Açü Dokuzuncu Mezunlarını Verdi

04/06/2015 10:21

Artvin Çoruh Üniversitesi 2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı Mezuniyet Töreni Gerçekleşti.


Haber: Hayati Akbaş







Nihat Gökyiğit Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleşen törene Artvin Valisi Kemal Cirit, Belediye Başkan Yardımcısı Erkan Yazan, Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Duman, onur konuğu Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İhsan Günaydın, İl Jandarma Komutanı Albay Mustafa Çelik, Cumhuriyet Başsavcısı Aydın Turhan, İl Emniyet Müdürü Alaattin Akbaş, İl Özel İdaresi Meclis Başkanı Hasan Dilberoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Aydın Tüfekçioğlu, Prof. Dr. Fahrettin Tilki, Prof. Dr. Abdulkuddüs Bingöl, kurum amirleri, veliler ve öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programın açış konuşmasını Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Duman gerçekleştirdi. Duman yaptığı konuşmada; “Bugün 2015 Yılı itibariyle mezun olan öğrencilerimizi kutlamak için burada toplanmış bulunuyoruz. Davetimize katıldığınız için sizlere hoş geldiniz diyor ve saygılarımı sunuyorum. Konuşmama başlamadan önce çok yakında kaybettiğimiz öğrencilerimiz Yunus Emre Sevinç ve Özgür Tayyare’nin ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Nehirde kaybolan öğrencimiz Özgür Tayyare henüz çıkarılamadığından dolayı matemimiz sürmekte olduğundan mezuniyet törenimizde eğlenceye ve coşkuya yer vermeyeceğiz. Bundan dolayı katılımcılarımıza ve mezunlarımıza üzüntülerimi iletiyorum.

Üniversitemizin değerli mezunları, Kıymetli Davetliler, Dünyada yükseköğretim konusunda iki farklı yaklaşım bulunmaktadır. Birincisi ve aynı zamanda eski yaklaşım; yükseköğretimi bir elit öğretimi kabul eder. Onu herkesin hakkı olarak değil, yalnızca seçilmiş insanların hakkı olarak görür. Geçmişten gelen bu anlayış maalesef günümüzde zayıflayarak da olsa hala mevcuttur. Anglo-Sakson yaklaşımı da diyebileceğimiz, ikincisi yükseköğretimi istihdama ve ihtiyaca bakmaksızın herkes için bir hak sayan ve yakın zamanlarda ülkemizde de uygulama imkanı bulan yaklaşımdır. Bugün bütün dünyada ekonominin küreselleşmesine paralel olarak yükseköğretim de küreselleşmektedir. Ülkemizde de 2006 ve sonrasında kurulan devlet ve vakıf üniversiteleri ile toplam üniversite sayımız 200’ü aşmış, yüksekokullaşma oranımız sayısal olarak Batı Avrupa seviyesine ulaşmıştır.

Üniversiteleşme alanında yaşanan bu gelişmelere, başta akademisyenler olmak üzere toplumun elit kesimlerinden eleştiriler gelmiştir. Bu eleştirilerin başında yükseköğretimin yaygınlaştırılmasının kaliteyi düşüreceği, bu kurumların “yüksek lise” seviyesinde oldukları, bilimin ve teknolojinin gelişmesine katkıda bulunamayacakları, Artvin gibi küçük şehirlerde üniversite kurulamayacağı gibi düşünceler üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Bütün bu eleştiriler ciddiye alınmalıdır. Ancak bir şeyin kalitesinden söz edebilmek için o şeyin önce var olmasının gerektiği unutulmamalıdır. Olmayan şeyin kalitesinden söz edilemez. Üstelik üniversitelerin yaygınlaştırılmasının yükseköğretimin kalitesi üzerinde olumsuz etki yapacağı beklentisiyle YÖK bir dizi fiziki ve beşeri standart belirlemiş, o standartlara erişen birimlere bölüm açma ve öğrenci alma izni vermektedir. Açıkça ifade etmek gerekir ki bu standartlar eskiye oranla oldukça iyiyi ve ileriyi temsil etmektedir. Örnek olarak ifade edeyim. Bir pedagojik formasyon eğitimi başlatabilmek için eğitim bilimleri alanında doktora yapmış 5 öğretim üyesine ihtiyaç bulunmaktadır. İlahiyat ve Hukuk fakültelerine öğrenci alabilmek için farklı anabilim dallarında doktora yapmış 7 öğretim üyesine; diğer bölümlere öğrenci alabilmek için en az 3 öğretim üyesine ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca Hükümet bilimsel altyapıya daha fazla kaynak ayırarak, geçmiştekiyle kıyas kabul etmeyecek donatıların oluşmasını sağlamıştır. Ancak ve ne yazık ki tasavvurların ve alışkanlıkların değişimi aynı hızda gerçekleşmemektedir. Yükseköğretimin mahiyetini herkesin kavramasını beklememek lazım. Pek çok insan ancak sonuçlarını gördüğü zaman bunu anlayacaktır. Sonuçların açıkça ortaya çıkması için ise uzunca bir zamana ihtiyaç vardır. Ancak bugün izlediğimiz bu güzel manzara ilk sonuçların ortaya çıktığını gösteriyor gibi.

Değerli Katılımcılar, Bugüne kadar çok sayıda sempozyumlar, uluslararası çalıştaylar gibi başarılı çalışmalara imza attık. Yaptığımız işlerde ve üniversitemizin yapılanmasında daima reklamdan kaçındık, öze önem verdik. Yanıltıcı reklamdan, slogandan mümkün olduğunca uzak durmaya çalıştık. Yunus Emreden ilham alarak dosdoğruyu hedefledik, sahteyi kapı dışında tutmaya çalıştık. Ta ki yapay çiçeklere bile müsamaha göstermedik. “Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar” vecizesinin doğruluğunu da böylece test etmiş olduk. Yapabildiklerimizi de yapamadıklarımızı da açık yüreklilikle kamuoyu ile paylaşma yoluna gittik. Bunu kararlılıkla işin sonuna kadar sürdürmeye çalışacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu çerçevede öğretim sistemimizin hatalarını ve eksikliklerini de sizlerle paylaşacağız. Önce iğneyi kendimize batıracağız, sonra çuvaldızı başkasına.

Bu çerçevede öğretim sistemimizde maaşa odaklı öğretim kadrosu ile diplomaya odaklı öğrenci kitlesinin birbirini tamamladığını ifade etmek gerekecektir. Hiçbir öğretim üyesine ders yapılamadığı için, belirlenen ve açıklanan müfredatlar yetişmediği için baskı yapmayan, ders saatlerinin dolmasına bile tahammülü olmayan, bilgi talep etmeyen, dersleri bir yük sayan öğrencilerimizin bulunduğunu, ancak bu durumun yalnızca üniversitemize has olmadığını, maalesef ülkemizin önemli bir sorunu olduğunu görmemiz gerekir. Görmezsek ve görmemezlikten gelirsek sorunu gelecekte de aşamayız.

Değerli konuklar, Her şeye rağmen biz yolumuza devam ediyor, Üniversitemizin gelişimini sürdürüyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da yeni bölüm ve programları öğretime açıyoruz. Önümüzdeki yıl için Kılavuzda yer alan yeni bölüm ve programlarımız şunlardır:

Fen-Edebiyat Fakültesi bünyesinde İstatistik ve Bilgisayar Bilimleri, İlahiyat Fakültesi bünyesinde İlahiyat lisans programı, Artvin MYO bünyesinde İç Mekan Tasarımı ve Sivil Savunma ve İtfaiyecilik, SHMYO bünyesinde Yaşlı Bakımı ve Eczane Hizmetleri, Arhavi MYO bünyesinde Spor Yönetimi, Borçka Acarlar MYO bünyesinde Sosyal Hizmetler ve Yapı Denetimi programları. Ayrıca 20 Yıllık Gelişme Programımızda yer alan Şavşat MYO’lunun kurulduğunu da buradan duyurmak istiyorum. Hayırlı olsun.

Değerli öğrenciler, Ben üniversitenizin rektörü olarak bugüne kadar size hep hayatta başarılı olabilmeniz için öğütler verdim. Üstelik bir musibetin bin nasihatten evla olduğunu bilerek. Ancak görüyorum ki bu öğütler yeterince etkili olmuyor. Demek ki öğüt verende bir problem var. Hocanın ya nefesi etkili olmuyor ya da sakalı yok. Bu yüzden bugün size ben öğüt vermeyeceğim. Başka biri, Steve Jobs size öğütler verecek. Çünkü o efsane insana öğüt vermek daha çok yakışıyor. Çünkü o yaptıklarıyla tüm insanlığın hayatını kolaylaştırmayı başarmış biri.

Steve Jobs 2011 Stanford Üniversitesinin mezuniyet törenindeki konuşmasında diyor ki “Gençler neyi sevdiğinizi bulmanız gerek. Ve bu aşklarınız için geçerli olduğu gibi işiniz için de geçerlidir. İşiniz hayatınızın büyük bir kısmını kaplayacak ve gerçek anlamda tatmin olmanın tek yolu harika bir iş olduğuna inandığınız şeyi yapmanızdır. Ve harika bir iş yapmanın tek yolu ise yaptığınızı sevmenizden geçer. Henüz bulamadıysanız, aramaya devam edin. Yani bulana kadar devam edin. Yılmayın.

On yedi yaşındayken, şöyle bir şey okumuştum: “Her gününü, hayatının son günüymüş gibi yaşarsan, günün birinde haklı çıkarsın. ” Bu cümle beni çok etkilemişti ve o günden bu yana, yani 33 yıldır, her sabah aynaya bakıp, kendi kendime hep şunu sordum: “Eğer bugün hayatının son günü olsaydı, bugün (normalde) yapacağın şeyleri yapmak ister miydim?” Uzun süre art arda, “Hayır, ” yanıtını verdiğimde, bir şeyleri değiştirmem gerektiğini anladım.

İnsanın kısa süre içinde öleceğini bilmesi, yaşantısına damga vuracak kararlar vermesi açısından büyük önem taşır. Çünkü her şey, tüm dış beklentiler, gururlar, küçük düşme ya da başarısızlık korkuları – tüm bunlar ölüm karşısında değerlerini yitirir, yalnızca ölümdür önemli olan.

Kaybedecek bir şeyler olduğu (tuzak) düşünceyi yok etmenin en iyi yolu insanın öleceğini hatırlamasıdır. Zaten çıplak ve savunmasızsın. Yüreğinin sesini dinlememen için hiçbir neden yok.

Bu deneyimi yaşamış biri olarak diyebilirim ki ölüm faydalı fakat sadece entelektüel bir kavramdır. Hiç kimse ölmek istemez. Cennete gitmek isteyenler bile, oraya gitmek uğruna ölümü göze almak istemezler. Oysa ölüm hepimizin ortak sonu. Şimdiye dek hiç kimse ölümden kaçamamıştır. Bunun böyle de olması gerekir, çünkü ölüm hayatın en güzel icatlarından birisi. Hayat’ın değişim ajanı. Yenilere yer açmak için, eskilerden kurtulmanın tek çaresi. Şu an için yeni sizsiniz, ama günün birinde, üstelik pek yakında siz de eskiyecek ve aradan çıkarılacaksınız.

Zamanınız kısıtlı, bu yüzden başkalarının hayatını yaşayarak onu harcamayın. Başkalarının düşüncelerinin sonuçlarıyla yaşama dogmasına takılıp kalmayın. Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin. Ve en önemlisi kalbinizin ve sezgilerinizin yolundan gidecek cesarete sahip olun. Kalbiniz ve sezgileriniz ne yapmak istediğinizi bilirler. Bunun dışındaki her şey ikinci planda.

Değerli katılımcılar, Bugüne kadarki her konuşmamda Üniversitemizin ve şehrimizin sorunlarını dile getirdim. Bu onların çözümüne katkı sağlamadığı gibi sadece tepki çekti. Üstelik davetlilerimizin huzurunda bunları dile getirerek bir taraftan onları üzmüş olduğumu gördüm, diğer taraftan da ne ulaşım, ne yerleşim, ne de diğer sorunlarımızda bir azalma gerçekleşmedi. O nedenle bu defa sorunlarımızdan bahsetmeyeceğim ve sadece Fuzuli’den bir beyit okuyarak sözlerime son vereceğim: Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil. Çektiğim alamı bir ben birde Allah’ım bilir.

Yeni mezunlarımızın bundan sonraki hayatlarında başarılı olmalarını diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum” ifadelerine yer verdi.

Devamında ise Artvin Valisi Kemal Cirit kürsüye çıktı. Cirit konuşmasında; “Bu gün gençlerimizin Artvin’de son günü. Çoruh Üniversitesinde hayatlarının bir bölümünü geçirdiler. Yaşamlarına ve kendi kişisel donanımlarına, katkı sunan bir üniversitede eğitim gördüler ve bundan sonra hayatın daha farklı yönüyle karşılaşacaklar. Öğrencilikleri bu gün bitti ama hayat boyu öğreniminiz devam edecek. Yaşamınızda yeni bir yolculuğa başlayacaksınız. Yeni bir hikaye yazacaksınız. Ve umuyorum ki bu yazacağınız hikaye sizin, hem iş yaşamınızda hem de mutluluğunuza katkı sunacak bir hikaye olur. Sevgili gençler buralar seçilerek geldiniz, üniversiteliyim demenin ayrıcalığını yaşadınız. Hem sizler yaşadınız hem sizi sevenler yaşadı. Ve nihayet üniversite dönemini sonlandırdınız. Artık donanımlı bir iş gücüne katılan eğitimli bir iş gücüne katılan bireyler olarak artık sizden hem ülkeniz hem aileniz bazı hususları beklemekte. Tabi üniversiteler aslında meslek kazandırma yerleri değildir teknik bölümler için söylemiyorum. Üniversiteler aslında insanlara bir perspektif verir. Paradigmal bir değişimin yaşandığı bir eğitim sürecidir. Asıl bu değişim sizin ilerde seçeceğiniz mesleklere de ciddi anlamda katkı yapacak olan bir eğitim sürecinin de sona ermiş olmasıdır. Gözünüz kesinlikle korkmasın cesur olun, özgüveniniz kendinize yüksek olsun. Çünkü ülke olarak biz siz gençlere güveniyoruz. Çünkü ülkemizin büyük hedefleri var büyük ülke olma yolunda ilerleyen bir süreci sizlerle yaşamaktayız.

Güzel bir üniversiteden mezun olduğunuzu düşünmekteyim buradan ayrıldığınızda hem Artvin’i hem de buraları güzel düşüncelerle hatırlayacağınızı özelikle belirtmek istiyorum, sevgili arkadaşlar yolunuz açık olsun yanında velileri olmayan arkadaşlarımız anne ve babalarına Artvin’den selamlarımızı götürsünler hayatta mutlu olmanızı mutlu olduğunuz bir işte çalışıyor olmanızı gönülden temenni ediyorum. Hayat boyu sağlık başarı mutluluk sizlerle olsun” dedi.

Ardından mezun olan öğrenciler adına konuşma yapmak için kürsüye Üniversite öğrencisi Zühre Kahraman çıktı. Kahraman konuşmasında; “Dört yıl önce sevinç, korku, endişe gibi karmaşık duygularla başladığımız üniversiteden bugün kendine güvenen, ayakları yere sağlam basan, kendini geliştirmiş ve sürekli gelişim bilinci kazanmış bireyler olarak ayrılıyoruz. Üniversiteye ayak bastığımız, hatta sınavlarla boğuştuğumuz zamanlardaki heyecan bugün de yerli yerinde.

Belki de üniversiteli kimliğini taşımamız hayatımızın dönüm noktasıydı. Burada hepimiz iyi kötü günler geçirdik. Bilgiler öğrendik, arkadaşlıklar edindik. Kimilerimiz belki de ilk defa ayrı kaldı ailelerinden. İlk defa kelimenin tam anlamıyla bir şeyler yapmaya başlamıştık gelecek için. Yarınlarımızı güzel ve huzurlu geçirmek adına çalıştık. Ve artık o gün geldi. Bugün yeni hayatımızın ilk günü ama biliyoruz ki öğrenmemiz, kendimizi geliştirmemiz bitmiş değil. Önümüzde bir sürü yol olan bu hayatta kendimizi devamlı yenileyeceğiz, topluma en iyi şekilde katkı sağlamaya çalışacağız.

Bir Karadenizli olarak Artvin'i pek yadırgamadım. Bu göğe yakın topraklarda her ne kadar türlü zorluklar yaşasak da Artvin hepimiz için güzel bir başlangıçtı. Bu küçük şehre büyük umutlarla geldik ve hayatımızı en iyi şekilde sürdürebilmek için Artvin'in iyi kötü her şeyine katlandık. Bizler umutlarımızı daha da büyüttük ve artık ektiğimiz hayallerin hasat zamanı geldi.

Bu zorlu günlerde desteklerini bir an olsun eksik etmeyen hem kendi anneme, babama, ablama ve enişteme hem de sizlerin ailelerine, bizlere büyük emekler sarf eden, geleceğe bizleri en iyi şekilde hazırlayan hocalarıma, iyi günlerimde olduğu kadar kötü günlerimde de yanımda olan dostlarıma ve bu özel ve heyecanlı günümüzde bizleri yalnız bırakmayan siz değerli misafirlerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Artık yeni hayatımıza başlama vakti geldi. Gönlünüzden doğa geçsin, selam ve dua ile” dedi.

Veliler Adına konuşmayı ise Macit Kahraman gerçekleştirdi. Kahraman konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Öğrencilerimizin eğitim hayatını tamamladığı bu günde hepimiz ortak bir sevinci paylaşıyoruz. Sevgili öğrenciler, biliyorum ki dört yıl boyunca çok şeyle uğraştınız. Sevindiniz, üzüldünüz ve şimdi emeklerinizin karşılığını alıyorsunuz. Bu güzel günlerinizi gülümseyerek hatırlayacaksınız. Bizler şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonraki yaşamınızda da yanınızda olacak ve kararlarınıza destek çıkacağız.

Değerli veliler, bizler de evlatlarımız kadar heyecanlıyız. Bugüne kadar emek verdiğimiz, özenle yetiştirdiğimiz evlatlarımız artık hayata karşı daha dik bir duruş sergileyecekler. Eminim ki hepsi oldukları ve olacakları konumlarda en iyisi olacaklar ve bizleri gururlandıracaklar. Ve bizler her daim onların yanında olacağız.

Öncelikle bana bu gururu yaşatan biricik kızım Zühre’ye, siz değerli öğrencilere ve onların eğitim hayatında sürekli yanında bulunan saygı değer hocalarımıza teşekkürlerimi sunarım. ”

Artvin Çoruh Üniversitesinde eğitim gören 15 akademik birimden bin 619 öğrenci mezun olurken, 150 öğrenci dereceye girerek eğitimlerini tamamladı. Dereceye giren üniversite öğrencilerine plaketleri protokol üyeleri tarafından takdim edildi. Daha sonra davetlilere verilen ikramla program son buldu.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 04.06.2015 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.