Türk Eğitim-Sen Artvin Şube Başkanı Nizamettin Torun, Azınlık Vakıfları ile ilgi basın açıklaması yaptı. Şube Başkanı Torun'un, şube merkezinde yaptığı açıklamada :"Büyük devletlerin 19. yüz yılda Osmanlı Devleti'ne uyguladıkları müstemleke muamelesi bugün ABD tarafından Türkiye Cumhuriyeti'ne uygulanmaktadır. ABD'nin çizdiği, Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğusu'nu da kapsayan "Kürdistan" haritaları elden ele dolaşıyor. Yerli işbirlikçilerin katkılarıyla, soykırım yalanı dayatılıyor.
Gümrük Birliği ile ekonomi çökertildi, yabancı işgalinin önü açıldı. Devletin şirketleri özelleştirme adı altında yağmalandı. İktidarlar, AB'nin dayattığı ekonomik ve siyasi kriterlerin dışına çıkamıyor. Dünya Bankası öğretmenlerin maaşına bile müdahale eder hale geldi. İktidar, TBMM'nin yetki vermesine rağmen, "sınır ötesi" operasyon yapabilmek için ABD'den onay bekledi.
Vakıflar Kanunu Tasarısı, 2002 den itibaren AB, 2004 den itibaren de ABD'nin ısrarlı talepleri üzerine hazırlanmıştır. ABD ve AB'nin dayatması, Rum ve Ermeni kiliselerinin tezgâhları sonucu hükümetin çıkarmaya çalıştığı 5555 sayılı Vakıflar Yasası ile Lozan delinmekte ve azınlıklara ancak Sevr ile mukayese edilebilecek tavizler verilmektedir.
Vakıflar, 1926'da kabul edilen Medeni Kanun ve 1936 yılında yürürlüğe giren vakıflar kanunu ile yeniden belirlendi. Vakıfların kurduğu mektep, medrese, türbe ve kütüphaneler Eğitim Bakanlığı'na, sübyan mektepleri ve okul olabilecek tekke ve zaviyeler özel idarelere, köy sınırları içindeki vakıf malları köy tüzel kişiliklerine, belediyelere devredildi.
Atatürk'ün bizzat ilgilendiği ve 1936'da çıkan Vakıflar Yasası azınlık vakıflarının her ne surette olursa olsun taşınmaz edinmesini yasaklıyordu. Bu süreçte, 1974 tarihli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı, bu tarihte, cemaat vakıflarının taşınmaz mal edinemeyeceklerini karara bağladı. 1976 yılında Yargıtay'ın bu görüşü, Danıştay tarafından da desteklendi.
Yeni düzenlemeye göre vakıflar, uluslararası faaliyet ve işbirliğinde bulunabilecek, yurtdışında şube ve temsilcilik açabilecek, üst kuruluş kurabilecek ve yurtdışında kurulan kuruluşlara üye olabilecek. Yurtiçi ve yurtdışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan, ayni ve nakdi bağış ve yardım alabilecek, yurtiçi veya yurtdışındaki benzer amaçlı vakıf ve derneklere ayni ve nakdi bağış ve yardımda bulunabilecek. Amacını geliştirmeye yardımcı olmak veya gelir sağlamak amacıyla vakıflar, iktisadi işletme ve şirket kurabilecek, kurulmuş şirketlere ortak olabilecek. Özelleştirmeler nedeniyle açılan ihalelere bile azınlık vakıfları katılabilecek.
Ayrıca, azınlık vakıflarının yıllardır gündeme getirmeye çalıştığı "Devlet denetimi olmadan faaliyet gösterebilme" ayrıcalığı bu yasa sayesinde kendilerine tanınmış oldu.
Türk Hükümeti ve parlamentosu, bu düzenlemeler ile birlikte iki asırda kazandığı haklarından tek taraflı olarak vazgeçti.
Vakıflar Yasa tasarısı, laik hukuk sistemimize bütünüyle aykırıdır; Müslüman Türk vatandaşlarına verilmeyen hakları, gayrimüslim Türk vatandaşlarına ve yabancılara vermektedir ki, bu durum imtiyaz/ayrıcalık tanımadır.
Tapuda "kilise" olarak geçen Ayasofya Camii'nin bile üzerinde hak iddia edilebilecek.
AB'nin dayatmasıyla getirilen yasa ile Türk topraklarında kilise devletçikleri kurulacaktır.
Yeni Vakıflar Yasası'nın AB'nin Türkiye'nin ayağına taktığı yeni bir prangadır.
Türkiye'de, dış odakların dayatmalarıyla "Azınlık Cemaat Vakıfları" adı altında küçük yarı özerk, kontrolü imkansız, mikro-devletçikler çıkacaktır. "Atatürk'ün, patrikhaneler için dile getirdiği uyarılar ve onları kapatma gerekçeleri unutulmuş görünüyor. . Fener Rum Patriği Barthelomeos'un, dünya Ortodokslarının lideri olarak ekümeniklik iddiasını çığırından çıkarması olağan hale gelecek. Sağladıkları mülkiyet haklarıyla, yarı özerk kendi devletlerine bağlı birimler oluşturmak ve dokunulmazlık kazanmak mümkün olacaktır.
Bu azınlıklardan Rum ve Ermenilerin Kurtuluş savaşı sırasında biri doğudan öteki batıdan saldırıp Türkün kanına ekmek doğramaya kalkışmış oldukları ne çabuk unutuldu?
Silah gücüyle Türkün elinden alamadıkları toprakları bu sefer işbirlikçileri yardımıyla imzalı kağıt parçaları ile alacaklar.
Türkiye'de azınlık vakıfları devlet denetiminden kurtulurken Batı Trakya'da Türk vakıflarını Yunan hükümetinin tayin ettiği kayyumlar idare etmektedir.
Cemaatsiz kalan vakıfların mal varlıklarının benzer amaçlı bir başka cemaat vakfına devredilmesiyle belirli bir dini temsil eden cemaatlerin yasayla güçlendirilmesi anlamına gelmektedir.
Tapu Kanunu yabancı uyruklu gerçek kişilerin, Türkiye'de edinecekleri taşınmaz malın miktarını sınırlamışken söz konusu tasarıyla taşınmaz mal edinimi sınırsız hale gelmektedir.
Bir ırk veya cemaati desteklemek üzere vakıf kurulması, Anayasamızın 10. maddesinde zikredilen eşitlik ilkesine aykırı olup, hukuken mümkün değildir. Bu kanunun en temel yanlışı, eski ve yeni vakıfların aynı kanunla ve aynı statüde düzenlenmesidir. Millî ve üniter bir devlette "ayrı hukuk sistemi talepleri" kabul edilemez. Cemaat esasına dayalı bu tip bir örgütlenme, sınırsız bağış ve yardım alabilme imkanlarıyla birlikte, Türkiye'nin Milli Güvenliği ve milli çıkarları açısından da büyük bir tehlike oluşturacaktır.
AB ve Fener Rum Patriği Bartholomeos 2500'ün üstünde mülkün iadesini istemektedirler. İadesi istenilen ve olmazsa olmaz denilen, üçüncü şahısların elinde bulunan 297 gayrimenkul ün hemen hemen hepsi İstanbul surlarının içinde bulunmaktadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün bu günkü hesaplarına göre, Azınlık Vakıflarına iade edilecek mülklerin değeri 150 trilyon YTL'dir.
Yüz yıl öncesine, 1919'un şartlarına dönüyoruz.
Türk milleti işgalle yeniden yüz yüze geldi. Bütün kalelerimiz düşmeden Mustafa Kemal Paşa'nın, "Dakika tehiri mucibi idamdır" ibaresini taşıyan emirnamelerini ve Erzurum Kongresi'nin, "Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz" kararını yeniden okumalıyız. "Tarihte kaybedilen bir tek dakikanın bile bin yıl sonra dahi olsa geri döndüğü, ele geçtiği görülmemiştir". dedi.
Basın açıklamasının sonunda Torun, "Türk Eğitim-Sen olarak, bütün bu gerekçe, düşünce ve duygularla ecdat yadigârı vakıfların hiçbir şekilde başkalaştırılmasına razı olmadığımızı tasarının Türkiye'nin çıkarlarına hizmet etmeyeceği yönündeki kesin kanaatimizi kamuoyuna sunarız dedi.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 03.03.2008 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle