Artvin’in geçmişinde çok önemli bir yer tutan bir konuyu sizler için yeniden hatırlatmak istedik. 1900’lü yılların başında Batum’un yaylası olarak kullanılan Artvin ile Batum arasında ticaretin yürütüldüğü kayıklar yerini günümüzde Çoruh Nehri üzerine kurulan barajlar üzerindeki teknelere yerini bıraksa da ulaşımın nehirden yapıldığı dönemlerde bu bölgede yaşayan insanların en büyük geçim kaynağı konumundaydı.
Şimdi hep birlikte Artvin Ansiklopedisi adlı kitaptan alıntı da bulunarak Artvin’in geçmişinde yer alan kayıkçılık konusunu ele alarak geçmişe bir nostalji yapıyoruz. Yüzyıllar öncesinden 1950’li yıllara kadar ulaşım ve taşımacılıkta en önemli vasıtalardan biri, Çoruh Nehri üzerinde seyr ü sefer yapan kayıklardı. Özel olarak yapılmış, altı düz, iki ucu sivri, dar gövdeli, ortası şişkin ve uzunca, mekik biçimli, en az üç kişi ile idare edilen buraya özgü kayıklara halk kara kayık, kayıkların kaptanlarına, idarecilerine de Reis diyordu. Artvin-Batum arasında çalışan bu kayıklar, daha çok merkeze bağlı Zeytinlik (Sirya) ve Oruçlu (Orcuk) köyleri önünden, Borçka’dan ve buraya bağlı Muratlı (Maradit) kasabasından hareket ediyor, Batum’a kadar her türlü yük ile birlikte yolcu da taşıyordu. Yaya olarak dört-beş saatte gidilebilen bir yere Çoruh Nehri yoluyla kayık üzerinde yarım saat, en geç bir saatte ulaşılıyordu.
Zeytinlik, Oruçlu ve civar köyler ile Borçka ve Muratlı halkının bir kısmı kayıkçılık yapıyor ve geçimlerini kayıkçılıkla sağlıyorlardı. Kayıkçılık, zorlu fakat iyi gelir getiren bir meslekti. 2-3 ton kadar yük alabilen, en fazla seksen sepet yüklenebilen bu kayıklarla Zeytinlik, Oruçlu, Ortaköy ve çevre köylerde üretilen üzüm, zeytin, kiraz, hurma gibi yaş meyveler ile küme denen cevizli sucuk Batum’a kadar götürülerek ticaret yapılıyordu.
Artvin’e geldiği 1886 yılında Çoruh’ta işleyen kayık sayısının 200 kadar olduğunu belirten Fransız coğrafyacısı J. Mourier, bu kayıklarla Artvin’den Batum’a kadar seyahat etmiş, gezi notlarını Batoum et le bassin du Tchorok (Paris 1887) adlı kitabında yayınlamış ve yaşadığı heyecanlı dakikaları anlatmıştı.
Yaz aylarında Çoruh’un suyu azalınca kayıkların kayalara çarpıp devrilme tehlikesi vardı ve sıkça görülürdü devrilme olayları. Baharla birlikte sular iyice yükselip Çoruh coşuyor, bu durumda da kayık seferleri yapılamaz oluyordu. Rus Hükümeti, kayık seferleri ve kayıkların hangi zamanlarda ne kadar yolcu ve yük alabilecekleri ile ilgili bir talimatname bile çıkarmıştı.
Çoruh’un azgın sularında kayığı idare etmek hiç kolay değildi ve ustalık istiyordu. Kayıklarla yolculuk ve taşımacılık çok tehlikeli ve zahmetliydi. Kıvrıla kıvrıla, hızla akıp giden Çoruh Nehri’nde kayalara çarpmadan, bin bir manevrayla yol almak kolay olmadığı gibi, Batum’dan Artvin’e dönüş ise son derece zahmetliydi. Boş kayıklar, akıntıya karşı, nehre yukarı iple çekilerek getiriliyordu. 1937 yılında Artvin’e gelen ve izlenimlerini Cumhuriyet gazetesinde yazı dizisi olarak yayınlayan gazeteci-yazar İsmail Habib Sevük, “Güzelim Çoruh” başlıklı yazısında, kayıkların Çoruh’a yukarı geri getirilişini ne güzel anlatıyor: “Kayıkların bir de suyun dikine getirilişleri var.
Dört adam yarı bellerine kadar suya girip kayığın önünde, uzun bir ipe sıra halinde sarılmışlar. Kıyıda bir adam elindeki upuzun sırıkla kayığı mızraklıyor.
Kayıkta bir adam da ayakta dümeni tutmaktadır. İptekilerin işi kayığı çekmek, sırıktakinin vazifesi kayığı karaya yanaştırmak, dümendekinin rolü de kayığı açığa bırakmamak. Altı kişi boş bir kayığı böyle getiriyorlar.
Doluyken gidiş heyecanlı, boşken dönüş emekli ve gidişin bir saati dönüşün bir günüdür. ” Sevük’ün ‘pehlivan’ olarak betimlediği Çoruh ile yüzyıllarca bıkmadan usanmadan, korkup kaçmadan ve pes etmeden güreş tutan kayıkçılara ne demeli?
İlde motorlu taşıtların, özellikle de kamyon ve kamyonetlerin çoğalmasıyla birlikte, 1950’li yılların ortalarında misyonunu tamamlayan kayıklar, Çoruh’un kıyısına, kayıkçılar da evlerine çekildiler yavaş yavaş… Çoruh kıyılarında çürümeye terk edilen kayıklar ve bunların maharetli ‘reis’leri Artvin kültür tarihine gömülüp gittiler zamanla.
Eskiden kara kayıkların işlediği Çoruh Nehri, bugün rafting ve diğer su sporları için akmaya devam ediyor. Üzerine kurulan Muratlı, Borçka, Deriner ve Artvin Barajları ve Hidro Elektrik Santralleri ile üzerine kurulan altın bileziklere rağmen akmaya devam ederken, artık kayıklar yerini göl üzerindeki teknelere bıraktılar. Artvin-Batum arasındaki ticaret eskisi kadar yoğun olmasa da ticaret yolu olarak kullanılan nehir ise yerini karayollarına bırakmış durumda.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 20.08.2016 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle