platforma üye olan bütün ilçeler halk' ı da yanlarına alarak ortak hareket etmeleri gerektiğini vurguladı.

Derelerin kardeşliği platforma üye olan ilçe temsilcileri de kısaca birer konuşma yaparak Doğu Karadeniz bölgesinde derelerin üzerinde yapılmak istenen Hidro elektrik santrallere asla izin vermeyeceklerini, araştırma yapmak için bölgeye gelen yeril veya yabancı kim olursa olsun karşı çıkacaklarını, sokmayacaklarını özellikle vurgulayarak gerekirse bu uğurda Herşeyi göze aldıklarını söylediler.

Sempozyumun sonunda Hopa belediye başkanı Yılmaz Topaloğlu sempozyuma konuşmacı olarak katılan konuklara yöreyi temsilen Küçük sepet içinde Hopa çay'ını günün anısı olarak hediye verdi.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 14.07.2008 tarihinde Turan Şentürk tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Yaşam Haberleri
 » Şehir Plancıları Hopa’nın Haritasın...
 » Hopa’da Gergin Anlar...
 » Makedonyalı Türk Gençler Çaykur'un...
 » Hopa Uluslararası Lojistik Kongresi...
 » Dsi Artvin Bölge Müdürü Yıldız’dan...
 » Kemalpaşa Kaymakamı Ayaz Denetime Ç...
 » Bakan Uraloğlu’ndan Rize - Artvin H...
 » Hopa’da 2’nci Lojistik Çalıştayı Dü...
 » Başkan Erhan Yılmaz’dan İşadamı İsm...
 » Hopa Belediye Ekipleri Çalışmaya De...