Artvin İl Müftüsü Kul Hakkını Anlattı

20/06/2016 15:40

Artvin İl Müftülüğü Ramazan Ayı İle İlgili Bilinmesi Gerekenleri Büyük Bir Titizlikle Açıklamaya Devam Ediyor.


Haber: Hayati Akbaş







Artvin İl Müftülüğü Ramazan ayı ile ilgili bilinmesi gerekenleri büyük bir titizlikle açıklamaya devam ediyor.

İslamiyet’te üç ayların sonuncusu, on bir ayın sultanı ve ayların en faziletlisi olan Ramazan ayında vatandaşları doğru bilgilendirmeyi amaçlayan Artvin İl Müftüsü Kemal Uçkun Kul Hakkı ile ilgili bilinmesi gerekenleri açıkladı.

Uçkun yaptığı açıklamada; “Hayatımız boyunca, en hassas olmamız gereken konu bu olsa gerek. Bilerek veya bilmeyerek kul hakkına girmiş olabiliriz. Çünkü kul hakkı; cennet ile cehennem arasında hassas bir dönemeçtir.



Kurân’a baktığımız zaman Yüce Allâh’ın kul hakkına ne kadar büyük önem verdiğini görürüz. Öyle ki bir insan hatalarından, eksiklerinden dolayı, samimiyetle tövbe edip Allah’tan bağışlanma dileyebilirken, kul hakkında mutlaka haksızlığa uğrayan kişiyle görüşüp, bizzat helallik alınması gerekiyor. Allah yolunda canını veren bir Müslüman, bunun büyük mükâfatını görmesine rağmen, kullara olan borçlarından kurtulamıyor. Zira kul hakkının affını Cenabı-ı Hak kula bırakmış. Aynı şekilde, samimi tövbe eden bir Müslümanın da geçmiş günahları affolunuyor, ama kul hakkı bu affa da girmiyor.

Kul hakkı her insan için geçerlidir. Müslüman olsun olmasın, insana yapılan her türlü haksızlık kul hakkına giriyor. Dinimizin bu konuya önem vermesinin nedeni; kul hakkı yemenin yalnızca kişilere değil topluma da zarar vermesidir. Çünkü insanların birbirlerine ve haklarına saygı göstermediği bir toplumda, birlik ve beraberlikten, huzurdan söz edilemez.

Kul hakkı denince, hayatın her alanını kapsayan birbirimize karşı sorumlu olduğumuz haklar anlaşılmaktadır Bu hak, daha çok insanların canları, bedenleri, ırz ve namusları, manevi şahsiyetleri, makam ve mevkileri, dinî inanç ve yaşayışları gibi konulardaki kişilik haklarıyla, mallarına ve aile fertlerine ilişkin haklardan oluşmaktadır.

Yüce Rabbimizin kişilere ait kıldığı menfaatler de kul hakkına girmektedir.

İnsanın her ne şekilde olursa olsun kendine ait olmayan bir şeyi meşru olmayan yoldan elde etmesi, kul hakkına girmektedir. Bu tür kazançlar dinimizde haram olarak tanımlanmıştır. Kul hakkı daha çok beşerî münasebetlerde dinimizin koyduğu ölçülere uymamak sonucu oluşur. Bunlar; hırsızlık, yalan, sözünde durmamak, çeşitli yollarla insanların işlerini zora sokmak ve çeşitli şekilde insanları aldatarak elde edilen kazançlar, aldığı emaneti vermemek, eliyle diliyle incitmek, dövmek, hakir görmek, borcunu ödememek, ödemesini zamanında ödememek, mü’min kardeşi hakkında dedikodu, gıybet, iftira, ispiyonculuk, haksız yere asılsız ihbar ve şikâyetler v. b. kötü davranışlarda bulunmak, torpil ve iltimas yapmak ve yaptırmak, yaşam hakkını elinden almak, görevi ihmal ve suiistimal etmek, emri altındaki kimselere baskı uygulamak, onların hakkını zamanında ve tam vermemek, zulmetmek, ev ve iş yeri gibi kapalı yerlerde sigara içmek, sigara dumanıyla komşularını ve çevresindekileri rahatsız etmek, gürültü yapmak, komşularının hakkını gözetmemek, anne babaya iyi davranmamak, akrabalarına zulmetmek, en basiti ile yola taş, diken, kırık cam şişe v. b. atarak geçenleri sıkıntıya düşürmek, özürlülerin yoluna engel koymak, kaldırıma park etmek, kaldırıma tezgâh açmak, bunun yanında hayvanlara kötü muamelede bulunmak, aç ve susuz bırakmak ve binlerce bunlara benzer davranış…

Kul hakkı ifadesi, insan hakları tabirinden daha geniş ve dinî bir içeriğe sahiptir. Kur’ân’ın geneline baktığımızda birçok âyetinde ya adâletle ya hak kavramıyla ya da bunları temin etmek üzere konulan ölçülerle karşılaşılır. Kullar arasındaki adâlet esaslarını tespit eden birçok âyetten sonra, “İşte bu Allâh’ın hudûdudur/ölçüsüdür, onu çiğnemeyin” (Mâide, 5/87) meâlinde ilâhî ikazlar gelir. Demek ki, kul hakkını çiğnemek, Allâh’ın hudûdunu çiğnemektir. Yaptığımız her ibadet bizi kul hakkından korkma ve o konuda dikkatli olma seferberliğine itmelidir. Bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruşu sahibine geri vermenin, yüzlerce lira sadakadan kat kat daha sevap olduğunu unutmayalım.

Peygamber Efendimiz (s. a. v. )’in kul hakkıyla ilgi olarak söylemiş olduğu şu uyarıları dikkate alalım: “Bir kimsenin diğer bir kimsenin haysiyetine yahut malına tecavüzden dolayı üzerinde bir hak bulunursa, altın ve gümüşün geçmediği hesap günü gelmeden helalleşsin. Aksi takdirde, yaptığı haksızlık ölçüsünde, iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilir. İyiliği yoksa hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden kimseye yüklenir. ” (Buharî, “Mezâlim”, 10) “Kibri, hıyaneti ve kul borcu olmayan mümin, Cennet’e girer. ” (Tirmizî, “Siyer”, 21, 1572-1573)

Bu uyarılar ışığında kul hakkının Allah’ın hakkından önce geldiğini söyleyebiliriz. Çünkü ahretteki hesaplaşmada kullar haklarından vazgeçmedikçe Allah hak çiğneyeni affetmeyeceği gibi, bu hak tövbe ile de affedilmemektedir. Öyleyse, Allah’a karşı görevlerimizin yanı sıra insanlara karşı sorumluluklarımızı iyi bilmeli, özellikle de kul hakkına karşı oldukça duyarlı olmalıyız.

Kul hakkı konusunda Hz. Peygamber (s. a. s)’in şu uyarısı bizleri düşündürmelidir: “Müflis (iflas eden) kimdir biliyor musunuz? Ümmetimden müflis kişi, kıyamet günü namaz, oruç, zekât gibi ibadetlerle geldiği halde; aynı zamanda birisine kötü söz söylemiş, birine iftirada bulunmuş, bir başkasının malını yemiş, başka birini dövmüş veya öldürmüş olarak Allah huzuruna gelen ve yaptığı ibadetlerin sevabı bu kişilere dağıtıldıktan sonra bile hak sahiplerinin alacakları bitmediği için sevapları biten ve onların da günahlarını üzerine alarak cehenneme giden kişidir. ” (Buharî, “Edeb”, 102) buyurur.

Peygamberimiz (s. a. v. ), vefâtından birkaç gün önce, ashâbına; “Benim üzerimde kimin hakkı varsa gelsin, hakkını benden alsın ve helâlleşelim. ” buyurarak kul hakkıyla ilgili sözlerinin yanında bizzat davranışıyla da bizlere örnek olmuştur.

O hâlde, başkalarıyla bir arada yaşamamızın bir gereği olarak, herkesin hakkına saygı göstermeliyiz. Kimsenin canına, malına, ırzına ve namusuna zarar vermemeliyiz. Eğer zarar vermişsek, hak sahipleri ile helâlleşmeli, zarar maddî ise onun karşılığını ödemeye çalışmalıyız.

Rabbimiz, bizleri kul hakkı sebebiyle mîzanda iflas edenlerden eylemesin!” ifadelerine yer verdi.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 20.06.2016 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Yaşam Haberleri
 » Şehir Plancıları Hopa’nın Haritasın...
 » Hopa’da Gergin Anlar...
 » Makedonyalı Türk Gençler Çaykur'un...
 » Hopa Uluslararası Lojistik Kongresi...
 » Dsi Artvin Bölge Müdürü Yıldız’dan...
 » Tiflis - Trabzon Direkt Uçuşları Ba...
 » Bakan Uraloğlu’ndan Rize - Artvin H...
 » Kemalpaşa Kaymakamı Ayaz Denetime Ç...
 » Kokarca Böceği İstilasına Rize Bele...
 » Başkan Erhan Yılmaz’dan İşadamı İsm...