Tek adayın yer aldığı Disk Genel İş Sendikası Artvin Şubesi 2'nci olağan kongresinde Selim Bilgin yeniden başkanlığa seçildi.
Artvin Beyaz Saray Restoranda yapılan Disk Genel İş Sendikası Artvin Şubesi 2'nci olağan Kongresine Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Kani Beko, Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe, Genel İş Sendikası Eğitim Daire Başkanı Hüseyin Yaman, Ardanuç Belediye Başkanı Yıldırım Demir, Artvin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kurtul Özel, CHP İl Başkanı Ali Yücel Kurt davetliler ve sendika üyeleri katıldı.
Kongre DİSK Genel Başkanı Kani Beko'un divan başkanlığında saygı duruşu ve istiklal marşının okunmasıyla başladı.
Genel bir değerlendirme konuşması yapan DİSK Genel Başkanı Kani Beko; "Doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle bizim yapmak istediğimiz mücadelemizin sonun işçilerin ekonomik demokratik sosyal haklarını korumak kollamak" dedi.
Yapmış oldukları çalışmalarla her dönemde hükümetlere yardımcı olmaya çalıştıklarını kaydeden Beko; "Biz DİSK'iz. Biz bu ülkenin bağımsız demokratik, laik sosyal hukuk devleti olmasını isteyen bir konfederasyonuz. Biz bu mücadeleyi yaparken kuruluş felsefemiz gereği dikkat ettiğimiz bazı hususlar var. Biz sermayeden, devletten siyasi partilerden bağımsız bir konfederasyonuz. Biz gücümüzü Türkiye İşçi Sınıfından Dünya Emek Hareketinden alan bir konfederasyonuz. Dün böyleydi, bugünde böyleyiz, yarında mücadelemiz bu şekilde devam edecek" dedi.
Beko son dönemde iktidar yöneticilerine asgari ücret ve Türkiye'de yoksul insanlara yapılan yardımlar konusunda uyarılarda bulunduklarını söyledi.
Türkiye'de aylık 400 lira ortalama kazançla hayatını sürdüren 1 Milyon'a yakın aile olduğunu iddia eden Beko "Bu ailelere elden yapılan kömür yiyecek, giysi yardımı yerine oluşturulacak banka hesaplarına aylık bin lira para yatırılsın. Bu insanlarımız bankaya gitsin bankadan parasını çeksin. İsterse kömür alsın isterse çocuklarını okutsun, isterse evine farklı gıda maddeleri alsın. Avrupa'da ki sistem böyle. Bu konularda bizim bakanlarla başbakanlarla görüşmemiz bizim görevimiz" ifadelerine yer verdi.
-Bankalara 400 Milyar Borç Var
Banka kredileri nedeniyle Türkiye'nin kötü bir noktaya doğru gittiğini kaydeden Beko DİSK'in ARGE biriminin yaptığı araştırmalara göre işçilerin, memurların, emeklilerin ve yoksulların insan olmaktan kaynaklana ihtiyaçlarını gidermek için bakanlardan kredi çekerek bankalara 400 milyar borçlandığını söyledi.
Beko " Son 3 yılda 3 Milyon 500 bin aile için bakalar işlem yapmış. Böyle bir dönemde biz ülkede ki işsizliği önlemek zorundayız. Eğer biz işsizliği önleyemezsek analar babalar maaş yetmediği için bankalardan kredi çekiyor. Kışın ortasının da evini ısıtmak için maaşı yetmiyorsa ne yapacak kredi çekecek. Çocuğunu okutmak için maaşı yetmiyorsa bankadan kredi çekecek. Bizim derdimiz iş, aş, ekmek. Biz bu toprakların insanlarıyız. Biz bu ülkenin bağımsız demokratik laik, sosyal hukuk devleti olmasını istiyoruz. "
Türkiye'de ithalat ve ihracat arasında açık olduğunu bununda üreten tolumdan tüketen topluma doğru gidiş göstergesi olduğunu belirten Beko, ithalatın yüzde 25'ini kısılması durumunda 2 milyon işsize iş imkanın sağlanacağını savundu. Türkiye'de alışveriş merkezlerinde bu ülkede üretilen ürünleri görmenin pek mümkün olmadığının altını çizen Beko yerli mali kullanmanın önemli olduğunu söyledi. Beko ayrıca; “Alışveriş merkezlerine bakıyorum. Ayakkabı, kravat, ceket bunun gibi bu ülkede üretilebilecek daha pek çok şey ithal. Bizim üreteceğimiz şeyler eğer alış veriş merkezlerinde satılmıyor da ithal ürünler satılıyorsa işsizlik daha da artar. Bu carı açığı biz kolay kolay kapatamayız. Alış veriş merkezlerinde ki yüzde 5'lik kotayı yüzde 50'ye çıkarmalıyız. Bu ülkenin kendi değerlerini değerlendirmeliyiz" dedi.
1 Mayıs'tan Bir Gün Önce Sendikamızla Masaya Oturduk Ve İşçilerimize Yüzde 14 Zam Verdik
Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe'de burada yaptığı konuşmada Artvin Belediyesi Çalışanların büyük bir kısmının DİSK üyesi olduğunu ifade etti. 9 Aylık görev süresinde işçileriyle sevgiyle saygıyla güzel bir dönem geçirdiklerini ifade eden Kocatepe; " Biz çok siyaset değil, hizmet yapalım. Biz işçi kardeşlerimizle bu 9 aylık süreç içinde güzel şeyler yaptık. Biz biliyoruz ki çalışmayan personel olmaz çalıştırılamayan personel olur. Çalıştırabilmek için en önemlisi maddi motivasyon sağlamaktır. Onu da gücümüz nispetinde yaptık. Biz 1 Mayıs'tan bir gün önce sendikamızla masaya oturduk ve işçilerimize yüzde 14 zam verdik. İşçilerimizle büyük işler başarmanın ilk adımını atmış olduk. Biz resmi enflasyon oranının üzerinde bir zam verdik. Biz bu 9 aylık süreçte çalışanlarımızla belediye başkanı işçi muhabbetinin ötesinde abi kardeş olduk. Ben işçi kardeşlerimin bir tebessümüne belediye başkanlığı dâhil hiç bir makamı tercih etmem. Onların gözlerinde yüreğinde ki ışıltıyı ben de üniversite inşaatta çalışarak okuyan biri olarak çok iyi biliyorum. İşte bunun için sabahın üçünde çöp toplayan kardeşlerimizle çay içiyorum, dertleşiyorum.
Sendikalar arasında zaman zaman sert tartışmalar geçer. Boks maçıdır bu. Maç bittikten sonra sarılabilmekte Hakemlerin sayesinde oluyor. Belediyede kırgınlık olmaması benim için çok mutluluk vericidir. Artvinli olmayı her şeyin önüne koyan insanlar var" dedi.
Daha sonra söz alan Ardanuç Belediye Başkanı Yıldırım Demir, farklı statüde ve farklı ücretle çalıştırılan personelden dolayı geceleri uyuyamadığını belirterek; " Benim DİSK'le tanışıklığım 6 yaşında başladı. Babam eski bir sendikacıydı. Çağdaş Metal İş temsilciliği yaptı. Kemal Türkler’in, Fehmi Işıklar'ın sesini duyar gibi oluyorum. Benim belediye başkanlığında üçüncü dönemim. Bizim emekle, işçiyle ilgili şöyle bir sıkıntımız var. Bir belediye başkanı olarak bunu söylemek istiyorum. Üçüncü dönemimi başarabilmem için benden daha çok emek veren Ardanuç Belediyesi çalışanlarına, emekçilerine huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum. Hakikaten zorlandığımız konu şu. Her yıl toplu sözleşme yapıyoruz. Belediye çalışanları arasında memurlarımız var, Sözleşmeli personelimiz var, Kadrolu işçilerimiz, mevsimlik, Taşeron işçilerimiz var. Aynı işyerinde 5 değişik kategoride çalışanlarımız var. Hepsine farklı farklı ücretler veriliyor. Bunların yasal hakları farklı, maaşları farklı. Bir İtfaiye aracımız var. Hepsi onu sürüyor. Biri bir lira, biri 2, başkası 3 bin TL alıyor. Büyükşehir belediyeleri şoförü dahil bir aracı 2 bin 700 TL'ye kiralayabiliyorlar. Türkiye'nin yüzde 90'ı böyle. Bizde bir işçinin maliyetti 5 bin TL. Onun ancak Yüzde 40'ını alabiliyor. Kesinti ve vergileri çok yüksek. Bu adaletsizlik karşısında benim uykularım kaçıyor. Türkiye bir yol ayırımındadır. 3 Milyon sendikalı işçi bugün 500 bine düştü. 50 bin taşeron işçi 3 milyona çıkmış. Belediye başkanları açısından düşünürsek eğer 2 bin 70 TL'ye hem araç hem de şoför temin etmek çok cazip. Ama bir insan olarak hele de emek en yüksek değerdir diyorsak, günah, gerçekten günah. Ben bir sendikacı babanın oğlu olarak, Bir belediye başkanı olarak, bir emekçi olarak, gelecekte 5 milyon sendikalı çalışanların var olması dileğimle hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum" dedi.
“Patron Kendi Sermayesini Çoğaltma İçin Çalışıyorsa, Emekçiler Ve Emeklilerde Kendi Mücadelelerini Kendileri Vermeli”
Söz alan CHP İl Başkanı Ali Yücel Kurt, “Söylenecek çok şey var. Bura da ayırt etmemiz gelen nokta emek, işveren ve işçi arasındaki ilişki. Ülkemizde 70'li yıllardan beri hareketler olmuştur. Süreç içinde bu hareketler kapanmış veya cılız bir hale getirilmiştir. Maalesef herkes kendi üzerine düşeni yapmamıştır. Örgütlü olmaya ihtiyaç var. Nasıl ki sermaye kendisini örgütlemiş, kendi çıkarlarını savunuyorsa, işçi kesimi, emekçi kesimi de örgütlü olmalı. Bugün emekçi örgütlerin çoğu görevini yapamamışlardır. Ve hata bilinçli bir şekilde yapmamaktadır. Bir işyerinde 4-5 çeşit çalışanın olması bu yüzendir. Emeğin yanında olan sendikacının işi sendikacılık olmalı. Patron kendi sermayesini çoğaltma için çalışıyorsa, emekçiler ve emeklilerde kendi mücadelelerini kendileri vermeli. Başkasından medet umduğu sürece bu durumdan kurtulamazlar. Şimdi öyle bir yere gelindi ki, biraz hakkını arasan dışarıdaki işsizleri göstererek aba altından sopa gösteriyorlar. Açlık sınırının altında asgari ücret cinayettir. Çok doğru bir tespittir. Geçmişi, bugünü, yarını devamlı sorgulamalıyız. Çıkış noktası ancak böyle bulunur. Emeğini kendisi savunamıyorsa, yüzde 3 zam alıp ta hükümete çiçek veren bir sendika varsa bu ülkede algı farklılığı var demektir. İşadamı, işçisi, sendikacısı, herkes kendi görevi tam layıkıyla yapılırsa ülkemizde krizler olmaz, sıkıntılar yaşanmaz, üretim artar insanlar mutlu olur” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Şu an GSMH'nın yüzde 50'sini nüfusun yüzde 1'i yiyor
78'ller Derneği Başkanı Seyfettin Altıkulaç; " Özellikle 12 Eylül sürecinde GSMH'nin normal seyrettiğini söylememiz mümkün değil. Şu an GSMH'nın yüzde 50'sini yüzde 1'i yiyor arkadaşlar. Diğer yüzde 50'sini de nüfusun yüzde 99'u yiyor. TÜİK 4 kişilik aile için 3 bin 720 TL olacak diyor. 35 yıllık öğretmeni aldığım ücret 2 bin 500 TL. Biz bu emek cephesi nüfusun yüzde 90'ı Ankara'yı yeniden başkent yapma doğrultusunda eğitiminden sağlığına tarımından sanayisine kadar kalkınma hareketine başlayamazsak biz bu konuşmaları daha çok yapacağız. Ülkede üretim durmuş, KOBİ'ler yok olmuş. İşsizlik artmış, üretim yok. İçtiğimiz sigara yabancı, giydiğimiz elbise yabancı. Tekel fabrikalarını kapatan hükümete sesleniyorum. Allah aşkına ya, bu ülkede sigara tiryakisi mi azaldı? Kapıya gidiyorsun örnek olarak söylüyorum bir büyük rakı 39 TL. Biz de 140 TL. Sattılar, özelleştirdiler. Borç daha yukarı çıkmış. Özeleştirme de biti. Bundan sonra ne yiyeceğiz. Maalesef Polyannacılık oynuyoruz. Senin parti ne yaparsa yapsın! Bu böyle olmaz. Bu şekilde yok oluyoruz. Emek üzerinden örgütlenemezsek, bunu beceremezsek, sen AKP'lisin senle olmam, sen CHP'lisin senle olmam dersen onlar daha rahat soyuyorlar" dedi.
Fehmi Mutlu "Bir ülkenin kalkınmışlığı STK'larının ne kadar güçlü olduğundan geçer. Türkiye'de ki STK'lar farklı farklı kulvarlarda mücadele veriyor. İş şartları ve özgürlükleri noktasında Artvin'in en tepesinde ki işçinin çocuğu yatağa aç girmiyorsa benim anlayışıma göre cumhuriyet hak ettiği değeri bulmuş demektir. Bugünün Türkiye'sinde asgari ücrete çalışacak milyonlarca işsiz var. Türkiye'nin tablosu budur. Türkiye'de bir 80'den önceki birde 80'den sonra ki işçi kesimi vardır. 80'den önce her şeye emeğe dayanıyordu. Şimdi Türkiye'de sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçildi. Bir makine 50 kişinin işini yapıyor. İşçi sendikalarında ki düşüşlerin nedeni iş dünyasının makilerden en iyi şekilde yararlanmalarından kaynaklanıyor. Bugün söylememsi gerekeni söylemeyenlerin yarın üzülmeye hakkı yoktur" dedi.
Kongre gündem maddelerinin tek tek işlemesinin ardından oy kullanım işlemiyle sona erdi.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 20.01.2015 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle