Yeşil Ve Sol Parti Hopa’da “Bir Hayır Yeter” Kampanyası

06/03/2017 08:46

Yeşil Ve Sol Parti Hopa’da “Bir Hayır Yeter” Kampanyası Başlattı.


Haber: Hayati Akbaş







Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Naci Sönmez’in de katıldığı bir basın toplantısıyla “Bir Hayır Yeter” referandum kampanyasını Hopa’da başlattı. Hopa Babil Cafe’de düzenlenen kahvaltılı basın toplantısına Yeşil ve Sol Parti Hopa İlçe sözcüsü Recep Demirci, Hopa eski Belediye Başkanı Yılmaz Topaloğlu, partililer ve basın mensupları katıldı.

Babil Cafe’de düzenlenen kahvaltılı Basın toplantısında Yeşil ve Sol Parti Eş Sözcüsü Naci Sönmez başlatılan kampanya süreci ile ilgili açıklamalarda bulundu. Sönmez tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Hak ihlallerinin sınır tanınmadığı bir dönemde, siyasi iktidarın müzakere etmekten dahi imtina ederek dayattığı anayasa paketi için, OHAL’de referandum sürecine doğru gitmekteyiz.

Bugün, bu anayasa değişiklik paketine karşı Yeşil Sol Parti’nin kampanyasını “bir hayır yeter” diyerek başlatıyoruz.

İktidar, halkların demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi, laik ve ekolojik bir anayasa ihtiyacını öteleyerek, kendi meşrebince yeni bir rejim inşa etmeye çalışmaktadır.

Yeşil Sol Parti olarak; Bugün Türkiye’de gerçek bir demokratikleşme için en acil ihtiyacın otoriter, baskıcı ve yasakçı niteliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olan 12 Eylül 1980 Darbesi’nin ürünü anayasanın temelden değiştirilmesi olduğunu düşünüyoruz. İç barışı tesis edecek, toplumun farklı kesimlerinin özgürce bir arada yaşayabilmesini sağlayacak, demokratik siyaseti ve güvenceli bir yaşamı kurmaya yol verecek toplumsal mutabakat sağlanmalı ve bu mutabakat çerçevesinde yeni bir anayasa hazırlanmalıdır.

AKP hükümeti ve yeni rejim inşasındaki müttefiklerinin referanduma götürmeyi başarmış oldukları değişikliklerin bu ihtiyaca asla yanıt vermediğini aşikârdır.

İktidar, halkı sandığa çağırırken getirdiği sistem değişikliğini maskeleyen ve sanki mevcut anayasanın ilerisinde basit düzenlemeler yapıyormuş havasını yaratan, aslında hiçbir doğruluğu olmayan söylemler kullanmaktadır. AKP’nin 12 Eylül anayasasını değiştirmekte olduğu ve bunun karşısında muhalefet edenlerin 12 Eylül anayasasını kabullenmekte olduğu algısı oluşturulmak istenmektedir. Oysa bu değişikliklerin gerçekleşmesi mevcut darbe anayasasını daha otoriter, daha anti-demokratik hale getirerek kalıcılaştıracaktır. Bu nedenle mevcudu daha da geri konumuna getirecek bu değişikliklere itiraz ediyor ve “hayır” diyoruz.

Bütün yaşam alanlarımız ve hatta yaşam hakkımız saldırı altındadır. İnsanlarımız katledilip, bombalarla parçalanırken, derelerimiz, havamız, suyumuz da büyük bir kıyımla karşı karşıyadır. Her şeyi büyük bir kar hırsına kurban eden, canlı yaşamını yok sayan, gencecik insanların hayatını yok eden politikalarla oluşturulmuş korku ikliminde toplum gelecek umudunu kaybetmektedir. Barışı ve güvenceli yaşamı teminat altına almayan, gelecek umudumuzu yeniden kazanmamıza vesile olmayacak bu değişikliklere, barış içinde yaşam hakkımıza sahip çıkmak adına “hayır” diyoruz.

İhtiyacımızın, her kesimin mutabakatı ile hazırlanmış, eksenine doğayla uyumlu, bütüncül politikaları koyan, eşit, adil ve özgür bir ortamda yaşamı garanti altına alan, yetkileri tabana yayan, demokratik ve radikal bir toplumsal sözleşme olduğuna inanıyoruz. Bu toplumsal sözleşmede doğa bir özne olarak yer almalı, insanın doğanın efendisi değil, onun uyumlu bir parçası olduğu anlayışıyla dünya üzerindeki yaşamın bir bütün olduğu algısı yerleştirilmelidir. Tüm canlı bileşenleri, sosyal ve kültürel varlıkları ile doğa ve çevrenin hakları eksiksiz tanınmalıdır. Yaşamın tamamı bir yana, tek adam bir yana diyen değişiklik talebine elbette “hayır” diyoruz.

Ülkemizde artık hukuktan, adaletten bahsetmek mümkün değil. Muhalif olanlar, iktidar uygulamalarına ilişkin problem dile getirenler, yargının, kolluk güçlerinin marifetiyle susturulmakta, gözaltılar, tutuklamalar günlük yaşamımızın olağanlarından sayılmaktadır.

Halkın oylarıyla seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları evrensel hukuk kuralları çiğnenerek hapishanelere doldurulmakta, ülke nefes alamaz hale getirilmektedir. Gazeteciler, akademisyenler, yazarlar, siyasetçiler, sendikacılar, muhalif olan herkes iktidarın talimatlarıyla büyük bir saldırıya tabi tutulmaktadır.

Medya, siyasi tarihimizin görmüş olduğu en büyük baskı operasyonun kıskacındadır. Televizyon ve gazeteler, iktidarın direktifi ve yönlendirmesiyle yayın yapabilmekte, buna uymayanlar OHAL kapsamında kapatılmakta ve susturulmaktadır. Bu karanlık tablonun, her şeyi “tek adam iradesine” teslim edecek değişikliklerin gerçekleştirilmesi için yaratıldığını biliyor ve “hayır” diyoruz.

İktidar, daha merkezi ve daha otoriter bir sistem inşa etmek istemektedir. Meclisin iradesi tamamen başkan etrafına toplanmakta, yargı organları başkanın emrine verilmekte, demokrasinin vazgeçilmez ilkesi kuvvetler ayrılığı tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Kuvvetler arasındaki denge mekanizmalarını güçlendirmeyen, yasamanın yetkisini yürütmenin kullandığı, yargı kararlarının vesayet altında olduğu yeni rejim inşasına olurumuz yoktur.

Toplumun farklı kesimlerini yok sayan, yaşam alanlarının tümünde tekçi bir anlayışa bizi mahkûm eden bu değişiklikleri kabullenmiyoruz. Kadınların, gençlerin, emekçilerin, engellilerin, LGBTİ bireylerin, etnik kimliklerin, inanç gruplarının, tüm ötekilerin kendi farklılıkları ve yaşam tarzlarını tanıyıp garanti altına almayan bu anayasa değişikliklerine itiraz ediyoruz.

Bu anayasa değişikliğine hayır diyecek olanlar şimdiden kazanmışlardır. Çünkü hayır diyenlerin birbirinden farklı yaşam tarzlarıyla, siyasi duruşlarıyla ve ortaya koydukları itiraz etme biçimleriyle Türkiye’nin çeşitliliğini, çok kimlikli gerçeğini temsil ettiklerini görmekteyiz. Hayır diyenler çoğulculuğu içinde barındırmaktadır. Çoğulcu, katılımcı, ekolojik, demokratik ve laik bir anayasa yapılmasındaki ısrarımızı sürdürüyor ve bu nedenle de “hayır” diyoruz.

Türkiye’de yapılan bütün anayasalar iktidar sahiplerinin çıkarları doğrultusunda hazırlanmıştır. Halkın yönetime katılma olanakları sınırlanmış ve temsili parlamenter sistemin açmazında siyasi partiler ve seçim sisteminin demokratik olmayan uygulamalarıyla halk sözde demokrasinin etkisiz elemanı haline getirilmiştir.

Artık, yeter diyerek, halkın her düzeyde etkin kılınacağı ve sözün, yetkinin, kararın halkta olacağı bir demokrasi için bu referandumda getirilmekte olan değişikliklere “hayır” diyoruz.

Türkiye toplumunun vicdanına, siyasi ferasetine, iktidarın antidemokratik uygulamalarına karşı koyabilme iradesine güveniyor ve bu referandumda “HAYIR” diyeceğine inanıyoruz.

Meclisten geçti, bizden geçmeyecek. Demokrasi, barış ve özgürce yaşam için bir hayır yeter. ”

Basın açıklaması gazetecilerin sorularına cevap verilmesi ardından sona erdi.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 06.03.2017 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Yaşam Haberleri
 » Şehir Plancıları Hopa’nın Haritasın...
 » Hopa’da Gergin Anlar...
 » Makedonyalı Türk Gençler Çaykur'un...
 » Hopa Uluslararası Lojistik Kongresi...
 » Dsi Artvin Bölge Müdürü Yıldız’dan...
 » Tiflis - Trabzon Direkt Uçuşları Ba...
 » Kemalpaşa Kaymakamı Ayaz Denetime Ç...
 » Kokarca Böceği İstilasına Rize Bele...
 » Bakan Uraloğlu’ndan Rize - Artvin H...
 » Başkan Erhan Yılmaz’dan İşadamı İsm...