O, Taşımacılık Sektörünün Duayeni, Piri Olarak Tanınıyor. Taşımacıların Büyük Bir Saygı Ve Sevgi Duydukları Bu Kişi Saffet Ulusoy. 1930 Yılında Doğan Ulusoy, 1944 Yılında Babası Hacı Mehmet Bahattin Ulusoy'un Yanında İş Hayatına Atıldı.
Ulusoy'un kamyonla tanışması ise Hacı Mehmet Bahattin Ulusoy'un 1930 yılında 390 liraya aldığı 1930 model Ford marka kamyonla başlıyor. Otobüsle tanışma ise, Solaklı Deresi üzerinde insan taşımacılığından sonra 1937 yılında Opel marka bir otobüs alınarak Trabzon-Of arasında insan taşımacılığıyla başlıyor.
Nakliye sektörüne 1946 yılında ağabeylerinden boşalan kamyon işletmeciliğiyle başlayan Saffet Ulusoy, o gün bu gündür nakliyenin içerisinde. Ve Ulusoy nakliye sektörünün hayatındaki önemini şu sözlerle özetliyor: Nakliye sektörü iş hayatımın can damarıdır. '
İleri görüşlülüğü ve yaratıcı kişiliğiyle örnek bir iş hayatı yaşayan Saffet Ulusoy, kara taşımacılığının yanı sıra, denizcilik firmaları ile Ro-Ro taşımacılığı, hava taşımacılığı, sigortacılık ve otomotiv acenteciliği iş kollarında önemli başarılar elde etti. İş hayatında gösterdiği başarılar uluslararası arenada da karşılığını buldu. Ulusoy, üç Avrupa ülkesi tarafından onur nişanıyla ödüllendirildi.
Ulusoy, 1974 yılında başladığı uluslararası nakliye sektöründe bugün milyar dolarlık değerler üretmenin haklı gururunu yaşıyor.
Uluslararası nakliye sektörüne büyük hizmet veren Ulusoy, 1980 yılından 2001 yılına kadar Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanlığı görevini yürüttü. Ulusoy, 2001 yılında UND genel kurulu sonrası dernekle yollarını ayırarak Ro-Ro Gemi işletmecileri ve Kombine Taşımacılar Derneği'ni (RODER) kurdu. Sektör duayeni Ulusoy, halen RODER Genel Başkanlığı görevini yürütüyor.
Uzun zamandır çeşitli sağlık problemleri yaşayan taşımacılık sektörünün duayeni Ulusoy, www. tasimacilar. com ekibini İkitellideki Ulusoy Ticari Yatırımlar Holding binasındaki çalışma odasında kabul etti.
Geçirdiği ameliyatlar sonrası sağlığı her geçen gün daha iyiye giden Saffet Ulusoy, ekibimizi büyük bir misafirperverlikle ağırladı.
Türkiye'ye ilk kamyonun gelişinden, günümüzdeki taşımacılığın son durumuna ilişkin geniş kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik.
Karadeniz'in hırçınlığını sürekli üzerinde taşıyan Saffet Ulusoy, Türkiye'ye ilk kamyon girişini ve nakliyeciliğin başlangıcını şöyle anlattı:
"Türkiye'ye ilk kamyon 1930 lu yıllarda girdi. Kamyonlar daha çok emtia üretenler tarafından kullanıldı. Emtia üreticileri, kamyonları kendi yüklerini taşımak için kullandılar. Daha sonra o bölgede hali vakti yerinde olanlar birer kamyon alarak nakliye işine girmeye başladılar. Esasında şeker pancarı taşımacılığı için başladı kamyonculuk. Daha sonra gelişerek bu noktalara kadar geldi.
Tabi o dönemde kimi bölgelerde MAN, kimi bölgelerde de FORD araçları alınmaya başladı. Ancak daha öncesinde Desoto, Fargo ve Chevrolet kamyonlar tek tük piyasada görülürdü.
Türkiye'deki kamyon, çekici ve dorse sayısının arttığı esas dönem 1948 yılında yapılan Marshall yardımlarıyla başladı. O zamanlar yapılmış yollar belirli güzergâhlarda var. Daha çok demir yoluyla taşımacılık yapılıyordu. Uluslararası taşımacılık başladığında belge problemi ve tonaj probleminden ötürü treylerler ağırlık kazanmaya başladı. "
Uluslararası nakliye sektörünün yaşanan siyasi olaylar sonrası farklı güzergahlar ve taşıma modları bulmasına neden olduğunu dile getiren Ulusoy, Türkiye'den yapılan Ro-Ro taşımacılığının başlangıç hikayesini şöyle aktardı:"Türkiye'de ilk RO RO şirketi 1973 yılında Devlet tarafından kuruldu. Daha sonra kimi ülkelerde yaşanan belge sıkıntısı ve Yugoslavya iç savaşı nedeniyle Romanya geçiş belgelerini 100 Marktan 2000 Mark'a çıkardı. Bizde dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e gittik, sıkıntımızı anlattık ve daha sonra bu geçiş ücreti 1000 Mark'a düştü.
Bizler de Ro Ro hattı kurduk. İtalya üzerinde Avrupa ülkelerine Ro-Ro taşımacılığı yapmaya başladık. Şu anda 15 adet Ro Ro gemimiz var. Gemi yatırımlarımızı arttırdık.
Ro Ro taşımacılığında da fiyatlar çok düşük. Normalde 2 bin 500 avro olması gerekli ama nakliyeci para kazanamıyor ki bizde talep edebilelim. Biz bile 2 ay vadeli taşımacılık yapıyoruz. Müşteri malını götürsün teslim etsin, parasını aldıktan sonra bize ödemesini yapsın dedik"
Türkiye'de kara taşımacılığı bitmiştir
Türkiye'de kara taşımacılığı üzerinde aşırı bir vergi yükü olduğunu, akaryakıta ödenen paranın yüzde 73'ünün devlete vergi olarak gittiğine dikkat çeken duayen Ulusoy, "Türkiye'de kara taşımacılığı bitmiştir; hem insan taşımacılığında hem da yük taşımacılığında. Türkiye'deki bu günkü şartlarda çok fazla uluslararası nakliye şirketi var. Ve yaklaşık 30 bin civarında çekici var. Bu durum en çok ihracatçılarımızın işine yarıyor. Çok ucuz fiyatlara mal taşıtıyorlar" dedi.
Bugün nakliye sektöründe faaliyet gösteren firmaların başka bir yatırım kolunda da iş yapmaları gerektiğinin altını çizen Ulusoy, "Bu saatten sonra nakliyecilik işine giren kimse şaşırmıştır. Maliyetler çok yüksek taşıma fiyatları ise çok düşük. Ben kendim araç satıcısı olarak geçmişte yaptığımız toplantılarda firmaların araç alımları yapmamalarını istihdamda kısıntıya gitmesi gerektiğini söyledim" diye konuştu.
Tren taşımacılığı verimli bir iş değil
Gerçekleştirdiğimiz söyleşide tren taşımacılığına da değinen Saffet Ulusoy, tren taşımacılığının verimli bir iş olmadığını kaydetti. Ulusoy, "Tren taşımacılığı çok verimli bir iş değil. İki noktada yapılan yükleme boşaltma (Elleçleme) işi ciddi zaman kaybına neden oluyor. Öte taraftan insan gücüyle yapılan yükleme boşaltma işleri maliyetli bir iş oluyor. Bir işletme'de ne kadar insan çalışıyorsa o işletmenin karı da aynı oranda geriler" sözlerini ifade etti.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 15.09.2007 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle