Chp Artvin Milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu;"türkiye Uçuruma Bu Kadar Yanaşmamıştı"

10/01/2007 23:22

Haber: Hayati Akbaş

CHP Artvin Milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu, AK Parti iktidarına ağır eleştirilerde bulunarak "AKP iktidarı ülkeyle ilgili geri dönülmez kararlar veriyor" dedi. İşte Çorbacıoğlu'nun ilginç açıklamaları:

CHP, İKTİDAR OLMAK ZORUNDA

Cumhuriyet Halk Partisi'nin 2007 yılında tek hedefi iktidar olmak, öyle ki iktidar olmak mecburiyetinde. Çünkü AKP iktidarının dört yılda yaptığı tahribatı mutlaka ve mutlaka bir CHP iktidarında düzeltme şansımız var. Belki vatandaşlarımız bunun farkında değiller. . . Türkiye'nin ister ekonomik yapısı, ister dış politikası, ister sosyolojik yapısı olsun bu iktidar döneminde çok rencide edildi. Vatandaş da artık Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ne amaçla iktidar olduğu ve iktidarda ne yaptığını çok iyi anladı. Şu anda AKP'nin programı elimde. . . Onu yanımda gezdiriyorum. Bu programın eğer yüzde onunu gerçekleştirmişlerse ben siyaset yapmayacağım. Hangi konuyu açarsanız açın, başlıklara bakacaksınız. Mesela, temel hak ve özgürlükler, siyasi ilkeler. . . Mesela, siyasi partiler kanunu değiştirilecek, demokratik ilkelere uyumlu hale getirilecek. Bunlar yapıldı mı, hayır. . . Dokunulmazlık kaldırılacak, seçim kanunu değiştirilecek, yapıldı mı, hayır. . . Daha birçok konu. . . Vatandaşımızı kandırarak iktidar oldular, kandırdıkları da ortaya çıktı. Dış politikada geri dönülmez noktalara getirdiler ülkeyi. Dış politikayı kimin yürüttüğünü anlayamıyoruz. Dışişleri Bakanlığı mı yürütüyor, Başbakanın danışmanları mı yürütüyor, belli değil. Ama belli olan bir şey var; Türkiye Cumhuriyeti'nin bugüne kadar geçirdiği dış politikadaki kazanımları teker teker kaybediyoruz.

ALIN SİZE BELGE!

AKP iktidarı hükümetiyle, bakanlık teşkilatlarıyla, il ve ilçe teşkilatlarıyla, yandaşlarıyla Türkiye'ye kötü örnek oldular. Ben size rakam vereceğim. Yolsuzluk araştırmalarıyla ilgili uluslar arası saydamlık örgütünün 2002 yılı Türkiye'deki yolsuzluklardaki rakamı sırası 54, yani Türkiye 54. sırada. . . 2006 yılı itibariyle 66. sırada. Yani bu yolsuzluğun daha da arttığının rakamsal göstergesi. . . Sayın Başbakan çıkıp şunu demiştir: Belgesini getirin, gerekeni yaparız. Belgesini söyleyeyim: İhale Kurumu, Hatay'da yapılan ihalelerin 144?ünde usulsüzlük olduğunu raporla, belgeyle tespit etti. Diyorlar ki; işte, ilanda eksiklik varmış da!. . . Efendim, sonuçta var mı yolsuzluk? Sizin hiç aklınıza gelmeyecek bu işleri yapıyorlar. Alın size belge Sayın Başbakan, gerekeni yapın! Mesela, Manisa Mensucat, Sümerbank'ta AKP İl Belediye Başkanlığında bir araya gelen belli bir zümrenin, iktidar tarafının oluşturduğu ortaklığıyla kurulan bir şirket. . . Çok ucuz fiyata (yaklaşık 6 trilyon) alınan bir yer. . . Bu yerin üçte birini 50 trilyon liraya satıyorlar, zira o kadar değer biçiliyor. Yani bire on kazanıyorlar. Manisa Milletvekili Hasan Eren, benim yakın arkadaşımdır. Bu konuyu Başbakan ve Meclis Başkanı dâhil herkese iletti. Şimdi gereğini yapacağız dediler. Ben bunu örnek olarak söyledim.

ESNAFIN DURUMU İYİ DEĞİL

Ekonominin göstergesi sokaklardır. Özellikle esnafın durumunun ne olduğunu yakından görmek için bayramdan iki gün önce bölgeye ve Artvin'e geldim, geziyorum. Bana, Yüksel Bey, biz her bayram öncesi işte bildiğin (Alışveriş iyi gitmiyor, fazla bir şey satamadık) derdik. Ama böylesini yaşamadık? dediler. Esnafın durumu bu. . . Esnafla ilgili Maliye Bakanı rakam veriyor (Bütçe konuşmasından söylüyorum). Dedi ki; % 47 olan esnaf kredisini % 13?e indirdik. Meclis tutanaklarında var. Ben tutanaklara dayanarak konuşuyorum. Ama şunu söylemiyor: Esnaf kredisinin faizi % 47 iken enflasyon % 78 enflasyon olduğu yerde sen karlısın enflasyona göre. Peki, şimdi % 13?e indirdim diyorsun.

Yine bakanın ağzıyla söylüyorum: Enflasyon 2006'da tek rakam. . . Tek rakam nedir? % 10. Şu anda enflasyon % 910'larda. . . Tarım kesiminin durumu da aynı. . . Enflasyon % 73?tür. Karlı olan yine tarım kesimi. . . Şimdi % 17 tarım kredinin faizleri. . . Enflasyon dediğim gibi % 10'larda. . . Yani vatandaş yine zararda. . .

HER TÜRLÜ YANLIŞLIĞIN KARŞISINDAYIM

Hukukçu olarak söylüyorum; bu davada ne yargılanma yargılanmadır Adaletli, hakkaniyetli bir yargılanma yapılmadı. İşgalci kuvvetlerin (Amerika) gayri nizami ve gayri hukuki yargılama sonucu Saddam idam edildi. Saddam'ı tartışmıyorum, yaptıklarını tartışmıyorum ve tasvip etmiyorum.

Hukuk dışı her türlü yanlışın karşısındayım. Bir ülkeyi işgal edeceksiniz, o ülkenin devlet başkanını tartışılır bir şekilde yargılayarak idam edeceksiniz. İnsanların Müslüman âleminin gözüne soka soka bayram arifesinde yapacaksınız. Bu şu demektir: Ben istediğimi yaparım. Şimdi dünyada, ben istediğimi yaparım, diyorsa birileri o zaman ben de haklı olarak kendi ülkeme bakıyorum. O güç bize de yaptırıyor. Meclis konuşmamda da söyledim; Türkiye'de ülkeyi yönetenler sanal iktidardır diye. Bunu niye dedim? Ekonomik kararları IMF verecek, siyasi kararları AB verecek, askeri kararları ABD verecek; siz de (Ben iktidarım) diyeceksiniz. Böyle bir şey olamaz.

BAYKALIN LİDERLİĞİNDE BATAKLIKTAN ÇIKACAĞIZ

Türkiye'nin bu geldiği noktadan başka bir seçeneği yok. Ülke CHP'nin önderliğinde, Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal'ın liderliğinde bu bataktan çıkacaktır, zira bu olanağı vardır. Bu özgüven bizde vardır. Cumhuriyet Halk Partisinin kadroları da buna hazır. . . Gezdiğim ve gördüğüm kadarıyla vatandaşımız da buna hazır. . . Ben bu inançla bölgedeki çalışmalarımı yapıyorum ve gerçekten çok umutluyum.

Artvin'de kendi bölgemde bu umudu görüyorum. Tüm lojistik alt yapımızı yaptık ve alanlara çıkmaya başladık. Biz elimizden geleni yapacağız. Fakat kararı verecek olan halktır. Halkın vereceği her karara saygılıyız. 2002'de verdiği karara da saygılıyız, 2004'te de saygılı olduk.

CHP bu ülkenin kuruluşunda, temelinde var. Bu günlere adam gibi siyaset yaparak geldi. Yeri geldi, baraj altında kalmayı göze aldı; ama hiçbir zaman halkını kandırmadı. Biz 1995 ve 19999 yıllarında halkı kandırarak, birtakım şeyleri söyleyerek oy alabilirdik ama bunu yapmadık. Çünkü onu yaparsak CHP'nin tarihine saygısızlık yapmış olurduk. Yaptığımız muhalefetimizle ilgili belki eleştirilebilir. Ama bilin ki, biz ülkeye bir şey yaparken zarar vermemeyi düşünüyoruz.

Muhalefet olarak her tarafı yangın yerine çeviririz ama bundan sadece AKP değil, Türkiye zarar görür. Sorumlu muhalefet yapıyoruz. Umarız bu anlayışımız vatandaşlarımız tarafından cevap bulur ve ülkenin de geleceğini kurtarmış oluruz.

CHP İSMİ ASLA TARTIŞILAMAZ

Birlik her zaman iyidir. Bunun koşullarının oluşması lazım. Altını çizerek söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi ismi tartışılmaz. Birincisi bu. Kişileri tartışırız ama bu koşullarda Genel Başkan Deniz Baykal'ın ismi de tartışılmaz. CHP çatısı altında yöntem ne olur bilemem, bütün sol partilere veya kesimlere her zaman çağrımızı yapıyoruz. Belki başka adımlar da atılabilir. Bu, kişilerin siyaset anlayışıyla açıklanabilir. Biz bu açılımı yaptık. Belki biraz daha somut çağrı yapmamız lazım. Çünkü 2007 çok zor bir yıl. O birlikteliği yaparız. Onu yapmazsak Türkiye'nin önünü çok aydınlık görmüyorum. Hata yapmazsak doğru sonuca ulaşabiliriz.

BİZİM MUHATABIMIZ TÜRK MİLLETİDİR

Sayın Başbakan vatandaşa doğruyu söylememeye devam ediyor. Sayın Genel Başkanım buna cevap verdi. Bizim muhatabımız halk. Biz Başbakanla ilgili zaten kararımızı da vermiş durumdayız. Kendisine tavsiyemiz, bu ülkeye daha fazla zarar vermeden köşesine çekilsin. Ondan sonra hesap kitap görülecek. Çok büyük tahribatlar yaptılar. Özelleştirmede yapılan yolsuzluğun hesabını sormasak bu bizim boynumuzun borcu olur.

Ülkenin yaptığı yatırımlara bakın, orada görürsünüz kadrolaşmayı. Devletin bütün kurumlarına bakın! Yani bir iktidar gelir, müsteşarını değiştirir, genel müdürünü değiştirir. Bu olağandır. Ama bir şube müdürüne kadar, bir devlet memuruna kadar kadrolaşma yaparsanız bu ülkeye sadece ayrılık tohumu ekmiş olursunuz. O nedenle Sayın Başbakanın söylediğini ben pek ciddiye almıyorum.

ÇAY ÜRETİCİSİ MAĞDUR OLUYOR

Çay üreticisi mağdur oluyor AKP bu sorunu çözeceğini söylemişti. O programın içinde bu sorunu çözecekleri de vardı. Hatta 750 lira fiyat vermişlerdi. Ya bir şeyi söylemeyeceksiniz ya söylediğinizi yapacaksınız. Sayın vekilin, "matbaa hatası" sözü gayri samimi bir açıklamadır. Ben duymadığım için kesin bir şey de söyleyemiyorum. Ama ortada sorun var: Kota ve kontenjan sorunu. . . Sayın Başbakanın Rize ziyareti sırasında çay üreticileri şunu söyledi: Sayın Başbakanım, biz bu kotadan, kontenjandan bıktık. Mağdur oluyoruz. Şu problemi halledin. Peki, Sayın Başbakan ne dedi? (Ben geçmişte olduğu gibi çayı alıp denize döküp de yetimin hakkını size vermem) dedi. Rizeli bir Başbakan çay sorununun halini bilmiyorsa düşün bu ülkenin halini! Ben Meclis'te söyledim. Türkiye'ye giren kaçak çayın sorununu çözersiniz. 30 bin, 40 bin ton arası kaçak çay giriyor Türkiye'ye. Türkiye'nin ürettiği çayla tükettiği çay aşağı yukarı aynı. . . Kaçak çay girmese çayda bir problem yok. Yani kaçak çay önlenirse problem kendiliğinden çözülür.

Biz CHP olarak iktidar olduğumuzda buradan sizin aracılığınızla söylüyorum, CHP olarak kaçak çay konusunda kesin net bir tavır koyacağız. Çay sadece Karadeniz'in değil, tüm Türkiye'nin ürünüdür. Benim vatandaşımın ürettiği çayı almayacaksın, almadığın için vatandaş para alamayacak, özel sektöre verdiği çayın bedelini alamayacak, özel sektör çayı satamayacak, satamayınca özel sektör batacak. 160170 tane çay fabrikası kapandı. Çay politikamızın yanlışlığına karşın bu konuda yapılan doğru işler de vardır. Ama yanlışını da söylüyorum.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 10.01.2007 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.