Saadet Partisi Artvin Merkez İlçe Başkan Yardımcısı Celal Öztürk, Artvin Kamuoyuna açıklama yaparak ülkemizdeki son gündem konularına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Saadet Partisi eski ilçe başkanı ve mevcut ilçe yönetim kurulu başkan yardımcısı olan Celal Öztürk açıklamasında geçmiş dönemlere de değinerek çarenin Saadet Partisi’nde olduğunu ifade etti. Öztürk açıklamasında; “ Allah'ın bereketi, rahmeti bütün kesimin, hepinizin üzerine olsun İnşallah. Huzurun, barışın, eşit paylaşımın, hak ve adalet anlayışının yurdumuza, İslam alemine ve tüm dünyaya hakim olmasını Allah'tan niyaz ediyorum.
Gazetecilik mesleğinden söz etmek istiyorum. Gazetecilik mesleğinin çok büyük, ulvi ve kutsal bir meslek olduğunu düşünüyorum. Eğer doğruluk, ahlak ve maneviyat üzerine bina edilirse buna bir şey diyeceğim yok. Milli şuurdan yoksun bir gazetecilik anlayışı toplum üzerinde telafisi mümkün olmayan çok derin yaralar açılmasına sebep olur. Siyaset sahnesi bozulmuş olur. Bu işten karlı çıkacak olan Siyonizm ve haçlı zihniyetler olur. Onun için gazetecilik mesleği önemlidir. Bir milletin var veya yok olması gazetecilik mesleğine ve medyaya bağlıdır. Burada gazeteciye, özellikle de köşe yazarlarına ve güçlü kalemlere büyük görevler düşüyor. Yani gazeteciliği kastediyoruz. Haksızda olsa topluma yön veren ve iktidarları tayin eden ve yine düşürende medyadır. Burada tüm medyayı kastetmiyorum ama çoğunlukla ecdadının kültüründen ve medeniyetinden kopmuş durumdalar. Hal böyle olunca ülkemizin güvenliği, ekonomik gidişat ve dış politika çıkmaza giriyor. Bir zaman 28 şubat sürecinde merhum 54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamız için "hiç mücadele etmedi, paşa paşa imzaladı" diye hangi gayeye hizmet ettikleri sonradan ortaya çıkan bir kısım medya grubu çirkin yüzünü göstermiştir. Oysa "bakanlar kurulunda görüşeceğiz" diyen hocamız imza atmamış, dik duruşunu sergilemiştir. Böyle gerçekleri saptırarak toplumu yanlış bilgilendiren bu medyanın arkasında kimler var, Siyonizm mi, yoksa emperyalist güçler mi var? Sizlerin takdirlerine bırakıyorum.
Bazı medya, sermaye patronları ve sendikalar Yunanistan'ın başkenti Atina'da toplanıp Refahyol hükümetini düşürme planlarını yapmışlardır. Aslında bu yapılan anayasal bir suçtur. Sayın Süleyman Demirel' de dahil bunlara da hesap sorulması lazım. 28 şubat döneminin aktörlerinin sorguya alınması tam yüreğimize su serpecekti ki, Hükümet maalesef 28 Şubat sanıklarının tümünü serbest bıraktı. Güven verici değil. Hiç darbeleri önleyici yasal düzenleme yapılmadığı anlaşılıyor. Her şey göstermelik oluyor. Eski Milli Görüşçü olan medya mensubu Ahmet Hakan Coşkun adeta günah çıkarıyor herhalde. Hocam beni affet diye. İnşallah samimiyetiyle dile getiriyordur. Eğer samimiyse Milli Görüş medyasında yer alır. Bir de sağcılık ve solculuk kavramına değinmek istiyorum. Solculuk beyaz pirincin içinde siyah taş gibidir, Sağcılık ise pirincin içinde beyaz taş gibidir. Peki, bu benzetmeye göre sağcılık daha tehlikeli değil mi? Saadet Partisi’nin dışına hepsi İMF' ci ve Avrupa birlikçi. IMF, Siyonizm'e' bağlı uluslar arası ve dünya çapında bir finans kuruluşudur. Dünya milletlerine borç verip, yüksek faizle sömürmektedir. Yetmemiş gibi ABD ve İsrail, İslam ülkelerinin yer altı kaynaklarını zenginliklerini sömürmektedir. İslam ülkeleri, Avrupa'dan ve diğer dünya devletlerinden %70 fazlası ile zenginliklerine sahiptir. Ancak nedense çoğunlukta bu ülkelerde açlıktan ölen insanlar vardır. Çünkü bu İslam ülkelerinde İsrail ve ABD'ye teslimiyetçi politikalar uygulanmaktadır. Yani siyaset mekanizması İsrail ve ABD'nin lehine işlemektedir. Bu düzeni Alman asıllı Yahudi Bismark kurmuştur ve bu kapitalist sisteminden komünizm çıkmıştır. Kapitalist sistem, sermaye yoluyla toplumları sömürür, kominizim ise devlet yoluyla sömürür. Bunların ahiret inancı da yoktur. Olsa zaten sömürü sistemini gündeme taşımazlar.
Saadet Partisinin dışımda olan partiler, ülkemize hep ekonomik krizler yaşatmıştır. Çalışanların alım gücünü azaltıp geçimlerini zorlaştırmıştır ve fakirleşmeyi daha da çoğaltıp zenginlerin malına mal katmıştır. Zenginlerin refah seviyesini yükseltmiştir. Bu nasıl oluyor derseniz yüksek faiz politikaları ile toplumun üretimden tüketime geçiş sürecine başlamakla olur. Bu sürecin var olduğunu daha önceden de kabul ediyorduk. Fakat AKP'de aynen devam ediyor. Devletin bütün kurumları satıldı. Bankaların yüzde 70'ı yabancıya satıldı. Yine borsanın yüzde 80'i yabancıya satıldı. Dünyada da önemli yere sahip olan demir çelik fabrikası satıldı. Telekom, Galata port, Zeytinburnu port, İstanbul Deniz Otobüsleri, SEKA gibi kuruluşların hepsi kar eden kuruluşlar olmasına rağmen satıldı. Hem de ucuza. Bu iktidar 38 milyar dolar özelleştirmeden gelir elde etmiş ama 53 milyar dolar faize para gidiyor. Yılda 50 bin nüfuslu vilayet faize hibe ediliyor. Böyle bir ekonomik anlayışı olur mu? Olursa berbat olur. Halbuki ağır sanayi üretimine hız verilse bu amaçla bütün illerde fabrikaların bacalarından duman çıksa genç nüfuslu vatandaşlarımız iş imkanı bulsa daha iyi olmaz mı? Asgari ücret açlık sınırının üstünde olsa ne güzel olur değil mi? Böylece kırsal kesimden büyük şehirlere yığılma olmaz. Milli Görüş, Milli Selamet ve Refah Partisi döneminde ağır sanayi hamlesini başlamıştı ama emperyalist güçler ve onun Türkiye'de ki işbirlikçiler rahat vermiyorlardı hocama. Darbeler ve 28 Şubatlar onun için gündeme gelmişti. Dolayısıyla Milletimizin önü kesiliyor. Hem manevi hem maddi olarak bozguna uğratılmaya çalışılıyor. 250 fabrika programından 70'i ancak faaliyete geçirebilmişti hocam. Milli Görüş Milletimizin ve ülkemizin adına çok bedel ödemiştir. 4 parti kapatılmış, gençlik teşkilatının mal varlığına el konulmuştur. Halen mağduriyetlerimiz devam etmektedir. Elbette bedel ödemenin sonucu Saadet Partisinin iktidarıdır. Buna kimse mani olamayacaktır. Geçmiş tarihlerde çok örneği vardır. Nice azınlıklar çoğunluğa galip gelmiştir. Çünkü doğru olan haktır. Hakikatlerde Allaha dayanır. Yanlışlarda eski yunan kültürüne ve firavuna dayanır. Siyaset tavrımızı ahlak ve maneviyat üzerine doğru olarak geliştirmeliyiz. Eğer böyle olursa hem ülkemizin kurtuluşu olacak hem dünya Müslümanlarının kurtuluşu olacaktır. Dünya Müslümanları maalesef kan ağlıyor. Çünkü dünya Müslümanları halifesiz kaldı. Dünya Müslümanları ekonomik, kültürel, askeri ve siyasi dayanışması yoktur. Hocam bunun için D-8'i kurdu ve bunun ilk adımım attı. Ama ondan sonraki hükümetler sahip çıkmadılar. Yani AKP dahil kuzuyu aç kurda teslim eder gibi kudurmuş İsrail ve ABD'ye İslam düşmanlarına Müslümanları peşkeş çektiler. En çok orta doğu da Müslümanların katliamı AKP iktidarında olmuştur. Meclisten teskere geçmediği halde 6 deniz limanı, 7 hava limanı ABD'ye peşkeş çekilmiştir. İncirlik hava üstünden uçaklar 4 bin 999 sorti yapmıştır. Bu ne demek; Müslümanlar ölsün, gayrimüslimler yaşasın. Zaten sayın başbakanın ABD askerleri için sağ salim ailelerine kavuşmak için dua etmemiş miydi? Güneydoğudaki patriot füzelerinin anlamı nedir? Radar sistemleri İsrail' den gelen füzeyi kontrol etmeyecek ama İran'dan gelen füzeyi kontrol edecek. Yani bu sistemle Müslümanlar ölecek gayrimüslimler ölmeyecek. Zaten sayın başbakan büyük Ortadoğu eş başkanıyım demedi mi? Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) İsrail'in İslam topraklarında yayılma politikası değil mi? Kuzey Irakta Mesut BARZANİ terörist başına Diyarbakır'da devlet töreni yapılıyor. Yani PKK ile devlet olarak el sıkışıyor. Sayın hemşehrilerim sizin kanınıza dokunmuyor mu? Peki memleketimizi bölmeye yönelik siyaset anlayışı uygulanılsa bu iktidar kimin iktidarı olur? Tabii ki kendi vatandaşlarının iktidarı olmaz. Gayri Müslimlerin olur. Zaten Yahudi kuruluşlarından cesaret ödülünü almıştır ve ABD'ye AKP yönetimi tarafından biz destekleyelim siz vurun denilmiştir. Gerçekten çok kötü süreçten geçiyoruz. Ekonomik krizler maneviyatçılık çöküntüsü gençleri alkol, uyuşturucu ve kumar alışkanlığı gayrimüslimlerin mülk edinmesi, Hıristiyanların propagandası için misyonerlerin önü açılması için düzenlemeler oluyor. Bu gidişata dur demenin zamanı geldi geçiyor bile. Ancak bu gidişata dur diyebilmenin yolu Milli Görüşü iktidar yapmaktır. Milli görüşün tek temsilcisi Saadet Partisidir. Mili görüş, yerel yönetimlerde ve hükümetlerde efsane hizmetlerini milletimize kanıtlamıştır. Ama AKP belediyeleri borç batağında 599 belediyesi yolsuzluktan soruşturma geçiriyor. CHP belediyeleri 454, MHP belediyeleri 299, BDP belediyeleri 50'nin üzerinde soruşturma geçiriyorlar. Peki, bunların birbirinden farkı nedir? Milletimizin vergileri Milletimize hizmet olarak döndüğü yok. Çarçur ediliyor. Aşın reklam giderleri ve rant giderleridir. Yani alt yapı ile şehircilik görünümü milletimize cevap vermiyor. Bu demektir ki sağcı-solcu zihniyetleri kim olursa olsun iktidara gelsinler hizmetlerini görelim mantığı yürümüyor artık. Hani derler ya "perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. " Saadet Partisinin dışında bütün partilerin tüzükleri ve kuralları tüm insanlığa barış, huzur, eşit paylaşımı ve adalet vereceği yoktur. Bu vesileyle Allah’ın rahmeti ve bereketi hepinizin ve hepimizin üzerine olsun” ifadelerine yer verdi.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 01.01.2014 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle