Ak Parti Artvin İl teşkilat binasında yapılan Ak Parti Artvin İl Danışma Meclisi toplantısına Ak Parti Artvin İl Başkanı Erkan Balta, İl Yönetim Kurul Üyeleri, Yusufeli Belediye Başkanı Eyüp Aytekin, Arhavi Belediye Başkanı Coşkun Hekimoğlu, Kadın Kolları Başkanı Şule Özyer, Merkez İlçe Başkanı Nizamettin Alkan, İl Gençlik Kolları Başkanı Burak Coşkun, İlçe teşkilat başkanları, İl Genel Meclisi encümenleri, İlçe Kadın Kolları ve Gençlik Kolları başkanları, eski İl Başkanları ve partinin değişik kademelerinde görev yapan partililer katıldı.
Bir kısmı basına açık olarak gerçekleştirilen toplantıda açılış ve yoklamanın ardından İl Danışma Meclisi toplantısını yürütecek divan seçildi. Divan Başkanlığını Ak Parti Siyasi ve Hukuk İşleri Sorumlusu Fikret Erdoğan yaptı. Basına açık bölümde İl Başkanı E. Erkan Balta konuşma yaptı. Basına kapalı oturumda ise Tanıtım ve Medyadan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Yüksel Kantar, Ar-Ge den Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Maksut Koçak, İl Kadın Kolu başkanı Şule Özyer, İl Gençlik Kolları başkan yardımcısı Selçuk Gümüş, Arhavi Belediye Başkanı Coşkun Hekimoğlu, İlçe Başkanları adına Borçka İlçe Başkanı Şükrü Ertürk ve İl Genel Meclis Üyesi Selman Güney’in konuşma yaptığı öğrenildi.
Toplantının açılış konuşmasını yapan İl Başkanı Erkan Balta ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. İmralı Görüşmeleri, Türk Dış Politikası ve Ak Partinin yürüttüğü siyasetle ilgili açıklamalarda bulunan Balta, basına da ince eleştiriler gönderdi. Erkan Balta yaklaşık yarım saat süren konuşmasının başında partinin istişareye verdiği öneme değindi. Balta Konuşmasına “İl danışma meclisi toplantımıza hepiniz hoş geldiniz, herkesi saygı ve muhabbetle selamlıyorum” diyerek başlarken şunları söyledi.
“Ak Parti Toplumun Bütün Kesimini Temsil Eden Bir Parti
“ Değerli arkadaşlar partimiz istişareye değer veren bir partidir”. Son il başkanları toplantısında Genel Başkanımızda bu konunun üzerinde durdu. Genel merkezden başlayarak il teşkilatlarımızdan ilçe teşkilatlarımıza kadar istişareye önem veren siyasi partilerden bir tanesiyiz. Ankara’da Genel Başkanımız Milletvekilleriyle Kızılcahamam’da birkaç gün süren istişare toplantıları yapıyor. Kesintisiz biçimde MYK, MKYK toplantıları yapıyor. Genel Başkanımız, her ay İl belediye başkanlarımız, İl genel meclisi, İl kadın kolları, İl gençlik kolları başkanları ve İl başkanlarıyla genişletilmiş İl başkanları toplantısı yapıyor. Biz halkına halkının düşüncelerine önem veren bir partiyiz. Toplumun her kemsinden oluşan teşkilatlarımız var. Biz başka partiler gibi bir bölgenin, kültürel bir anlayışa sahip olanın, Türkiye’de ki bazı farklılıkları kullanarak siyaset yapan kesimlerin partisi değil, bütün kesimlerin bütün katmanların, bütün bölgelerin partisi olduk. Ak Parti Hakkâri’de olduğu gibi Edirne’de de var. Kars’ta olduğu gibi Muğla’da da var. Sinop’ta da var Hatay’da da var. Diğer siyasi partiler bakıyorsunuz Türkiye’de belli bir kültürel anlayışa sahip insanların yoğun olduğu bölgelerde var ama Orta Anadolu’da yok, Doğu Anadolu’da yok, Güney Doğu Anadolu’da yok. Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’de ki etnik farklılıklardan kaynaklanan gerilimin olduğu illerde varlar. Ama bakıyorsunuz ki onlarda Türkiye’nin belli bölgelerinde yoklar. Adalet Kalkınma Partisi dengeli bir biçimde Tunceli ve Hakkâri hariç Türkiye’nin tamamında milletvekili olan bir parti. Ak Parti toplumun bütün kesimini temsil eden bir parti. Bu temsil kabiliyetini her ilde olduğu gibi kendi ilimizde de laikiyle görmekteyiz.
Biz teşkilatımızla sık sık bir araya gelirken milletimizin dertlerini, milletimizin beklentilerini ve sıkıntılarını öğrenmeyi ve çözmeyi amaçlıyoruz. İstişare toplantılarımızda alınan kararları da cesaret ve kararlılıkla uyguluyoruz. Bu uygulamalarımız neticesinde de ülkemizde Adalet ve Kalkınma Partisine verilen destek her geçen gün daha da artıyor. Patimiz bütün dünyayı kendisine hayran bırakacak bir şekilde büyümeye devam ediyor. Ak Parti’nin 2002 yılında çıktığı bu yolda hiç geri adım atmadan sürekli büyüyen bir parti olması dünyanın da dikkatini çekiyor. Dünyada ve ülkemizde Ak Partinin bu başarısının üzerine incelemeler yapılıyor, tezler hazırlanıyor ve bu başarının sırrı araştırılıyor. Bunu aslında muhalefet partileri de yapıyorlar. CHP’de MHP’de zaman zaman bizim uyguladığımız modelleri uygulamaya çalışıyorlar. Başbakanımızın da vurguladığı gibi bizim başarımızın esrarengiz bilinmez sebepleri yok. Bizim başarımızın sebebi milletimize yakın olmamız, milletimizin görüşlerine, fikirlerine açık olmamız ve millet için siyaset yapıyor olmamızdır. Böyle yaptığımız içinde ülkede yaptığımız siyaset milletimiz tarafında takdir ediliyor ve bütün yıpratma çalışmalarına rağmen Ak Parti sürekli büyüyor ve daha güçlü bir şekilde geleceğe yürüyor.
Medya Halkın Görüşünü Yansıtmıyor
Medyaya baktığımızda aslında düşünürsünüz ki toplumun çoğu Ak Partinin yürüttüğü politikalara karşı. Eğer gerçekten basın medya milletin görüşlerini doğru yansıtıyor ise Ak Parti yürüttüğü bu politikalarla kan kaybetmeli. Her seçimde zayıflamalı. Mevcut durum gösteriyor ki Türk Medyası Milletin düşüncelerini görüşlerini yansıtan bir medya değil, medyanın ağırlıklı bir kısmı milletin görüşlerini yansıtmıyor. Buda kendilerinin ne kadar milletin uzağında olduğunun bir göstergesi oluyor. Medya hangi partiye destek veriyorsa o parti kaybeden tarafta oluyor. Medyanın karşısında olduğu yıpratmaya çalıştığı partide daha çok büyüyen parti oluyor. Türk siyasi hayatında bunun pek çok örneği vardır. Bunun en bariz örneği de Ak Parti döneminde olmuştur. Biz Ak Parti olarak milletimizin hedeflerine uygun siyaset yapıyoruz. Böyle yaptığımız içinde Ak parti bugüne kadar hep büyüdü ve büyümeye de devam edecek. İktidarda olmak her zaman yıpranmayı gerektir diye her zaman temel bir siyasi kaide vardır. Bu durum siyasette bir kuraldır neredeyse. Çünkü herkesin beklentisine uygun siyaset yapmak mümkün değildir. Ak Parti dünya siyasetinde ki bu kuralı da ters düz etti. Biz bugün önümüzde ki seçimlerde yüzde 50 oranının üzerinde oy almanın hesabını yapar konumdayız. Kamuoyunda da görüyoruz ki yüzde 50’nin üzerinde görüntüsü olan bir partinin mensuplarıyız. Basının ağırlıklı olarak bir kısım Ak Partinin her politikasını eleştiriyor.
Türkiye’nin Ortadoğu Politikası eleştiriliyor. Bizim Orta Doğu’da ne işimiz. Bizim Suriye ile Mısır’la ne işimiz var. Orda ki kargaşaya kavgaya biz niye bulaşıyoruz. Niye orada ki kavgaların tarafı olup da orada ki milletin yöneticilerin düşmanlığını alıyoruz gibi görüşler var. Dinlediğimizde de birçoğumuza mantıklı gelebilir. Türkiye’nin bu güne kadar yaptığı da buydu zaten.
Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözünü yöneticiler bugüne kadar yanlış yorumlayarak hiç bir şeye karışmayarak Dünya’ya kendi kendine sulh gelsin düşüncesiyle Türk Dış Politikası bugüne kadar geldi. Bunu yapmanın pasif ve aktif yolları var. Türkiye bugüne kadar pasif yolu denedi. Dünyada sulhu gerçekleştirmek için hiç bir şeye karışmayarak bunun kendiliğinden gerçekleşeceğini zannetti. Atatürk bu sözü söyledikten sonra 2. Dünya Savaşı başladı. Bu savaştan sonra Soğuk Savaş dönemi. Bloklar arasında ki gerilim dünya siyasetine bir rol biçti. Bu süreçte de dünyada kan ve gözyaşı bitmedi. Türkiye bu ilkesini pasif yolla gerçekleştiremediği gibi ülkemizde de barış olmadı. Ülkemizde başbakanlarımız İhtilal’le asıldı. Binlerce insanımız ceza evlerinde işkencelerle öldürüldü. Halka hep piyon gözüyle bakıldı. Bugün Türkiye’de Ak Pati ilkeleri hedefleri olan bir dış politika takip ediyor. Barış adına insanlık adına aktif rol aldı. Bu sayede de Türkiye bölgede söz sahibi inisiyatif sahibi bir ülke konumuna geldi. Bu Türkiye’ye bir şey kaybettiriyor mu? Aslında kaybettiriyor görünse de Ak Parti’den önce ülkemizin Afrika ülkeleriyle olan ihracat rakamı 3 milyar dolarken bugün bu rakam 30 milyar dolar. Ak Parti iktidara geldiğinde yıllık ihracatımız 36 milyar dolardı. Bugün sadece Afrika ülkelerine 30 milyar doların üzerinde ihracat yapıyoruz. Ülkemiz aktif dış politika benimsiyor. Bu ülkelerde ki gelişmelere de adalet adına insanlık adına müdahil oluyor. Bunun sayesinde de orada itibarımız oluyor, ticaretimiz artıyor. Bu vesile ile de ülkemizde ki refah artıyor. 30 milyar dolar ihracat demek 30 milyar dolarlık hizmet üreten fabrika demektir. Bu gelirinde ekonomiye zenginlik olarak girişi demektir. Bu nedenle bizim bu politikalarımızın gereksiz nedenlerle eleştirilmesi artık milletimiz tarafından yutulmuyor. Milletimiz bu süreçte de partimize destek verecektir.
Son olarak Kürt meselesi ile bir şeyler söylemek istiyorum. Bu konu çok fazla spekülasyona ve Ak Parti aleyhinde propagandaya dönüştürmeye müsait bir konu ve dönüştürülüyor da. Şunu bilmemiz gerekir bugün Türkiye’de bir Kürt meselesi varsa ve bu mesele yüzünden ülkemizde canımızı yakan binlerce hadise yaşıyorsak, bunun nedenleri arasında ne sayılıyorsa sayılsın bugün bir Kürt meselesi vardır. Bunun sebepleri nedir. Kürtlere kültürel haklarının verilmemiş olması, o bölgede faili meçhul cinayetlerin işlenmiş olması, köylerin boşaltılmış olması. Bugün bir Kürt meselesi varsa bunun sebebi Ak Parti değildir. Bu meselenin oluşumunda Ak Partinin zerre payı yoktur. Ak Parti iktidara geldiğinde bu problemi katılaşmış kemikleşmiş halde devralmış ve bu problemi kucağında bulmuştur. Ak Parti dönemi bu problemin çözümü için en zor dönemdir. 1984 yılında terör olayları başladı. Bu mesele bu tarihten sonra dönem dönem dozajı atarak düşerek devam eden bir mesele. Yaklaşık 30 yıllık bir mesele o bölgede ki insanların psikolojik durumunu anlamanız açısından söylüyorum. 30 yıldır orada ki insanlar bir kavganın içerisinde faili meçhuller, köylerin boşaltılması, terör örgütünün propagandası ile büyüyen bir nesil var karşımızda. Bunlara istediğiniz hizmeti götürün, istediğiniz hakları verin yolarından dönmüyorlar ve devlete karşı tutumlarını değiştirmiyorlar. Ak Parti döneminde 34 milyar değerinde o bölgeye yatırım yapıldı. Ak Parti döneminde terörün önlenmesi için ne gerekiyorsa bunlar yapıldı. Birçok kültürel hak tanındı. Devlete karşı barışması mümkün olmayan bir topluluk var. Bugün halen terör örgütünün uzantısı sayılan bir partiye halen birkaç milyon oy veriliyorsa bu terörün askeri yöntemlerle sonlanmasının mümkün olmadığı anlaşılıyor.
2012 yılı terörle mücadele tarihinde en fazla terör örgütü mensubunun etkisiz hale getirildiği yıl oldu. Bin 500 tane terör örgütü mensubu etkisiz hale getirildi. Terör örgütü de terör eylemleri ile bir yere varacağını gördüğü için masaya oturmak zorunda kaldı. Masaya oturmak zorunda kalan biz değiliz terör örgütüdür. Ortada ki iyi niyet zeminini bozmamak için bunu bu şekilde kamuoyuna ilan etmiyoruz. ”
Erkan Balta’nın konuşmasının ardından toplantı basına kapalı şekilde devam etti.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 20.02.2013 tarihinde Tolga Gül tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle