Artvin’de Ata’yı Anma Töreni Düzenlendi

10/11/2015 15:38

Artvin’de Ahmet Hamdı Tanpınar Kültür Merkezi’nde Ata’yı Anma Töreni Düzenlendi.


Haber: Hayati Akbaş







Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikal edişinin 77. yıl dönümü münasebetiyle Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezi’nde anma töreni düzenlendi.

Törene Artvin Valisi Kemal Cirit, Garnizon Komutanı Piyade Yarbay Ramazan Sedat Baş, Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe, Artvin Cumhuriyet Başsavcısı Dr. Aydın Turhan, Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Duman, Vali Yardımcısı Önder Coşğun, İl Emniyet Müdürü Alaattin Akbaş, Kurum Amirleri siyasiler, sivil toplum örgütleri, öğretmenler, öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Garnizon Komutanlığı’nı temsilen, piyade Yüzbaşı Deniz Ayaz, Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri yönünü anlatan konuşmasını yaptı. Er konuşmasında; ”Şimdi, sizlere 20’nci yüzyılın askeri dehası ve Türk Ordusu’nun değişmez başkomutanı, Ulu Önder "Atatürk’ün Asker Kişiliği” konulu takdimimi arz edeceğim. Mustafa Kemal Atatürk “Amaç Türk milletinin şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Şerefli bir yaşam için önce özgürlük ve bağımsızlık gereklidir. Türk milletini yok etmek azminde olan düşmanlarına karşı, bir ölüm-kalım mücadelesi başlatan, bu mücadeleyi başarıyla sonuçlandıran bir liderdir. Bir milleti yok etmek için çağın tüm teknolojisinin seferber edildiği 1919-1922 yıllarında bağımsızlık aşkıyla ortaya atılan, o ateşten gömleği sırtına geçiren bir kişinin her şeyden önce milletin içinden çıkması, onu sevmesi, güvenmesi ve milleti için ölümü göze alabilecek bir karakterde olması gerekmektedir. Bu niteliklere ve üstün liderlik özelliklerine sahip olan Atatürk, Kurtuluş Savaşı ile askerî alanda milletin tüm kaynaklarını seferber ederek bütün milleti milli birlik ve beraberlik içinde mücadeleye sevk etmiştir. Birçok kişinin her şeyin bittiğini sandığı, ümitsizlik selinde boğulmak üzere olduğu bir dönemde, her türlü imkânsızlığa ve aydınlar arasındaki fikir ayrılıklarına rağmen; milli mücadelede, bütün girişimlerinde millet sevgisine dayanan, kudretli kişiliğe, gerçeği seziş ve ikna kabiliyetine sahip Atatürk, milli birliği temin ederek, toplumu bir ideal etrafında toplayan karizmatik ve eşsiz bir liderdir. Trablusgarp’ta İtalyanlara karşı kahramanca mücadele etmiş, Balkan Savaşında Edirne’nin Bulgarlardan geri alınışında önemli hizmetler yapmış, genç yaşında Çanakkale Savaşları’nda “Anafartalar Kahramanı” Mustafa KEMAL, komutasında bulunan Mehmetçiğe “ Ben size taarruz etmeyi emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde, yerimize başka kuvvetler ve komutanlar gelebilir” emrini vererek onlara kahramanlık aşılamıştır ” ifadelerine yer verdi.

Piyade Yüzbaşı Deniz Ayaz konuşmasının devamında; ”Atatürk’ün kişisel cesaretini Alman General Herr Kasnegesser şu şekilde ifade etmiştir: "Sürekli ateş altındaki diğer subaylar ve askerler ile konuşuyor, böylece ilk elden bilgiye sahip oluyor, araziyi incelemek için sık sık siperlerden çıkıyor ve hatta kolordusunun da, ötesine geçerek, tehlikeli bölgelerde incelemeler yapıyordu. Kimi zaman saldırılarda en ön sırada yer alıyordu. ”

Onun bu cesaretinin kaynağı, kendi deyimiyle, “'Muharebede yağan mermi yağmuru, bu yağmurdan ürkenleri, ürkmeyenlerden daha fazla ıslatır” inancıdır. Yine Çanakkale’de 3 Ağustos 1915 tarihinde cereyan eden muharebelerde kuzey grubu bölgesinde durum karışıktır. Düşman Conkbayırı istikametinde ilerlemektedir. Bazı birlik komutanları ona rapor vermeye başlamıştır. Yarbay Mustafa Kemal, Ordu Kurmay Başkanını arar, durumu bildirir ve tedbir alınmasını ister. Ancak, Ordu hiçbir tedbir almamış Conkbayırı’nda durum çok daha kritik bir hal almıştır. Mustafa Kemal tekrar Ordu Kurmay Başkanı’nı arayarak durumu izah eder. Kurmay Başkanım Çare kalmadı mı? Sorusuna, tek bir tedbir kalmıştır. “Komuta ettiğiniz bütün birlikleri benim komutam altına vermenizdir” der. Durum Ordu Komutanı Alman General Liman Von Sanders’e iletilir. Mustafa Kemal aynı gün Anafartalar Grup Komutanlığı’na atanır. Görülüyor ki Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal sorumluluk almaktan çekinmeyen, daha üst seviyede görevleri yürütmeye talip olan inisiyatif sahibi ender komutanlardan biridir. Bilindiği gibi Çanakkale Savaşı Birinci Dünya Harbi’nin zaferle sonuçlanan tek cephesidir. Atatürk, bir askerdeki en önemli özelliğe, kazanma inancına sahipti. O düşmanı yeneceğini biliyordu. İstanbul’da işgalci İngiliz donanmasını görünce “Geldikleri gibi giderler, “sözüyle bunu belirtiyordu. Atatürk, Çanakkale Muhaberelerinden sonra bütün yurtta ve dünyada artık bir kahraman olarak tanınmış bulunuyordu. Özellikle İstiklal savaşımızda yarattığı destanlar, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın askeri alandaki dehasının kanıtları olmuştur. 1921 Temmuz ayı İstiklal Savaşının çok hareketli bir dönemidir. Kütahya Eskişehir muharebeleri sonucu ordu Eskişehir doğusuna çekilmek zorunda kalmış, beliren bu kritik durum karşısında Mustafa Kemal cepheye giderek durumu değerlendirir ve ordunun Sakarya Nehrinin gerisine çekilmesi emrini verir. Bu karar fevkalade stratejik bir karardır. Zira hem ordu 100-150 Km. geriye çekilmekte ve hem de bu kararın milletin ve Büyük Millet Meclisinin morali üzerinde menfi etki yaratacağı aşikârdır. Ama O, olumsuz gerçekler karşısında asla yılgınlık emaresi göstermemiş ve aklın gereği ne ise onu yapmıştır. Beliren bu durum karşısında Mustafa Kemal’in Başkomutan olması istenir ve 5 Ağustos 1921’de kabul edilen bir yasa ile kendisine Başkomutanlık verilir. Sorumluluk almaktan çekinmeyen, Milli iradeye her zaman saygılı olan Atatürk, bu karardan sonra ordunun maddi ve manevi gücünü süratle artırmak ve en yüksek seviyeye ulaştırmak için üç ay müddetle Meclisin sahip olduğu yetkinin kendisine verilmesinin zaruri olduğunu görmüştür. Sakarya savaşında çok kritik anlar yaşanır. Bazı birlikler savunma mevzilerini bırakmak zorunda kalır. Bunu gören Mustafa Kemal bütün orduya şu emri verir; “Hattı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanı ile sulanmadıkça terk olunamaz. ” Bilindiği gibi 22 gün 22 gece süren çok çetin bir muharebe sonunda zafere ulaşılır ve düşman çekilir.

Birinci İnönü Muharebesinden Sakarya Meydan Muharebesinin sonuna kadar, bugün bile küçümsenemeyecek bir derinlikte, stratejik savunma yapılmıştır.

26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz 30 Ağustos’ta meydan muharebesine dönüşmüştür. Yine burada Gazi Mustafa KEMAL Paşa’nın, tarihe mal olan, “Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” emrini vermesinden sonra icra edilen başarıdan faydalanma harekâtı ile 9 gün sonra, düşman İzmir’de denize dökülmüştür.

Afyon’dan İzmir’e kadar 500 Kilometrelik bir derinlikte yapılan bu stratejik taarruz, siper harbine dönüşmeden sonuçlanmıştır. Uzun süren ve çok çetin geçen bu savaştan sonra esir düşen Yunan Başkomutanı Trikopis büyük önderin karşısına getirildiği zaman, O’nu dostça karşılayan Mustafa Kemal’e; Türk taarruzunun çok iyi gizlenmiş olduğunu söylemiş ve Yunan ordusunun düşmüş olduğu durumu şöyle anlatmıştır. “O zamana kadar toplarımızı çok az kullanarak geri çekiliyorduk. Fakat sırtımızı yamaca dayadıktan sonra, kıpırdamamıza imkân kalmamıştı. O sırada işleyemez bir darlığa geldik. Ancak elimizdeki tüfekleri kullanabiliyorduk. Sonunda bir an geldi ki tüfeklerin bile işlemediği bir darlığa düşürüldük. Süngüler parlamaya başladı. Arkamız önümüz her yanımız süngü! Böylece artık iş bitmişti. Atımı bile bulamıyordum. Yaya olarak ormanlar içine düştük ve şimdi buradayız. ” Peki, paşam siz bu harbi nereden idare ediyordunuz? “ Büyük önderin verdiği tarihi cevap ise O'nun farklılığını gözler önüne sermektedir. “İşte tam o süngülerin parladığını söylediğiniz yerde, askerlerimin yanında idim. Harp böyle kazanılır. Yoksa 550 kilometre uzakta durup gözle görülüp hüküm vermeksizin, bir harita üzerinde pergelle ölçülerek yattan idare edilmez. ” 9 Eylül 1922’de Türk orduları, Yunan ordularını İzmir'den denize dökünce İngiltere Parlamentosu karışır. İşçi Partisi Lideri Marc DONAL kürsüden haykırarak; "Nerede Başbakan Lloyd GEORGE? Bize ne söz verdi. Sonuç ne oldu? Hani Boğazlar bizim olacaktı? Hani Anadolu paylaşılacaktı? Bunların hiçbiri olmadı. O kadar para gitti ve insan zayiatımız oldu. Gelsin bunların hesabını versin” dediğinde; Lloyd George yavaş yavaş kürsüye geçer ve; “Arkadaşlar asırlar pek nadir olarak dahi yetiştirir, şu talihsizliğe bakın ki o büyük dahiyi asrımızda Türk Milleti yetiştirdi. Mustafa Kemal’in dehası karşısında elden ne gelir” dedi ve kürsüden indi. Ulu önder rütbelerinin hemen hemen tamamını muharebe meydanlarında almıştır. Özellikle Türk İstiklal harbinde Ordu - Millet bütünlüğü içinde topyekûn bir harbin, tüm özelliklerini yansıtan mücadeledeki dâhiyane liderlik vasıfları, onu bir asker olarak abideleştirmiştir. Atatürk'ün farklılığını Faruk Nafiz ÇAMLIBEL, şu şekilde ifade ediyor; “Türk tarihinin asırlardan beri asık duran yüzüne ilk gülümsemeyi işleyen, gözyaşlarını silen ve onun gözlerine en aydınlık nüfuzları işaret eden kudretli el onun elidir. ” O, liderliği ile öldüğü sanılan bir milletten yeni idealler uğrunda yaşamasını bilen, çağdaş bir millet yaratmıştır. Bugün Türk Milleti, onun açtığı bu yolda yürürken liderinin ayak izlerini takip etmekte ve Ata’sıyla her zaman gurur duymaktadır. Ömrünün çoğu savaş alanlarında geçmiş, yıllarca harple iç içe yaşamış bu büyük komutanın dünya tarihinin belli başlı büyük komutanlarından ayıran en önemli özelliği şu sözlerle anlamını bulan barışseverliğidir.

“Harp zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikede olmadıkça harp bir cinayettir. ” O’na göre ordu vatanın koruyucusudur ve “Ordunun görevi vatanı çiğnemek isteyen düşmana karşı ayağa kalkmaktır. Bütün varlığını, servetini, dehasını ve deneyimini Türk Milletine vakfeden seçkin devlet adamı ve dahi asker yüce Atatürk’ün, bizlere miras bıraktığı eserlerini daha ileriye taşıma azim ve kararlılığı içerisinde manevi huzurunda saygı ile eğiliyorum. Ne mutlu bize ki Atatürk gibi bir liderimiz var. Ruhun Şad olsun, yüce Atam” ifadelerine yer verdi.

Garnizon Komutanlığı’nı temsilen, piyade yüzbaşı Deniz Ayaz ‘ın konuşmasının ardından Artvin Fen Lisesi Öğrencilerinden İrem Erdem Kendi yazdığı “sarı Zeybek” adlı şiirini seslendirdi.

Devamında ise Atatürk ve Eğitim Konuşu konuşmayı ise Fen Lisesi tarih öğretmenlerinden Recep Özer konuşma yaptı, Özer konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Ulu Önder Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de ebedi aleme intikal edişi hiç kuşku yok ki Türk ulusunu derin bir üzüntüye sevk etmiştir. O’nun ani ve apansız aramızdan ayrılışı bütün Türk halklarını da derinden sarsmakla kalmamış, dünya üzerinde diğer milletler arasında da büyük bir yankı uyandırmıştır. Atatürk’ün ölümünün hemen arkasından dünya liderleri tarafından yapılan tüm açıklamaların ortak noktası, O’nun dünyaya gelmiş çok nadir bir dahi olduğu, büyük devlet adamlığı ve diğer dünya milletlerine örnek olabilecek çalışmaları olmuştur. Atatürk, reformcu ve ileriyi görebilen niteliklerinin yanında aynı zamanda büyük bir komutan da. Türk Milli Mücadelesine yön vermiş, milleti ile birlikte “ya istiklal ya ölüm” diyerek, zaferin kazanılmasında en büyük pay sahibi kuşkusuz ki o olmuştur. Ulu Önder Atatürk, Milli Mücadele sonrası sağlanan başarının asla yeterli olmadığını düşünerek bir benzerinin dahi yapılması çok güç hatta imkânsız olan bir çok devrimler gerçekleştirmiştir. O’nun Türk ulusuna en büyük hediyesi ise Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak olmuştur. Tanzim ederek hayata geçirdiği devrimler ile Türk ulusuna çağ atlatmış, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünya devletleri arasında saygın konuma yükselmesine vesile olmuştur. İçine birçok şeyi sığdırdığı kısa yaşamının en son anına kadar memleketine hizmet etmiş olan bu büyük lider; “Benden sonra beni benimsemek isteyenler bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar” diyerek kurduğu cumhuriyete sahip çıkılmasını ve bunun ise çok çalışılarak bilimde ileri bir seviyeye çıkılması suretiyle gerçekleşeceğini ifade etmiştir. İşte, bütün 10 Kasım’lar bu yüzden ulusça içinde bulunduğumuz mateme rağmen; Atatürk’ün fikirlerinin en iyi bir şekilde anlaşılarak tatbik edileceği günler olarak kalmalıdır. 10 Kasım’lar da bizler onu her seferinden daha da iyi anlayarak, düşüncelerinden en üst düzeyde istifade ederek, ilmin ve fennin ışığında ülkemiz ve ulusumuz için daha iyi neler yapabiliriz sorusuna cevaplar aramalı ve de vakit geçirmeden hemen işe koyulmalıyız. Her 10 Kasım atmosferinin ruhumuzda oluşturduğu kaçınılmaz hüzne rağmen, taşıdığı anlam bakımından bu günün büyük bir gün olduğu biraz önce yaptığımız kısa açıklamalardan da daha iyi anlaşılacaktır. Bu nedenlerle onun izinde yürüyen ve ulaştığı noktayı daha ilerilere taşıyacak bir kuvvetin varlığın damarlarındaki asil kanda hissetmekte olan Türk evladı, kendisinden beklenen başarıyı elde etmektedir ve etmeye de devam edecektir. Büyük kurtarıcımız ve liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk! Sen ebedi mekânında rahat uyu! Bizler emanet ettiğin Türkiye Cumhuriyeti’ne her zaman olduğu gibi gönülden sahip çıkacak ve sana layık bir ulus olmaya devam edeceğiz. Ruhun şad olsun. ”

Daha sonra Artvin Fen Lisesi Öğrencilerin ’den Doğukan Aksakal Atatürk’e Giden yol adlı şiirini seslendirdi.

10 Kasım Atatürk’ün 77’inci yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen resim, şiir ve komposizyon dallarında dereceye giren öğrencilere ödülleri takdim edildi. Emekli müzik öğretmeni Turgut Kars Atatürk’ün ölümünden hemen sonra Vecdi Günül tarafından yazılan ayrılık adlı parçayı seslendirdi.

Program son olarak ise Artvin Fen Lisesi öğrencileri tarafından gerçekleştirilen Oratoryo ile program sona erdi.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 10.11.2015 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Yaşam Haberleri
 » Şehir Plancıları Hopa’nın Haritasın...
 » Hopa’da Gergin Anlar...
 » Makedonyalı Türk Gençler Çaykur'un...
 » Bakan Uraloğlu’ndan Rize - Artvin H...
 » Kemalpaşa Kaymakamı Ayaz Denetime Ç...
 » Hopa Belediye Ekipleri Çalışmaya De...
 » Başkan Erhan Yılmaz’dan İşadamı İsm...
 » Okuyan Artvin Okul Koordinatörler T...
 » Kemalpaşaspor’a Destekler Devam Edi...
 » Hopa Belediyesi Vatandaşların Talep...