Şavşat, Meydancık Diyoban HES’in bulunduğu derede yöre halkı tarafından dereye kimyasal atık bıraktığı ileri sürülen, HES şirketi, binlerce balığın ölmesine, dere boyunca yaşayan canlıların yok olmasına mı sebep oluyor. Bu iddia Şavşat’ta gündemin birinci maddesi haline geldi.
Şavşat Meydancık Diyoban Deresi’nde balık ölümlerinin yaşanması nedeniyle bu ölümlerin sebepleri araştırılıyor. Yöre halkı tarafından Diyoban HES firması suçlu olarak gösterilirken, yıllar önce bu dereye bırakılan balıkların ölümleri, “Bu derede canlıların yaşamı sona mı eriyor?” sorusunu gündeme getirdi. 2011 yılında kendisi de Meydancıklı olan Milletvekili İsrafil Kışla, Dönemin Şavşat kaymakamı Abdullah Köklü, Dönemin Milli Parklar Şube Müdürü Ethem Boz ve vatandaşlarla birlikte törenle bırakılan balıklar 4 yıl sonra ölmeye başladılar. Ölüm sebebi olarak ise yöre halkı tarafından dereye bırakılan kimyasal atıklar olarak gösteriliyor.
Derede yüzlerce, binlerce balığın ters döndüğünü gören yöre halkı ilgili kurum ve kuruluşları aradı. Orman Bölge Müdürlüğü, Çevre Ve Şehircilik İl Müdürlüğü, İl Tarım Müdürlüğü, DSİ 236. Bölge Müdürlüğü arandı. Orman Bölge Müdürlüğü Yaban hayatı Koruma Şube Müdürlüğü ve Şehircilik ve Çevre İl Müdürlüğü, Tarım olay yerine ekip gönderirken, DSİ’den gelen olmadı.
Meydancık vadisi HES’lere terk edildi denetim yok!
Konuyla ilgili bilgi veren Meydancık ve Yöre Köylerini Koruma, yaşatma Ve Turizm Derneği Başkanı Namık Kemal Bahçeci, Meydancık’a HES’ler girdikten sonra sürekli doğanın talan edildiğini, kirletildiğini, yasaları dinlemediklerini, derelerin sahipsiz kaldığını belirterek, devletin denetim yapmada yetersiz kaldığını savundu:
Bahçeci; “ HES’ler bu havzaya girdikten sonra her gün fark ettiğimiz, etmediğimiz şekilde doğamıza zarar veriyor, yaşam analarımızı kirletiyorlar. Devlet yetkilileri ancak şikâyet olursa, o zaman geliyor. Bundan tam 4 yıl önce Mısırlı’dan balık yavruları törenle dereye bırakıldı. Bu yavrular Trabzon’da özel çalışmalarla üretilmişti. Sayın vekilimizde bizzat katılmış, kova ile ilk balık yavrularını da kendisi bırakmıştı. Çok kısa bir süre sonra bir kısım balkı aşağıda yapımı devam eden HES şirketinin kimyasallarını suya bırakması sonucu öldü. Cüzi bir ceza kestiler, ölen öldü, onlar hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ettiler.
Şimdi de çok daha büyük bir kirlenmeye yol açtılar. Dereye ne bıraktılar bilmiyorum. Ama HES’in aşağıya doğru olan kısmında balık ve gözle göremediğimiz canlılar kalmadı. Bu zehir her neyse baraj gölüne kadar gitti. Olay üzerine ilgili kurumları aradık. DSİ 26. Bölge Müdürlüğü gelmedi. Milli Parklar ve Yaban hayatı, Şehircilik ve Çevre İl Müdürlüğü’nden yetkililer geldi. Tutanak tutuldu, ölü balıklardan numuneler alındı. Bakalım ne olacak? Ne yapacaklar? Bu şirkete nasıl ceza kesilecek? Ceza kesilmesi hiçbir şey ifade etmiyor. Bunlar devletten peşin para alan, nakit sıkıntısı olmayan şirketler. Ne kadar ceza kesseniz onlara çerez parası gibi geliyor.
Zaten öyle olmasa bu kadar kolay bir şekilde dereye zehir atıklarını bırakırlar mı? Dökelim gitsin, başka türlü imha etmemiz daha masraflı, cezamızı öderiz ama bundan kurtulmuş oluruz anlayışıyla bıraktıklarını düşünüyorum. Çevreyi ve yaşam alanlarını kirletenlere misal veriyorum katliam ve cinayetten dava açtığınızda onlar bunu yapabilirler mi? Ya da bu duruma sebep oldukları için 1 yıl işletmenin kapama cezası verdiğinizde DAHASI RUHSATLARINI İPTAL ETTİĞİNİZDE daha dikkatli olmazlar mı?
Bakıyorsunuz 50 bin TL- 100 Bin TL para cezası. Geçmiş olsun. Aklandınız. Sıkıntı yok. Böyle bir sistem olur mu? O doğa ne oldu. Onca balık, mikroorganizma, bitkiler. Aşağıda çocuklar yüzüyor. Bir başka HES inşaatında su bembeyaz akıyor. Onlar ne bırakıyorlar belli değil.
Ben Meydancık Yöre Köyleri Derneği olarak bu konunun peşini bırakmayacağım. Bu havza doğa güzelliği ile meşhurdur. Bu havza yerüstü zenginliği ile dünya mirası olabilecek nitelikler taşıyor. Hemen arka tarafımızda Macahel var. Macahel’e bir tane HES girebildi mi? Bu vadinin Macahel’den neyi eksik ki bu kadar HESler girdi. Yetmedi, her biri ayrı ayrı vadimizi katletti, kirletmeye de devam ediyor. Orada Kafkas arısı varsa burada da var. Buranın balı ile oranın balı aynı özellikler taşır. Arıcılığımız HES’lerden etkileniyor. İnsanlar, canlılar, bitkiler olumsuz bir şekilde etkileniyor. Yaşam alanımız her geçen gün yaşam alanı olmaktan çıkıyor.
Zaten benim kafama takılan soru şu; Bu HES şirketleri inşaat bittikten sonra kocaman tel örgüler örüyorlar. O vadiye artık insan giremiyor. Normalde periyodik olarak kontrol edilmesi gerekmez mi? Ne yaptıklarını, m nasıl çalıştıklarını gören, bilen var mı? Kapısına girmek yasaktır yazmak yeterli oluyor.
Meydancık Vadisi bu HES’ler nedeniyle çok büyük sorunlar yaşamaya devam ediyor. Burasını bir bütün olarak düşündüğünüzde elmanın diğer yarısı misali, Macahel’in diğer yarısıdır. Orada ne varsa, hangi endemik bitki, yaban hayvanı varsa burada da aynısı var. Sadece Biyosfer alan ilan edilmemiş kısmı diyebilirim. Ama bu tarafı neden bu kadar sahipsiz ve korumasız? Bizim Nihat Gökyiğit’imiz yok diye mi bu kadar üstümüze geliyorlar. Ben bu havzanın çocuğu olan Sayın vekilimiz İsrafil Kışla’yı göreve davet ediyorum. Bu şirketler yüzünden tozdan, gürültüden, çevreye verdikleri çok büyük zararlardan bıktık. Biz Atalarımızdan Tertemiz Aldık Çocuklarımıza Torunlarımıza. Berbat bir şekilde bırakıyoruz. Bundan da büyük utanç duymaktayız!
Biz burasını atalarımızdan tertemiz, doğası bozulmamış şekilde aldık. Ama çocuklarımıza, torunlarımıza ne halde bırakıyoruz. Bundan dolayı büyük utanç ve acı duymaktayız. Şimdi ben devlet yetkililerine sesleniyorum. Bu alabalık yavrularının üretimi, büyütülmesi, buraya getirilmesi sürecinde önemli bir maliyet harcandı. Bize olta ile bile olsa bir tane alabalık tutmak bile yasakken, işlem yapılıp ceza kesiliyorken, bu doğa düşmanı HES şirketlerine nasıl bir ceza keseceksiniz. 1- doğanın kendisini kirletti, 2- yöre insanını mağdur etti, tedirgin etti. 3- canlıları komple yok etti. Şimdi tutup şirket için harçlık miktarda para cezası kesip işinize devam edin mi diyeceksiniz? Hep öyle yaptınız. Onlar da kirletmeye devam etti. Gerekirse biz bu konuyu mahkeme boyutuna taşıyıp en ağır ceza almasını talep edeceğiz. Meydancık Halkı sesini çıkarmıyor diye bu kadar da keyfi davranılmaz. Bu kaçıncı doğa katliamıdır. Yeter artık “dedi.
Şavşat’ta yaşanan toplu balık ölümlerinin nedenleri tartışılmaya devam ederken, devletin ilgili kurumları tarafından yapılan araştırmaların neticesinde balık ölümlerinin kesin nedeni ortaya çıkmış olacak. Öte yandan köylüler tarafından suçlu olarak gösterilen HES şirketi yetkilileri ise suçlamaları kabul etmediler.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 14.08.2015 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle