Ankara Barosu tarafından düzenlenen Çevre Hukuku Sempozyumu'nda, dünyanın 100 doğal ormanından biri kabul edile Artvin Ormanlarının bulunduğu Cerattepe Bölgesi'ndeki madencilik faaliyetleri ve çevresel etkileri tartışıldı.
Sempozyuma Türkiye Kamu-Sen Genel Teşkilatlandırma Sekreteri ve Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş'un da katıldığı sempozyuma, Artvin Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri, Milletvekilleri Süheyl Batum, Uğur Bayraktutan, Mahmut Tanal, İlhan Demiröz, Levent Gök, Artvin Belediye Başkanı Emin Özgün, Türkiye Kamu-Sen Artvin İl Temsilcisi Uğur Özer, Türk Büro-Sen Ankara 14 No’lu Adliye Şube Başkanı Erol Bilir ve Şube yönetim kurulu üyeler ile çok sayıda sivil toplum kuruluşlu temsilcisi katılımları ile destek verdi. Artvin'de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları adına bir konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen Artvin İl Temsilcisi Uğur Özer'in konuşması salondan yoğun alkış aldı.
Ankara Adliyesi Konferans Salonu'nda düzenlenen Sempozyum öncesinde, Fotoğraf Sanatçısı Çağlar Akpınar'ın Artvin'in doğal güzellikleri ve madencilik faaliyetleri sonrasında ortaya çıkan görüntüleri içeren fotoğrafların yer adlığı serginin açılışı yapıldı.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Av. Metin Feyzioğlu, Artvin'deki ormanların ve bitki örtüsünün tüketilmemesi gereken bir hazine olduğunu vurgulayarak; "Ormanların nasıl katledildiğini Artvin'de bizzat yerinde gördüm. O günden sonra dedim ki biz bu mücadeleye katkı sağlamalıyız. Artvin'in ormanlarının, bitki örtüsünün tüketilmemesi gereken bir hazine olduğunu anlatmalıyız. Biz hiçbir uluslararası sermayenin emrinde değiliz. Emrinde olduğumuz tek değer Yüce Türk Milleti'dir. " şeklinde konuştu.
Feyzioğlu'nun ardından kürsüye çıkan Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, maden arama ruhsatı verilen Cerattepe'de maden çıkartamayacaklarını iddia ederek, "Bizler burada olduğumuz sürece bu madeninin çıkmasına izin vermeyeceğiz. Bu konuda sözü Artvin'de doğmayanlara, yaşamayanlara, ölmeyenlere bırakmayacağız. " dedi.
Artvin Belediye Başkanı Emin Özgün ise Artvin'in zenginliklerinin değerlendirilmesine karşı çıkmalarının söz konusu olmadığını ancak Cerattepe'nin de bir yer üstü zenginliği olduğu ifade ederek, "Merkez Bankası'ndaki altınlar gibi Cerattepe'de yerüstü zenginliğimiz olarak dursun. " diye konuştu.
Sempozyumun "Cerattepe bağır bağır bağırıyor" başlıklı ilk oturumuna başkanlık eden Artvin Barosu Başkanı Av. İzzet Varan, Cerattepe'nin Artvin'in namusu olduğunu belirterek, bu mücadeleye verdiği destek dolayısıyla Ankara Barosu'na teşekkür etti. Ardından, Pulitzer ödüllü fotoğraflar ile Artvin'in Cerattepe mevkiinde yürütülmek istenene madencilik faaliyetlerini bağdaştırarak yaptığı sunum büyük beğeni topladı.
Varan'ın sunumunun ardından söz lalan kürsüye çıkan Artvin Kültür Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Tekin Üstündağ konuşmasında Artvin'de yapılan barajlar ile Artvin'e yaşan önemli bir nüfusunda göçe zorlandığını, Cerattepe'de yürütülen maden faaliyetinin ise Artvin'in tamamen terk edilerek bir hayalet kasaba haline gelmesine neden olacağını dile getirdi.
Artvin'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşları adına bir konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen Artvin İl Temsilcisi Uğur Özer ise, 1995 yılının Temmuz ayında Yeşil Artvin Derneği'nin kuruluşu ile başlayan Artvin'e yönelik madencilik tehdidine karşı mücadele sürecine emeği geçenlere teşekkür ederek başladığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi; "Kör, sessiz ve sensiz bir orman olmayacağım diyen Cerattepe'den hepinize selamlar getirdim. Temmuz 1995'de Yeşil Artvin Derneği'nin kurulması ile başlayan ve başarılarla dolu bu mücadeleye destek verenlere bizleri yalnız bırakmayanlara teşekkür ediyoruz. Arap Baharı'nda sonra Ortadoğu'da alnından öpmek pek bir moda oldu ama bu insanlı alnından değil yüreklerinden öpmek lazım. Aramızda bugün çok değerli milletvekillerimiz var. 4 Kasım 2007'de Artvin'de düzenlenen madene hayır mitinginde de aramızda milletvekillerimiz vardı. Artvin Milletvekilleri Ertekin Çolak ve Metin Arifağaoğlu'nun yanı sıra Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan, Edirne Milletvekili Bilgin Paçasız, o gün bizleri yalnız bırakmamışlardı. Ancak anlaşılıyor ki bu iş lanetli bir iş. Bugün baktığımızda sadece Ali Rıza Öztürk'ün Milletvekilliği devam ediyor. Bu lanete rağmen bugün bizleri yalnız bırakmayan milletvekillerimize de teşekkür ediyoruz.
1995 yılından beri süre gelen Yeşil Artvin Derneği'nin lokomotif olduğu bu var oluş mücadelesini zamanla, 'Maden Karşıtları' diye isimlendiren bir karşı grup oluştu maalesef. Mücadeleyi baltalamak için ellerinde geleni yapıyorlar. Artvin'in canına kast edenlere karşı verilen mücadeleyi siyasal zemine çekmek ve örselemek için çaba saf ediyorlar. Hatta bize 'Sizin bir sendika olarak, bu grup içinde ne işini var?' deme cüretini dahi gösteriyorlar. Evet, Türkiye Kamu-Sen olarak, bir sendika olarak bizim birincil görevimiz üyelerimizin hak ve menfaatlerini savunmaktır. En temel insan hakkı da yaşama hakkıdır. Bu nedenle elbette biz de yaşama hakkımızı elimizden almaya kalkanlara karşı bu mücadele içerisinde var olacağız.
Meydanlarda siyaset yaparken Şeyh Edebali'nin bir sözünü her fırsatta tekrar ediyorlar. Ne diyorlar, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. ' Hani nerede kaldı insanı yaşatmanız. Artvin'i yok ederek mi insanı yaşatacaksınız ki devlet yaşasın bu nasıl bir anlaşıştır. Bu tezat karşısında kendilerini Şeyh Edebali'den, edep almaya davet ediyoruz.
Seyahatimiz sırasında Baro Başkanımız İzzet Bey'in aracında dinlediğimiz bir şarkının sözleri hayli ilgili çekti. Şöyle diyordu; 'Doyuran biz, giydiren biz, aç kalan, çıplak kalan biz. . . ' Tam da bizim halimizi ifade ediyor bu şarkı. Barajların da durum böyle oldu. Bunu anlatabilmek için Deriner Barajı ile ilgili kaleme aldığı makaleden bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
"Maliyetini 7 yılda amorti edebilecek dev bir yatırım Deriner Barajı. Yılda 2 milyar 118 milyon kilowatt saat elektrik üretecek. Ülkemizde üretilen hidroelektrik enerjisinin %6'sına denk gelen bu rakam ortalama 750 bin kişinin yıllık elektrik ihtiyacını karşılıyor. " Bunlar DSİ Genel Müdürlüğü'nün vermiş olduğu resmi bilgiler.
Bir de Türkiye Elektrik Dağıtım A. Ş. 'nin 2010 yılı verilerine bakalım;
Şanlı Urfa'nın yıllık 3 milyar 56 milyon 874 bin kilowatt saatlik kullanımla liste başı olduğu kaçak elektrik kullanımı listesinde Diyarbakır 2 milyar 859milyon 6 bin kilowatt saat'lik, Mardin ise 2 milyar 822 milyon 584 bin kolowatt saatlik kaçak elektrik kullanımı ile ikincilik için adeta birbirleri ile yarışıyorlar. Kayıp-kaçak oranında ise %77, 4 ile Şırnak ilk sırada yer alıyor. Yani 2010 verilerine göre kentte bulunan elektik abonelerinden sadece 22, 6'sı elektrik faturası ödüyor.
Kentte bulunan kamu kurumlarının elektrik abonelikleri, %22, 6'lık rakam içerisinde önemli bir yere sahip olsa gerek.
2012 yılı Temmuz ayı itibari ile yürürlüğe giren 3. yargı paketi ile getirilen düzenleme kaçak elektrik kullanımını "elektrik hırsızlığı" kapsamından çıkartarak, "karşılıksız yararlanma" olarak düzenledi.
Yıllardır bu barajın inşasının çilesini çeken Artvin halkına, bu çile karşılığında "karşılıksız yararlanacağı" tek kilowatt saatlik elektrik kazandırmadı Deriner Barajı.
Evet Artvin Türkiye'nin en büyük barajının inşasının çilesinin yıllarca çekerken, Şanlı Urfa'nın kullandığı kaçak elektik bu barajın yıllık üretiminin hayli üzerinde ancak Artvin'in ucuz elektrik kullanması için meclise verilen önergeler defalarca reddedildi.
Az önce de söyledim ya; 'Doyuran biz, giydiren biz, aç kalan çıplak kalan biz. ' Maden konusunda da durum faklı değil. %98'i şirkete %2'si devlete çilesi doğaya ve millete. Gerçi şirket devletten aldığı teşvikler ile o %2'yi de geri alıyor. Ne devlete ne millete faydası var bu işin. Akıl tutulması ile bu mücadeleye karşı duranlara başka bir şarkı sözü ile seslenmek istiyorum. 'Beyler bu vatan size neyledi? Besledi büyüttü adam eyledi. Sanmayın halk son sözünü söyledi. "
Konuşmaların ardında oturumun panelistleri Yeşil Artvin Derneği Başkan Yardımcısı Av. Bedrettin Kalın, maden mücadelesinin tarihi gelişimi hakkında bilgi verirken, Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu madencilik faaliyetlerinin yaşam alanları ve doğaya vereceği tahribatı anlattı. Son panelist Jeoloji Yüksek Mühendisi Tahir Öngür ise, Cerattepe'de yürütülmek istenen madencilik faaliyetlerinin jeolojik yönden etkileri hakkında bir sunum yaparak, "Yarattığından, elde ettiğinden daha çok yok eden, yıkan bir projeye karşı çıkılması gerekir" şeklinde konuştu.
Sempozyumun ilk oturumunun arından Ankara Barosu tarafından panelistler günün anısına birer şilt takdim edildi.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 26.12.2012 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle