Artvin’in Kafkasör Yaylası Cerattepe bölgesinde madencilik faaliyetine karşı mücadele veren Yeşil Artvin Derneği, ‘Artvinlinin Yaşam Kaygısı Cerattepe’ konulu panel düzenledi. Grand Artvin Otelin toplantı salonunda gerçekleşen panele Ardanuç Belediye Başkanı Yıldırım Demir, İstanbul Artvinliler Hizmet Vakfı Başkanı Mustafa Melek, Hemşinliler Hizmet Vakfı Başkanı Mehmet Altunaya, İSARF Başkanı İlan Katkat, İzmir Artvinliler Dernek Başkanı İrfan Demirhaloğlu, Siyasi Parti Temsilcileri, Oda Başkanları, STK’lar ve vatandaşlar katıldı.
Program Cerattepe mücadelesinin yakın tarihini anlatan slayt gösterisiyle başladı. Paneli Prof. Dr. Oğuz Kurtoğlu yönetirken, Biyolog Prof. Dr. Ali Demirsoy sunum eşliğinde bilgilerini salonda bulunanlarla paylaştı.
Demirsoy gerçekleştirdiği “Cennet Bir İlin Değişim Öyküsü” başlıklı sunumunda Artvin yöresinin jeolojik geçmişinin nasıl oluştuğunu anlatarak, bölgede yetişen endemik bitkilerin, yaşayan çeşitli hayvanların ve böcek türlerinin şimdiye kadar yapılan baraj çalışmalarıyla ve altın madeni çıkartma çalışmalarının ardından yok olacağını vurguladı.
HES raporlarına değinen Demirsoy, şimdiye kadar incelediği HES raporlarının hiçbirinin bilimsel raporlar içermediğini belirterek, “Her ne kadar HES raporlarını düzenleyenler de biyolog ya da yakın meslek gruplarından olsa da. Artvin’in aydınlık yüzlü insanlarının bu değişimlere direnmesi, doğa koruma tarihi bakımından kayda geçecek yüz akı bir eylemdir” dedi.
Artvin Cerattepe’ de çıkarılan altın madeni faaliyetlerinin bölge için olumsuz etkilerinden söz eden Prof. Dr. , “Rusya için faaliyet gösteren KGB gelip Türkiye’yi yıkmak için plan hazırlasa bu kadar başarılı bir plan hazırlayamaz” dedi.
Demirsoy sunumunun devamında Artvin’de bulunan doğal güzelliklere değinerek, “Cennete gidince 2 huri diyorlar, gençleşeceksin diyorlar. Ben size söz veriyorum, beni Borçka’ya bırakın cennet filan istemem” diyerek eldeki bilgilerle en yakın bin ışık yılı ötesinde dahi yaşanabilir gezegenin olmadığını, belki de evrende kendini yenileyen ve üretebilen tek yaşam ortamının dünya olabileceğini dile getirdi.
Sunumunun sonunda, Kızılderili katliamının son evresinde, 1854’de A. B. D. Başkanı Franklin Pierca’nın toprak talebine, Reis Seattle’nin verdiği “Biz Kızılderililer, bir su birikintisinin yüzünü yalayan rüzgârın yumuşak sesini, yağmurun temizliğini ve kokusunu, yağmurlarla yıkanıp temizlenmiş çam ormanının kokusunu taşıyan rüzgârı severiz. Hava önemlidir bizim için. Beyaz adam için bunun önemi yoktur. Bu toprakları da bizden alacak olursanız, çocuklarınıza havanın ve suyun kutsal olduğunu öğretmeniz gerekir” cevabını ekleyerek devam eden Demirsoy, “Yasalarda ve zihinlerde değişiklik yapmak lazım: Doğa hakları insan haklarından önce gelmelidir” diyerek sunumunu bitirdi.
Panelin 2’nci sunumu “Madenciliğin Ekolojik Etkileri” başlığıyla Prof. Dr. Doğanay Tolunay tarafından gerçekleştirildi. Tolunay sunumunda madencilik faaliyetinin en başından, sondaj çalışmaları işlemlerinden, en sonuna hatta madencilik faaliyetleri bittikten sonra bile zararların devam ettiğini vurguladı.
Çözüm olarak şunların yapılmasını önerdi: Yasa oluşturmak değil, uymak önemlidir. Ülkemiz envanterleri tamamlanmalıdır (Toprak, vejetasyon, fauna vb. ) Doğayı koruma odaklı kalkınma (sürdürülebilir değil) Orman, tarım, meralar, sulak ve korunan alanlar ülkemizin geleceğidir ve mutlaka korunmalıdır. ÇED’ler formalite değildir. ÇED’i yaptıran şirket ile yapan arasında para alışverişi olmamalıdır. Hatalı ÇED hazırlayan şirketlere ceza verilmelidir. Şirketler daha sık ve ani olarak denetlenmelidir. ÇED’lerde kümülatif etki mutlaka değerlendirilmelidir dedi
Son olarak ise Gazeteci Yazar Özgür Gürbüz (Çevre Enerji Analist) Ceratepe konusunda endişelerinden bahsetti. Gürbüz, Artvin halkının ve Cerattepe’nin çevre davalarının ülkemizdeki sembolü olduğunu ifade etti.
Gürbüz, 1 altın alyans için 20 ton maden atığı ortaya çıkıyor. ABD’deki 1 numaralı toksik kirliliğinin sorumlusu metal madenciliği. 1 açık, modern altın madeninin rehabilitasyonu 250 milyon doları bulabilir. Dünyadaki altın madenlerinin %50’si yerli halkların yaşadığı bölgelerde. (Earthworks Oxfam) Romanya, Baia Mare (2000) Atık barajından 100 bin ton toksik su sızdı. Balıklar öldü, 2, 5 milyonun içme suyu kirlendi. Papua Yeni Gine, Ok Tedi madeni her gün 200 bin ton maden atığını yakınındaki nehre gönderiyor. Dünyadaki altın madenlerinin %50’si yerli halkların yaşadığı bölgelerde. (Earthworks – Oxfam)
Medya ve Madencilik
Haber vermek: Asli görevini yerine getirmek, bölgedeki faaliyeti duyurmak. ÇED sürecinde edindiği bilgileri halkın anlayacağı bir dilden anlatmak. Varsa hukuksuzlukları ortaya çıkarmak. Söz hakkını korumak ÇED sürecinde yatırımcının görüşü kadar itirazların da duyulmasını sağlamak.
Düzenlenen panelde Pro f. Dr. Ali Demirsoy (Biyolog) , Prof. Dr. Doğanay Tolunay (İ. Ü Orman Fakültesi Ekoloji Toprak İlmi), Gazeteci Yazar Özgür Gürbüz (Çevre Enerji Analist) kendi uzmanlık alanlarından, Artvin’de yapılan madencilik faaliyetleri yaşatacağı doğa tahribatlarından bahsetti.
Sivil toplum: Süreçle ilgili doğru ve eksiksiz bilgiyi, en iyi şekilde medyaya ulaştırmalı. Gerektiğinde medyayı yetkin kişilerle buluşturmalı. Medyaya yazılı ve görsel materyal hazırlamalı. Basit bir dil kullanmalı.
Halk: Cerattepe bize temel bir politika değişiklinim şart olduğunu gösteriyor. Önce yaşam”ı ilesi kabul edilen bir ekonomik düzen hayata geçirilmeli dedi.
Programın ardından salonda bulunanlar panelistlere akıllarında kalan soruları aktardı. Sorulara alanlarına göre tektek cevap veren uzmanlar ortak konu olarak Cerattepe’nin ülkemizi ki çevre davalarının sembolü haline geldiğini ifade ederek Artvin halkının vermiş olduğu kutsal mücadeleye devam etmeleri gerektiğini söylediler.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 26.03.2018 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle